'Kabul edilmiş bir avukatlık yasası taslağı yok'

Türkiye Barolar Birliği(TBB), Avukatlık Kanunu'nun bugünkü haliyle avukatlık mesleğinin gereksinimlerini karşılamaktan "bir hayli uzak olduğuna" dikkat çekerken, "Kimi barolar tarafından iddia edilenin ve gösterilmek istenilenin aksine Türkiye Barolar Birliği yönetimi tarafından sonuçlandırılmış ve kabul edilmiş bir avukatlık yasası taslağı yoktur" açıklamasında bulundu.

Yayınlanma: 11.12.2011 - 08:32
Abone Ol google-news

TBB'den yapılan açıklamada, Avukatlık Kanunu'nun 42 yıllık bir yasa olduğu ve yine son değişiklikten bugüne değin 10 yıl gibi bir zaman geçtiği hatırlatıldı. Gerek dünyada, gerekse Türkiye'de avukatlık mesleğinin yapısını ve uygulamasını etkileyen pek çok yeni değişim ve gelişme olduğuna dikkat çekilen açıklamada, yasanın bu haliyle bu gereksinimleri karşılamaktan bir hayli uzak bulunduğunun yadsınamaz bir gerçek olduğu vurgulandı. Bu gereksinimi ve barolardan gelen istemleri dikkate alan yönetimin Avukatlık Kanunundaki değişiklikler konusunda 12-13 Kasım 2011 tarihinde bir toplantı düzenlendiği belirtilen açıklamada, "Bu bağlamda kimi barolar tarafından iddia edilenin ve gösterilmek istenilenin aksine Türkiye Barolar Birliği yönetimi tarafından sonuçlandırılmış ve kabul edilmiş bir 'Avukatlık Yasası Taslağı' yoktur" denildi.

Toplantı öncesinde, gerek dünyada, gerekse Türkiye'de barolar ve avukatlar arasında ve hemen her platformda görüşülen, konuşulan ve tartışılan hususların üst ve alt başlıklar haline getirilerek baro başkanlarına toplantıda tartışılacak konu başlıkları olarak bildirildiği, herhangi bir itiraz gelmemesi nedeniyle de toplantının bu başlıklar ekseninde sürdürüldüğü belirtilen açıklamada, şöyle devam edildi: "Bu toplantıda Birliğimiz tarafından tartışmaya açılan konu başlıkları hakkında hiçbir görüş bildirilmemiş, açıklama yapılmamış ve yalnızca dinleme ve not alma ile yetinilmiştir. Baro Başkanlarının katılımı ile ve kamuoyuna kapalı olarak yapılan bu toplantıda tartışmaya açılan ve görüşülen hususlar ne yazık ki Bir Sayın Baro Başkanı tarafından basın aracılığı ile ve üstelik saptırılmak suretiyle kamuoyuna taşınmıştır. Baro başkanları arasında yapılan ve kamuoyuna kapalı olan bu toplantı tüm baro başkanlarının hiçbir kısıtlamaya tabi tutulmadan özgürce düşüncelerini açıklayacağı bir toplantı olduğundan görüşülen ve konuşulan hususların basın aracılığı ile kamuoyuna üstelik saptırılarak taşınması etik olmadığı gibi Avukatlık Kanunu'nun 36/1. maddesi anlamında ve kapsamında bir meslek suçudur. Örneğin 12-13 Kasım 2011 tarihinde yapılan Baro Başkanları Toplantısı'nda tartışmaya açılan alt ve üst başlıklar arasında 65 yaşın üzerindeki avukatların avukatlık yapamayacaklarına ilişkin bir konu başlığı yoktur. Ancak bir baro başkanı tarafından avukatlık mesleğine kabulün 65 yaş ile sınırlandırılması gerektiği söylenmiş, latife olarak da 65 yaşın üzerindekilerin avukatlık yapmaması gerektiği ifade edilmiş ve bu husus toplantıya katılan baro başkanları tarafından şakalaşma konusu olmuştur."

Avukatlık Kanunu'nun düzenlenmesinden 10 yıl gibi uzunca bir süre geçmiş olmasına karşın "Avukatlık Ortaklığı Modeli"nin avukatlarca yeterli ilgiyi görmediğine dikkat çekilen açıklamada, "O nedenle yeni bir avukatlık ortaklığı/şirketi modeli geliştirme gereksinimi ortada bulunmaktadır. Bu gereksinim nedeniyle 12-13 Kasım 2011 tarihli Baro Başkanları Toplantısı'nda tartışılacak konu başlıkları arasında yabancı avukatlık ortaklıkları konusu da yer almıştır" denildi.
 

'TBB'nin suçlanması takdirini kamuoyuna bırakıyoruz'

Yabancı sermayeyi teşvik mevzuatı çerçevesinde Türkiye'de faaliyet göstermek isteyen yabancı avukatlık ortaklıklarına danışmanlık hizmet yapma olanağının Avukatlık Kanunu'nun 44. maddesinde 2 Mayıs 2001 tarihinde yapılan değişiklikle mümkün hale geldiğinin altı çizilen açıklamada, bu değişikliğin liderliğini ise o tarihte Ankara Barosu Başkanı, yönetim kurulu üyesi ve delegesi olanların yaptığına işaret edildi. Aynı kişilerin imzasının bulunduğu bir bildiri ile Türkiye Barolar Birliği yönetiminin suçlanmasının takdirinin kamuoyuna bırakıldığına vurgu yapılan açıklamada, şöyle denildi: "Baroların yönetim ve delege organları baro politikalarını yürütmekle sorumlu ve yükümlü olan birimleridir. Baroların disiplin kurulları ise gerektiğinde baro başkanı, yönetim kurulu üyeleri ile delegelerini disiplin hukuku bağlamında kovuşturmakla, denetleme kurulları ise baro yönetimlerinin harcama ve tasarruflarını denetlemekle görevli organlarıdır. Bu konumları itibarı ile her iki organın da tarafsız ve bağımsız olmaları, hiçbir şekilde yönetim ve delege organları ile birlikte hareket etmemeleri ve bütünleşmemeleri gerekmektedir. Hal böyleyken Ankara Barosu tarafından yayınlanan 23 Kasım 2011 tarihli bildiri altında Ankara Barosu'nun Disiplin ve Denetleme Kurulu üyelerinin de imzalarının olması bu organların tarafsız ve bağımsız olmadıklarını göstermesinin yanı sıra, Avukatlık Kanunu'nun düzenlediği organların ayrılığı ve bağımsızlığı ilkesine de aykırıdır."

Avukatlık Kanunu'na aykırı olmasına karşın bugün Türkiye'de fiilen avukatlık şubelerinin var olduğu bildirilen açıklamada, "Örneğin Ankara Barosu tarafından yayınlanan 23 Kasım 2011 tarihli bildiri altında imzası bulunan bir sayın delege Türkiye'de faaliyet gösteren İngiltere merkezli bir yabancı avukatlık ortaklığının Ankara temsilcisi/şubesidir. 12-13 Kasım 2011 tarihli Başkanlar Toplantısı'nda görüşülecek olan konu başlıkları arasında avukatlık bürosu şubelerine ilişkin konuya yer verilerek bu konuyu tartışmaya açmak, bugün yasal olmayan avukatlık bürosu şubelerine karşı eylem ve işlem başlatma yetkisi bulunan baroların bu konuyu görmezden gelmelerinden daha mı ağır suç oluşturmaktadır?" ifadesinde bulunuldu.
 

'Dün dündür, bugün bugündür anlayışının somut ifadesi'

Bugün Türkiye'de avukatlık mesleğine giriş yaşının 22-24 aralığında olduğu belirtilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bunun daha yukarıya çekilmesine gereksinim duyulup duyulmadığı, staj süresinin bir yıldan iki yıla çıkarılıp çıkarılmaması, halen uygulanmakta olan hukuk öğretim ve eğitiminin yerine 5 yıllık öğretim ve eğitimi kapsayan Bologna süreci ve yine ABD'de uygulanmakta olan hukuk fakültesinin ikinci fakülte haline getirilmesi gibi modelleri ile avukat yardımcılığı statüsü konuları da tartışılmak üzere 12-13 Kasım 2011 tarihli toplantıda tartışılacak konu başlıkları arasına konulmuştur. Birlik Yönetimimizin bu konuda belirginleşmiş bir görüşü bulunmamakla birlikte, İngiltere, Almanya gibi kimi kıta Avrupası ülkelerinde avukatların yüksek mahkemelerde iş takip etmeleri belirli bir meslek yaşı şartına bağlandığı, böyle bir düzenlemenin ülkemizde uygulanabilirliğinin tartışılması gerektiği düşünülmüştür. Ankara Barosu başkanı iken yazdıkları makalelerde, yaptıkları konuşmalarda bu modeli savunanların, Ankara Barosu delegesi sıfatıyla altına imza koydukları 23 Kasım 2011 tarihli bildiride bu kez buna karşı çıkmaları 'dün dündür, bugün bugündür' anlayışının somut ifadesidir. Daha trajik/komik olan husus ise 12-13 Kasım 2011 tarihli toplantıda yaptığı konuşmada avukatların yüksek mahkemelerde iş takip etmelerinin belirli bir meslek yaşı şartına bağlanmasına destek veren Ankara Barosu Başkanı'nın daha sonra kamuoyuna yaptığı açıklamalarda bunu yadsıması ve tam aksini ifade etmesidir."

Baro seçimlerinde nispi sistemin uygulanıp uygulanmayacağı hususunun Türkiye'de Barolar ve avukatlar arasında tartışılan bir konu olduğu anlatılan açıklamada, barolar ve avukatlar arasında bu sistemi savunanlar olduğu kadar buna karşı olanların da olduğu kaydedildi. Açıklamada, "Bu husus göz önüne alınarak baro seçimlerinde nispi sistemin uygulanıp uygulanmayacağı bu sistemin yarar ve zararları konusu tartışılacak başlıklar arasına alınmıştır. Bu suretle bugüne kadar adliye koridorlarında ve kapalı kapılar arkasında konuşulan bu konuya açık ve saydam bir tartışma zemini sağlanmıştır. Toplantıda görüşülen sair konu başlıkları da birliğimizin görüşü olmayıp demokratik bir ortamda 78 baro başkanının özgürce düşüncelerini açıklaması için tespit edilmiştir. Birliğimiz ileride bu çalışmalar ışığında ülke ve meslek gereksinimleri de dikkate alınarak kendi çalışma sonuçlarını açıklayacak medeni cesarete sahip olup bununla ilgili sorumluluğunun bilincindedir" denildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler