"Kriz teğet geçmiyor, vatandaşın ciğerini deliyor"

DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Başbakan Erdoğan'ın, "Kriz Türkiye'yi teğet geçti" sözlerini hatırlatarak, "Kriz teğet geçmiyor, vatandaşın ciğerini deliyor. AKP bunun farkında değil" diye konuştu. CHP'li Akif Hamzaçebi bütçe girişiminde başarısız olduğunu savunarak "Ekonominin direksiyonu yeniden IMF'ye verildi" dedi.

Yayınlanma: 27.12.2008 - 09:43
Abone Ol google-news

TBMM Genel Kurulu, 2009 bütçesinin tümü üzerindeki son görüşmeleri yapmak üzere TBMM Genel Kurulu Meclis Başkanı Köksal Toptan başkanlığında toplandı.

İlk konuşmayı DTP Grubu adına söz alan Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan yaptı ve dünyada yaşanan ekonomik krize değindi. Türkiye'nin İMF ile anlaşmasını da eleştiren Kaplan, "Enflasyon iki haneli oldu, işsizlik arttı, geçim zorlaştı. AKP iktidarının ekonomiyi yönetemediği ortaya çıktı. Türkiye son yıllardaki büyümesini de, yine son yıllarda dış kaynak girişimleriyle gerçekleştirdi. Aileler icra iflas eşiğine geldi .Boşanma oranları arttı. Bu da beraberinde sosyal patlamaları getiriyor" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'de yaşanan başta ekonomik kriz olmak üzere siyasi parti liderlerini bilgilendirmediği eleştirisini getiren Kaplan, "Türkiye'de yaşanan ekonomik krizi teğet geçen Sayın Başbakan muhalefet partilerine 'gelin konuşalım, sorunları birlikte çözelim' demiyor" dedi.
 

Dokunulmazlıklar

Meclis'te bekleyen dokunulmazlık dosyalarına da değinen Kaplan, "274 dokunulmazlık dosyası var. Bu dosyaların en fazlası bana ait. Buradan Sayın Başbakanı kürsüye davet ediyorum. Kendisi ve partisinin milletvekilleri neyle suçlanıyor. Bunu açıklarsa seviniriz çünkü bir milletvekili ekonomik suçlamalarda dokunulmazlığını arkasına saklanmaz. Gelin dokunulmazlıkları kürsüyle sınırlandıralım" çağrısında bulundu.
 

Kriz teğet geçmiyor, halkın ciğerini deliyor

Kaplan, Başbakan Erdoğan'ın, "Kriz Türkiye'yi teğet geçti" sözlerini hatırlatarak, "Gelin Türkiye krizi nasıl teğet geçti, kredi kart mağdurlarına, doğalgaz mağdurlarına, sorun. Kriz teğet geçmiyor, vatandaşın ciğerini deliyor. AKP bunun farkında değil" dedi.

AKP iktidarının özelleştirme politikalarını da eleştiren Kaplan, "özelleştirme diyeceksin satacaksın, yap-işlet diyeceksin satacaksın, enerji piyasaları diyeceksin satacaksın, ormanları yakanları seyredecek 2B yasalarını çıkaracaksın, sizden öncekilerini satacaksın. Talih kuşu milli piyangoyu satacaksın" diye konuştu.
 

"IMF talimat verdi harcamalar kısıldı"

DTP Grubu adına konuşan Gültan Kışanak da, Hükümetin, krizin başından beri tüm muhalefet partilerinin "ekonomik kriz var önlem alalım" uyarılarını dikkate almadığını söyledi. Dünyada yaşanan ekonomik kriz için batının önlem aldığını belirten Kışanak, AKP hükümetinin ise "kriz Türkiye'yi teğet geçecek" söylemiyle halkı uyutmaya çalıştığını öne sürdü.
Kışanak, "Ancak IMF 'teğet geçecek' söylemine itibar etmedi ve iki gün önce kamu harcamalarını azaltma talimatı verdi. Hükümet de hemen iki değişiklik önergesi vererek kamu harcamalarında % 16,5'lik bir kısıtlama yaptı. Ve başladı küresel krizin arkasına sığınmaya" dedi.

AKP hükümeti krizin faturasını emekçilere, yoksullara, kadınlara, gençlere ödetmeye çalıştığını öne süren Kışanak, "Ama yanılıyor; halk krizin sorumlularını çok iyi biliyor ve onlara gereken dersi 29 Mart'ta vermeye hazırlanıyor" diye konuştu. .
 

Bu bütçede kürtler yok

Türkiye'nin kadın erkek eşitsizliği, sermaye emek eşitsizliği, bölgeler arası eşitsizlik gibi temel eşitsizlik alanlarında oldukça adaletsiz bir ülke olduğunu vurgulayan Kışanak şöyle devam etti:
"Ve önümüze getirilen bu bütçede de bu adaletsizliği hiç değilse azaltmaya dönük hiçbir yaklaşım göremediğimiz gibi; aksine arttıran bir yaklaşım var. Bu bütçede yoksular yok, bu bütçede emekçiler, işsizler, emekliler yok. Bu bütçede kadınlar yok, bu bütçede Kürtler yok. Oysa bölgesel eşitsizlik Türkiye'nin en önemli sorunlarından biri. Hem de sadece ekonomik değil, beraberinde sosyal ve siyasal sorunlar da üreten bir sorun."

AKP döneminde hız verilen özelleştirme politikaları ve kamunun ekonomiden çekilmesi sürecini de değerlendiren Kışanak, "bölgede yoksulluğu ve eşitsizliği arttırdığı tartışma götürmez bir gerçektir. Bölgeye aktarılan kaynakların da büyük çoğunluğunu savunma-güvenlik harcamaları ile sonuçları bölge insana yansımayan enerji yatırımları olduğu bilinmektedir. Bölgede yaşanan yoksulluk artık rakamlarla ifade edilemeyecek, insan yüreğini ve vicdanını yaralayan boyutlara gelmiştir" diye konuştu.

Kışanak, "Bölgeler arası eşitsizliğe neden bu kadar vurgu yapıyoruz? Çünkü ülkemizin en temel sorunu olan Kürt sorununu çözme senaryoları içerisinde; bölgenin kalkındırılmasına yönelik öneriler sıkça gündeme gelmektedir. Doğu ve Güneydoğu'nun ekonomik olarak geri bırakılması, Kürt sorunun en önemli sonuçlarından biridir. Bölge halkı yoksul olduğu için Kürt sorunu ortaya çıkmamıştır. Tam tersine Kürt sorunu olduğu için bölge geri bırakılmış, halka yoksulluk reva görülmüştür" şeklinde konuştu.
 

Kürtçe yayın

Kışanak, TRT 6'da başlayan "Kürtçe yayını" yatırlatarak, devletin artık "Ey yurttaşlar ben sizin hakkınızı teslim ediyorum. Kamusal yayıncılığın bir gereği olarak Kürt yurttaşlarımın ihtiyaçlarını karşılamak benim görevim, bu görevimi yerine getirmek için Kürtçe yayın yapıyorum' demesi gerekir. TRT'den Kürtçe yayın yapılmasının sosyal, kültürel, psikilojik ve hukuksal sonuçlarının olması gerekir" dedi. Kışanak, TRT'nin Kürtçe yayın yapmasının bir heyecan yaratacağını, hatta Kürt sorunun çözümüne önemli bir katkıda bulunacağını ifade etti.
 

Kürtçe meclis tutanaklarına bilinmeyen dil olarak geçiyor

Kışanak, Türkiye hukuk sistemi içerisinde hala hiçbir yasada, yönetmelikte, hiçbir hukuki belgede Kürtçe dilini kabul eden bir tek cümle, hatta "Kürtçe" kelimesinin kendisi yer almadığı eleştirisini getirerek, "Bu ülkede hala Kürtçe Meclis tutanaklarına "bilinmeyen bir dil" olarak yazılıyor. Hala AKP hükümetinin İçişleri Bakanlığı Müfettişleri bayram kartına 'cejna ve pirozbe' yani 'bayramınız kutlu olsun' yazdı diye DTP'li belediye başkanları hakkında soruşturma açıyor. Gerekçesi de ne biliyor musunuz? Kamuyu zarara uğratmak. Belediyenin parası ile basılan bayram kartlarında Kürtçe kullanmak" eleştirilerini getirdi.
 

Kürt sorunu psikolojik değil

"TRT bir kamu kurumu değil mi? Kamu hizmeti üretmiyor mu? TRT'de neden serbest de Sur belediyesinde çöp toplama saatlerini gösteren duyuruların Kürtçe olması yasak" diye soran Kışanak şöyle dedi:
"Neden belediyenin parklara Kürtçe çiçek ismi vermesi yasak. Neden Diyarbakır'da bir parka 'berfin' ismi verilemiyor. Neden sadace TRT Kürtçe yayın yapabiliyor da bu hak özel kanallara tanınmıyor? Ortada bir samimiyet varsa öncelikle bu komediye bir son vermek gerekir. Kürt sorunu psikolojik bir sorun değildir. Kürt sorunu bir hak ve özgürlükler sorunudur. Çözümü de hak ve özgürlüklerin, hukuksal temelde güvenceye kavuşturulmasından geçer."

 

"Ekonominin direksiyonu yeniden IMF'ye verildi"

CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi, AKP hükümetinin IMF'siz yapmaya çalıştığı ilk bütçe girişiminde başarısız olduğunu savunarak "Ekonominin direksiyonu yeniden IMF'ye verildi" dedi. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bütçenin ilk gün grafiklerle yaptığı bir konuşmayı AKP'li bir grup başkanvekilinin "İllüzyon" olarak nitelendirdiğini ifade eden Hamzaçebi, hükümete "İllüzyon burada. Buralara kadar bütçeyi getirdiniz ama illüzyonu IMF'ye anlatamadınız herhalde'' diye seslendi.

CHP Trabzon Milletvekili Akif Hamzaçebi Meclis Genel Kurulu'nda bütçe üzerindeki son görüşmelerde CHP grubu adına söz aldı. 2009 mali yılı bütçesinin hükümetin IMF'siz hazırlamaya çalıştığı ilk bütçe olduğunu belirten Hamzaçebi, IMF ile yapılacak bir anlaşmanın gereği olarak bütçede 3.6 milyar YTL'lik kesintiye gidildiğini söyledi. IMF'nin isteklerinin bununla sınırlı kalmayacağını dile getiren Hamzaçebi, ''2006 yılında Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Kanunu yürürlüğe girdi. CHP'nin de destek ve katkı verdiği kanun, kamu mali yönetiminde yeni bir düzen getirdi. Parlamentonun karar verdiği konuda, bir bakanın, bir bürokratın imzaladığı niyet mektubuyla değişiklik yapmak, o kanuna aykırı, Parlamentonun bütçe hakkına aykırıdır. Bu tablo, hükümetin IMF'siz olarak yapmaya çalıştığı ilk bütçe girişimin başarısızlıkla sonuçlandığını gösterir. Hükümet, bir bütçe yapamamış, bütçeyi yapmak için IMF'ye başvurmuştur. Kısa bir süre öncesine kadar IMF'ye karşı iddialı cümleler sarf eden Başbakan ve bakanlar bugün U dönüşü yapmışlardır" diye konuştu.

"Geleneksel IMF yaklaşımı"

Hükümetin yeniden IMF'ye başvurulmasını küresel krizle açıklayamayacağını savunan Hamzaçebi, sorumluluğun dünyadaki krize yüklenmesi halinde bu bütçeyle düze çıkılamayacağını söyledi. Hamzaçebi, "Dünya talebin ve özel sektör yatırımlarının azaldığı bu dönemde ekonomiyi canlandırmak için kamu alt yapı yatırımları yapılmasına ağırlık vererek çözüm arıyor. Bütçede ise verilen önergeyle geleneksel IMF yaklaşımı benimsenmiştir. Harcamalar kısılacak, gelirler artırılacak. Ekonominin kendi sorunları dikkate alınmamıştır. Ekonominin direksiyonu yeniden IMF'ye verilmiştir'' dedi.

Seçim hesabı var

2009 Mart ayında yapılacak yerel seçimleri hatırlatan Hamzaçebi, bütçeden yapılan kesintiler içinde 550 milyon YTL'lik tarımsal desteklerin de bulunduğunu, hükümetin bu kesintiyi tereddütsüz yaptığını ifade ederek "Ancak yerel yönetimlere, merkezi bütçeden yapılan transferlerde çok ciddi artış var. Yüzde 22 oranında artıyor... Orada seçim hesabı var. 2009 yılı Mart ayında seçim var. Seçim, nasıl olsa köylerde değil, beldelerde. Onun için 'çiftçinin desteğini kesebiliriz' anlayışı var. Seçim harcamaları, 2009 yılında çiftçinin sırtından karşılanacaktır.'' diye konuştu.

Bütçe görüşmelerinin ilk gününde CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın grafiklerle yaptığı bir konuşmayı AKP'li bir grup başkanvekilinin "İllüzyon" olarak nitelendirdiğini hatırlatan Hamzaçebi, "llüzyon burada. Buralara kadar bütçeyi getirdiniz ama illüzyonu IMF'ye anlatamadınız herhalde'' dedi. Hükümetin yaşanan küresel krize karşı bir önleminin bulunmadığını, Varlık Barışı Yasasının da bir önlem olamayacağını dile getiren Hamzaçebi, ''Hükümetin IMF ile yürüttüğü çalışma, IMF'nin geleneksel yaklaşımını yansıtacaktır. Ne dünyadaki ne de Türkiye ekonomisinin sorunlarını gören bir anlayış o programda vardır. Bütçe, çözüm getirmeyen bir bütçedir'' diye konuştu. Hamzaçebi, CHP grubu olarak bütçeye hayır oyu vereceklerini bildirdi.

 

"Türkiye yeniden duyunu umumiye sürecine girdi"

Meclis Genel Kurulu'nda 2009 yılı bütçesi üzerindeki son görüşmeler devam ediyor. MHP Grubu adına konuşan Grup Başkanvekili Mehmet Şandır bütçe metinlerinin aynı zamanda, ''siyaset belgesi'' olduğunu, bu nedenle dünün, bugünün ve yarının tartışılması gerektiğini söyledi. AKP hükümetinin ise bütçe görüşmelerini geçmişi suçlamakla geçirdiğini dile getiren Şandır, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in "vicdan muhasebesi yapalım" sözünü hatırlatarak "Buradaki her konuşmacı, bugünü dünle mukayese ederek, ortaya koyuyor. Eğer sizin gelecekle ilgili bir vizyonunuz olsa, kendinizi düne göre endekslemez, geleceğe göre sorgularsınız. Siz sürekli olarak dünle boğuşmaktasınız. Bunu doğru ve dürüstçe de yapmıyorsunuz. Birtakım rakamlara takla attırarak, iktidar olma iddiasındasınız. Bu halk sizi bunun için iktidar yapmadı. Nasrettin Hoca meselesi... Direksiyona ters oturarak, bu aracı ileriye götüremezsiniz. Yine duvara toslamanın eşiğinde bulunuyorsunuz.'' diye konuştu.

"Her şeyi hazır bulmuştunuz"

AKP'ye ''Siz her şeyi hazır bulmuştunuz, bunun şükrünü, teşekkürünü ifade etmeden, 2002'deki rakamlara takılı kalarak bugünü anlatmanız ve 2002'yi suçlamaya kalkmanız, bence gerçekten, sizin gelecekle ilgili bir vizyonunuzun, öngörünüzün olmadığının en canlı ifadesidir." diyen Şandır, Türkiye'nin artık AKP'yi taşıyamaz hale geldiğini savundu. AKP'nin yönettiği Türkiye'nin her geçen gün zarara battığını, daha kötüye gittiğini belirten Şandır "Artık dikiş tutmaz yamalı bohça haline geldiniz" dedi. Bütçede yapılan değişiklikle üretim gücüne verilen desteklerin azaldığını kaydeden Şandır bunun ise IMF'nin talebiyle olduğunu söyledi.

"17 aylık kız çocuğunun ırzına sizin döneminizde geçildi"

Şandır AKP'ye "sizin döneminizde ne oldu, ne değişti" diye sorarken "Aş mı iş mi arttı. Bugün Türkiye, yeniden bir Kriz beklentisi ve korkusu yaşamıyor mu? "Çözümsüzlük çözüm değildir" dediniz, Türkiye'nin hangi sorununu çözdünüz? Kıbrıs sorunu, Güneydoğu sorunu, Ege sorunu, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni soykırım iddiaları bitti mi? Enerji sorununa kalıcı bir çözüm üretebildiniz mi? Gelir dağılımı adaletsizliği bitti mi, azaldı mı? Türkiye'yi üretimden uzaklaştırdınız. Türkiye'nin bugün toplam borcu ne kadar oldu. Bu güne kadar ne kadar faiz ödediniz? Asayiş-güvenlik sorunları halledilebildi mi? Övündüğünüz duble yollarda bayramda kaç vatandaşımız hayatını kaybetti? Günde kaç cinayet işleniyor, kaç çocuğa-kadına tecavüz ediliyor?" diye konuştu. AKP'li milletvekilleri tepki gösterirken Şandır,"17 aylık kız çocuğunun ırzına sizin döneminizde geçildi" dedi. Şandır'ın bu sözlerine birleşimi yöneten Toptan da "Bunun bütçeyle ne alakası var" diyerek tepki gösterdi.

AKP'nin 6 yılda yasakları bitireceği sözü verdiğini hatırlatan Şandır ise "Yasaklar bitecekti, Başörtüsü sorununu çözebildiniz mi? Basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, inanç özgürlüğü dünden daha iyi yaşandığını söyleyebilir misiniz? İnsan hakları ihlallerinden ve işkence suçlarından dolayı dünya, Avrupa ülkeleri arasındaki sıramız değişti mi? Yoksulluk, devri iktidarınızda azaldı mı? Kaç aileye kömür dağıtıyorsunuz? Yolsuzluk iddiaları, ta genel başkan yardımcılarınıza kadar uzanmadı mı? Sıfır terörle teslim aldığınız Türkiye'de 6 yılda bölücü terör örgütü saldırılarında kaç şehit verdik? Vicdan muhasebesi yapılacaksa bunların cevabı verilmeli " diye konuştu. Şandır, Toptan'ın uyarısına ise sözlerinin hakaret niyetinde olmadığını belirterek karşılık verdi. Şandır "17 aylık kız çocuğunun ırzına sizin döneminizde geçildi" sözleriyle ilgili "Üzüntülerimi ifade ediyorum" diyerek şöyle konuştu:

"Çok stratejik 10 yılı boşa harcadınız"

"Çok stratejik dönemde, bir çağın ilk çeyreğinde bu ülkenin 10 yılını boşa harcadınız. Öncelikle korktunuz, milletin size verdiği desteğin idrakinde dik duramadınız. Birçok konuda iddialı laflar ettiniz, sonra geri adım attınız. Hem içeride, hem dışarıda... Hani IMF'ye bu milletin ümüğünü sıktırmayacaktınız. Milli olamadınız, kararların tamamını başkaları verdi. AB, IMF'ye ve Dünya Bankasına göre karar verdiniz. Düşük kur, yüksek faiz ve borsa üçgeninde Türkiye, tüm kaynaklarıyla soyuldu. Ne kadar faiz ödediniz? 250 milyar doların üzerinde. Çiftçiye verdiğiniz 5 milyar YTL ile övünüyorsunuz. Türkiye tehditler altında uçuruma doğru sürükleniyor. Uygulanan politikalarla Türkiye üretimden uzaklaştırıldı, borç batağına sürüklendi. Türkiye bugün yeniden bir duyunu umumiye sürecine girdi''

"Başbakanın Bahçeli'ye katılması sorunu çözmez"

AKP'nin alt kimlik-üst kimlik söylemiyle bir kimlik sorunu oluşturduğunu bunun yanı sıra Türk milletinin geçmişini de tartışmaya açtığını savunan Şandır, Başbakan Erdoğan'ın "Sayın Bahçeli'nin endişelerine katılıyorum" sözlerinin ise sorunu çözmediğini kaydetti. Şandır ''Bu kürsüde Kürt coğrafyasından bahsediliyor. Ekonomide çok sorunumuz olabilir, ama bu millet birliğini kaybederse, komşusunda emin olamazsa, gecenin hangi saatinde camına taş atılacağı korkusuyla uyuyamaz. Ülkeyi bu noktaya doğru sürüklüyorsunuz. Kimliğimizle birlikte geçmişimizi de tartışmaya açtınız. Ermenilerden özür dileyenler, cesareti kimden aldı? Vakıflar Yasasını niye çıkarttığınız? Bu toprakları birileri tekrar elimizden alabilmek için her türlü gayreti gösterirken, AKP hükümetinin söylemleri ve politikaları; maalesef bugün bu ülkede, kendi tarihine söven bir sonuç getirdi.. Biz sizin için yolun sonunun geldiğini düşünüyoruz." diye konuştu.

 

AKP'li Canikli: IMF'ye gidişimiz maddi değil psikolojik

AKP Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, "IMF'nin parasına ihtiyacımız yok, önerilerine ihtiyacımız yok. İçerde ve dışarda herkes 'İMF'ye gidin' diyor. Onun için gidiyoruz. IMF'ye yönetim olarak da, para olarak da ihtiyacımız yok. IMF'ye psikolojik olarak gidiyoruz" dedi. Canikli, yaşanan ekonomik krize karşı, "Hükümet önlem almadı" eleştirilerine, "Yangın kapıya dayandığında alınacak tedbirlerin bir anlamı yok. Biz eğer zamanında tedbir almasaydık, bu gün krizden en az etkilenen ülke olmazdık. Hükümetimiz krize karşı önlemlerini Mart-Nisan aylarında aldı, yeni tedbirleri de Ocak 2009'da alacak" dedi.

Ekonomik krizin çıkış yerinin ABD olduğunu kaydeden Canikli, başta ABD olmak üzere Kanada ve pek çok Avrupa ülkelerinde bankaların battığını belirterek, Türkiye'de banka batmadığının altını çizdi. Canikli, ekonomik krizin Türkiye'yi çok büyük ölçüde etkilemediğini dile getirerek, Hükümetin krize karşı önlem almadığına yönelik yapılan eleştirilere de tepki gösterdi.

Ülkelerin ve özellikle Japonya ve Rusya'nın bankaları için kaynak aktardığını ifade eden Canikli, Türkiye'deki bankalar için böyle bir kaynak aktarımına ise ihtiyaç olmadığını söyledi.

Muhalefetin, hükümeti eleştirmek yerine, takdir etmesi gerektiğini savunan Canikli, "Pek çok ülkede bankacılık sistemi tarumar olurken, bankalara kaynak aktarımları yapılırken, bankalar kapatılırken, Türkiye'de böyle bir sıkıntı yaşanmıyor. Bunun için bankalar için bir önlem paketine de gerek yok. Onun için muhalefet partilerinin önce dünya ülkelerine bakıp, sonra Türkiye'ye bakmaları gerekir. Eleştiriler yerine Hükümete teşşekkür etmeleri gerekir" diye konuştu.

Canikli, IMF ile ilgili değerlendirmelerde bulunurken, bugüne kadar Türkiye'nin IMF'nin ayağına 17 kez gittiğini belirtti. Canikli, "Hem de can halviyle gidildi. Neden? Çünkü döviz dar boğazına girildi, döviz ihtiyacını karşılamak ve İMF'nin bütün şartlarını kabul etmek amacıyla gidildi. Petrol giderlerini alamıyorsanız, böyle bir gidiş tıpış tıpış bir gidiştir. 17 kez tıpış tıpış gidildi" dedi.

Canikli, AKP Hükümeti'nin IMF ile masaya oturma gerekçelerini ise şöyle sıraladı:
"Bizim ödemeler dengemizde bir sıkıntı yok. Acil paraya ihtiyacımız var onun için mi gidiyoruz hayır. Bankalarımız battı onun için mi gidiyoruz hayır. Niye gidiyoruz; başta ana muhalefet partisinin lideri, 'Geç kalıyorsunuz, bundan sonra ekonomide sıkıntı çıkarsa sorumlusu siz olursunuz' diyor. IMF'nin parasına ihtiyacımız yok, önerilerine ihtiyacımız yok. İçerde ve dışarda herkes 'IMF'ye gidin' diyor. IMF'ye yönetim olarak da, para olarak da ihtiyacımız yok. IMF'ye psikolojik olarak gidiyoruz. Can halviyle gider bir an önce parayı alırdık."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler