Bahçeli'den Erdoğan'a İsrail suçlaması

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarını nefret ve lanetle kınadıklarını belirtirken, Başbakan Erdoğan'ın saldırıdan birkaç gün önce İsrail Başbakanı Olmert'le yaptığı görüşmeye dikkat çekti. Erdoğan, "Bir merakımız da İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıyı önce AKP hükümetine bildirip bildirmediği noktasında düğümlenmektedir.

Yayınlanma: 06.01.2009 - 10:02
Abone Ol google-news

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, yeni yılın ilk Meclis grup toplantısında yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi. Sözlerine milletvekillerinin ve vatandaşlarının yeni yılını kutlayarak başlayan Bahçeli, geçen hafta başlayan Muharrem orucu ve Aşure gününü de kutladı. 2008 yılının son haftasında İsrail'in Gazze şeridindeki Filistinlilere karşı başlattığı saldırıları değerlendiren Bahçeli, saldırıları nefret ve lanetle kınadıklarını kaydetti. Çocuk, kadın ve sivillerin hedef gözetilmeksizin katledilmesinin hiçbir gerekçeyle meşru kabul edilemeyeceğini belirten Bahçeli, saldırılar karşısında ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere uluslar arası camianın gösterdiği tavrı ise "utanç verici" olarak değerlendirdi.
 

"Saldırı bildirildiyse AKP insanlık suçuna iştiraf etmiştir"

Konuşmasında, Başbakan Erdoğan'ın, saldırıdan birkaç gün önce İsrail Başbakanı Olmert'le yaptığı görüşmeye de dikkat çeken Bahçeli, Erdoğan'ın görüşmenin ardından "Ortadoğu'daki barış görüşmelerindeki yapıcı yaklaşımı ve gösterdiği siyasi irade için" Olmert'e teşekkür ettiğini hatırlatarak şunları söyledi:

"Savaş ve ölüm makinesi haline gelen İsrail'in bölge barışını sağlamak amacıyla hangi yapıcı yaklaşımı gösterdiği ve bununla uyumlu takdire şayan nasıl bir siyasi irade takındığı hususu biz ve aziz milletimiz tarafından merak edilmektedir. Bir merakımız da İsrail'in gerçekleştirdiği saldırıyı önce AKP hükümetine bildirip bildirmediği noktasında düğümlenmektedir. Basına yansıyan bazı haberler, İsrail'in saldırıları için önceden Başbakan Erdoğan'a bilgi verdiği yönündedir. Eğer böyleyse AKP hükümeti bu insanlık suçuna iştirak etmiştir ve meselenin en küçük bir mazereti dahi olmayacaktır."

"Arap ve Müslüman dünyası da sınıfta kalmıştır"

Türkiye'nin jeopolitik ve jeokültürel konusu ve bölgedeki etki ve çekim gücü nedeniyle bulunduğu kritik coğrafyanın merkezinde yer aldığını, olaya müdahil olmasının doğal ve gerekli olduğunu belirten Bahçeli "Ancak bu politikanın Başkent Ankara'dan bakan bir vizyon ile ortaya konulmuş olması şarttır" dedi. Erdoğan'ın gündeme getirdiği iki aşamalı planının içinin boş olduğu ve sonuca hizmet etmeyeceğini savunan Bahçeli, Arap dünyasını da eleştirdi. Bahçeli, "Sivillerin mezalime maruz kaldığı bu süreçte sadece konuya meşru müdafaa olarak göz yuman batı dünyası değil, basit ve kısır hesapların oyuncağı haline gelen Arap ve Müslüman dünyası da sınıfta kalmıştır" dedi.
 

AKP'ye öneriler

Bahçeli AKP'nin Ortadoğu'daki sorunlara gerçekten müdahil olarak katılmak istiyorsa önce ABD'nin bölge üzerindeki düşüncelerini değiştirme yönünde çaba harcaması gerektiğini de ifade etti. Bahçeli AKP'ye önerilerini "İsrail ile olan stratejik ortaklığın, siyasi ve ticari ilişkilerin sorgulanması ve ilişkilerde dengenin kurulması, Filistinli grupların kabul edebileceği gerçekçi ve kalıcı bir sürecin işletilmesi, BM Güvenlik Konseyi Geçici üyelik imkanlarının göstermelik kalmadan ısrarla kullanılması, terör eylemleri ve karşı saldırılarla sürecin kilitlenmesinin önüne geçilmesi için tarafların sürekli temas halinde bulunmalarının sağlanması, tek yönlü ilişkilerden kaçınılması" olarak sıraladı. Bahçeli, "Aksi halde suçluluk telaşı içinde bölge ülkeleri tek tek gezilerek Büyük Ortadoğu Projesi'nin Eşbaşkanı sıfatı ile bölge insanına huzur, barış ve refah kazandırmak mümkün değildir" dedi.
 

TRT'nin Kürtçe kanal'ına sert tepki

Bahçeli grup toplantısında TRT'nin yayın hayatına başlayan Kürtçe Kanalıyla ilgili de değerlendirmelerde bulundu. AKP hükümetinin bu "tehlikeli açılım"ının bazı çevreler tarafından "sessiz siyasi ve zihni devrim" olarak alkışlandığını belirten Bahçeli, şöyle konuştu:

"MHP, adı üstünde hiç kimsenin anasının dilini beşeri ilişkiler içinde öğrenmesine mani olmayan bir anlayışla meseleye yaklaşmaktadır. Partimiz hiçbir dönemde milli kimliği aşındıracak taleplere açık olmamış, bu tür girişimleri şiddetle eleştirerek ilkeli ve milli duruşunu sergilemiş, konunun ciddiyetini ve önemini sürekli vurgulamıştır. Bu açıdan anadilde yayın ve eğitim gibi talepler konusunda bölücü mihraklar, Avrupa dayatmaları ve AKP tavizleri arasındaki uyum ve anlayış birlikteliği bizim için hiç de şaşırtıcı olmamıştır. Terör örgütünün 2002 yılında kabul edilen siyasallaşma stratejisinde 'Kürt kimliğinin tanınması kapsamında yerel dilin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması' birinci öncelikli hedef olarak ortaya konulmuştur. Bu şekilde ilk köprübaşı tutulmuş, aradan geçen altı yıl içinde bu konuda daha ileri adımlar atılması için her zorlama yapılmış ve nihayet 1 Ocak 2009 itibariyle bir kamu tüzel kişisi olan TRT'nin Kürtçe yayına başlaması noktasına gelinmiştir. Bize göre bu tarih itibariyle milli bir devlet yapısı hükümet eliyle ihanete uğrayarak arkadan hançerlenmiş ve ölümcül bir darbe almıştır."
 

"Biz Türkçe konuşup Türkçe düşünmeye devam edeceğiz"

TRT'nin bu kanalının önümüzdeki dönemde Kürtçe açık öğretim kanalına dönüşmesi taleplerinin hiç kimseyi şaşırtmaması gerektiğini ifade eden Bahçeli, "Bu gelişme ile Başbakan Erdoğan o dönemdeki partisinin İstanbul İl Başkanı olduğu 1991 yılından beri tasavvur ettiği bir hayaline daha kavuşmuş, sıra YÖK Başkanının gayretkeşliği ile anadilde eğitim ve öğretim konusuna kadar varmıştır. Kim özel hayatında anadiliyle konuşmak istiyorsa konuşsun. Buna engel olacak hiç kimse yoktur. Saygı duyarız. Ancak biz Türkçe konuşup, Türkçe söyleyip, Türkçe düşünmeye devam edeceğiz" diye konuştu.
 

Alevi açılımına devam

Konuşmasında 2009 yılına ilişkin beklentileri ve öngörüleri hakkında da bilgi veren Bahçeli, 2009 yılında öncelikli olarak ele alınması gereken konuları da sıraladı. Bahçeli şöyle konuştu:

"Birinci ana başlık altında çözüme kavuşturulması gereken sorunlar bugüne kadar sürüncemede bırakılan, huzursuzluk ve gerginlik kaynağı haline gelen toplumsal sıkıntılardır. Bu sorunların karşılıklı hoşgörü anlayışıyla çözümlenmesi ve son dönemde tehlikeli boyutlar kazanan cepheleşmeleri ortadan kaldırarak bir toplumsal kucaklaşma dönemi başlatılması büyük önem kazanmaktadır. Bu çerçevede ele alınması yerinde olacak ilk konu Alevi İslam inancını benimseyen kardeşlerimizin inanç ve kültürel temelli sorunları, sıkıntıları ve beklentilerdir. Milliyetçi Hareket Partisi bu sürece samimi katkıda bulunmaya hazır olduğunu esasen açıklamıştır. Hükümetin bu konuda başlattığı diyalog sürecinin iyi niyetle ve samimiyetle yürütülmesi, sürüncemede bırakılmaması ve bir an önce somut sonuçlar vermesi en samimi temennimizdir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin çözümlerinin ana unsurları hakkındaki somut düşüncelerini hükümetle ve Alevi kardeşlerimizle paylaşmaya hazır olduğunu belirtmek isterim."
 

"Anayasa değişikliklerine destek vermeye hazırız"

2009 yılında çözülmesi gereken bir başka konunun devletin organları arasındaki görev ve yetki çatışması olduğunu dile getiren Bahçeli, Parlamentonun yasama yetkisine ve hukukuna sahip çıkmak için demokratik meşruiyet ve Meclis'in anayasadan kaynaklanan yetkileri çerçevesinde kalınarak gerekli düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi.

Bahçeli, siyasi partilerin ve yönetim kadrolarının faaliyetlerini etik esaslara bağlayacak "Siyasi ahlak kodlarını" kapsamlı bir şekilde düzenleyen Siyasi Ahlak Yasası'nın da öncelikle ele alınması gerektiğine işaret ederek "Bu kapsamda önem taşıyan diğer bir husus da siyasi ve sosyal ahlak üçgeni olarak tanımlanabilecek 'siyaset-medya-iş dünyası' ilişkilerinde geçerli olacak temel anlak kurallarının etraflı bir şekilde belirlenmesi ve etkili yaptırımlara bağlanmasıdır." dedi.

Bahçeli 2009 yılında dokunulmazlıklar konusunun de öncelikli olarak ele alınması gerektiğine dikkat çekerken Meclis gündemine getirilmesini istedikleri bir başka konunun da rektör atamaları süreci ile Cumhurbaşkanı ve YÖK'ün bu konudaki yetkileri olduğunu söyledi. MHP'nin dört ana başlık altında topladığı bu konular dışında kalan ve Türkiye'nin milli devlet niteliğine, üniter siyasi yapısına, milli kimlik ve birliğine haleldar etmeyecek diğer konulardaki anayasa değişikliğine de destek vermeye hazır olduğunu belirten Bahçeli, yerel seçimleri de değerlendirdi.
 

"Seçim AKP'ye ihtar olacak"

1 Ocak 2009 tarihi itibariyle Mahalli İdareler Genel Seçimleri takviminin işlemeye başladığına dikkat çeken Bahçeli, "Bu itibarla önümüzdeki seçim, öngördüğümüz bütün bu kötü gidişin durdurulacağı, hükümete ihtar anlamı taşıyacak bir dersin verileceği artık kaçınılmaz bir sorumluluk olarak karşımıza çıkmıştır. AKP'ne verilmesi gereken ilk ikaz yerinin sandık başı olduğunu düşünüyorum. Bu itibarla vazgeçilmez vatandaşlık görevi olan oy kullanma hakkının bütün seçmenler tarafından mutlaka ve ısrarla yerine getirilmesini bekliyorum." diye konuştu.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler