'Fazla yumurtan varsa, git omlet yap ye'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bu kadar fazla yumurtan varsa git fakir fukaraya dağıt, git omlet yap ye. Yazıktır. Ama düzelecek merak etmeyin. Bunlara fazla kulak asmayın. Bunların yandaş medyası var, öğrenciler üzerinden, polise saldırma üzerinden aslında bize saldırıyorlar. Bunların derdi bu'' dedi.

Yayınlanma: 19.12.2010 - 10:32
Abone Ol google-news

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bitlis'te belediyeyi ziyaretinde sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Burada konuşan Erdoğan, amaçlarının birinci derecede oy toplama olmadığını, gayelerinin bu bölgenin dertlerine bir an önce derman üretmek, bölgeyi kalkındırmak ve bölgeyle birlikte Türkiye'nin kardeşliğini en ileri seviyeye taşımak olduğunu söyledi. Erdoğan, ''İnkar, Türkiye'yi hiçbir yere taşımaz; inkar, kardeşliğimizi pekiştirmez, bölgenin dertlerine derman üretmez, sorunlarını çözmez'' dedi. Yola çıktıkları andan itibaren kalplerini, gözlerini, kulaklarını açtıklarını ve bölgedeki vatandaşın sesine kulak verdiklerini anlatan Erdoğan, bu sorunu çözmek için kollarını sıvadıklarını belirtti.

Bitlis'te devlet adamlığı yapmış Şükri Bitlisi'nin ifadelerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''1500'lü yıllarda kaleme aldığı bu ifade, çok ilginç. 'Türk ile Türk, Kürt ile Kürt. Evde koyun, yabanda kurt'... Bu dizeler bundan 500 yıl önce yazılmış. 500 yıl önce Şükri Bitlisi, Kürt ile Türk'ün birbirine kardeş olduğunu, birbirleriyle kaynaştığını, bütünleştiğini, yabana, düşmana karşı Türk ile Kürt'ün bir ve beraber olduğunu anlatıyor. Biz bu coğrafyada birbiriyle 50-100 yıl önce tanışmış insanlar değiliz. Biz bu coğrafyada birbiriyle zoraki birliktelik kurmuş halklar değiliz. Biz bu coğrafyada bin yıldır varız, bin yıldır biriz ve bin yıldır beraberiz ve etle tırnağız, biz birbirimizin akrabası değil, birbirimizin kardeşiyiz. Bu birlikteliği bozmaya kimsenin gücü yetmez. Bu kardeşliğin içine fitne sokmaya hiç kimsenin gücü yetmez. İşte onun için gündelik politikalara da gündelik çözümlere de takılıp kalmayacağız.''
 

'Ak ile karanın belirgin bir hal aldığı süreç'

Son derece ibret verici bir süreçten geçildiğini belirten Erdoğan, ''Ak ile karanın çok daha belirgin bir hal aldığı bir süreçten geçiyoruz'' dedi. Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ni, kardeşlik, birlik, huzur adına başlattıklarını ifade eden Erdoğan, ''Artık Türkiye'nin ne doğusuna ne batısına, annelerin o hıçkırıklı sesleri duyulmasın diye onlara seslendik. 'Gençler vurulup yere cansız düşmesin' dedik'' dedi. Kerbela'da Hz. Hüseyin'in şehit edilmesini anımsatan Erdoğan, Alevi'si, Sünni'si, Kürt'ü, Türk'ü, tüm İslam dünyasının, hatta tüm insanlığın bu acı olayı unutmadığını söyledi.

Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hz. Hüseyin, kendisinin Müslüman olduğunu iddia edenler tarafından şehit edildi. İşte burası çok manidar. Bizim önümüzde Kerbela gibi bir örnek, bir acı olay varken, hala neden canlara kıyılıyor? Gençlerin ölümünü neyle izah edeceksiniz? Bu gençlerimizi şehit edenleri, bu zihniyeti çekin bir kenara, sorun kendilerine; onlar da sizin, bizim yanımızda aynen bu ifadeleri kullanacaklardır, 'Biz Müslümanız'. Peki nasıl bu cana kıydın, nasıl şehit ettin? İşte burası manidar. Bu bölü terör örgütüne karşı bizlerin bir ve beraber olması şart. Çünkü bizim medeniyetimizde teröre yer yok, sevgiye, kardeşliğe, barışa yer var. Biz bunu halletmeliyiz. Acılı anneler, babalara soruyorum; 'Bunu neyle izah edeceksiniz, bu böyle devam edebilir mi? Gençlerin ölümüne seyirci kalınabilir mi'. Verilen cevap 'kalınamaz'. Ama bakıyorsunuz birileri seyirci kalmak istiyor. Birileri bu acılardan siyasi rant üretmek istiyor. Birileri çıkıyor, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'ne karşı geliyor, adeta 'ay yıldızlı tabutlar içerisinde şehitler gelmeye devam etsin' diyor, oradan rant elde edecek. Bir başkası çıkıyor, Milli Birlik ve Kardeşlik sürecine karşı çıkıyor, o da istismar zemini kurumasın, devam etsin istiyor.''

Kendisini dinleyenlere ''Kardeşlerim bu oyunu görmek zorundayız. Bu oyunu görmek ve bu oyunu bozmak zorundayız'' diye seslenen Erdoğan, şöyle devam etti: ''Kirli siyaset artık daha fazla kazanmasın, provokatörler, tahrikçiler kazanmasın. Artık benim ülkemde gençlerin ölümünden silah tüccarları kazanmasın. Benim doğulu, güneydoğulu kardeşimi artık birileri daha fazla istismar etmesin. İşte bu mesele de sadece devletin meselesi değil, bu mesele sadece devlet eliyle çözülecek bir mesele değil. Bu mesele de sizin, hepimizin, bizim ortak meselemizdir. Bunu birlikte çözmek zorundayız. İş adamları, sivil toplum örgütleri, vakıflar, dernekler, sendikalar, kanaat önderleri kenarda durmayacak. Üniversiteler bu oynanan oyuna seyirci kalmayacak. Anneler, babalar, kardeşler kenarda durup süreci seyretmeyecek. Sadece hükümet değil, herkes elini bedenini, yüreğini taşın altına koyacak ve biz hep birlikte bu günleri geride bırakacağız. Yeterince acı yaşadık. Bu milletin kardeşliğine kastedenler yeterince sevindi. Artık fitnecileri, provokatörleri, silah tüccarlarını değil, kendimizi sevindirme zamanıdır.''

 

'Bitlis'e Eren Üniversitesi kazandırdık'

Erdoğan, Bitlis'in, ortak tarihin, ortak medeniyetin, aynı zamanda kardeşliğin abide şehirlerinden biri olduğunu belirterek, ''Mevlana Abdürrahim Bitlisi'den, astronomiye yön vermiş ilim adamı Fahrettin Ahlati'ye, Şeyh Tahir-i Kürdi'den, Mevlana İdris-i Bitlisi'ye, Müştak Baba'dan, Bitlis'in Nurs Köyü'nde doğmuş Bediuzzaman Said-i Nursi'ye kadar nice büyük Bitlisli zatı bu vesileyle bir kez daha rahmetle yad ediyorum'' dedi. Bitlis'in bilime, sanata, edebiyata, din ilimlerine, fenne, içtimai ilimlere çok büyük katkılar sağlamış, bu alanda çok büyük isimler yetiştirmiş bir şehir olduğunu söyleyen Erdoğan, Bitlis gibi bir şehrin, ''üniversitesiz'' olmasını büyük bir kayıp olarak gördüklerini ve 2007'de Bitlis'e Eren Üniversitesini kazandırdıklarını anlattı. Türkiye'nin her bir şehrinin zengin bir tarihi, zengin kültürü ve dünyaya mal olmuş isimleri, değerleri bulunduğunu, her şehirdeki üniversitenin de şehirlerin bu zenginliğini ortaya çıkarması gerektiğini belirten Erdoğan, bu anlamda 'edebiyat, astronomi, Kürt edebiyatı' denildiğinde akla Bitlis'in gelmesi gerektiğini vurguladı.

Dünyanın çok hızlı şekilde değiştiğini, bilimde, teknolojide çok hızlı bir değişim yaşandığını anlatan Erdoğan, dünyada artık idare anlayışının, siyasetin, ekonominin değiştiğini kaydetti. Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu değişime ayak uyduranlar, bu değişimi yakından izleyenler ayakta kalıyor, yarışta öne çıkıyor ama değişime bigane kalanlar, değişimi tribünlerden izleyenler, geride kalıyor, bir çok imkandan da mahrum kalıyorlar. Bugün artık, her şeyin devletten beklendiği dönem geride kalmıştır. Her türlü sorunu, her türlü meseleyi, devletin gelip çözmesini beklemek bugünün dünyasına, küreselleşmeye artık uygun düşmüyor. Elbette devlet yatırım yapacak, elbette devlet okul yapacak, yol yapacak, köylere yol götürecek, su götürecek; elbette devlet, adaleti ve emniyeti tesis edecek. Ancak, vatandaşın katılmadığı, vatandaşın inisiyatif ve sorumluluk almadığı, vatandaşın çözümlere dahil olmadığı bir sistem, sorunların çözümünü yavaşlatacak, hatta imkansız kılacaktır. Hükümetlerin gelip buraya fabrika açmasını hiç kimse beklemesin. Eğer Ankara gelip buraya fabrika açarsa, üretime, istihdama müdahil olursa, o zaman 50 yıl, 100 yıl öncesine döneriz. O zaman her şeyi sil baştan yaparız, o zaman, kısır döngünün içine bir kez daha gireriz.''

Başbakan Erdoğan, hükümetlerin görevinin, Bitlis'te yatırım ortamını iyileştirmek, yatırımcının gelmesini sağlamak olduğunu ifade ederek, ''Bitlisli iş adamlarımızın Bitlis'e vefa borçlarını yerine getirmelerini istiyoruz. Batı'da çok başarılı işlere imza atmış Bitlisli yatırımcıların, kendi memleketlerinde, kalkınmanın fitilini ateşlemelerini istiyoruz'' dedi.
 

'Görmek, duymak, anlamak istemediler'

Huzurun, istikrarın olmadığı, emniyetin tesis edilmediği bir yere, ne yurt içinden, ne de yurt dışından yatırım geleceğini vurgulayan Erdoğan, belirsizliğin, umutsuzluğun, kırgınlığın, küskünlüğün olduğu bir yerde gelecek adına kararlı adımların atılamayacağını söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: ''Ne yazık ki Bitlis'e de Bitlis gibi bu bölgedeki şehirlerimize de gelip ihtiyaçlarını sormadılar, arzularını, taleplerini sormadılar, dertleri dinlemediler. Sorunun ne olduğunu, bölgede huzursuzluğun, bölgede terörün, bölgede istikrarsızlığın nereden kaynaklandığını, neden ortaya çıktığını, neyin istismar edildiğini görmek, duymak, anlamak istemediler. Bunu, bugün biz yapıyoruz değerli kardeşlerim ve bunu bugün biz, bütün samimiyetimizle yapıyoruz. Amacımız bölgeden oy toplamak değil. Amacımız bölgenin oylarına talip olmak değil. Gayemiz, niyetimiz, hedefimiz, bu bölgenin dertlerine bir an önce derman üretmek, bu bölgeyi kalkındırmak ve bu bölgeyle birlikte tüm Türkiye'nin kardeşliğini en ileri seviyelere taşımak. Bakın, son dönemde görüyorsunuz, kendisini Kürt halkının temsilcisi gibi lanse edenler, şu anda döndüler, Kürt halkı üzerinde baskı kurmanın gayreti içine girdiler. Konuşanlara baskı uygulanıyor, yazanlara baskı uygulanıyor. 'Çözüm' diyenlere, 'terör bitsin' diyenlere baskı uygulanıyor. O kadar ki sandığa gidip hür iradesiyle oy kullanacak seçmene dahi baskı uygulanıyor. 12 Eylülde güya sandıkları boykot ettiler. Peki kime yaradı? Kimin ekmeğine yağ sürdü? Kimin değirmenine su taşıdı? Bu kadar önemli, bu kadar hayati, Türkiye'nin çehresini değiştirecek bu kadar tarihi bir Anayasa değişikliği sürecinde, 'hayır' cephesinde yer almak, 'hayır' diyenlerin safında yer almak, onlara destek vermek samimiyet midir? Yıllarca partinin kapatılmasından şikayet edeceksin ama Meclis'te parti kapatmalarını önleyen değişikliğe 'hayır' diyeceksin. Yıllarca 'hukuk' diyeceksin, 'adalet' diyeceksin, 'hak' diyeceksin ama bütün bunları güçlendiren bir değişikliğin karşısında duracaksın. Hesap başka... İstismar zemini yok olup gitmesin de bu bölgenin insanına ne olursa olsun; yoksulluk sürsün, ölümler sürsün, huzursuzluk, istikrarsızlık, terör sürsün, yeter ki istismar zemini yok olmasın. Ben, Bitlisli kardeşimin tuzakları, tezgahları, tahrikleri iyi görmesini rica ediyorum. Bitlisli kardeşimin, samimi olanla istismarcıyı birbirinden ayırdetmesini istiyorum. Bitlisli kardeşimin sürece daha fazla katılmasını, çözüme daha fazla destek vermesini rica ediyorum. Türkiye'de güzel şeyler oluyor ve inşallah çok daha güzeli olacak. Türkiye değişiyor, Bitlis değişiyor ve inşallah daha da değişecek. Ben bu düşüncelerle sözlerime son verirken, bir kez daha bugün sizlerle bir araya gelmiş olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum.''

 

'Kirli iftiralarla bizi yıpratacaklarını sanıyorlar'

Erdoğan, Şehir Meydanı'nda toplu açılış ve TOKİ tarafından yaptırılan 400 konutun anahtar teslim töreninde konuştu. Türkiye'nin, demokratikleşme yolunda ne zaman güçlü bir adım atmak istediyse önüne engel çıkarıldığını, Türkiye'nin dış politikada ne zaman aktif olmak istediyse önünün kesildiğini belirten Erdoğan, ''Türkiye, ekonomisi ne zaman canlandıysa yapay krizlerle hızını kestiler, Türkiye ekonomisi ne zaman atılıma geçtiyse tahriklerle, kışkırtmalarla, kirli senaryolarla huzura, kardeşliğe, istikrara kastettiler. Biz yılgınlık göstermedik, 'eyvallah' demedik, Allah'ın izniyle, sizlerin desteğiyle çetelere, mafyaya, hukuksuzluğa 'dur' dedik, göğsümüzü siper ettik'' diye konuştu.

Seçime 6 ay kaldığını, Türkiye'nin bir kez daha sandığa gideceğini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi: ''Şimdiden milletin iradesini, Türkiye'nin tercihini etkilemek, seçim sürecini kirletmek için bir takım tezgahlar devreye sokulmaya başlandı. İşte sokak eylemleri... Siyasiler tarafından, medya tarafından kışkırtılmaya, sırtları sıvazlanarak teşvik edilmeye başlandı. Ulusal ve uluslararası odaklar, bir takım kirli iftiralarla güya bizi yıpratacakları zannına kapıldı. Buradan, Bitlis'ten açık söylüyorum; ne yaparsanız yapın, hangi tezgahı hazırlarsanız hazırlayın, artık benim milletim, benim Bitlisli kardeşim bu tuzaklara gelmiyor, bu oyunları yutmuyor. Benim milletim gerçekleri çok net görüyor. Kimin hizmet ettiğini, kimin ne iftira ürettiğini benim milletim görüyor. Kimin büyük hedeflerin peşinde, kimin de küçük hesapların peşinde olduğunu milletim görüyor. Bitlisli kardeşimden ricam şudur; oynanan oyunları lütfen iyi görün, kurulan tezgahları, tuzakları lütfen iyi değerlendirin. Doğuda, batıda kimin gerçekten millete hizmet derdinde olduğunu, kimin de istismar peşinde olduğunu lütfen iyi analiz edin.''

Bu ülkenin çok vaatler gördüğünü, kendilerinden önce gelen iktidarların, kaynak göstermeden, proje, plan yapmadan ''bol keseden'' dağıttıklarını belirten Erdoğan, ''Mazotu 1 liraya indiriyorlar mıydı, ne oldu? Üniversite sınavını kaldıracaklarını söylüyorlardı, ne oldu? Her aileye maaş bağlayacaklardı, ne oldu? Hatta öyleleri çıktı ki biraz komik olacak ama ne dediler biliyor musunuz 'biz futbolda ofsaytı kaldıracağız' dediler. Hatta daha da ileri gittiler, 'Boğaz Köprüsü'nün üstüne otobüs durağı yapacağım' diyenler oldu. 'Her eve şebeke bağlayıp, musluklardan gazoz akıtacağım' diyeler çıktı. Bunlar ciddi, belgelerle, kaynaklarla söylüyorum. Buralara da geldiler, bu meydanda da atıp tuttular, ne oldu? Millete, ülkeye çok ağır faturalar yükleyip gittiler'' dedi.

 

'Bu millete aşığız'

Erdoğan, Bitlis'i yeniden ayağa kaldıracaklarını ve yeniden ilim merkezi haline getireceklerini söyledi. Erdoğan, 12 Eylüldeki halk oylamasında destekleri için Bitlis'e teşekkür ederek, Bitlis'in, yüzde 70 gibi yüksek bir oranda sandığa gittiğini, ''tehditlere aldırmadığını'' söyledi. Eser bırakmak için bu yollara düştüklerini, gönüllerde iz bırakmak için bu yollara çıktıklarını anlatan Erdoğan, ''Çünkü bizim yolumuzu, Anadolu'nun, Trakya'nın erenleri, ilim erbabı, gönül insanları aydınlatıyor. Bizim yolumuzu Bitlis aydınlatıyor, Bitlis'in dünyaya nam salmış alimleri, bilginleri aydınlatıyor'' dedi. Göreve geldiklerinden bu yana Bitlis'e yaptıkları yatırımları anlatan Erdoğan, ''Tıpkı 81 vilayetimiz gibi, Bitlis de herşeyin en iyisini, en güzelini fazlasıyla hak ediyor. Yılların ihmalini telafi etmek, Bitlis'e gecikmiş yatırımları bir an önce kazandırmak için var gücümüzle, bütün enerjimizle çalıştık ve çalışacağız'' diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, millete hizmet için çalıştıklarını belirterek, ''Bu millete aşığız, bu millete sevdalıyız'' dedi. Ferhat gibi millet için dağları deldiklerini kaydeden Başbakan Erdoğan, Bitlis'e yönelik yatırımları da anlattı. Meydandakilerin ''vur vur inlesin CHP dinlesin'' ve ''CHP nerede Erdoğan burada'' sloganları üzerine Erdoğan, ''Öyle insanlar vardır ki, gözleri vardır görmez, kulakları vardır duymaz, dilleri vardır hakikati, gerçekleri konuşamazlar. Ama benim milletim gerçekleri görüyor, gerçekleri işitiyor ve gerçekleri de konuşuyor'' dedi.

Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bir müjde veriyorum size biraz geciktik: Bitlis-Van yolunda da dağı deldik. Orada da tüneli bitireceğiz... Bir derdimiz var, o da dünyayı Bitlis'e çekmek. Sabah iş adamları ve sivil toplum kuruluşlarıyla biraraya geldik ve onlara Bitlisimiz'e güzel oteller yapın dedik. Buna ihtiyaç var. Benim vatandaşım gelip buraları gezecek, tarihi mekanları görecek, buraların güzelliği ve insanlarını görecek. Buralar birliğin, beraberliğin, kardeşliğin kol gezdiği yerlerdir. Aramıza fitne fesat sokmak isteyenlere buralarda yer yok evvel Allah. Çünkü bizler 'milli birlik dedik, kardeşlik' dedik. İnşallah 'bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız' dedik.''

Bitlis, her şeyin en güzeline fazlasıyla layık olduğunu vurgulayan Erdoğan, konuşmasını şu şekilde sürdürdü: ''Merdivenleri teker teker çıkacağız. Çünkü ben de geçmişteki siyasetçiler gibi kuru sıkı atarsam olmaz. Bizim bir farkımız var. Onlar çünkü kuru sıkı atıyorlardı. Birisi çıkıp Kayseri'ye deniz getireceğim diyordu. Ne oldu? Biz hiç olmazsa deniz değil ama Yamula Barajı'nı getirdik. Ama onlar suya değil susuzluğa mahkum ettiler. Biz yılların ihmalini telafi ediyoruz. Var gücümüzle çalışıyoruz onun için yıllar yılı ihmal edilmişleri aşarak Bitlis'e üniversiteyi de biz kurduk. Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri Bitlis için ne güzel söylemiş. Huda'nın cennetidir Şehr-i Bitlis, cihanın ziynetidir Şehr-i Bitlis, gönüller minnetidir Şehr-i Bitlis, ki dünya cennetidir Şehr-i Bitlis... Düşünebiliyor musunuz, böyle bir şehirde üniversite yoktu. Tarih boyunca ilimle, ilim erbabıyla mağrur olmuş bu şehirde bir üniversite yoktu. Geldik, gerekli çalışmaları yaptık, üniversitesi olmayan tüm illerimizle birlikte Bitlis'e de Bitlis Eren Üniversitesi'ni kazandırdık. Üniversite şu anda mütevazi imkanlara sahip... Ama bu imkanlar her geçen gün artıyor, her geçen gün üniversitemiz biraz daha büyüyor, gelişiyor. Sabah, Bitlisli işadamlarıyla, Bitlis'in önde gelenleriyle, dernek ve vakıf temsilcileriyle, kanaat önderleriyle bir araya geldik. Orada da ifade ettim... Biz adım attık, biz kapıyı araladık, biz alt yapı hizmetlerini yaptık. Şimdi sıra Bitlisliler'de, şimdi sıra Bitlis'in işadamlarında, önde gelenlerinde. Hep birlikte Bitlis'i ayağa kaldıracağız. Hep birlikte Bitlis'i yeniden bir ilim merkezi haline getireceğiz. Hep birlikte, Bitlis'in güzelliklerini dünyaya tanıtacak, Nemrut Gölü'nü, Van Gölü'nü, Süphan Dağı'nı, Ahlat Selçuklu Mezarlarını, Bitlis kalesini, Bitlis'in minarelerini ve elbette Bitlis'in Büryan Kebabını dünyaya duyuracağız. Yeter ki huzur olsun, yeter ki istikrar olsun, yeter ki kardeşliğimiz güçlü olsun, daim olsun.''

Her hayali gerçeğe dönüştürüp, her hedefi kolaylıkla yakalayabileceklerini vurgulayan Erdoğan, ''Biz büyük bir ülkeyiz, biz büyük bir milletiz. Biz medeniyetimizle, kültürümüzle, tarihimizle büyük bir devletiz. Kendimize güvenirsek, inanırsak, her engeli aşar, Allah'ın izniyle her hedefe ulaşırız'' dedi.

'Ama dertleri başka...'

Küresel finans krizin tüm dünyayı etkisi altına aldığını, Avrupa ekonomilerini ciddi şekilde sarstığını ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin krizi en az etkiyle aştığını söyledi. Erdoğan, Avrupa ülkelerinin işçi maaşlarında kısıntıya gittiğini, emeklilik yaşını yükselttiğini, öğrenci harçlarına zam yaptığını, sosyal yardımları kaldırdığını kaydetti. Türkiye'nin ise emeklilere, memurlara, öğrencilerin burslarına enflasyon üzerinde artış yaptığını, yeni bütçeyle sosyal yardım ve yatırımları daha da artırdığını dile getiren Erdoğan, ilköğretimde fakir erkek öğrencilere 20, kız öğrencilere 25 lira; orta öğretimde erkek öğrencilere 35, kız öğrencilere 45 lira verdiklerini hatırlattı.

Yaklaşık 1 milyon üniversite öğrencisine burs ve kredi verdiklerinin altını çizen Erdoğan, burs ve kredi oranlarını 2011 yılında yüzde 25 artıracaklarını kaydetti. Master öğrencilerine 400, doktora öğrencilerine 600 lira burs ve kredi verdiklerini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: ''Müracaat eden kimseyi kapıdan döndürmedik. Ya burs verdik, ya kredi verdik. 1 milyon öğrenci... İlk ve orta öğretimde de herhangi geliri olmayanlara o yardımları yaptık. Şimdi birileri çıkıyor, diyor ki 'harçlar kalksın'. Dert başka. Dert, bu ülkede bir gerilim ortamını yaratmak. Kaç kişi bunları yapan? Bu bağırıp çağıranların sayısı, bu molotofkokteyllerini atanların sayısı, bu taş atanların sayısı inanın bini geçmez. Birileri gelip bize akıl veriyor. İster sevsinler, ister sevmesinler. Ben polisimin bütün bunlar karşısındaki sabrına, tahammülüne sahip çıkıyorum, çıkacağım. Biz rektörler toplantısı yapıyoruz. Neymiş, rektörler toplantısına katılacaklarmış. Davetle olan yere katılır, davetli olunmayan yere katılmayız. Bizim kültürümüzde böyle bir şey yok. Biz orada rektörlerimizle üniversitelerin sorunlarını, daha fazla öğretim üyesi nasıl göndereceğiz, akademisyenlerimizin sayısını nasıl artıracağız, bunları konuşuyoruz. Bütün bunları konuşurken bakıyoruz, dışarıda yumurtacılar var. Bu kadar fazla yumurtan varsa git fakir fukaraya dağıt, git omlet yap ye. Yazıktır. Ama düzelecek merak etmeyin. Bunlara fazla kulak asmayın. Bunların yandaş medyası var, öğrenciler üzerinden, polise saldırma üzerinden aslında bize saldırıyorlar. Bunların derdi bu.''

Üniversite gençliğinin düşünüp, araştırıp, masada konuştuğunu aktaran Başbakan Erdoğan, ''Benim ülkemde üniversite gençliği onlar değil. Demokrasiyi konuşur, özgürlükleri konuşur, hukuku konuşur, adaleti konuşur, araştırır. Üniversite gençliği bu. Biz de oralardan geçtik ama biz molotof kokteyli atmadık, taş atmadık, kasatura sallamadık. Biz sadece, 'müsademe-i efkardan barika-i hakikat doğar' dedik ve fikri tartışmalarla sürecimizi işlettik. Hayatımız böyle geçti. Şimdi de gençliğimizin ekseriyeti evvel Allah böyle. Diğerleri bini geçmez. Temenni ederim ki onlar da aklı selimin çizgisine gelirler'' dedi.

Erdoğan, CHP'nin protestocu üniversitelilerin avukatlığını yaptığını ifade ederek, ''Ne olacak, Silivri Cezaevi'nin kapısından ayrılmayan CHP'nin milletvekilleri. Aydınları bizim içeri tıktığımızı söylüyorlar. Bizim içeri tıktığımız bir tane aydın yoktur. Bunların aydın dedikleri, karanlık işlere karışma zannıyla yargı tarafından şu anda içeridedirler. Bu gerçekleri de bilelim. Halkımızı kimse aldatmasın'' diye konuştu.
 

'Fakir fukara ailelere 600 lira verin bakalım'

Erdoğan, kendinden önceki iktidarların milletin emeğini, ekmeğini sömürdüğünü şimdi de aynı zihniyeti takip edenler bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti: ''29 Mart seçimlerinde anamuhalefet partisinin şimdiki genel başkanı, İstanbul'da belediye başkan adayıydı. Ne dedi biliyor musunuz çok enteresandır; 'Her evdeki hanımlara 600 lira vereceğim' dedi. Seçimleri kazanırsa 600 lira vereceğini söyledi hanımlar. İnanıyor musunuz? Bunu söyledi. Şimdi ben diyorum ki, bak o zaman bir belediye başkanı olarak 'Ben bu işi kazanırsam bu kadar para vereceğim dedin'. Şimdi sen bu partinin genel başkanı oldun, hadi bakalım gel sizin belediyelerini kazandığınız, il belediyelerini söylemiyorum, sadece büyükşehirleri söylüyorum, İzmir'de, Antalya'da, Mersin'de belediye başkanları CHP'li, hadi orada fakir fukara ailelere 600 lira verin bakalım. Bunların planı yok, bunların projesi yok, bunların kaynağı yok, bunların tek şeyi var; yalan, yalan, yalan. Yani halkı bu şekilde kandırırız zannediyorlar. Dürüst olacağız dürüst, dürüstlükten başka sermaye yok, en büyük sermaye bu, işte bizim sermayemiz o. Biz, 'ne aldatan olacağız, ne aldanan olacağız' dedik. Eğer varsa böyle bir şey, İzmir'de yap, Antalya'da yap, Mersin'de yap görelim sizi, biz de alkışlayalım, biz de tebrik edelim. Yeter ki bunu yapın, hadi buyursunlar yapsınlar. Ben milletime Bitlis'ten sesleniyorum; ey benim sevgili milletim, bu aldatmacalara inşallah inanıyorum ki siz hiç bir zaman aldanmadınız, aldanmayacaksınız ve Haziran 12'de de bunun faturasını bunlara gereği şekilde keseceksiniz.''

''Kaynağın ne, planın ne, projen ne diye sorunca bize diyor ki 'İktidara gelelim ondan sonra görürsünüz' '' karşılığını verdiklerini anlatan Erdoğan, ''Bunları sorunca bize diyor ki; 'Benim ismim, şu'. Biz sana ismini sormadık ki, onu biliyoruz, planın, projen, kaynağın ne onu söyle, yok söylemiyor. 'Benim adım, şu' Sürekli adını söylüyor. Senin adın karın doyurmaz, vaat karın doyurmaz, umut tacirliği karın doyurmaz, millet popülizmden yıllar boyunca yaka silkti. Böyle uçuk vaatlere de asla prim vermeyecek, yeni maceralara fırsat tanımayacak. Ben buna inanıyorum'' dedi.

Başbakan Erdoğan, hizmet üretmeye devam edeceklerini, göreve geldiklerinde 330 bin olan derslik sayısının, 370 bine ulaştığını, sınıflara dizüstü bilgisayar yerleştirdiklerini anlattı. Fatih projesi ile buna başladıklarını, her sınıfa internet ağı kurduklarını anımsatan Erdoğan, şunlar kaydetti: ''Kara tahtayı bırakıyoruz akıllı tahtaya geçiyoruz. Bunlar hayali vaat değil uygulama. Başladık, şimdi bunu bütün Türkiye'ye yaygınlaştırıyoruz. İstanbul'da Ankara'da İzmir'de ne varsa Bitlis'te de, Muş'ta, Van'da da o olacak. Bütün mesele bu. Adaletin gereği bu. Biz adalet ve kalkınmayız, bunu yapacağız. Daha ileri demokrasi, ileri özgürlükler, hak ve adalet. 780 bin kilometrekarede Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı ortak paydasında Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Zazasıyla, Gürcüsüyle, Arabıyla biriz beraberiz. Ben sizleri seviyorum, tüm arkadaşlarım sizleri seviyor, çünkü biz yaradılanı, yaratandan ötürü severiz.''

 

Başbakan Erdoğan, Ahlat'ta

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Selçuklu Kabristanı'nı gezdi, ardından Ahlat Selçuklu Kültür Merkezinin açılışını yaptı. Bitlis'teki temaslarının ardından karayoluyla Ahlat'a gelen Erdoğan, burada Selçuklu dönemine ait tarihi kabristanı ziyaret etti, yetkililerden bilgi aldı. Tarihi mezar taşlarını inceleyen Başbakan Erdoğan'a, yerel gazeteci Özkan Olcay kazı çalışmalarının çok verimli olmadığını belirterek, gerekli ilginin gösterilmediğini söyledi. Bunun üzerine Erdoğan, İl Kültür Müdürü Hüsnü Işıkgör'e dönerek, ''Ver bakalım cevabını, 7 senedir ne yaptın?'' dedi. Işıkgör, elindeki çalışmaları içeren dosyayı Erdoğan'a uzatarak, yapılan ''bilimsel çalışmaları'' anlattı. Erdoğan ise Işıkgör'e, ''Bilimseli çok gördük, ben uygulama projesi isterim'' dedi. Çalışmalara her türlü maddi desteğin verildiğini belirten Erdoğan, konunun üzerinde durulması talimatı verdi.

Başbakan Erdoğan, daha sonra gazetecilerin ısrarı üzerine tarihi mezar taşlarının önünde poz verirken, ''Hadi bakalım ne yazacaksınız? Sonunda ben de (mezar taşlarını işaret ederek) oraya gireceğim, siz de gireceksiniz'' diyerek espri yaptı. Erdoğan, daha sonra ilçe merkezindeki Ahlat Selçuklu Kültür Merkezinin açılışını yaptı. Burada toplanan vatandaşlara Başbakanlık otobüsü üzerinden hitap eden Erdoğan, yaptıkları eserlerin vatana millete hayırlı olmasını diledi. Dün Muş'ta, bugün de Bitlis'te pek çok tesisin açılışını yaptığını söyleyen Erdoğan, Ahlat'a yapılan hizmetleri de anlattı.

Başbakan Erdoğan, bugün açılışını yaptığı kültür merkezinin temelinin 1992'de atıldığını ancak bitirilemediğini belirten Erdoğan, kendi iktidarları döneminde çok kısa sürede inşaatın tamamlandığını ifade etti. Ahlat'ın tarihi zenginliğinin fazla olduğunu dile getiren Erdoğan, Selçuklu Kabristanı ile ilgili de her türlü iyileştirmenin yapılacağını anlattı. Erdoğan, ''Geçmişine sahip çıkamayanlar, geçmişini unutanlar, geleceğini hazırlayamaz. Onun için biz geçmişimize sahip çıkacağız ki, geleceğimizi hazırlayalım'' dedi.

Erdoğan, ''Görüyorsunuz Bitlis değişiyor. Artık duble yollarla Ahlat'tan Bitlis'e gidip geliniyor. Bunları AK Parti iktidarı gerçekleştirdi mi, gerçekleştirdi. Laf değil, iş ürettik. O zaman Ahlatlı, iktidarına sahip çıkmalıdır diye düşünüyorum. Onun için 12 Haziranı unutmayalım. Türkiye bir değişim ve dönüşüm yaşayacak. Yeniden, yepyeni bir anayasayı sizlerle hazırlayacağız. İnşallah 'daha ileri demokrasi' diyeceğiz, daha çok özgürlük diyeceğiz; hak, adalet, hukuk, yatırım, ekonomi diyeceğiz'' diye konuştu.

Açılış töreninde Erdoğan'a, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik ve AKP Kadın Kolları Başkanı Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin de eşlik etti. Başbakan Erdoğan, törenin ardından Ahlat Kaymakamlığı'nı ziyaret etti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler