'IMF'den uzak durmak gerekli'

‘Gümrük Birliği askıya alınsın’ Prof. Dr. Korkut Boratav, işverenlerin, emek maliyetlerini düşürme çabalarını devre dışı bırakabilecek önlemler alınması gerektiğini belirterek “Ayrıca uzun vadede işsizliği azaltmak için Gümrük Birliği askıya alınmalı. Batı ülkeleri, neoliberal modelin tüm öğelerini çiğneyerek önlemler alıyor. Onları örnek alalım” değerlendirmesinde bulundu.

Yayınlanma: 02.12.2008 - 12:58
Abone Ol google-news

‘Gümrük Birliği askıya alınsın’ Prof. Dr. Korkut Boratav, işverenlerin, emek maliyetlerini düşürme çabalarını devre dışı bırakabilecek önlemler alınması gerektiğini belirterek “Ayrıca uzun vadede işsizliği azaltmak için Gümrük Birliği askıya alınmalı. Batı ülkeleri, neoliberal modelin tüm öğelerini çiğneyerek önlemler alıyor. Onları örnek alalım” değerlendirmesinde bulundu.

Kriz ortamını bahane ederek işverenlerin, emek maliyetlerini düşürme çabalarını devre dışı bırakabilecek önlemler alınabilir. Batı ülkeleri, neoliberal modelin tüm öğelerini çiğneyerek önlemler alıyor. Onları örnek alalım.

İşsizliği azaltmak için IMFyi kapıdan içeri almamak gerekir. Döviz maliyeti arttıkça pek çok şirket batabilir. Merkez Bankası faizlerin dövizle, ana paraların YTL ile ödenebileceği bir seçeneğe geçebilmeli.

Ekonomide küçülme getiren ekonomik krizin en ağır faturasını çalışanlar ödüyor. İşten çıkarmalar yoğunlaştı. Kriz, kriz ortamında çalışanları bekleyen işsizlik korkusu ve işten atılmalara karşı geliştirilmesi gereken çözüm önerileri konusunda görüşlerine başvurduğumuz Prof. Dr. Korkut Boratav, aşağıdaki öneri ve saptamalarda bulundu:

* Kriz ortamında işsizliği konuşurken iki yönlü önlem düşünmek gerekir. Birincisi, kısa dönemli önlemler; sermayeye karşı emeği korumak için; örneğin kıdem tazminatlarını güvence altına almak gerekir. Kapanma eşiğindeki işyerleri için kısa vadeli vergi kolaylıkları ve borç ertelemeleri de uygulanabilir. Finansmanı Hazine tarafından üstlenilen bu uygulamalar ekonominin küçülme ivmesini sınırlayacaktır.

4 İkincisi, kriz öncesinde de istihdam yaratmayan büyümeyi sorgulamak, uzun vadede işsizlik sorununu hafifletecek seçenekleri düşünmek gerekir.

 

IMF ile anlaşmaya dikkat

* İşsizliğe çözüm ararken IMFden uzak durmak gerekir. Türkiye dış borç yükü ve çok büyük cari açığı nedeniyle krize kırılgan yakalandı. Bu tür bir ortamda krize sürüklenen ülkeler için IMF reçeteleri, hem para, hem maliye politikalarında toplam talebi kısıcı önlemleri içerecektir. Dahası, işgücünü koruyan özel önlemlere de, emek piyasalarına katılık getirdiği gerekçesiyle karşı çıkılacaktır. Ayrıca, IMF, bankaların dış borçlarının garanti altına alınmasını isteyecektir. Buna karşı durmak zorundayız. IMF ile 20 milyar dolar civarında bir stand-by yapılacaksa zaten devlet destekli genişleme öngören bir program yapamazsınız. Stand-by yerine, IMFnin yeni uygulamaya konulan kısa vadeli likidite kolaylığı, katı koşullar içermeyen seçenekler değerlendirilebilir.

 

GB askıya alınsın

* Krize karşı, Batı ülkeleri, neoliberal modelin tüm öğelerini çiğneyerek önlemler alıyor. Onları örnek alalım ve devletin hareket serbestisini sınırlayan ve geçmişte bize kabul ettirilen her türlü iktisadi dogmayı çiğnemeye peşinen hazır olalım.

* Bu önlemleri şöyle sıralayabilirim: Hem krizin etkilerini en aza indirmek hem de uzun vadede işsizliği azaltmak için Gümrük Birliği askıya alınmalıdır. GB anlaşması gereği, 3. ülkelerden ithalata karşı Avrupa Birliğinin ortak gümrük tarifesi uygulanıyor. Bu nedenle Türkiye, Dünya Ticaret Örgütünün imkân verdiği koruma önlemlerini bile kullanamıyor ve muazzam bir dış ticaret açığı veriyor. İthalat, rakip sanayi üzerinde yıkıcı, işsizliği arttırıcı etkiler yapıyor.

* Buna ek olarak döviz kurunun hedeflenmesi şart. Bunun etkili olabilmesi için sermaye hareketlerinin denetlenmesi; yabancı sermaye giriş-çıkışı, yurtdışından borçlanma, sıcak para hareketlerinin sınırlanması gündeme gelmeli. Bu önlemler etkili bir biçimde uygulanmaya konulursa, Türkiyenin dış borçlarının döndürülmesiyle ilgili sorunlar patlak verince, Merkez Bankasının döviz basma imkânı olmadığına göre dış borç ödemeleri için döviz tahsis etmeme yoluna gidilebilir.

* Özel dış borçlara devlet garantisi verilemez; ama taksitlerin zamana yayılması, askıya alınması gibi önlemler alınarak baskısı azaltılmalı. 2009’da kısa vadeli ticari krediler hariç 100 milyar, bunları da eklerseniz 140 milyar dolarlık bir dış borç finansman yükü olduğu söyleniyor. Döviz maliyetlerini karşılama imkânları olmayan pek çok borçlu şirket batar. Bu riske girmemek için Merkez Bankası Döviz tahsis etmiyorumdiyerek faizlerin dövizle, ana paraların YTL ile ödenebileceği bir seçeneğe geçebilmeli.

 

Ekren: Türkiye krizden az etkilenecek

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nâzım Ekren, Türkiyenin, finansal krizden, yükselen piyasalara göre daha az etkileneceğini ileri sürdü. Ekonomi Muhabirleri Derneğinin toplantısında konuşan Ekren, bundan sonraki süreçte cari açığın makul seviyelere geleceğini, buna karşın dış finansmanın zorlaşacağını belirtti. Kriz önlemleri çerçevesinde, yurtdışındaki kredi yükümlülükleri ile ilgili bir düzenleme üzerinde çalıştıklarını söyleyen Ekren, Eximbankın imkân ve kaynaklarının da arttırılacağını belirterek Hazineden kaynak aktarımının söz konusu olabileceğini ifade etti. Ekren, Orta vadeli programımızla 2009 programımız hâlâ bir vizyon belgesi olarak geçerliliğini koruyor. Mali kural önümüzdeki dönemde en fazla tartışacağımız, adım atacağımız konudur diye konuştu.

 


Hükümetten kriz mazereti

Unakıtan, Türkiye’nin krizden etkilendiğini söylerken Şimşek, ekonominin yapısal sorunlarının günlük sorunlar nedeniyle hep geride kaldığını belirtti.

Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, Türkiyenin küresel krizden etkilendiğini, bu durumun kendisini ekonomide yavaşlamayla gösterdiğini belirterek Türkiyenin tasarruf yapma ve yapısal değişime ihtiyacı var dedi. Devlet Bakanı Mehmet Şimşek de ekonominin yapısal sorunlarının günlük sorunlar nedeniyle hep geride kaldığını belirterek Sıkıntılı dönemlerde siyasi iktidarların kontrolleri dışındaki etkenler nedeniyle mali hedeflerden sapmalar söz konusu olabilir diye konuştu.

Mali Kurallar Çalıştayına katılan Unakıtan, küresel ekonomik krizin tüm ülkelerde belirsizliğe, ekonominin yavaşlamasına ve daralmasına neden olduğunu söyledi. Unakıtan, Türkiyenin de bu gelişmelerden etkilendiğini belirterek bu durumun kendini ekonomide yavaşlamayla gösterdiğini dile getirdi.

Unakıtan, Süratle tedbirler alıyoruz, almaya da devam edeceğiz. Eğer mali disiplin olmasaydı, faiz dışı fazlaya riayet edilmeseydi Türkiye ekonomisi krizden yüksek derecede etkilenirdi diye konuştu. Unakıtan Türkiyenin tasarruf yapma ve yapısal değişime ihtiyacı var dedi.

Devlet Bakanı Şimşek ise Türkiye ekonomisinin yıllarca kötü yönetimin ve bozuk kurumsal altyapının doğurduğu sorunlarla boğuşmak zorunda kaldığını kaydederek, ekonomi yönetimlerinin bütün enerjisini günlük sorunlar üzerine odakladığını ve bu nedenle Türkiye ekonomisinin yapısal sorunlarının hep geride kaldığını söyledi. Şimşek, İktisadi açıdan sıkıntılı dönemlerde siyasi iktidarların kontrolleri dışındaki etkenler nedeniyle mali hedeflerden sapmalar söz konusu olabilir. Bu durum mali kurallara güvenin zayıflaması riskini de beraber getirmektedir dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler