Ergenekon dalga dalga sürüyor

Türkiye'nin en önemli ve en çok tartışılan operasyonlarından biri olan ve 19 aydır süren Ergenekon soruşturması bugün yapılan operasyonlarla yeni bir boyut kazandı. Her gözaltı sürecine yeni bir dalga adı verilirken bugün gerçekleşen gözaltılarla 10. dalga da gelmiş oldu. Bir taraftan dava sürerken bir taraftan da kamuoyu tarafından yakından tanınan isimlerin gözaltına alınmaya devam etmesi gözlerin tekrar bu soruşturmaya çevrilmesine neden oldu.

Yayınlanma: 07.01.2009 - 14:05
Abone Ol google-news

Ergenekon soruşturması kapsamında bugün gerçekleştirilen baskınlarla 10. dalga da gelmiş oldu. Kamuoyu tarafından yakından tanınan isimlerin gözaltına alınması gözlerin tekrar soruşturmaya çevrilmesine sebep oldu.

 

Şahin, Susurluk Davası'nın önemli sanıkları arasında yer aldı

Ergenekon operasyonu çerçevesinde gözaltına alınan vekaleten eski Özel Harekat Daire Başkan Vekili İbrahim Şahin, Susurluk Davası'nın önemli sanıkları arasında yeraldı. Adı Ömer Lütfü Topal cinayetine de karışan Şahin, Susurluk skandalının önemli isimlerinden Abdullah Çatlı'nın arkadaşı olduğu ortaya çıktı. Yargılandığı Susurluk davasında 6 yıl hapis cezası alan Şahin, geçirdiği trafik kazası sonrası bilincini yitirdiği gerekçesiyle dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından cezası affedildi.

1956 yılında Tokat'ta doğan İbrahim Şahin, 1976 yılında Polis Akademisi'nden Komiser Yardımcısı rütbesiyle mezun oldu ve Sinop İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda göreve başladı. Askerliğini 1978 yılında Isparta Dağ Komando Okulu ve Erzurum'da yaptı. 1980 yılında Nevşehir İl Emniyet Müdürlüğü kadrosuna atandı. 1982'de buradan Bitlis İl Emniyet Müdürlüğü kadrosuna tayin oldu. Aynı yıl kurulan Özel Harekat Dairesi'ne kabul edildi. Genel Kurmay Başkanlığı'na bağlı Özel Harp Dairesi'nde Özel Harekat Kursu nu tamamladı. 1984 yılında Almanya'da 'GSG-9 Komando Kursu'na katıldı. 1987 yılında ABD 'de 'Anti-Terör Kursu'na katıldı. 1988 yılında Siirt Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğü'ne atandı. 1990 yılında da İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde Özel Harekat Şube Müdürü oldu. İstanbul'da çok sayıda terör operasyonunu yürüttü, "Avrasya Feribotu" operasyonunda da görev aldı. 1993 yılında Mehmet Ağar'ın Emniyet Genel Müdürlüğü döneminde vekaleten Özel Harekat Daire Başkanlığı'na getirildi. Bu yeni oluşumun ilk başkanı oldu. Balıkesir'de "Özel Tim Eğitim Okulu" nu açtı ve terörle mücadelede görev alacak özel timi oluşturdu.

Susurluk skandalıyla Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayına adı karıştı. Susurluk'taki trafik kazasında ölen firari hükümlü Abdullah Çatlı ile yakın arkadaş olduğu ortaya çıktı. Hakkındaki adli soruşturma nedeniyle açığa alındı. Ömer Lütfi Topal'ın cinayetine karıştıkları öne sürülen özel tim polislerini koruduğu ve Tarık Ümit'in kaçırılmasına karıştığı gerekçesiyle soruşturuldu.
Kendisinin de dahil olduğu 14 sanık hakkında çıkan 27 Ocak 1997 tarihli tutuklama kararından sonra firar etti. 6 Mart 1997'de Cürüm işlemek amacıyla silahlı teşekkül oluşturmak ile Hakkında yakalama ve tevkif müzekkeresi bulunan kişiyi yetkili mercilere haber vermemek suçundan 5 ile 9'ar yıl arasında ağır hapis cezası istemiyle dava açıldı. 11 Mart 1997'de teslim oldu ve yargılandı. 12 Eylül 1997' de tahliye edildi.

Dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, Şahin'in göreve iadesini isterken, o'nu "şehit olmaktan dönmüş değerli bir polis şefi" olarak nitelendirdi ve Şahin'den özür dilenmesi gerektiğini ifade etti.

Mart 1999'da Emniyet Genel Müdürlüğü'ne hibe edilen ve kaybolduğu öne sürülen silahlarla ilgili olarak İbrahim Şahin'in de aralarında bulunduğu özel harekatçılara "görevi ihmal" suçundan birer yıla kadar ağır hapis cezası istemiyle dava açıldı.

28 Mart 2000'de trafik kazası geçirerek ağır yaralandı. Sağlık durumunda düzelmenin sürdüğünü açıklayan doktorları, beyinde su toplandığını ve tedaviyi uzatmak zorunda kaldıklarını söylediler. 14 Nisan 2000'de hastanede bilincini kaybetmiş halde yattığı sırada 'görevi ihmal'den bir yıl hapis cezasına çarptırıldı.

13 Mayıs 2000'de Mehmet Ağar, hakkında çete kurduğu iddiasıyla oluşturulan TBMM Soruşturma Komisyonu üyelerine ifade verdi. Komisyon başkanı Mehmet Pak "Şahin'in ifadesini bu şartlar altında alamadık. Doktorlar 6 ay ile 2 yıl arasında hastanın tekrar hatırlamaya başlayacağını söylediler" dedi.

Susurluk davası dördüncü yılın sonunda karara bağlandı. Özel Harekat Dairesi eski Başkan Vekili Şahin, MİT eski görevlisi Korkut Eken'le birlikte 'Cürüm işlemek için çete oluşturmak ve bu çeteyi yönetmek' suçundan 6'şar yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu. Şahin'in kısa süreli fenalık geçirdiği duruşmada, diğer 12 sanık da yine 'Cürüm işlemek için çete oluşturmak' tan 4'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanıkların tümüne yurtdışına çıkma yasağı konuldu.

'Duyma ve hafıza sorunu yaşadığı' gerekçesiyle Adli Tıp Kurumu raporu üzerine cezası ertelenen Şahin 2002'de tahliye edildi. Avukatları Şahin'in iyileşemediğini belirterek 10.Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e başvurdu. Sezer de başvuruyu ekindeki raporları dikkate alarak kabul etti ve Şahin'in 486 günlük cezasını affetti.

 

Yalçın Küçük ilginç iddialarıyla gündeme gelmişti

Ergenekon Operasyonu kapsamında bugün evinde arama yapılan ve gözaltına alınan Prof. Dr. Yalçın Küçük, son dönemde ilginç iddiaları ve açıklamalarıyla gündeme geldi. Sol-sosyalist çizgide önemli araştırmaları, ilişkileri ve çıkışlarıyla tanınan Prof. Dr. Yalçın Küçük, AKP hükümetine muhalif kimliği ile de öne çıktı. Küçük son dönemde de Ordu içindeki genç subaylar ile ilgili ilginç iddialar ortaya atmıştı.

Yazar, ekonomist, tarihçi ve sosyolog olan Prof. Dr. Yalçın Küçük, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni 1960 yılında bitirdi. 27 Mayıs 1960 Darbesi sonrasında Devlet Planlama Teşkilatı'nda görev aldı. 1966'da ODTÜ'de öğretim üyeliğine başladı. Yön, Emek, Ant dergilerinde Milli Demokratik Devrim yapılması için yazılar yazdı. 1971'de doçentliğe yükseldi, 12 Mart 1971 Muhtırası'ndan sonra görevden alındı. 1973-76 yılları arasında Cumhuriyet Gazetesinin ekonomi servisini yönetti. Ekonomi bültenini çıkardı.

1970'lerde, Türkiye İşçi Partisi'nin ikinci kez kuruluşu için çalışmalara katıldı, 1975'ten itibaren yayınlanan ve partiye yakınlığıyla bilinen Yürüyüş Gazetesi'nin editörlüğünü yaptı, ancak 1978'de partiden ihraç edildi. 1979'da kendisiyle beraber TİP'ten ihraç edilenlerle birlikte Sosyalist İktidar Dergisi'ni çıkarmaya başladı. Aynı yıl Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi'nde öğretim üyesi oldu. 12 Eylül Darbesi'nden sonra 1402'liklerden biri olarak üniversiteden uzaklaştırıldı. 1983'te "Yeni Bir Cumhuriyet İçin" adlı yapıtından ötürü tutuklanarak, cezaevine girdi; daha sonra aklandı. 1987'de Gazi Üniversitesi'nde profesör oldu ve 1994'te emekli oldu.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra aydınların 12 Eylül yönetimine karşı örgütlenmesinde rol oynadı. Aziz Nesin ile birlikte Aydınlar Dilekçesi Hareketi'ni örgütledi. 1987-1992 yılları arasında "Toplumsal Kurtuluş" adlı sosyalist bir aylık dergi çıkartı. Daha sonra bu dergi kapanarak yerine "Hep İleri" adlı bir dergi çıkarttı. Özgür Üniversite adıyla bilinen Özgür Ekin Derneği'nin kurdu. 1993'te Süleyman Demirel'in Cumhurbaşkanı olmasını ve Matild Manukyan'ın vergi rekortmeni olmasını öne sürerek Fransa'ya gitti. Daha sonra gene 1993 yılında Suriye'de Bekaa Vadisi'ne giderek PKK terör örgütü lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Bu görüşmeyi "söyleşi" adıyla kitaplaştırdı. Çeşitli sol dergiler çıkarttı. Bu arada MED-TV'de programlar yaptı.

28 Şubat sürecinden sonra 1998'de Türkiye'ye geri döndü ve "Kürtçülük Propagandası" yapmaktan iki yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2000 yılında tahliye oldu. Sky Türk'te "Kalemler ve Kılıçlar" programını yaparken, program Sky Türk İcra Kurulu tarafından sonlandırıldı. Yayının sonlandırılmasında AKP iktidarının rahatsızlığı kadar, Küçük'ün programlarını genç subayların toplu olarak izlemesinden endişe duyan Genelkurmay eski Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın da etkili olduğu ileri sürüldü.

Son yıllarda Türkiye'nin yakın tarihiyle ilgili önemli sayılabilecek iddialar ve eserler sunarak isim bilim araştırmalarına yöneldi, bu yolla devlet ve toplumlar içindeki art niyetli gizli yapılanmaları gün ışığına çıkarmaya çalıştı. İslami sağdaki muadili Mehmet Şevket Eygi gibi ulusal sol bakış açılı "avdeti" kültürü ile ilgilendi. Kendilerine "avdeti" diyen Sabetay Sevi müritlerinin, Türk kimliğini kullanarak Türkiye yakın tarihinde her alanda önemli mevkilere gelen, takiyye yapan "Beyaz Türkler" olduğunu savundu.

Yalçın Küçük'ün önemli eserlerinden bazıları şöyle:
"Türkiye üzerine Tezler" (5 cilt), "Aydın Üzerine Tezler" (5 cilt), "100 Soruda Planlama Kalkınma ve Türkiye", "Endüstrileşmenin Temel Sorunları: Sovyet Deneyimi", "Yeni Bir Cumhuriyet için", "Bilim ve Edebiyat", "Qua Vadimus-Nereye Gidiyoruz?", "Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Kuruluşu", "Sovyetler Birliğinde Sosyalizmin Çözülüşü", "Küfür Romanları", "Estetik Hesaplaşma", "İtirafçıların İtirafları", "21 Yaşında Çocuk: Fatih Sultan Mehmet", "Ermeni Rahiple Mektuplaşmalar", "Emperyalist Türkiye", "Kürtler Üzerine Tezler", "Kürt Bahçesinde Sözleşi", "Tekeliyet 1 - 2, Tekelistan", "İsimlerin İbranileştirilmesi / Tekelistan - 1 / Türk Yahudi isimleri Sözlüğü", "Tarih 1", "İsyan 1-2", "Şebeke 1", "Putları Yıkıyorum - Önsözler 1", "Türkiye Büyülü Hapishanem" ve "Ders 1: Küçülme Savaş"

 

367'nin mimarıda listede

Ergenekon soruşturması çerçevesinde sabah saatlerinde gözaltına alındığı iddiaları üzerine açıklama yaparak, "Evimdeyim, televizyonda gelişmeleri izliyorum" diyen Sabih Kanadoğlu'nun evine 5 saat sonra emniyet güçleri ve Jandarma gelerek arama yapmaya başladı. Kanadoğlu'nun komşuları, destek amacıyla evlerine Türk bayrağı asmaya başladı. Kanadoğlu hakkında tutuklama kararı olup olmadığı henüz öğrenilemedi.

Fazilet Partisi hakkında kapatma davası açan ve emekli olduktan sonra da AKP hakkında da kapatma davası açılması gerektiği yönünde verdiği demeçlerle gündeme gelen Kanadoğlu, geçtiğimiz hafta yazdığı bir makale ile yine gündeme gelmişti.

Kanadoğlu, 29 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerin Adrese Dayalı Kayıt sistemi ile yapılmaması gerektiğini belirtikten sonra, bunun yönteminin de Danıştay'a dava açmak olduğunu açıklamıştı. Bu makalenin ardından CHP ve İşçi Partisi Danıştay'a dava açmıştı.
 

Kanadoğlu'nun özgeçmişi

Menemen'de, 20 Mayıs 1938'de doğdu. Ortaöğrenimini İzmir'de bitirdikten sonra, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. 1959 yılında buradan mezun olduktan sonra, askerliğini Çubuk'ta yedek subay piyade asteğmen ve teğmen olarak yaptı.

Burhaniye Hakim Adayı olarak mesleğe başlayan Kanadoğlu, sırasıyla Orhaneli ve Erzurum Cumhuriyet Savcılığı, Bingöl Sulh Hakimliği, Tokat ve Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı, İzmir Ceza Hakimliği ve Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi ile Adli Yargı Adalet Komisyonu görevlerinde bulundu.

"Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Hukuku" adlı eserinin yanısıra çeşitli yerlerde yayınlanmış makaleleri bulunan ve 1984 yılında Yargıtay Üyeliğine seçilen Sabih Kanadoğlu Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nca 1994 ve 1998 yıllarında iki kez Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesi Başkanlığı'na seçildi.

Yargıtay Onbirinci Ceza Dairesi Başkanı iken, Yargıtay Büyük Genel Kurulu'nca gösterilen adaylar arasından 19 Aralık 2000 tarihinde Cumhurbaşkanınca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na seçildi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler