Kürtaj Sorununda Erkeğin Sorumluluğu

Yayınlanma: 08.06.2012 - 06:49
Abone Ol google-news

Batı bölgelerin eğitimi ve bilinci yüksek çevrelerinde kadınların kürtaja çok daha az sıklıkta ihtiyaçlarının olacağı ileri sürülebilir. Kürtaj yasağı büyük olasılıkla Doğulu, eğitimi az, kırsal yöre kadınları için büyük problem olacaktır.

Başbakan bir süredir ülkemizde her kadının en az üç çocuk doğurmasını ısrarla istiyordu. Şimdi de devletin kürtajı yasaklayacağından söz ediliyor. Kürtaj temelde sağlık ve başka zorunlu nedenler dışında yapılmışsa, aile planlamasının başarısız kaldığını gösterir. Çünkü aile planlaması, bireylerin istedikleri sayıda çocuğa sahip olmaları ve doğumların arasını açmaya kendilerinin karar vermeleri ve bu amaçla bilgi, eğitim ve araçlara sahip olmalarıdır.

Oysa bilimsel çalışmalar günümüzde her dört gebelikten bir tanesinin istenmeyen gebelik olduğunu, konuşma diliyle söylersek “kaza sonucu olduğunu” gösteriyor. İstenmeyen gebeliklerin önemli bir kısmı “isteyerek düşükle” sonlanmaktadır. Düşüklerin de üçte biri sağlıklı olmayan koşullarda gerçekleşmekte ve yaklaşık her gün 500 anne adayı hayatını yitirmektedir. Kadın doğum uzmanları son anda hastanelere yetiştirilen pek çok zorlama düşük olayına müdahale etmek zorunda kalmışlar ya da müdahale imkânı bulamadan kadını kaybetmişlerdir. Eşleri doğum kontrol yöntemi uygulamayarak boyuna hamile kalan ve zaten bakamayacağı sayıda çocuğu olan çaresiz kadınlar, kendi kendilerine ya da konu komşu yardımıyla vajen içine uyguladıkları çok vahşi yöntemlerle gebeliği sonlandırma uğraşı vermişlerdir. Kürtaj yasağını savunanların göremedikleri gerçek budur. Anne karnındaki iki aylık ceninin yaşam hakkından söz edenler, her gün ülkemizde yaklaşık 500 yetişkin kadının istemedikleri gebelik yüzünden öldüğünü görmüyorlar. İstenmeyen bebeğin dünyaya gelmesi halinde, çocuğun büyük olasılıkla yaşam boyu uygun olmayan koşullarda yaşayacağı ve psikolojik ve ekonomik pek çok sorunla karşılaşma olasılığının büyük olacağı da dikkate alınmıyor.

Kürtajın engellenmesi için çare aranacaksa, ilk sorumlu adres, Sağlık Bakanlığı’nın Aile Planlaması Danışmanlık Hizmetleri Kurumu olmalıdır. Çünkü bu kuruluş Sağlık Bakanlığı’nın yürüttüğü hizmetler arasında yer alır.

Üstelik, kürtaj konusunda sadece kadının gündeme getirildiğini ve kadının tartışıldığını görüyoruz. Oysa aile planlamasının yapılmasından ya da yapılmamasından kadın kadar erkek de sorumludur. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması kapsamında evli erkeklerin aile planlaması yöntemini kullanma durumları 1988’de ve on yıl sonra 1998 yıllarında incelenmiş, 8059 haneye ulaşılmış ve evli kişilerle yüz yüze konuşulmuş. Hiçbir aile planlaması yöntemi kullanmayanların oranının 1988 yılında yüzde 25, 1998’de yüzde 37 olduğu bulunmuş. Yani çalışma, evli erkeklerin dörtte birinin aile planlaması yöntemi kullanmadığını gösteriyor. Herhangi bir aile planlaması yöntemi kullandığını düşünenler ise 1988’de yüzde 75 iken bu oran 1998’de yüzde 63’e gerilemiş.

Aile planlaması yöntemleri

Günümüzde aile planlaması yöntemleri “modern” ve “geleneksel” olarak sınıflandırılır. Geleneksel yöntemler geri çekme, takvim tutma, duş alma ve diğerleridir. Modern yöntemler ise spiral veya hap veya kondom ve diğerleridir. Ülkemizde öğrenim durumu yükseldikçe modern doğum kontrol yöntemi ve özellikle kondom kullanma sıklığı artmıştır. Yükseköğrenim görenlerin hemen tamamı modern yöntemleri kullanmaktadır. Ortaokul ve üzeri öğrenim düzeyindeki eğitimli kişilerin ilkokul ve altı gruba göre aile planlaması yöntemlerini kabul etme sıklıkları daha fazladır.

Öğrenim durumu ile üreme sağlığı kavramları arasındaki ilişkiler başka çalışmalarda da incelenmiştir. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması tarafından 1993 yılında yapılmış olan araştırma sonuçları, öğrenim düzeyi düşük olan kadınların, öğrenim düzeyi yüksek olan kadınlara göre daha fazla doğum yaptıklarını ve sağlık hizmetlerinden daha az yararlandıklarını vurgular. Okuryazar olmayan kadınların halen sahip oldukları ortalama çocuk sayısı 5.6 iken, üniversite mezunu kadınların ortalama 1.34 çocuğu olduğu hesaplanmıştır.

Evli erkeklerin aile planlaması yöntemini kullanma durumlarının araştırıldığı çalışma Türkiye’nin doğu bölgesinde gebeliği önleyici yöntem kullanım sıklıklarının, Türkiye’nin tüm diğer bölgelerine göre daha az olduğunu gösterir. Kentsel bölgede yaşayanlarda da kırsal bölgede yaşayanlara göre “modern yöntem” kullanma sıklıkları daha yüksektir.

Modern yöntem kullanımı, evlilikte geçen süre ile azalmakta, yaşayan çocuk sayısı, ülkemizin batı ve güney bölgesinde oturanlarda, SSK-Emekli Sandığı, Bağ-Kur’lu olanlarda, AIDS’i duyma ile artmaktadır. Kondom kullanımı evlilikte geçen süre ile azalmış, öğrenim durumu ile artmıştır. Geri çekme yöntemi ise ülkede batı, güney ve doğu bölgelerinde yaşayanlarda yüksektir.

‘Modern yöntemler’

Aile planlaması hizmetleri kapsamında gebeliği önleyici bir yöntem kullanmaya karar vermiş kişilerin koruyuculuğu oldukça yüksek olan “modern” yöntemleri daha fazla tercih etmelerini sağlayacak çalışmaların arttırılmasına ihtiyaç vardır.

Özetle, araştırmalar batı ve güney bölgelerimizde yaşayan, eğitim düzeyi diğerlerine göre daha yüksek olan ailelerde doğum kontrol yöntemlerinin çok daha sıklıkla ve daha başarıyla uygulandığını gösteriyor. Aksine doğu bölgelerimizde ve kırsal yörelerde yaşayan, eğitimi az olan ya da okuryazar olmayan ailelerde doğum kontrol yöntemlerinin çok daha az kullanıldığı anlaşılıyor.

Bu araştırmalara dayanarak bir varsayım olarak, batı bölgelerin eğitimi ve bilinci yüksek çevrelerinde kadınların kürtaja çok daha az sıklıkta ihtiyaçlarının olacağı ileri sürülebilir. Kürtaj yasağı büyük olasılıkla Doğulu, eğitimi az, kırsal yöre kadınları için büyük problem olacaktır. Acaba kürtajı yasaklama konusunda AKP, en çok da kendilerine oy verenleri mağdur ederek bindiği dalı kesecek midir?


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler