"NATO küresel bir aktör olmayacak"

Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Haydar Berk, değişen ve küreselleşen dünya düzeninde NATO'nun küresel bir aktör olmayacağını ancak kendi görevinden sapmadan dünyanın her yerinde güvenlik için ortaklıklar kuracağını söyledi.

Yayınlanma: 03.12.2010 - 17:16
Abone Ol google-news

Türk Atlantik Konseyi'nce, Antalya Belek'te düzenlenen 18. Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'nın ''Yeni Stratejik Konsept'' başlığıyla yapılan ikinci panelinde, ''Yeni Güvenlik Ortamında NATO'nun Rolü ve Sorumlulukları'' konulu bir oturum yapıldı.

Panelde konuşan Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Büyükelçi Haydar Berk, ittifakın Lizbon'da tarihi önem taşıyan zirvelerinden birini geride bıraktığını, zirve ile ittifakın yeni güvenlik ortamının geliştirildiğini belirtti. Değişen dünya düzeninde güvenlik problemlerinin çok kapsamlı ve bir çok karmaşa yaratan boyut kazandığını, bu ortamda NATO için gerçek başarının ise Lizbon Zirvesi'nde hedeflenen yeni tedbirlerin uygulanması olduğunu vurgulayan Berk, şöyle devam etti:
''Geçmişte tanık olmadığımız günümüzdeki gelişmeler, güvenlik kavramına yeni boyutlar kazandırmıştır. Değişen güvenlik kavramı kapsamında, uluslararası boyutta ekonomik, doğal kaynaklar ve enerji kaynakları tehdit altındadır. Lizbon'da açıklanan Yeni Strateji Konsepti, üye ülkelere yeni bir görev yüklemiştir. Müttefiklerin müzakereleri hayati önem taşımaktadır.''

Tehditlerin değiştiği dünya düzeninde NATO'nun bulunmaz bir fırsat olduğunun ortaya çıktığını kaydeden Berk, NATO'nun müttefiklerinin güvenliğinin sağlanması için hala gerekli olduğunu ve bütüncül bir sinerji yarattığını kaydetti.

NATO'nun, yeni ortaklıklarla ittifakın güvenliği ve işbirlikçi yaklaşıma verdiği önemi sergilediğini, Türkiye'nin de barış ve güvenliğe sınırlarının dışında katkıda bulunma arayışıyla daha fazla ortaklı bir dönüşüm çabası içine girdiğini ifade eden Berk, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Lizbon'da devlet ve hükümet başkanları, diyalog ortamının daha da geliştirilmesi ile stratejik gelişim için ortaklıkların kullanılması kararını almıştır. NATO'nun kapsayıcı yaklaşımının uygulanabilmesi için ortak ve adayıcı bir yaklaşım gösterilmelidir. Şeffaflık, açıklık ve ortak paylaşım olmalıdır. Lizbon'da liderler sivil inisiyatifleri de destekleme yönünde karara varmıştır. NATO, uygun bir sivil yeteneğini de diğer aktörlerle birlikte kullanmalıdır. Bu yeni bir aşamadır. İttifak, 21. yüzyıla sivil bir boyutla katılmaktadır. NATO, yakın bir gelecekte küresel bir aktör ya da örgüt olmayacaktır ama kendi esas görevinden sapmaksızın, dünyanın her yerinde ortakları olacaktır. NATO'nun istikrarı ve güvenlik hissini güçlendirecek bir yapı içerisine gireceğini biliyoruz. Gerekli reform ve dönüşümler gerçekleşirse, NATO 21. yüzyılın güvenlik gerekliliklerine cevap verecektir.''



''NATO yalnızca savunma örgütü olarak kalmayacağını göstermiştir"

Paris Stratejik Araştırma Vakfı Direktörü Camille Grand da, Lizbon'da sürecin başarısında Rusya ile kurulan ilişkinin iyi bir örnek olduğunu belirterek, açıklanan Yeni Strateji Konsepti'nde ise 21. yüzyılın önemli risk ve tehditlerine daha açık algı sağlayan vurgu yapılmamasının eksiklik olduğunu söyledi.

Lizbon'dan çıkan sonucun mesajının açık olduğunu, NATO'yu oluşturan küresel ittifakın güvenlik konularına daha fazla önem vereceğini gösterdiğini dile getiren Grand, ''NATO yalnızca savunma örgütü olarak kalmayacağını göstermiştir. NATO'nun önümüzdeki 10 yıl içerisinde güvenlikle alakalı pek çok çalışması olacağını düşünüyoruz. Önemli olan gerekli önlemlerin alınması ve diplomatik uygulamaların yapılmasıdır'' dedi.

Ülkeler için İran ve Orta Doğu'daki nükleer silahlanmanın en önemli tehditler olduğunu ifade eden Grand, şöyle konuştu:
''Lizbon çıktıları çok olumludur. Barışı koruma operasyonları öncelik alacaktır. Türkiye bütün bu potansiyel uygulamaların bir parçasıdır. Dünya artık tehlikeli bir yer. Silahların çekildiği, imha silahlarının yayıldığı bir dünya istemiyoruz. NATO önümüzdeki 10 yıllık süreçte 900 milyon kişilik nüfusun güvenliğini sağlamak zorundadır. NATO, barış ve diplomasi yollarının aranacağı en önemli merkezlerden biridir.''


-WIKILEAKS BELGELERİ-

Kadir Has Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Aydın da, Lizbon Zirvesi'nden önce de NATO ittifakının imajının tartışıldığını belirterek, tehdit algılarının ve politikaların değiştiği dünya düzenine NATO'nun da ayak uydurmak zorunda olduğunu bildirdi.

Küresel anlamda güvenliğe hizmet etmeye çalışan NATO'nun gelecek yıllarda bu etkinliğinin daha da artacağını ancak yeni jenerasyona iletişim kanallarıyla ulaşmak zorunda olduğunu ifade eden Aydın, Lizbon Zirvesi'nde açıklanan Yeni Stratejik Konsept belgesinin de, nükleer silahlar, balistik füzeler ve siber saldırılara dünyanın dikkatini çekmek için yetersiz olduğunu vurguladı.

Uluslararası Antalya Güvenlik ve İşbirliği Konferansı'nın bugünkü hiç bir oturumunda WikiLeaks belgelerinin gündeme gelmediğini dile getiren Aydın, ''WikiLeaks ile ilgili kimse bir şey söylemedi burada. Bundan böyle bir hayatımız olacak, WikiLeaks'tan önce ve sonra. İlk defa bir dış politikanın birinci elden yönetildiğini görüyoruz. Tarih bilimciler için mükemmel bir fırsat'' diye konuştu.

Lizbon Zirvesi'nde tartışılan konuların Türkiye ile ilgili bölümlerinin de sınırlı olduğunu, belgeler ve deklarasyonun kamuoyuna erişmediğini, buna karşın Türkiye'de bahsedilen tek konunun ise füze savunma sistemi olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mustafa Aydın, ''Afganistan bile tam anlamıyla Türkiye'de tartışılmış değil. Türk nüfusunda, NATO'nun kaygılarının sınırlı anlaşıldığını görüyoruz. NATO'nun bilinirliği de yüzde 30'a kadar düşmüş durumda. NATO, değişen dünya düzenine kendisini uydurmak durumundadır'' dedi.

-TACAN İLDEM'İN KONUŞMASI-

''Avrupa Atlantik Güvenliğine Türkiye'nin Katkısı'' konulu panelde konuşan Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Güvenlik İşleri Genel Müdürü Büyükelçi Tacan İldem ise, NATO'nun ulusal, bölgesel veya küresel boyutta birbiriyle bağımlı problemlerle yüz yüze olduğunu söyledi.

İldem, Türkiye'nin güçlü tarihi, kültürel ve ekonomik bağlarının olduğu bölgelerle komşu olduğunu, bu durumun da Türkiye'ye benzersiz bir sorumluluk yüklediğini kaydetti. Türkiye'nin içinde bulunduğu bölgeyi, ''360 derecelik bir fırsatlar dairesi'' diye tanımlayan Tacan İldem, ''Türkiye'nin bu pivot yeri Türkiye'yi bir çok anlamda zorluklarla mücadelede merkez haline getirmiştir'' dedi.

Türkiye'nin bu nedenle ''proaktif bir dış politika'' güttüğünü vurgulayan İldem, şöyle konuştu:
''Türk dış politikası, Balkanlar'dan Kafkasya'ya, Ortadoğu'dan Orta Asya'ya refahın artırılmasını öngörmektedir. Türkiye, güvenlik ve işbirliği ile çok yanlılığı desteklemektedir. Türkiye batı merkezli bir yaklaşıma sahiptir. Artık Türkiye, günümüzün modern değerlerine sahip çıkan bir demokratik ülke olarak gelişimini sürdürmektedir. Ayrıca dünyanın diğer bölgelerinde de güvenliğin geliştirilmesi için çaba sarfetmektedir. Herkes için ekonomik karşılıklı bağlılık, saygı prensipleri dairesinde diğer bölgelerle stratejik ortaklıklar oluşturmaktadır. Türkiye uluslararası kuruluşlara üyelik veya küresel, bölgesel alanda diğer kurum ve kuruluşlara katılımla da istikrar ve barışa katkı yolundaki taahhüdünü geliştirmektedir. Uluslararası güvenlik konularıyla ilgili bulunduğu merkezi noktanın gereğini yapmaktadır. NATO çalışmalarına da gereken katkıyı vermektedir. NATO'nun yeni stratejik konseptiyle de bunun altı çizilmiştir. Türkiye NATO'nun güvenlik şemsiyesinden istifade etmekle kalmamış, müttefiklerinin güvenliğini sağlayacak faaliyetlere de katılmıştır.''

Tacan İldem, NATO'nun modern zamanların gerektirdiği şekilde kendisini yeniden konumlandırmak durumunda olduğuna da işaret etti. Türkiye'nin bu anlamda ittifaka başarılı bir şekilde katkıda bulunduğuna değinen İldem, NATO'nun 21. yüzyıla kendisini daha iyi adapte edebilmek için yeni strateji konseptini kabul ettiğini anlattı.

''Yeni stratejik konsept, Türkiye'nin mevcut dış politikasıyla da uyumlu bir konsepttir'' diyen İldem, ayrıca kolektif savunmanın NATO'nun esas görevi olduğunu ifade etti. Gelecek yıllarda NATO'nun müdahil olması gereken bazı acil durumların yine ortaya çıkabileceğine dikkati çeken İldem, burada işbirlikçi güvenlik anlayışının öne çıkacağını söyledi. NATO alanı içinde veya dışında istikrar bölgelerini oluşturmak gerektiğini dile getiren Tacan İldem, ''Bu, özellikle belirli tartışmalar, anlaşmazlıkların çözümü için önemlidir'' dedi.

Tacan İldem, nükleer silahlar konusunda ABD Başkanı Barack Obama'nın vizyonunu desteklediklerini de belirterek, Türkiye'nin nükleer silahların tamamen ortadan kaldırılmasını istediğini vurguladı.

Füze kalkanı projesinin Türkiye'de çeşitli kesimlerce tartışıldığını anlatan İldem, Türkiye'nin bu konudaki prensibinin güvenliğin bölünmez doğası, NATO dayanışması, risklerin hakkaniyetli paylaşımı ve bütün NATO topraklarının, halkının ve kuvvetlerinin korunması olduğunu anlattı. Yeni füze savunma mimarisinin müttefik ülkelerin savunmasına ve istikrarına katkıda bulunacağını dile getiren İldem, ''Bu savunmaya yönelik bir sistem. Bunun herhangi bir taarruz kabiliyeti yok. Müdafa amaçlı bir sistem ve buradaki esas nokta, bölgesel ülkelerle ilgili algıydı. Burada özellikle Rusya Federasyonu ile füze savunması konusunda işbirliğini sağlayabildiğimiz için çok mutluyum'' diye konuştu.

İldem, WikiLeaks belgelerini de, ''bizim günlük hayatımızın bir parçası bugünlerde'' diye tanımladı. Her ne koşulda olursa olsun, bazı kurumların çalışmaları ve diplomasinin yürütülüş biçiminin gizliliğinin gerekli olduğunu savunan İldem, ''Ne kadar şeffaf olursak olalım, kamuoyuna ne kadar şeffaf davranırsak davranalım, kamuoyunu bilgilendirmek esastır ama bizim burada gizlilik ilkesine uymamız gereken konu mutlaka vardır'' dedi.

Tacan İldem, NATO'nun özellikle genç nesile yönelik çalışmalar yürütmesinin gerekliliğine inandığını da vurguladı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler