Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri verildi

Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Turgut Cansever, Yaşar Kemal ve Dr. Alaeddin Yavaşca'nın oldu. Yaşar Kemal ödül törenindeki konuşmasında eğitim sistemini eleştirerek, "Böyle bir düzen olmamalı. Bugünkü eğitimle barış da olmaz. Hiroşima'ya atom bombası atılmasını imzalayan ABD Başkanı da bu okullardan gelmiştir." dedi.

Yayınlanma: 04.12.2008 - 14:17
Abone Ol google-news

2008 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Çankaya Köşkü'nde düzenlenen törenle sahiplerine verildi.

Törene, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Gül'ün yanı sıra, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Devlet Bakanı Mehmet Aydın, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Sayıştay Başkanı Mehmet Damar, ÖDP Genel Başkanı Ufuk Uras, Ankara Valisi Kemal Önal, Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, davetli devlet sanatçıları, sanatçı ve yazarlar ile basın ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Cumhurbaşkanı Gül, törende yaptığı konuşmada, ödüllerin üç seçkin kültür ve sanat adamına takdim edileceğini belirterek, mimari dalında ödül kazanan Turgut Cansever, edebiyat dalında ödül kazanan Yaşar Kemal ve müzik dalında ödül kazanan Alaeddin Yavaşca'yı içtenlikle tebrik ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, yaş sırasına göre, önce Turgut Cansever'i temsilen eşi Nilüfer Cansever'e, ardından da Yaşar Kemal'e ve Dr. Alaeddin Yavaşca'ya madalya ve berattan oluşan ödüllerini takdim etti.


Cumhurbaşkanı Gül, törende şunları söyledi:

''Bugünkü tören bu üç değerli kültür adamının neredeyse asırlık emeklerinin ve artistik yaratıcılıklarının toplamına, aydın olarak özgür ve bağımsız duruşlarına ve toplumsal sorumluluk bilinciyle oynadıkları rollere devlet ve toplum olarak duyduğumuz saygıyı ifade etmektedir. Gerçekten de Sayın Cansever, Sayın Yaşar Kemal ve Sayın Yavaşça on yıllar boyunca kendi alanlarında sanatın asaletinden, insani değerlerin yüceliğinden hiçbir taviz vermeksizin en güzel ve en özgün eserleri Türkiye'ye ve dünyaya armağan etmişlerdir. dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, Cansever'in ''eşsiz yapıları ve projeleriyle antik çağlardan Selçuklu ve Osmanlı şaheserlerine uzanan insan odaklı Anadolu-İslam mimarisi geleneğini ve formlarını, şehircilik anlayışını, çağdaş ve yaratıcı biçimde dönüştürerek topluma sunduğunu'' ifade etti.

Yaşar Kemal'in, Homeros'tan Dede Korkut'a, Kürt destanlarından Yunus Emre ve Karacaoğlan'a, Evliya Çelebi'den Sait Faik'e uzanan son derece zengin edebi gelenekleri kendi evrensel ve anıtsal eserlerine dönüştürdüğünü belirten Cumhurbaşkanı Gül, ''Bunu, insancıl ve hakçı özünü hiçbir zaman yitirmeksizin başardı. İnsani ve kültürel değerler kadar tabiatın da tahrip edilmesine karşı duran çağdaş bir tavır sergiledi'' diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, Alaeddin Yavaşça'nın, Anadolu'nun bin yıllık çeşitli müzik geleneklerini araştırdığını, en ince ve saf biçimleriyle bugünün süzgecinden geçirerek yeniden yarattığını, kendi sentezini meydana getirdiğini ve yorumladığını kaydetti.

 

"Edebiyatım umurumda değil, namusum umurumda"

Ödülünü aldıktan sonra konuşmasını oturarak yapan Yaşar Kemal, sahneye gelirken pantolonunun kemeri nedeniyle yaşadığı soruna ilişkin, ''1,5 aydır bel ağrısı çekiyorum. Belimde bir şey var, kemerimi takamadım. Kimsenin aklına bir şey gelmesin diye, hasta hasta buraya geldim'' dedi.

Kemal, şunları söyledi:

''Cumhuriyet dönemiyle birlikte kültürümüze, dilimize dönmeyi öğrendik. Halkevleri ve köy enstitülerinin kurulması bize yardım etti. Bugünkü yeryüzünün eğitim düzeni düzen değil. Böyle bir düzen olmamalı. Bugünkü eğitimle barış da olmaz. Hiroşima'ya atom bombası atılmasını imzalayan ABD Başkanı da bu okullardan gelmiştir. Bu okullar zulüm okullarıdır. Köy enstitüleri dünyadaki en iyi başlangıçlardan biriydi. İnsanlık bir gün mecbur olacak, tutacak bu düzeni. Bu, gelecekte dünyayı gerçek insanlığa kavuşturacak tek düzendir.

Bugün milyonlarca insan, açlıktan, bakımsızlıktan ölüyor. Ne halt ederlerse etsinler bu böyle devam edemeyecek ya da insanlık sona erecek. Bir gün, 'Bir Türk yazar bunu söyledi' diyecekler, edebiyatım umurumda değil, namusum umurumda.

Dünya ve Türkiye barışa susadı. Savaşın küçüğü, büyüğü olmaz. Dünyayı düzeltmenin yolunu seçsek olmaz mı?"

Yazarlık hayatı boyunca insanın gizemine ulaşmaya çalıştığını anlatan Kemal, düş gücünü yitiren insanın umudunun da kalmayacağını belirtti. Kemal, kendisinin hiçbir zaman karamsarlığa düşmediğini söyleyerek, okurlarının da karamsar olmamasını istedi.

 

"Hep sevgi aşılamaya çalıştım"

Müzik alanında ödüle değer görülen Dr. Alaeddin Yavaşca da, gerek 40 yıllık doktorluk gerek 65 yıllık müzik hayatında hep hizmet aşkıyla görev yapmaya çalıştığını söyledi. Mesleğini ve müziğini icra ederken sevgi aşılamaya çalıştığını dile getiren Yavaşça, her iki mesleğinde de hiçbir zaman karşılık beklemediğini belirtti. Yavaşca, geçmişte çeşitli ödüller aldığını anlatarak, ''Benim için bir hastayı tedavi ettikten sonra onun gülücüğü hiçbir değerle mukayese edilemezdi'' dedi. Yavaşca, müziğine de bunu yansıttığında görevini yerine getirdiği duygusunu yaşadığını kaydetti.

Mimar Turgut Cansever adına konuşan kızı Feyza Cansever, sözlerine ''Babamın bu törene katılabilmesini ve ödülünü kendi elleriyle almasını çok isterdim. Çok mutlu olurdu'' diyerek başladı. Feyza Cansever, eserlerinde insan, sanat ve çevre ilişkilerine büyük önem veren babasının dünyayı güzelleştirmeyi bir insanlık görevi olarak gördüğünü anlattı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler