Yüksek ve Şenocak arasında gerginlik

Ergenekon davasının 22. oturumunda savunmasını yapan tutuklu sanık Muzaffer Şenocak, kendisinde bulunan amonyum nitrat ve dinamit lokumunun yardım için gittiği Düzce depreminden kaldığını söyleyerek, frekans kesici aletleri ise yurt dışından ithal ettiğini ifade eti. Şenocak, tutuklu sanık Aydın Yüksek’i 150 bin dolar dolandırdığı iddialarına karşılık, “Yüksek iş ortağımı tehdit etti. Ailemden 250 bin dolar istedi” dedi. Yüksek ile Şenocak arasında çapraz sorgu sırasında gerginlik yaşandı.

Yayınlanma: 01.12.2008 - 08:46
Abone Ol google-news

Mahkeme başkanı Köksal Şengün'ün, ablasının vefatı nedeniyle katılamadığı dünkü oturuma üye yargıç Hasan Hüseyin Özese başkanlık yaptı. Tutuklu sanık Aydın Yüksek, avukatı olmadığı için savunma yapmayacağını belirtince, tutuklu sanık Muzaffer Şenocak'a geçildi. Hakkındaki suçlamaların hiçbirini kabul etmediğini söyleyen Şenocak, “Ne örgüt üyesiyim, ne de devletin gizli belgelerini ele geçirdim. Buradaki kişilerden, 2004 yılında kısa bir süre işlerine yardımcı olduğum Fikret Emek ve Aydın Yüksek'i tanırım” dedi. Fikret Emek ile 2004 yılı Kasım ayından itibaren görüşmediğini söyleyen Şenocak, zamanının çoğunu yurt dışında geçirdiğini, işadamı olduğunu, birçok sektörde iş yaptığını anlattı. “Hedefleri her zaman yüksek olan özgür ruhlu bir girişimciyim” diyen Şenocak, Fikret Emek’in asker kökenli olmasının iş görüşmelerinde sorun çıkardığını ifade etti. Birlikte çalıştıkları atık yağ projesinde yetki belgesi için gerekli şartlar oluşmayınca Emek ile gerginlik yaşadıklarını söyleyen Şenocak, “O sırada yurt dışına davet edildim. Emek karşı çıktı. Tavrı olumsuz olunca, Emek'in düğününden sonra Kasım ayında yurt ışına çıktım. Bir daha görüşmedik” dedi. Yüksek, Emek'i kendi halinde iş yapmaya çalışan bir insan olarak tanıdığını ifade ederek, Emik için, “Yıllarca devlete hizmet etmiş, başarılarını takdir ettiğim, önünde saygı ile eğilebileceğim bir insandır” dedi.

 

“Ailemden para istedi”

Şenocak, Türkiye'ye 2006’da geldiğini, kendisini Kanal 6’nın sahibi olarak tanıtan Aydın Yüksek ile tanıştığını ve birlikte iş yapmaya başladıklarını anlattı. Aydın Yüksek’in kendisini, bir iş nedeniyle Etiler’de Ahmet Özal ile görüştürdüğünü, Özal'ın ilgi göstermediğini  söyleyen Şenocak, 2006 yılı ortalarında yeniden yurt dışına çıkmasının ardından, Türkiye'deki,  iş ortağının Yüksek tarafından tehdit edildiğini ifade etti. Yüksek'in ortağının pasaportuna el koyduğunu, telefonla, yurt dışındaki iş bağlantılarını sorunlu hale getirdiğini ifade eden Şenocak, “Bir arkadaşımın evine girerek iş ve aile bilgilerimi izinsiz bir şekilde ele geçirdi. Ailemden 250 bin dolar para istedi. Bilgilerimin olduğu CD'yi benimle ilgili araştırma yapması için Muzaffer Tekin’e vermiş” dedi. Şenocak, gözaltına alınmasına neden olan bu CD'de, kendisine ait iş ve aile bilgileri, kontratlar ve iş ortaklarına ait pasaport bilgileri olduğunu ifade etti.

 

Arama kurtarma malzemesi

Muzaffer Şenocak, çantasından çıkan kask, ip, tepe lambası, amonyum nitrat, konserve yiyecek ve gaz maskesinin ilk yardım malzemesi olduğunu, üzerlerinde 12 Kasım 1999 Düzce Kaynaşlı depreminin tozu olduğunu söyledi. Depremden sonra gönüllü olarak Kaynaşlı’ya giden ilk ekibin içinde olduğunu ve ilk 11 kişiyi kurtardıklarını ifade eden Şenocak, amonyum nitrat’ın metal dahil her şeyi erittiğini söyledi. Evinde ele geçirilen diğer malzemenin de altının ayarını ölçmeye yarayan bir asit olduğunu ifade ederek, yasak madde olmadığını,  Kapalı Çarşı'da satıldığını belirtti. Dinamit lokumunu da deprem bölgesinde taş ocaklarından gelen iş makineleinin paletlerinde bulduğunu söyleyen Şenocak, “Delil torbasına koyduğum bir malzemedir” dedi. Savcının “Deprem hatırası olarak mı sakladınız” sorusuna karşılık, “Hayır. O günden sonra o çantayı açmadım” yanıtını verdi.

 

Frekans kesicilerin ticaretini yapıyorum


Yurt dışından frekans kesici (JAMER) alet ve bomba imha robotu ithal ettiğini söyleyen Şenocak, “Jandarma bu konudaki gelişmeleri takip ediyor ama emniyet için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Emniyetin bombaları nasıl imha ettiği ortada” dedi. Jammer cihazı nereden aldığını hatırlamadığını söyleyen Şenocak, “İthal ve pazarlama belgelerim var” dedi.

 

BOTAŞ'a dosya verdim

Mahkeme başkanı Hasan Hüseyin Özese’nin “Sende arkasında marjinal grup yazan ve bazı komutanların adının geçtiği notlar bulunmuş. Bu konuda ne diyeceksin?” diye sordu. Şenocak, marjinal grubun, inşaat sektöründeki bir firma olduğunu söyleyerek,  yurt dışın işlerini takip ettiğini kaydetti. Şenocak, petrolle ilgili notlar sorulması üzerine de “BOTAŞ’a petrol ve enerji konusunda dosya verdim. Afrika’da iken benim bulunduğum bölümde yeni petrol bulunmuştu. Bu konuya Türk firmaları sıcak bakmıyordu. Ben de bu konu hakkında bir şey yapabilir miyim yaptığım bir çalışmadır” diye konuştu. Trabzon Silah Fabrikası’nın satışı ihalesine ilişkin araştırma yaptıklarını anlatan Şenocak, “Bu konuda bize demo silahlar verildi. Biz de silah alabilecek kişilere broşür dağıttık. Sonra bu konu ile ilgilenemedim” dedi.

 

Gizli bilgilerden haberim yok

Şenocak, Muzaffer Tekin'de bulunan ve içinde kendisine ait bilgilerin olduğu 16 No'lu CD'de devlete ait gizli bilgilerin olduğunu bilmediğini söyledi. CD içindeki beş dosyanın tamamının kendisine ve iş ortaklarına ait olduğunu söyleyen Şenocak, “İçindeki gizli bilgilerden haberim yok. Emniyette bana CD'deki dosyaların başlıklarını gösterdiler. İçeriğini göstermediler. CD şu anda internette yayınlanıyor. Bu CD 28 Aralık 2006’da Aydın Yüksek tarafından oluşturulmuş. Bu CD oluşturulduğunda yurt dışındaydım. 18 Ocak 2007’de Türkiye’ye geldim” diye konuştu.

 

“ÖKK'denim demedim”


 Şenocak, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’in, “Patlayıcı eğitimi aldınız mı?” sorusuna “hayır” yanıtını verdi. Pekgüzel, “Bazı tanıklar sizin kendinizi Özel Kuvvetler Komutanlığı'ndan (ÖKK) yüzbaşı olarak tanıttığınızı söylüyor. ÖKK şilti sizde ne arıyor?” diye sorunca, Şenocak, tanıkların polisin yönlendirmesi sonucu ifade verdiklerini söyledi. ÖKK'ye ait plaketi de amblem çalışması için aldığını söyleyen Şenocak, bu plaketin istenirse  satın alınabileceğini söyledi.  Şenocak,  “Cemil Sarıyer kimdir. Kimliği siz de ne arıyor ?” sorusuna, “Bilmiyorum. Emniyette benim belgelerimin ve başka belgelerin bulunduğu masanın üzerinden çantama girmiş olabilir” yanıtını verdi. Savcı Nihat Taşkın,  “Sarıyer'in 2004’den beri kayıp olduğunu ve Sedat Peker hakkında şikayetçi olduğunu biliyor muydunuz” sorusunu ise “Hayır, savcılıkta öğrendim” diye yanıtladı.

      

Şenocak Yüksek gerginliği

Şenocak ile kendisine soru soran tutuklu sanık Aydın Yüksek arasında tartışma yaşandı. Yüksek, Şenocak'a “Bana ait Mehmet Çetin adında sahte kimlik sizde ne arıyor?” diye sordu. Şenocak, “Bende fotokopisi çıktı. Siz çektirdiniz hatırlamıyor musunuz? Gerçeğinin bende olmasına imkan yok” dedi. Yüksek, “Tanıştığınız her kişinin ya kimliği, ya ehliyeti ya da başka bir belgesinin fotokopisi sizde niye çıkıyor?” diye sorunca, Şenocak, “İşlerimle ilgili belgeleri edinebilirim. Menfaat için kullandığımı söyleyebilir misiniz?” diye konuştu. Şenocak, güvenlik soruşturmalarını da bilgi edinme yasası kapsamında yaptığını ifade  etti. Yüksek, 16 No'lu CD'nin kendisine ait olduğuu kabul ettiğini söyleyerek, “Evimdeki disketlerin içinde askeri bilgiler olduğunu biliyor muydun?” diye sordu. Şenocak, bilmediğini söyledi. Yüksek, “Ailenizden 250 bin dolar istediğimi söylediniz. Eşiniz neden şikayetçi olmadı” deyince Şenocak, “Ailecek bu konulara alışık değiliz. Sizi kaale almamıştır” diye konuştu. Yüksek, “Beni yurt dışına çıkarmak için sahte kimlik siz tanzim ettirmediniz mi” sorusuna hayır yanıtını veren Şenocak, “Siz bu konuda arkadaşlarım var dediniz” karşılığını verdi. Yüksek, sorularına Şenocak'ın avukatlarından itiraz gelince, “Bu kişiyle bağlantım düşmanlık seviyesinde. Bu dava kapsamından kopamadığımız için husumetlerimi burada anlatmak zorundayım” dedi.

 

Sorulara itiraz edildi


Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı'nın avukatının, Şenocak'taki kimlik bilgilerine ilişkin sorusu da itirazlara neden oldu. Avukatlar, dosyanın sanığı ya da müştekisi olmayan kişilerin bilgilerinin deşifre olacağını söylediler. Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz'in sorusuna da 'sizinle ilgisi yok' diyerek savcı Pekgüzel itiraz etti. Kerinçsiz, Şenocak'a kendisinde bulunan asitlerin imha edildiğini, imha edilmemesinde sakınca olup olmadığını sordu. Şenocak, hayır yanıtını verdi.

Güney'e neden, hangi hizmeti karşılığında 10 yıllık vize verildi?
Tutuklu sanık Adnan Afırat, Tuncay Güney'e neden 10 yıllık ABD vizesi ve
“Green Card” verildiğinin, ABD Büyükelçiliği'nden sorulmasını istedi.

Akfırat, mahkemeye verdiği dilekçede, “Ergenekon soruşturması ve davasının bir tertip olduğunu gösteren en önemli deliller, Güney'e 4 Şubat 1999'da verilen 10 yıllık vize ve Temmuz ayında Newyork'a götürülerek verilen Green Card'dır” dedi. Çok özel durumlarda, özel hizmetler karşılığında verilen ABD vizesi ile çalışma izni belgesi olan Green Card'ın, Güney'e, tertipte rol alması için güvence olarak verildiğini kaydetti. İddianamede 1999 yılının örgütün yeniden yapılandığı yıl olarak ileri sürüldüğünü söyleyen Akfırat, “1999 sözde örgütün kuruluş tarihi değil, tertibin uygulanmaya başladığı tarihtir. Güney vizeyi altıktan sonra bir buçuk yıl ABD'ye gitmemiştir. Güvenceyi cebine koyan Güney, tertipteki rolünü oynamıştır” dedi. Ergenekon belgeleri diye adlandırılan dokumanların da MİT içindeki CIA-MOSSAD kliği tarafından imal edildiğini savunan Akfırat, Dışişleri Bakanlığı aracılığıyla, ABD Büyükelçiliği'nden şu soruların sorulmasını istedi: “10 yıllık ABD vizesi verilmesinin koşulları nelerdir? Tuncay Güney'e vize verilmesinin ABD mevzuatına göre gerekçesi nedir? Green Card kimlere ne koşulda, hangi hizmet karşılığında verilir?  Güney hangi kurala göre almıştır, hala geçerli midir?” Akfırat, Tuncay Güney'i 2001 yılında sorgulayan İstanbul Emniyetinde görevli Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürü Ahme İhtiyaroğlu'nun İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na dilekçe verdiğini belirterek, “Ayrıntılı açıklamalar içeren ve sanıklar lehine son derece önemli delil olan dilekçe dava dosyasına konulmamıştır. Dilekçe dava dosyasına getirilsin” dedi. İhtiyaroğlu'nun “24 bin kişiyi sorguladım, böylesini görmedim” dediğini anımsatan Akfırat, Tuncay Güney'in 2001'deki mülakat kasetinin videosunun da dosyaya getirilmesini istedi. Akfırat, Güney'in mülakatından sonra 16 Mart 2001 tarihinde başlatılan projeli çalışma ile izleme ve teknik takiplerin yapıldığını söyleyerek, bu çalışmanın da Başsavcılık'tan istenmesini talep etti.

 

Eymür soruşturmayı yönlendirdi iddiası...

Tutuklu sanık, gazeteci Vedat Yenerer’in avukatı Vural Ergül,  basında, Tucay Güney’in emekli sandığı kayıtlarının kapatıldığı yönünde haberler çıktığına dikkat çekerek, Güney'in emekli sandığı dosyasının mahkemeye getirilmesini istedi. Ergül, Mehmet Eymür'ün soruşturmayı yönlendirdiğini ileri sürdü.

Vural Ergül, mahkemeye verdiği üç sayfalık dilekçesinde, MİT Kontr-terör merkezinin daha önce başında olan Mehmet Eymür’ün bir dizi usulsüzlük ile Güney’i bir kamu kurumu üzerinden emekli sandığına kaydettiğini öne sürdü.  Dava dosyasının 58. klasörünün 27. sayfasındaki, 24 Şubat 2008 tarihli bir bilgisayar çıktısının, Mehmet Eymür'ün soruşturmayı yönlendirdiğini ortaya çıkardığını savunan Ergül, “Çıktının altında, mhtml:file//M:/MEHMET EYMUR/ Desktop/SAVCI/Yeni Aktüel_Sayı_52.MHT elektronik adresin ne anlam taşıdığı konusunda bilirkişi raporu alınsın. Eymür'e söz konusu belgenin kendi bilgisayarının belleğinden çıkıp çıkmadığı sorulsun. Bellek Eymür'ün değilse, neden Mehmet Eymür adının verildiğinin açıklığa kavuşturulmasını istiyorum” dedi. Bu çıktının dosyada unutulduğunu savunan Ergül, “Mehmet Eymür adlı bir bilgisayar belleği içerisinde getirilen bilgiler Zekeriya Öz’ün bilgisayarına takılmıştır. Bu çıktıda açıkça anlaşılacağı üzere Mehmet Eymür Zekeriya Öz’e bilgi ve belge servisi süretiyle soruşturmaya yol vermiştir” iddiasında bulundu. Ergül, bilgisayar çıktısının  24 Ocak 2008 tarihli olduğunu, Mehmet Eymür’ün tanık olarak, 17 Haziran 2008’de ifade verdiğine dikkat çekti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler