'Savcı, polisin sorularıyla geldi!'

Odatv davasının 6. duruşmasında Odatv.com Haber Müdürü Barış Terkoğlu savunmasını yaptı: İfademi nöbetçi savcı sayın Süleyman Pehlivan aldı. İfade alma işlemi henüz başlayacaktı ki, odaya Zekeriya Öz girdi. Elinde polisin hazırladığı sorular vardı. Zekeriya Öz, savcı Pehlivan'dan o soruları sormasını istedi...

Yayınlanma: 03.01.2012 - 16:02
Abone Ol google-news

İstanbul Adalet Sarayı'ndaki özel yetkili İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya, tutuklu sanıklar Prof. Dr. Yalçın Küçük, eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın, Şükrü Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Muhammet Sait Çakır, Coşkun Musluk, Müyesser Uğur ile tutuksuz sanık İklim Ayfer Kaleli katıldı. Diğer tutuksuz sanık Ahmet Mümtaz İdil ise sağlık sorunları nedeniyle duruşmaya gelmedi.

Davanın tutuklu sanıklarından Kaşif Kozinoğlu ise cezaevinde rahatsızlanarak 12 Kasım'da hayatını kaybetmişti.

Bir önceki celsede savunması yarım kalan Soner Yalçın'ın avukatı Hüseyin Ersöz savunmasını tamamlamak için söz aldı. Avukat Ersöz, soruşturma kapsamında yapılan aramalarda bazı bilgisayarlardan ele geçirilen dijital belgeler hakkında değişik üniversiteler tarafından hazırlanan bilirkişi raporlarını mahkemeye sundu.

Raporların içeriğine değinen avukat Ersöz, ''raporlar ile tespit edildiği üzere bilgisayar korsanlığı ürünü olan hukuka aykırı bu dokümanlara dayanarak, müvekkillerimizin hürriyetlerinin kısıtlanması mümkün değildir. Eğer, mahkemeler bu evrakları gerçek gibi kabul ederse, manzara salondaki gibi olur'' dedi.

Ersöz, sanıklardan elde edilen söz konusu dijital dokümanların hiçbir çıktısının bile alınmadığını ve kullanıcılar tarafından hiçbir erişimin olmadığını ifade ederek, bu dokümanların bilgisayarda silinmiş olarak bulunduğunu belirtti.

Siber Suçların Türkiye'de çok iyi bilinmediğini ifade eden Ersöz, bu konuda doğru kararın verilebilmesi için Türk hukukunun da adli bilişim uzmanlarına ihtiyacı olduğunu söyledi.

Savunmasını tamamlayan avukat Hüseyin Ersöz'ün ardından duruşma, tutuklu sanık Barış Terkoğlu'nun savunmasıyla devam etti.

 

Terkoğlu: İddia makamı benim gazeteciliğimle ilgili kanaat bildirmiş

Çağlayan'daki İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunma yapan Odatv adlı internet sitesinin Haber Müdürü Barış Terkoğlu, iddianameyi yazanların, haberin ne demek olduğunu bilmediğini ifade ederek, savcıların, sadece haberlerin başlıklarına bakarak iddianameye koyduklarını söyledi.

Mahkeme heyetinden kendisine yönelik suç isnat edilen haberlerin içeriğini okumalarını isteyen Terkoğlu, ''İddianamede bana isnat edilen suçlarda 'Şu davayı nasıl haber yaparsın' diye soruluyor. İddia makamı benim gazeteciliğimle ilgili kanaat bildirmiş'' dedi.

Gazetelerde günlerdir, gazeteci Ahmet Hakan Coşkun'un bu dava kapsamında tutuklanacağı şeklinde yazılar yazıldığını hatırlatan Terkoğlu, ''Günlerdir bir gazetecinin televizyonlarda linç edilmesine, savcı ve hakimlerin töhmet altında bırakılmalarına rağmen, savcılık makamından bu konuda en ufak bir açıklama yapılmamıştır'' şeklinde konuştu.

Terkoğlu  hakkındaki bütün suçlamaların, avukatlarla yaptığı görüşmeler olduğunu belirterek, oradaki konuşmaların hepsine sahip çıktığını kaydetti.

Mahkeme Başkanına cep telefonu uyarısı

Barış Terkoğlu'nun savunmasını yaptığı sırada, Mahkeme Heyeti Başkanı Mehmet Ekinci'nin cep telefonunun çalması üzerine Terkoğlu, gülerek ''Lütfen telefonları kapatalım'' dedi.

Mahkeme Başkanı Ekinci de bunun üzerine, ''Kusura bakmayın unutmuşum'' şeklinde yanıt verdi.

Burada yargılananların bir araya gelerek, hükümetten memnun olmadıklarını ve yaza yaza onu bitireceklerini söylemelerinin de suç olmadığını savunan Terkoğlu, ''Biz, hikayesi olmayanların hikayesi, medyası olmayanların medyası olmaya çalıştık. Bu bir hastalıktır, ama suç değildir. Buna suçtur diyemezsiniz'' dedi.

''Bu tür zayıf iddianameler, sanıkları her zaman yüceltir''
diyen Terkoğlu, ''Ben bu iddianameden daha uzun ömürlü olacağımı düşünüyorum, o nedenle sevinçliyim'' diye konuştu.

Terkoğlu, akademisyen olan eşinin evlenmeden önce bir hocasının referans mektubu verdiğini, söz konusu mektubun da bu iddianamede yer aldığını anlatarak, şunları kaydetti:
''O hoca, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinde yöneticiymiş. Bu kişi çoktan ölmüş. Sonuçta bu mektup benim değil. Eğer bir savcı bu delillere tenezzül etmişse, çok çaresiz kalmış demektir. Bu belge, iddianameyi yazan savcıların nasıl bir ruh hali içinde olduğunu gösteriyor.''

 

''Twitter yasağı yok. Adım sansürcü başkana çıktı''

Duruşmada, bir önceki oturumda yaşanan yemek tartışması tekrar gündeme geldi. Tutuklu sanık Ahmet Şık, tüm tutuklular adına konuştuğunu söyleyerek yemeklerin iyi olmadığını belirterek, “Cezaevi yiyecekleri çok kötü. Sadece kendi adıma söylemiyorum cezaevinde 128 bin kişi bu durum da, bu insan haklarına aykırıdır" dedi.

Başkan Ekinci ise bu konuda gerekli uyarıları yapıldığını, Silivri Cezaevi Savcılığı ile bu durumu konuştuklarını hatırlattı. Sanık yakınlarının yemek vermesinin güvenlik açısından uygun olmadığını yineleyen Başkan Ekinci, “Yapabileceğimiz daha başka bir şey yok. Yakınlarınızın yemek vermesi güvenli açısından uygun değil. Herhalde biz bu yemek sorununa çözüm bulamayacağız. Ama burada yemekler iyi. Yemekhaneden yemekleri temin edebiliriz. Bunun için girişim yapabiliriz. Siz bu yemek konusunu buradan çıktıktan sonra gazeteci olarak yazarsınız" ifadelerini kullandı. Başkanın bu sözleri salonda gülüşmelere neden oldu.

Sosyal paylaşım sitelerinde yapılan yorumlara da değinen Başkan Ekinci, şunları kaydetti:
''Adım sansürcü başkana çıktı. Twitter yasaklandı diye bir şey yok. Biz sansür uygulamıyoruz. 'Telefonla konuşulmasın' dedik. Biz buradaki yasakları, sağlıklı bir duruşma görülmesi için uyguluyoruz. Cep telefonlarından kayıt yapılabiliyor. O yüzden buna izin vermedik. Teknolojinin geldiği yer bellidir. O yüzden tweet atmak gibi uygulamaları yasaklamak söz konusu değildir. Bizim amacımız, savunmaları sağlıklı olarak almaktır.''

 

"Odatv'de yayınlanan tüm haberleri sahipleniyorum"

Terkoğlu, ''Odatv'de yayınlanan tüm haberleri sahipleniyorum. Bir kısmını ben kaleme aldığım gibi, bir kısmını da haber müdürü olarak yayına hazırlayan kişiyim'' diye konuştu.

Yazdığı haberlerde ''devrim'', ''savaş'', ''Ergenekon'' kelimelerinin arandığını ve söz konusu kelimelerin geçtiği haberlerin suç sayıldığını söyleyen Terkoğlu, ''İçinde 'devrim' kelimesi geçen her şeyi yasaklayacak mıyız? Anayasa'da da var. Onu da mı yasaklayacağız?'' dedi.

"Savcı polisin sorularıyla geldi!"

Terkoğlu, savcılıktaki sorgusu sırasında yaşadığını belirttiği bir olayı da şöyle anlattı:
''Olay günü ifademi nöbetçi savcı sayın Süleyman Pehlivan aldı. İfade alma işlemi henüz başlayacaktı ki, odaya Zekeriya Öz girdi. Elinde polisin hazırladığı sorular vardı. Zekeriya Öz, savcı Pehlivan'dan o soruları sormasını istedi. Savcı Pehlivan bu talebi reddetti. Kendi sorularını soracağını söyledi. Aralarında hepimizin önünde yaşanan tartışmanın ardından Savcı Öz odayı terk etti.  Süleyman Pehlivan, ifademi savcı Öz'e gönderdi. Savcı Öz, tutuklama talebiyle mahkemeye sevk etti. Maalesef savcılık savunmamızda ne söylediğimizin bir anlamı yok. Zaten tutuklanacağımız, vereceğimiz yanıtlardan bağımsız olarak belirlenmiş durumda.''

İftar yemeği haberi

Eylül 2008'de İstanbul Emniyet İstihbarat Dairesinin, Ergenekon soruşturmasında görev alan İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi hakim ve savcılarına iftar yemeği verdiğini, kendilerinin de bunu haber yaptığını belirten Terkoğlu, ''Dünyanın neresinde haber değeri olan bir yemeği haber yapan gazeteci, bizzat yemeğin katılımcıları tarafından sürekli sorgulanıyor, yargılanıyor. Bunun adına da hukuk deniyor. O hukukun itibarlı olduğundan ve bizim itibarını azalttığımızdan söz ediliyor'' ifadelerini kullandı.

''Eğer mafya üyelerinin yediği yemeği haber yapsaydım belki vurulacaktım''
diyen Terkoğlu, şöyle devam etti:
''Buna 'mafya hukuku' diyecektik. Sokak kabadayılarının haberini yapsaydım darp edilecektim, 'kabadayı hukuku' diyecektik. İnanın bugün yüz yüze kaldığımız hukuka hangi ismi vereceğimizi suç işlememek için söylemek istemiyorum. Şu an o hukukun esiri olduğumuz ortada.

Ancak emin olun ben yaptığımızın gazetecilik olduğuna inanıyorum. Bizim haberimizin doğru olmasına ve doğruluğu herkes tarafından kabul edilmesine rağmen ısrarla yargılanmamızı hukuksuz buluyorum.''


İlk kez Ergenekon davasına bakan dönemin mahkeme başkanının bir telefon konuşmasının bu davanın iddianamesine girdiğini söyleyen Terkoğlu, savunmasını şöyle sürdürdü:
''Konuşmanın içeriği maalesef iddia makamını değil, benim söylediklerimi teyit ediyor. Mahkeme başkanı Köksal Şengün ile konuşan kişi, Şengün'e söz konusu fotoğrafların bizzat bir hakim tarafından Türkiye'nin en çok satan gazetesine sızdırıldığını söylüyor. Hem de benim haberimden tam 5 ay önce. Sayın Başkan, düşünebiliyor musunuz? 'Ergenekon' davasına bakan mahkeme başkanının telefonu dinleniyor. Sonra nasıl oluyorsa gizli olan bir soruşturma dosyasından bir gazeteye sızıyor. Köksal Şengün'ün telefonunu bir suçluymuş gibi dinleyenler mi teröriste benziyor yoksa ben mi? Köksal Şengün'ün özel hayatının cemaat gazetesine servis edilmesini ben Odatv'de eleştirdim. Şimdi mahkemeyi yıpratmakla suçlanıyorum. Şengün'ün telefon konuşmalarını cemaat gazetelerine servis edenler mi örgüt, yoksa biz mi?''


Terkoğlu, iddianamede, ''Devrimci Karargah'' davasının sanıklarından Ulaş Bayraktar'ın cep telefonu numarasının kendi rehberinde olduğunun yer aldığını belirterek, ''Savcılar artık karar versin, ben hangi örgütün üyesiyim. Ergenekon mu, PKK mı, Devrimci Karargah mı? Ulaş Bayraktar benim sınıf arkadaşımdır. Savcılık sorgusunda bu sorulsaydı söylerdim, ama sorulmadı. Ben Ulaş Bayraktar'ın böyle bir örgüte üye olmadığına eminim. Nitekim mahkeme de serbest bıraktı'' şeklinde konuştu.

Yazılarını yazmak içi bir örgüte, emre ya da talimata ihtiyacı olmadığını söyleyen Terkoğlu, ''Neredeyse bir yıldır hapiste buradaki tüm sanıklardan ayrı kalıyorum ve suç kabul edilen fikirleri yazmayı sürdürüyorum. Hapishane korkusuyla, polis sopasıyla, savcılık terbiyesiyle başka birisi olamam. Sizden, bütün sanıklar için hatta tüm ülke için eğer elinizdeyse adalet talep ediyorum'' diyerek savunmasını tamamladı.

Duruşma yarına ertelendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler