"Hamas'a dayalı politika yorumu yanlış"

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Büyükelçi Ahmet Davutoğlu Gazze'deki son gelişmelerle ilgili basın bilgilendirme toplantısı düzenledi. Davutoğlu, Türkiye'nin son Gazze olaylarında Hamas'a dayalı bir politika yaptığı yorumlarının tamamen yanlış olduğunu belirterek, "Türkiye, Hamas'ın bir faktör olduğunu göz önüne alan bir politika yapıyor, ama hiçbir faktörü de dışlamıyor" dedi.

Yayınlanma: 19.01.2009 - 13:38
Abone Ol google-news

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Büyükelçi Ahmet Davutoğlu, Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Feridun Sinirlioğlu ile birlikte Gazze'deki son gelişmeler ve yaşanan sürece ilişkin Conrad Oteli'nde basını bilgilendirme toplantısı yaptı.

Davutoğlu, kameraman ve foto muhabirlerinin görüntü almasına izin verilmeyen toplantıda, 6 yıllık görevi boyunca hiç ''on the record'' konuşmadığını belirterek, bu nedenle gazetecilerden konuşmasının konseptinden bağımsız herhangi bir cümleyi, yanlış anlaşmalara neden olmamak için haberlerinin başlığına taşımamaları ricasında bulundu.

Davutoğlu, Türkiye'nin, Orta Doğu politikasında ''bölgeyi kuşatan içselleştirici bir bakış açısı geliştirmeye çalıştığını'', hiçbir zaman herhangi bir ülkenin karşısında, bir başka ülkenin yanında yer alma politikasının bulunmadığını anlattı.

Yine de bazı yorumcuların, Gazze olayında Türkiye'nin belli bir gruba yakın durduğunu söylediklerini belirten Davutoğlu, son bir hafta içinde bölgede sorunun çözümüne yönelik karşıt görüşte ülkelerin 2 ayrı toplantısı olduğunu, bunların ikisinde de Türkiye'nin yer aldığını söyledi.

Davutoğlu, herhangi bir ülkenin ya da grubun yanında yer almış olsaydı Türkiye'nin birisi Doha'da Arap Zirvesi olarak düzenlenen, diğeri Mısır'ın organize ettiği ve AB temsilcilerinin de katıldığı iki toplantıda birden yer almasının mümkün olmadığını kaydetti.

Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın bölge ülkelerine yönelik turunda Suriye'den Mısır'a, Ürdün'den Suudi Arabistan'a pek çok ülkeyi ziyaret ettiğine de değindi.
Türkiye'nin bölgedeki çekişmelerin bir parçası haline gelmek istemediğini söyleyen Davutoğlu, ''Türkiye, bugün bu politikalarda bu ülke gruplarına aynı derecede yakın. Bunun bilinmesinde fayda var. Dolayısıyla bu bölgeyi kuşatan platformlara öncülük etmeye çalışıyoruz. Bunu yapabilmek için de bütün ülkelerle yakın ilişki içinde olmaya çalışıyoruz'' diye konuştu.

 

Türkiye'nin yaklaşımı


Türkiye'nin hiçbir zaman bir olay gelişirken ''Dur bakalım seyredelim, biri birini öldürürse kınayalım'' yaklaşımı içinde bulunmadığını, olayların çözümü için çaba harcadığını vurgulayan Davutoğlu, bazı yorumlarda öne sürüldüğü gibi Hamas yanlısı bir tutum sergilemediğini de belirterek, ''Türkiye, Hamas'ın bir faktör olduğunu göz önüne alan bir politika yapıyor, ama hiçbir faktörü de dışlamıyor'' dedi.

Son olaylarda Başbakan Erdoğan'ın İsrail'e yönelttiği bazı eleştirilerinin bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
''Ancak şunu unutmamak lazım; Türkiye gibi ülkeler bulundukları bölgenin kaderini ve vicdanını duymak, hissetmek durumundadırlar. Her gün televizyonlarda çocuk cesetleri, yaralanmaları, sivil alanların bombalanması söz konusuyken Türkiye buna kayıtsız kalamaz. Bu herhangi bir ülkeye karşı tavırdan çok bu olayın kendisine yönelik bir tavırdır. İsrail Başbakanı'nın Suriye-İsrail Barış Planı çerçevesinde Türkiye'de bulunduğunu unutmamak lazım ve bu endirekt görüşmelerin durdurulmadığını, sadece taraflarca askıya alındığını da unutmamak lazım. Bu politika, ne Yahudilere karşı bir politikadır ki Türkiye'nin tarihinde olmayan bir şeydir herhangi bir etnik ya da mezhebi gruba karşı politika geliştirmek... Türkiye hiçbir yerde etnik veya mezhep temelli bir karşı taraf algısı içinde olamaz, aynı şekilde İsrail halkına karşı da... Ama uygulanan politika yanlışsa Türkiye gibi bölgenin vicdanını temsil etmesi gereken bir ülke buna sessiz kalamaz, bu ülkenin lideri buna sessiz kalamaz.''

 

1967 sınırlarına razı olmak

Türkiye'nin Hamas'ın siyasi aktör olarak görülmesine yönelik desteğinin Hamas'ın yaklaşımında bir etki yaratıp yaratamadığına ilişkin bir soru üzerine Davutoğlu, Hamas'ın işgal koşullarında doğmuş bir yapı olduğuna işaret etti.

Davutoğlu, şu anda Hamas ile iletişim kurabilmenin önemine vurgu yaparak, Filistin meselesinin artık Hamas dışlanarak çözülemeyeceğini herkesin bildiğini söyledi.
Hamas'ın şu anda 1967 sınırlarını kabul ettiğini doğrudan ve dolaylı olarak ifade ettiğini kaydeden Davutoğlu, ''1967 sınırlarına razı olmak, Hamas gibi bir direniş örgütü için bir dönüşüm değil midir?'' dedi.

 

"Ulusal uzlaşı ile ateşkes için bir mekanizma doğacak"

Kriz yönetimi için insanların psikolojisini anlamanın da şart olduğuna işaret eden Davutoğlu, ''Şu geldiğimiz nokta, bu dönüşüm için olağanüstü bir imkan da tanıyor. İsrail, bu yöntemlerle Hamas'ı yok edemeyeceğini görüyor. Hamas da bir siyasal perspektif olmaması halinde direniş denilen olgunun büyük zorluklarla karşılaşacağını görüyor'' görüşünü aktardı.

Filistinliler arasında ulusal uzlaşı sağlanmasının önemine dikkati çeken Davutoğlu, ''Bundan sonraki sürecin başarılı olması için ulusal uzlaşı faaliyetinin bir an önce başlaması lazım. Filistinliler arasında ulusal uzlaşı gerçekleşirse, ateşkes uygulamaları için bir mekanizma kendiliğinden doğmuş olacak. Çünkü ortada herkesin tanıdığı bir Filistin yönetimi olacak. 2005 düzenlemelerine dönüş problem teşkil etmeyecek'' ifadelerini kullandı.

 

"Mısıri ulusal uzlaşı için tarafları Kahire'ye çağırdı"

Filistin yönetiminin halk nezdinde itibar kaybettiğini, Annapolis sürecinin başarıya ulaşması için de böyle bir uzlaşının zorunlu olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bundan sonra ateşkesin kalıcılığının sağlanması için İsrail askerinin hemen geri çekilmesinin sağlanması gerektiğini, aksi durumun provokasyonlara açık olacağını belirtti.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Geçici bir düzenlemeyle de olsa insani yardım koridorlarının hemen açılması... Ulusal uzlaşıya kadar geçici bir yöntem geliştirerek, ambargonun kalkmasını sağlamak... Geçici dönemle ilgili taraflara teklif ettiğimiz bir mekanizma var. Geçici dönem neden önemli? İsrail tarafı diyor ki, 'Onlar roketi kessin, şunları şunları yapsın sonra'. Öbür taraf diyor ki, 'Onlar şunları yapsın, sonra'. Arada bir geçiş düzenlemesi olmadan iki tarafı tatmin edecek çözümleri bulmak çok zor. Geçiş dönemi ile ulusal uzlaşı sağlanana kadar olan dönemi kastediyorum. Ulusal uzlaşı çalışmasının da hemen başlaması lazım. Muhtemelen bu perşembe günü, Mısır, tarafları ulusal uzlaşı çalışmaları için Kahire'ye çağırdı.''

 

Şarm El Şeyh'ta Türkiye'ye teşekkür

Dışişleri kaynaklarının toplantıda verdiği bilgiye göre, dün Şarm El Şeyh'te düzenlenen zirvede İspanya Başbakanı Jose Luis Rodriguez Zapatero, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un da aralarında bulunduğu liderler, bu süreçte oynadığı rol nedeniyle özellikle Türkiye'ye teşekkür etti.

Krizin taraflarının yanı sıra İspanya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerle de yakın işbirliği ve istişare içerisinde çalışan Türkiye, BM Güvenlik Konseyinden karar çıkarılması aşamasında da Arap ülkeleri ve Batılı ülkelerin dışişleri bakanlarıyla yakın çalışmalar yürüttü.

Bölgede görülen kutuplaşmanın yanlış bir politika olduğuna ve bu kutuplaşmaların geride bırakılması gerektiğine işaret eden kaynaklar, ''Türkiye hiçbir şekilde bu kutuplaşmanın tarafı değildir. Bu kutuplaşmaların üzerinde kalmaya çalışmaktadır. Bu nedenle Doha'da da, Şarm El Şeyh toplantısında da temsil edilmiştir'' görüşünü dile getirdiler.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler