Boyner: İsrail özür dilemeli

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, İsrail'in Mavi Marmara gemisinde olanlar için özür dilemesi, tazminat taleplerini yerine getirmesi ve Gazze'ye uyguladığı ambargoyu kaldırmasını umduklarını belirterek, ''İsrail'i yönetenlerin Türkiye'yi kızdırmanın maliyeti olduğunu bir an önce anlamaları gerekiyor'' dedi.

Yayınlanma: 14.10.2011 - 08:59
Abone Ol google-news

TÜSİAD'ın yayın organı GÖRÜŞ Dergisi'nin Ekim sayısında İsrail-Türkiye ilişkileri ele alındı.''İsrail-Türkiye: Quo Vadis? (Nereye?)'' kapak sloganı ile çıkan dergide, ikili ilişkilerin gidişatını farklı perspektiflerden ele alan makalelere yer verildi.

Kapak konusuna ''Ortadoğu Nereye Gidiyor, Türkiye Nerede Duruyor?'' başlıklı makale ile katkıda bulunan Ümit Boyner, yoğun ve heyecanlı bir dış politika gündemiyle dolu iki ayın daha geride kaldığı, ağustos ve eylül aylarının bir yandan Ortadoğu'da değişim rüzgarları eserken diğer yandan da İsrail-Türkiye ilişkilerinde gerginliklerin yaşandığı, Filistin'in tanınma talebinin BM Genel Sekreteri'ne resmen iletildiği bir dönem olduğunu anımsattı.

Aynı dönemde Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin de ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde muhtemel hidrokarbon yataklarını değerlendirmeye kalkınca heyecanın doruğa çıktığını ve eylül ayının ikinci haftasında gazete sayfalarının çıkacak krizin askeri senaryoları ile dolduğunu ifade eden Boyner, sonunda sağduyu galip geldiğini ve BM'de yapılan konuşmaların sert tonuna rağmen, Kıbrıs ve İsrail ile olan ilişkilerde gerilimin tırmanmadığını belirtti.

Ancak sorunların da çözülmediğine işaret eden Boyner, ''Görünen o ki Türkiye bir süre daha dış politika konuşacak, sorunların yönetim ve çözüm yöntemlerini tartışacak'' ifadesini kullandı.

Boyner, son iki aya damgasını vuran bir başka gelişmenin ise Başbakan Erdoğan'ın Mısır, Tunus ve Libya ziyaretleri olduğunu dile getirerek, değişimden nasibini alan bu üç Kuzey Afrika ülkesine yapılan ziyaretin Türkiye'nin bu bölgedeki siyasi ağırlığının ve etkisinin de tescil edilmesini sağladığını vurguladı.

Her ne kadar insani amaçlarla düzenleniş olsa da, Somali'deki açlık için gerçekleştirilen yardım kampanyalarının ve bu ülkeye dünyanın ilgisini çekmek için yapılan ziyaretin de Türkiye'nin dış politikasındaki yeni açılımları göstermek açısından önemli olduğu değerlendirmesinde bulunan Boyner, ''Türkiye, tüm sorunlarına rağmen, küresel bir güç gibi davranmakta, Orta Asya'dan Afrika'nın ortasına kadar uzanan bir coğrafya da üstüne düşen evrensel sorumlulukları yerine getirmekteydi. Türkiye, ayrıca, İran ya da başka bir ülkeden kendisine ya da NATO müttefiklerine yönelebilecek bir saldırı tehdidi için toprakları üstüne radar sistemlerinin kurulmasına da izin vermişti'' görüşlerini aktardı.

''Gelişmeler kaygı verici''

Tüm bu ve benzeri nedenlerle Görüş'ün ekim sayısının kapağının dış politikaya ayrıldığı, İsrail-Türkiye ilişkilerindeki gerilim dolayısıyla da ilişkilerin nereden nereye gittiği sorusunun ön plana çıkartıldığını belirten Boyner, şöyle devam etti:

''Ama gelişmelerin kaygı verici olduğunu da not etmem gerek. Umudumuz İsrail'in açık denizde ve hiç bir haklı gerekçeye dayanmadan saldırdığı Mavi Marmara gemisinde olanlar için özür dilemesi ve tazminat taleplerini bir an önce yerine getirmesi ve Gazze'ye uyguladığı ambargoyu kaldırması. İsrail'i yönetenlerin Türkiye'yi kızdırmanın maliyeti olduğunu bir an önce anlamaları gerekiyor. Mısır ve Ürdün'de insanların İsrail diplomatik personelinin ülkeden uzaklaştırılması için sokağa dökülmesi ile Türkiye'nin bu ülkeyle olan ilişkilerini ikinci katip düzeyine çekmesi arasındaki zamansal ilişki sanıyorum İsrail'deki hükümet tarafından da görülüyordur.

Ayrıca Türkiye'nin açıkladığı diğer yaptırım tedbirlerini yürürlüğe koymasının İsrail'e getireceği külfet de bu ülkeyi yönetenlerce dikkate alınmak zorundadır. Türkiye'nin cezai yargılama sürecini başlatması, Gazze ambargosunu BM Genel Kurulu aracılığıyla Uluslararası Adalet Divanı'na götürmesi İsrail'i ziyadesiyle rahatsız edecek tedbirler arasındadır. İsrail'in Türkiye'nin dostluğunu kaybetmesinin sonuçları başta nükleer silahları ile ilgili düzenlemeler olmak üzere pek çok alanda karşısına çıkacaktır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından NPT imzacısı olmaması dolayısıyla rahatsız edilmeyen İsrail, bundan sonra rahatsız edilecektir.''

''Sorunun yönetilebilir boyutlara indirgenmesi sağlanabilir''

Ümit Boyner, Arap dünyasında esen demokratikleşme rüzgarları demokrasi getirmese dahi halka hesap vermeyi, halkın beklentilerine karşı hassasiyet göstermeyi getireceğini, bundan sonra, Camp David ile kurulan eski statükonun bekasının imkansıza yakın olduğunu, yöneticilerin İsrail ile olan ilişkilerinde artık eskisi kadar serbest hareket edemeyeceğini kaydederek, ''Bu yüzden de İsrail'in Türkiye'nin dostluğuna, en azından iyi niyetine olan ihtiyacı şimdi çok daha fazladır. İsrail bölgesinde artık eskisinden çok daha yalnızdır. Başbakan Netanyahu BM Genel Kurulu'nda yaptığı barış çağrısının içini doldurmadığı sürece de yalnızlığı derinleşecek, Türkiye'nin iyi niyetine, arabuluculuğuna olan gereksinimi artacaktır'' dedi.

Filistin sorunu çözülmeden ya da çözüm yoluna girmeden İsrail-Türkiye ilişkilerinin normalleşmesinin, eskisi gibi olmasının mümkün olmadığının söylenebileceğini dile getiren Boyner, bunun imkansız değilse bile zor olduğunu, ancak özür ve tazminat taleplerinin karşılanmasıyla sorunun yönetilebilir boyutlara indirgenmesinin sağlanabileceğini ifade etti.

Başbakan Erdoğan'ın Kuzey Afrika ziyaretlerinde iyice belirgin hale geldiği gibi Türkiye'nin gücünün askerlerinden değil siyasetinden kaynaklandığını dile getiren Boyner, bölgedeki istikrar için de çözümün siyasetten ve diplomasiden geçtiğinin açık olduğunu vurguladı.

''Yeni dış politika anlayışı Türkiye'yi dünya siyasetinde farklı bir yere taşıdı''

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Boyner, Türkiye'nin son 10 yılda dünya siyasetinde çatışma çözümüne, adalete, hukuka, insan haklarına ve demokrasiye verdiği değerden dolayı söz sahibi olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

''Türkiye yakın zamana değin sorunların parçası olmaktan özenle kaçınmış, çözümlerin parçası olmaya çalışmıştır. Burada doktrin değişikliğinin etkisini görüyoruz. Ahmet Davutoğlu'nun vizyonu ile hayata geçirilen dış politika anlayışı Türkiye'yi dünya siyaseti içinde farklı bir yere taşımış, Afganistan ile Pakistan arasındaki sorunların çözümünden Balkanlar'dakilere kadar pek çok yer ve alanda Türkiye yapıcı, arabulucu rol oynama şansına kavuşmuştur.

Kıbrıs sorunun çözümünde öncü rol oynayan, BM tarafından hazırlanan planı destekleyen Türkiye'dir. İran ile 5 1 arasındaki tıkanıklığı aşmak için de proje üreten yine Türkiye'dir. Mısır'daki, Tunus'taki, Libya'daki ve hatta Suriye'deki demokratikleşme taleplerini destekleyen de Türkiye'dir.''

Bugün hem ulusal, hem uluslararası düzlemde sorunların çözümünün hukuktan ve evrensel kabul görmüş ilkelerin, normların, prensiplerin uygulanmasından geçtiğinin altını çizen Boyner, ''Özellikle Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşanan dönüşümü belki hiçbir ülke Türkiye kadar içten anlamamaktadır. Kendi deneyimlerimiz, büyük bir meşruiyet, vatandaşlık ve özgürlük mücadelesi veren toplumlara ilham vermektedir. Türkiye demokrasisinin AB süreciyle derinleşmesi bölge ülke toplumlarının önüne de daha berrak bir örnek koyacaktır. Dış siyasetinde Türkiye'nin yaklaşımlarının yüklediği sorumluluk ise, Türkiye'nin kendi vatandaşlık, özgürlük ve toplumsal huzur meselesine siyaset alanını genişleterek yaklaşmasını zorunlu kılmaktadır'' ifadelerini kullandı.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler