Beni canlı dinleyin, üzerine konuşalım!

İlk albümü 'Rüyadan Kaçış'ı yayımlayan Ayşe Saran "Sahnenin her yerini işgal ederim" diyor. Çünkü sahne onun özgürlük alanı. 'Rüyadan Kaçış' da iyi bir ilk albüm!

Yayınlanma: 11.03.2012 - 08:20
Abone Ol google-news

Ayşe Saran ilk albümü “Rüyadan Kaçış”ı nihayet yayımladı. Uzun ve zor bir albüm yolculuğundan bugünlere gelen Saran, şimdi keyifli bir yorgunlukta. Heyecanını sahneye saklıyor, sahnede yaşıyor. Saran’ın vokali yırtıcı, bıçkın ve saldırgan. Türkiye’de var olduğunu düşündüğümüz müzik sektörü için ise bu ürkütücü. Zaten albümünün çetin bir yoldan gelmesi de işte bu yüzden. “Sarışınsın, mavi gözlüsün gel seni popçu yapalım” diyen yapımcılardan sıyrılması da onun inadı.

- Yeni değilsin, biz seni çok önceden biliyor, seviyor ve dinliyoruz ama şimdi daha bir görünür oldun. Albüm de geldi. Nedir hikâyesi?

- Kayıtlar, miks ve mastering biteli 1600 küsur gün olmuş ve 1600 gündür albüm için çalışıyorum diyebilirim gönül rahatlığıyla. Albüm yapma fikri Okay Aynur ve Alp Yenier’in beni cesaretlendirmesi sonucu ortaya çıktı ve şarkılar yazmaya başladık, Össan Deneç de takıma eklenince, her şey çok rahat ilerledi. Müzikal anlamda derdimi o kadar iyi anladı ki, benim yapmak istediğim müziği anlatmama gerek kalmadı, zaten bunu nasıl anlatabilir ki bir insan? Albümü çıkarma aşamasını çok da fazla dert etmedik o dönem, tek derdimiz sevdiğimiz ve duymak istediğimiz tınıyı yakalayabilmekti.

- Albüm heyecanı, keyfi yanında, uzun ve can sıkıcı bir süreç. İyi yoldaşlar bulmak gerek.

- Müzikal anlamda yoldaş bulmak zor ama o adamları bulduğun zaman kenetleniyorsun. Müzisyen adam mükemmeliyetçidir ve arada çok fazla çatışma yaşanabilir. Biz de çatışmalar yaşadık ama beraber bir yola çıktığımızı, bu yolun inanılmaz zor bir yol olduğunu ve her ne olursa olsun birbirimizi bırakıp gitmeyeceğimizi aklımıza kazımıştık. Sana inanan bir prodüktör, bir menajer, bir şirket bulman gerek. Masaya oturduğum adam ve kadınların çoğu “bu müzik çok sert, bunu değiştirelim” diyor ve vaatler veriyorlar, bu sefer diretmeye başlıyorsun ve onlar da arkalarını dönüp gidiyor, gittikleri için rahatlıyorsun çünkü yapmak istediğin müziği yapamayacaksan bu işin hiçbir manası kalmıyor, gayet samimiyetsiz başka dünyalara açılan kapılar. Sonra başka biri çıkıp diyor ki “sarışınsın, mavi gözlüsün, gel seni popçu yapalım”, iyice delleniyorsun, o hırsla “daha sert müzik yapma hayalleri” kuruyorsun ve bir gün karşına idealist, sapasağlam, sana inanan, genç, yenilikçi ve bütün zorlukları göğüsleyen başka adam ve kadınlar çıkıyor. “Bu kadar zaman beklediğime değmiş” diyorsun kendine.

- Yırtıcı, bıçkın ve saldırgan bir vokalin var. Ve işte bu tam aradığımız şey aslında. “Kaybedecek Bir Şey Yok” da bu ruhu tamamlıyor. Nedir senin hayatla derdin?

- Albümde öyle değil aslında, daha yumuşak tınlıyor vokalim. Yadırgayanlar oldu. “Şarkı söyleyemesin bu kız” diyenler var, sakin olmalarını öneriyorum öncelikle. İyi şarkı söylemek bağırmaktan geçmiyor, iyi şarkı söylemek vokalin müzikten 30 desibel yüksek duyulmasıyla da sağlanmıyor. Gelsinler canlı dinlesinler ve sonra üzerine konuşalım! Kaybedecek bir şey yok dediğin gibi bu ruhu tamamlıyor. Bence kimsenin kaybedecek bir şeyi yok ama farkında olmayanlar var. Yarın ölebilirim, aniden toprağın dibini boylayabilirim, çok zengin olsam ne yazar, malım mülküm olsa ne yazar? Bu karamsar bir bakış açısı asla değil, tam tersine özgürlükçü bir tavır. Hayatla derdim var tabii ki! Şu anda böyle bir dünyada yaşadığım için mutlu değilim. Mutlu olanları da izliyorum, parası olan mutlu oluyor, düzenin piyonları! Yaratılan sisteme, satılmış ruhlara, zorla ayak uydurmamız istenilen kurallara karşı tepkiliyim!

- Seni sahnede izlemeli. Ayine çevirebiliyorsun salonu. İlerisi için neler var kafanda?

- Sahneye çıkınca o sahnenin her metrekaresini işgal etmek zaten içgüdüsel olarak ortaya çıkıveriyor. İşin içine görseller, kostümler girince daha da başka bir atmosfer oluşuyor. Çıkıp çalmıyoruz sadece, adını koyamadığımız acayip bir ruh oluştu.

- Zamanla hesaplaşman var mı, bitti mi? Ya da belki hiç olmamıştır... Ne dersin?

- Olmaz olur mu. Zaman resmen bizimle dalgasını geçiyor ve hiçbirimiz de kalkıp bir zaman makinesi icat edemeyeceğimiz için bu oyunun piyonları olarak hayatımıza devam ediyoruz. Hesaplaşma bitmedi. Beni çok uzun süre oyaladı, şimdi o oyaladığı zamanı unutmam ve başka şeylere adapte olmam lazım. “Rüyadan Kaçış”, zamanı çok fazla kafaya taktığımı ortaya koyan bir albüm.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler