Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nda kısmi iptal

Anayasa Mahkemesi, eser sahipliğinin sadece bir hukuki statüden ibaret olmadığını belirterek, eser sahipliği ile birlikte ve ona bağlı olarak eser üzerindeki fikri hakların da kendiliğinden kazanıldığına vurgu yaptı.

Yayınlanma: 17.03.2012 - 11:02
Abone Ol google-news

Anayasa Mahkemesi'nin, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun, "Kanunun sinema eseri sahipliğiyle ilgili hükümlerinin, 4110 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 12 Haziran 1995 tarihinden sonra yapımına başlanan sinema eserlerine uygulanacağına" ilişkin hükmünün iptal gerekçesi Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.

İstanbul 4. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi, bir televizyon kuruluşunca yayınlanan bazı sinema eserlerinin sahibi olduğu iddiasıyla açılan eser sahipliğinin tespiti, mali ve manevi haklara tecavüzün önlenmesi ve ref'i ile telif ücreti ve tazminat davasında, sinema eseri sahipliğine ilişkin hükümlerin zaman bakımından uygulanmasını düzenleyen kuralın Anayasa'ya aykırılığı iddiasını ciddi bularak, Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.

İstemi esastan görüşen Anayasa Mahkemesi, maddesinin "Bu Kanunun sinema eseri sahipliği ile ilgili hükümleri, 4110 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 12 Haziran 1995 tarihinden sonra yapımına başlanan sinema eserlerine uygulanır" hükmünü "diyalog yazarı ve animatörler" yönünden, iptal etti.

Gerekçede, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 8. maddesinin ilk hali uyarınca "imal ettiren (yapımcı)" sinema eseri sahibi olarak anıldığına işaret edildi. Anılan maddede 4110 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle "yönetmen, özgün müzik bestecisi ve senaryo yazarı"nın da sinema eseri sahibi olarak kabul edildiği ifade edilerek, 4630 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ise bu eser sahiplerine "diyalog yazarı ve canlandırma (animasyon) tekniğiyle yapılmış sinema eserlerinde animatör"ün eklendiği anımsatıldı.
 

Eser sahipliği sadece bir hukuki statüden ibaret değil

"Yasa ile, 12 Haziran 1995 gününden sonra yapımına başlanıp 3 Mart 2001 gününe kadar meydana getirilerek eser sahipliği ortaya çıkmış olan sinema eserlerinde, 'diyalog yazarı' ve 'animatör' yönünden eser sahipliğine ilişkin hükümleri geriye yürütmektedir" denilen gerekçede, eser sahipliğinin sadece bir hukuki statüden ibaret olmadığı belirtildi.

Eser sahipliği ile birlikte ve ona bağlı olarak eser üzerindeki fikri hakların da kendiliğinden kazanıldığına vurgu yapılan gerekçede, "5846 sayılı Kanun'un 8. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca sinema eseri sahipleri birlikte eser sahibi olduklarından, eser üzerindeki haklara da birlikte sahip olurlar. Anılan Kanun'un 10. maddesinin ikinci fıkrasının atfıyla uygulanması gereken adi şirkete ilişkin hükümler uyarınca ise sinema eseri sahipleri, eser üzerindeki haklardan elde edilen bütün kazançları aralarında eşit olarak paylaşmak ve bunlara ilişkin kararları oybirliğiyle almakla yükümlüdürler" değerlendirmesine yer verildi.
 

Ürünlerden yararlanma ve tasarruf yetkileri azaltılmakta

Diyalog yazarı ve animatör yönünden eser sahipliğine ilişkin hükümlerin geriye yürütülerek 12 Haziran 1995 gününden sonra yapımına başlanıp 3 Mart 2001 gününe kadar meydana getirilmiş olan sinema eserlerinin 3 kişiden oluşan eser sahipleri 5 kişiye çıkarıldığının belirtildiği gerekçede şu tespitte bulunuldu: "Daha önce sinema eseri sahibi olan yönetmen, özgün müzik bestecisi ve senaryo yazarının eserin meydana getirilmesiyle birlikte kazanmış oldukları mülkiyet hakkı kapsamında yer alan fikrî hakları üzerindeki kullanma, ürünlerinden yararlanma ve tasarruf yetkileri azaltılmaktadır. Dolayısıyla kural, diyalog yazarı ve animatörler yönünden sinema eseri sahipliğine ilişkin hükümleri geriye yürütüp, eser sahipliği statüsünden doğan, kesinleşmiş ve kişisel niteliğe dönüşmüş olan fikrî haklar üzerindeki yetkileri azaltmak suretiyle kazanılmış hak ve hukuk güvenliği ilkelerini ihlal etmekte ve mülkiyet hakkını zedelemektedir."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler