'Mehmetçiği darbeciymiş gibi gösterenlere şamarı indireceğiz'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, ''Sahip oldukları vatan sevgisi ve millet aşkıyla, bölücü hainlerle mücadele eden, birliğimiz ve bütünlüğümüz için gece-gündüz çaba gösteren ve görevini yaparken birçok şehit veren ordumuzun, mütecaviz girişimlerle etkisiz ve aciz bir pozisyona sürüklemesinin hesabını bu iktidardan sormaya kararlıyız'' dedi.

Yayınlanma: 27.11.2010 - 10:28
Abone Ol google-news

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisine mensup belediye başkanlarının katılımıyla Antalya'nın Manavgat ilçesi yakınlarındaki Titreyengöl mevkisinde düzenlenen ve iki gün sürecek toplantının açılışında yaptığı konuşmada, ülke ve milletin tehlikeli ve tehditlerle dolu bir dönemin tüm sancılarını yaşadığını savundu. Endişe verici huzursuzluk ve gerilim hattının, milleti çepeçevre kuşattığını kaydeden Bahçeli, hayal kırıklıklarının yaygınlaştığını, umutsuzluk girdabının genişlediğini, milletin gelecekle ilgili olumlu bekleyişlerinin karamsarlıkla yer değiştirdiğini iddia etti.

''AKP zihniyeti devlet ve organlarını, geçmişten kalan kini doğrultusunda hesaplaşma arenasına çevirmiş, milletimizin inançlarını, milli ve manevi değerlerini ise arsızca istismar malzemesi haline getirmiştir'' diyen Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Gündemi meşgul eden hiçbir konu samimi ve soğukkanlılıkla ele alınamamış, hiçbir sorun vicdanları rahatlatacak ve herkesi tatmin edecek bir içerikle çözülememiştir. AKP'nin gerginlikten beslenen ve kökü çatışma dinamiklerine bağlı olan siyasi uygulamaları rahatsızlıkları, kaygıları, kuşkuları artırmış ve taşınması zor bir noktaya getirmiştir. Teröre teşrifatçılık yapan, teröristle müzakere eden, İmralı'ya saygınlık kazandıran AKP hükümetinin sıra başka meselelere geldiğinde inanılmaz bir tahammülsüzlük ve öfke hali gösterdiği açıktır.''
 

3 generalin açığa alınması

Devlet Bahçeli, ''AK Parti'nin, zayıflatmak ve hırpalamak amacıyla uzun süredir sistemli bir biçimde hedef tahtasına yerleştirdiği Türk Silahlı Kuvvetleri'nin de bundan kendi payına düşen hisseyi fazlasıyla aldığını'' ifade ederek, şu görüşleri dile getirdi: ''En son olarak, ilgili bakanların, görevleri başında bulunan üç Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunu açığa almasıyla yeni bir tartışmanın fitili ateşlenmiştir. Anlaşıldığı kadarıyla, Yüksek Askeri Şura'da terfi ettirilmeyen bu kişilerin, daha sonra yargıdan lehlerinde olumlu karar çıkmasına ve terfi kararnamelerinin hazırlanmasına rağmen hükümetçe bu durum uygun görülmemiş ve idari tedbir olarak açığa alma işlemi uygulanmıştır. Meselenin bu aşamaya gelmesinde, kamuoyunca Balyoz darbe planıyla ilgili hazırlanan iddianamede, söz konusu kişilerin bulunmasının belirleyici olduğu görülmektedir. Şüphesiz kim demokrasinin varlığından rahatsız ve buna karşı duruyorsa; ek olarak mevcut hukuk düzenini yıkmak ve hükümeti devirmek için gayrimeşru faaliyetlerde bulunuyorsa bunlara tevessül edenlerin, cezaların şahsiliği prensibine sadık kalarak haklarında mutlaka hukuki işlemler yapılmalıdır. Darbe niyetinde, düşüncesinde ve çalışmasında bulunanların yakasından yapışmak için kimsenin elini tutan yoktur ve bunun da gereği bir an önce yerine getirilmelidir.''

Bahçeli, halen süren davaların da bir an önce sonuçlandırılması, mahkemelerin hızlı çalışması için ivedilikle önlem alınması gerektiğini vurguladı. Yargının hakkını teslim ettiği ve terfilerinde bir engel görmediği kişileri mağdur etmenin doğru ve insaflı bir tutum olmadığını belirten Bahçeli, şöyle devam etti: ''Ne yazık ki uzun bir süredir Türk Silahlı Kuvvetleri'ni sindirme ve hırpalama sürecinin işlediği ortadadır. Sahip oldukları vatan sevgisi ve millet aşkıyla, bölücü hainlerle mücadele eden, birliğimiz ve bütünlüğümüz için gece-gündüz çaba gösteren ve görevini yaparken birçok şehit veren ordumuzun, mütecaviz girişimlerle etkisiz ve aciz bir pozisyona sürüklemesinin hesabını bu iktidardan sormaya kararlıyız ve ihanete kol kanat gerip, Mehmetçiği darbeciymiş gibi gösterenlere mutlaka şamarı indireceğiz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin milletimiz nezdinde zor duruma düşürülmesine, fesadın ve fitnenin AKP ikmalli taarruzuyla sırtının yere getirilmesi için pusuda bekleyenlere asla izin ve fırsat vermeyeceğiz.'' Kendileri açısından çok ciddi bir çelişki daha bulunduğuna işaret eden Bahçeli, ''Eğer hükümeti yıkmayı düşünen şüpheliler ve bu sebeple de darbe planları yaptığı iddia edilenler varsa ve bunlarla ilgili haklı olarak lazım gelen tedbirler alınıyorsa; o zaman Türk devletini yıkmayı ve milletimizi bölmeyi amaçlayan alçaklarla nasıl olur da pazarlığa cüret edilir'' diye konuştu.

Bahçeli, ''bir tarafta hükümetin varlığının korunmasına yönelik haklı gayret ve titizlik gösterilirken, öbür tarafta milletimizin birliğinin ve devletimizin bütünlüğünün hiç dikkate alınmamasının kabul edilebilir hiçbir makul ve geçerli mazereti bulunmadığını'' kaydetti. Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Madem Başbakan Erdoğan darbe girişimlerine karşı bu kadar hassas ve tepkilidir, o halde Türk milletine ve devletine yönelik saldırıları nasıl ve hangi bağlamda ele almaktadır? Bu çürümüş zihniyetin sorularımıza vereceği cevabı elbette tahmin ediyoruz, ancak darbe girişimleri bahanesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin tümünün zan ve itham altında bulunmasına şiddetle karşı durduğumuzu da bilmelerinde fayda görüyoruz. Kim darbe oluşumlarının içindeyse, bu ilişki ağında yer almışsa, suçu şahsidir ve gecikmeksizin hakkındaki yaptırımlar yerine getirilmelidir. Ancak, bölücülerle sarmaş dolaş olan AKP zihniyetinin, el altından Türk Silahlı Kuvvetlerini taciz etmesine, yıpratmasına ve gayri meşru örgütlenmelerin merkeziymiş gibi sunmasına asla müsamaha göstermeyeceğimizi ve sonuna kadar da bununla mücadele edeceğimizi Manavgat'tan muhataplarına bildirmek istiyorum.''
 

'NATO karşısında pusan'

MHP Genel Başkanı Bahçeli, AKP hükümetleri döneminde gerçeklerin hiç olmadığı kadar karartıldığını da savunarak, ''Her zaman söylediğimiz gibi, taviz bu dönemde başarı, teslimiyet zafer, kriz fırsat olarak değerlendirilmiştir'' dedi. ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sahip olduğu niyetin ve kafasındaki hesapların, yalnızca partisinin ve yanındaki çıkarcıların yararına işlediğinin bugün daha iyi anlaşıldığını'' iddia eden Bahçeli, konuşmasında şu görüşleri dile getirdi: ''Bu itibarla, hamasi sözlerin büyüsüyle kendisinden geçen Başbakan ve hükümetinin, milletimizin lehine ve faydasına takdir edilecek bir icraatta bulunması artık mümkün değildir. Hem iç politika hem de dış politika alanında iflas eden AKP iktidarının aldatmalarına milletimizin daha fazla katlanması ve tahammül etmesi mümkün değildir. NATO karşısında pusan, Avrupa Birliği'nin talimatlarına ve boyunduruğuna sessiz kalan, konu ABD olduğunda geri çekilen Başbakan Erdoğan, ne acıdır ki ne zaman Ortadoğu'ya gitse birden bire İsrail'e karşı şahin kesilmekte, oradaki Müslüman kardeşlerimizi tıpkı ülkemizde olduğu gibi kandırmaya çalışmaktadır. Nitekim Füze kalkanın ülkemize kurulma kararını bir türlü izah edemeyen ve bu çerçevede, mazlum din kardeşlerimizi kıyıma uğratan İsrail'in korunmaya alındığı itirafından da ısrarla kaçınan Başbakan'ın, sahte kabadayılıklarının milletimiz açısından hiçbir anlam ve önemi olmayacaktır. Şayet Başbakan Erdoğan İsrail'e katil diyorsa, o zaman füze kalkanının öncelikle kimi muhafaza etmek için planladığını açık ve dürüstçe milletimize açıklamalıdır. Aksi takdirde arkada İsrail'le el altından pazarlık eden, önde de İsrail düşmanlığı yapan münafık ve şahsiyetsiz siyasetçi özelliği yakasına bir daha çıkmamak üzere yapışacaktır. Sultan olmaya kendisini kaptıran ve Ortadoğu sokaklarında şahsının, böyle propaganda yapılmasından da son derece keyifli olan Başbakan'ın, başını ülkemize çevirip, kalan iktidar yıllarında milletimizin sorunlarına kafa yorması bizim en büyük dileğimizdir. Darfur'dan, Kabil'den, Ramallah'tan, Bağdat'tan ya da Haiti'den bahsedince küresel bir bakış açısına sahip olacağını zanneden Başbakan'a hatırlatmak isterim ki; vatanımızın dört bir tarafında açlıktan, sefaletten, yoksulluktan en az bu yerler kadar, belki de buralardan daha fazla muzdarip şehirlerimiz, ilçelerimiz, köylerimiz olduğu bir hakikattir. Başbakan Erdoğan Darfur'dan söz edeceğine, önce Antalya'nın, Burdur'un, Ağrı'nın, Hakkari'nin problemlerini halletmelidir ve başkent Ankara vizyonuyla dünyaya bakmalıdır.''
 

Partiden ayrılan belediye başkanları

AKP iktidarının MHP üzerinde dolap çevirdiğini ve tezgahlar tertiplediğini de iddia eden Bahçeli, 12 Eylül referandumu öncesinde ve sonrasında MHP'li belediyelere yönelik ''karanlık senaryoların projelendirildiğini ve iktidar gücü kullanılarak bazı belediye başkanlarının partiden istifa etmelerinin sağlandığını'' savundu.AKP'nin hükümet imkanlarını, teftiş ve soruşturma silahını, kaynakların tahsisini MHP'li belediye başkanları aleyhine kullanmaya yeltendiğini ifade eden Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Mesnetsiz ve temelsiz şikayet ve ihbarlar; tetikçi denetim elemanlarının yanlı raporları, belediyelerimizin ilgili kanunlardan kaynaklanan hak ettiği parasal gelirlerinin gasp edilmesi, merkezi yönetimle bağı ve bağlantısı olan işlerin kasıtlı olarak geciktirilmesi ve savsaklanması, sizlerin yaşadığı ve bizlerin de bildiği en bariz sorunlardan bazılarıdır. Maalesef, AKP'nin siyasi oyunlarına gelen, tehditlerine boyun eğen ve partimizden ayrılarak cephe alması sağlanan bazı belediye başkanlarımızın varlığına şahit olduk. Üstelik bunların bir kısmı, partimizi eleştirerek, sözüm ona ilkelerden bahsetme talihsizliğine düşmüşler ve AKP'nin siyasi kumpasının çekim alanına göz göre göre kapılmışlardır. Biz, partimizden aday olarak seçilen, ancak daha sonra nefesleri ve mücadele azimleri yetersiz olduğundan dolayı aramızdan ayrılan belediye başkanlarımıza haklarımızı helal ediyoruz. Ancak, kendilerine üç hilalin kutlu çatısı altında destek veren, sahiplenen, himmet gösteren ve arkalarında duran aziz milletimizin aynı derecede hoşgörülü olacağına da ihtimal vermediğimizi buradan bildirmek istiyorum. Beraber yola çıktığımız, vatan ve millet yolunda omuz omuza olduğumuz, AKP iktidarının hepimizce malum olan tahripkar politikalarına yönelik birlikte tavır geliştirdiğimiz bazı belediye başkanlarımızın yarı yolda düşüp kalmaları ve bizimle yollarını ayırmaları, en başta kendilerinin gerçek niyet ve duruşlarını ispat etmesi bakımından hepimize önemli bir fikir vermiştir.''

 

MHP Genel Başkanı Bahçeli Serik'te

MHP Lideri Bahçeli, Antalya'nın Serik ilçesinde, MHP'li Serik Belediyesince yaptırılan Cumhuriyet Spor Parkı ve Kapalı Halk Pazarı'nın açılış törenine katıldı. Bahçeli, törende yaptığı konuşmada, Başbakan Erdoğan'ı eleştirerek, ''Siz kalkar milletimizin yüksek teveccühünü partisine değil kendisine verilmiş kabul ederek, büyük bir kibir içerisinde bulunmak suretiyle, herkesi küçük görerek, yok farz ederek demokrasinin önemli bir kurumu olan muhalefeti hiç dikkate almadan ülkeyi yönetmeye kalkarsanız, iktidarda olmanıza rağmen başarısız kalırsınız, muktedir olamazsınız, vaat ettiklerinizi yerine getiremezsiniz'' dedi.

Bahçeli, ''PKK denilen lanet güruhla'' pazarlığa oturulduğunu iddia ederek, şunları söyledi: ''İmralı hangi günü verirse o güne kadar Türkiye'de ateşkes olacak, o günden sonra savaş olacak... O adam Türkiye Cumhuriyeti'nce mahkum edilmiş, İmralı'da tutulmuş bir adam. Oturduğu yerden terörü yönetiyor, oturduğu yerden savaşıyor, oturduğu yerden barış naraları atıyor. Şimdi de kalkmış ''1 Marta kadar gün verdim' diyor. Ne olacak 1 Marta kadar? 'Açılım sözü verdiniz' diyor, 'PKK'nın siyasallaşma sözü verdiniz' diyor. Öyleyse AB'nin dayatması, PKK'nın talepleri ve açılımın öngördüğü unsurları ve İmralı canisinin verdiği yol haritasına uyarsan uydun, uymazsan artık 'terörü serbest bırakıyorum, artık karışmıyorum, ne olursa olsun Türkiye kan gölüne dönsün' diyor. Bugün bakıyorsunuz TV'lerde bir takım konuşmacılar çıkmış Türkiye'nin ümüğünü sıktığı birisinin 1 Marta kadar vermiş olduğu terör iznini tartışıyor, 'o güne kadar bunlar ne istiyorlarsa verelim' diye milleti iknaya çalışıyor.''

Bu ülkeden hiç kimsenin, bir taş, bir kum vermeye cesaret edemeyeceğini kaydeden Bahçeli, kimsenin Türkiye'yi etnik gruplara ayıramayacağını, Türk-Kürt kardeşliğini ortadan kaldıramayacağını ifade etti. ''Kimse terör örgütünün, İmralı canisinin aklıyla 'filan gün savaşırım, filan gün barışırım' gibi bir ikilem altında iktidar ezikliğini sürdüremez'' diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu ne rezalettir. Bir taraftan İmralı ile görüşeceksin, barış sürecini, ateşkesi silahsızlanmayı ve eylemsizlik için anlaşmaya çalışacaksın, öbür taraftan utanmadan kalkacaksın, Güneydoğu Anadolu'da mücadele veren emniyet güçleri başta olmak üzere TSK'ya ve onların komutanlarına eziyet üstüne eziyet yapmaya çalışacaksın. Siz kendinizi ne zannediyorsunuz? Bu millet iktidara getirmişse, bu millet iradesiyle sizi iktidardan alır. Ama bu millet kendi eseri olan, gözbebeği olan Mehmet'inden, Mehmetçiğinden silahlı kuvvetlerinden vazgeçemez. Ateşle oynamanın gereği yok. Çıkmış zavallılar, AKP yandaşları televizyonlarda sabahtan akşama kadar siyasi iktidarın silahlı kuvvetlerle restleştiğinden bahsediyor. Siz kimsiniz? Kiminle restleşiyorsunuz. Silahlı Kuvvetlerle restleşmek demek, Türk milletiyle restleşmeyi kabul etmek demektir. Öyleyse restleşmenin gününü söylüyorum: 2011 yılında yapılacak milletvekili genel seçimlerinde, ister 17 Temmuz ister, 12 Haziran olsun, o gün restleşmeye millet için hazır ol. O restleşmenin öncülüğünü, önderliği Milliyetçi Hareket yapacaktır.''

Anayasa Mahkemesi'nin ''bir partinin yandaşı konumuna getirildiğini, AKP'lileştirildiğini'' ileri süren Bahçeli, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'a Eskişehir'de yapılan sözlü ve yumurtalı saldırıya dikkati çekti. Bahçeli, ''3 gencin yumurtasıyla, şimdi moda olan füze kalkanı gibi ancak emniyet mensubu kardeşlerimizin kalkanları altında kürsüde saklanmaya çalışıyorsun. Şu memleketin haline bakın. Anayasa Mahkemesi Başkanı bu hale düşürülmemelidir. Bu önemlidir. Başındaki şahsiyet kim olursa olsun açık veya örtülü AKP'li olursa olsun, ne olursa olsun Anayasa Mahkemesinin başkanıdır. Anayasa Mahkemesini siyasallaştırırsan, AKP'lileştirmeye çalışırsan işte bakın Türkiye'de neler oluyor'' diye konuştu.

 

"Türkiye bir ikiz doğum yapmak mecburiyetindedir"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye'nin bir ikiz doğum yapmak mecburiyetinde olduğunu, hem sanayide hem de tarımda dünyayla rekabet edebilir seviyeye gelmesi gerektiğini bildirdi.

MHP Genel Başkanı Bahçeli, Genel Başkan Yardımcıları Deniz Bölükbaşı, Cihan Paçacı, Tunca Toskay ve Antalya milletvekilleriyle Antalya Ticaret ve Sanayi Odası'nı (ATSO) ziyaret etti. ATSO Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak'ı ziyaretinin ardından ATSO Meclis toplantısına katılan Bahçeli'ye, Başkan Çetin Osman Budak, Antalya'nın ekonomi, ticaret, tarım ve turizmdeki sorun ve ihtiyaçlarına ilişkin bilgi verdi.

Daha sonra ATSO Meclisi'ne hitap eden MHP Lideri Bahçeli, Türkiye'nin sorunları olduğunu, ancak bu sorunlardan öncelikli olanların bulunduğunu ifade etti. Cumhuriyet döneminde toplum olarak kazanımlar bulunduğunu, Cumhuriyet'in ilk yılından bu yana hükümetlerin ülkeye hizmet ettiklerini, ancak bunların yeterli olmadığını anlatan Bahçeli, ''Türkiye çok süratle bir ikiz doğum yapmak mecburiyetindedir. Hem tarım hem sanayide, toplumsal yapılarını aşarak, dünyanın yarışabilir, rekabet edebilir bir konumuna gelmek durumundadır'' diye konuştu.

Türk müteşebbisinin üzerine düşen görevi yerine getirdiğini belirten Devlet Bahçeli, şunları söyledi:
''Türkiye'de müteşebbislerimiz ürettikleri mallarla, ürettikleri markalarla uluslararası yarışabilir, rekabet edebilen Türkiye'yi dünyaya tanıtabilen bir niteliğe kavuşması gereken bir dönemi yaşamaktayız. İnancımız odur ki artık siyasi imparatorluklar tükenmiş, yerine ekonomik imparatorluklar ikame edilmektedir. Türkiye'de de ekonomik imparatorlukların inşası siz değerli müteşebbislerimizin gücüyle mümkündür.''


"Bıkmadığımız usanmadığımız konular"

Türkiye'nin siyasi ve sosyal sorunlarının çözülmesi için uzlaşma zemininin oluşturulması gerektiğine de işaret eden Bahçeli, şöyle devam etti:
''Türkiye yıllardır anayasa üzerine tartışıyor. Türkiye yıllardır, çok partili siyasi hayata geçişten bugüne demokrasi kurum ve kurallarının iyileştirilmesi, mükemmelleştirilmesi yolunda tartışmalar sürdürüyor. Ama bunu bir türlü hangi iktidar, hangi meclis yapısı olursa olsun çözememiş bir ülke durumundayız. Yani Türkiye'nin ekonomik ve sosyal sorunlarıyla, ekonomide dünyayla rekabet edebilir, süreklilik kazanmış ekonomik büyümeyle, istihdamı, katma değeri, üretim yapısıyla çok güçlü bir ülke konumuna gelmesi gereken politikaların tartışılması gerekecek siyasi ortamlar henüz Türkiye'de tam oluşturulmuş değil. Bütün siyasi partilerin söylemlerindeki öncelik, belki de siyasi taleplere karşılık bulacağına inandığı konu hala anayasa tartışması, siyasi partiler kanunu tartışması, seçim kanunu tartışması üzerinde odaklaşıyor. Yine de seçime giden Türkiye'de zaman zaman gündeme gelen bu konudur. Böyle bir ortamda, köklü, yapısal reformları yapabilme imkanı söz konusu değil. TBMM'de çok uzun süreli bulunan bir siyasi kurum değiliz. Türkiye'nin yapısal sorunlarını tartışma zemini maalesef TBMM'de bulunmamaktadır. O nedenle temel kanunlar üzerinde çalışma yapılamıyor, beklenen yapısal reformlar gerçekleştirilemiyor. Şu günkü mecliste yüksek çoğunlukla temsil edilen siyasi iktidar, önümüzü açabilmiş olsa zannediyorum, iki temel kanunu, ticaret ve borçlar hukuku ile büyük mağazalar kanunu ve benzer konuları gündeme taşıma imkanı bulunabilir. Ama biz hala bu konular üzerine değil, yani siyasilerin bıkmadığımız usanmadığımız konularını tartışmaya devam ediyoruz.''

ATSO Meclis üyelerinin de sorularını yanıtlayan Devlet Bahçeli, daha sonra Antalya Ülkü Ocakları'nın yeni il binasının açılış törenine katıldı.

Binanın açılışını gerçekleştiren Bahçeli, Ülkü Ocakları yöneticileriyle basına kapalı bir istişare toplantısı gerçekleştirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler