Perinçek savunmasını tamamladı

İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, "Bu davanın sanıkları örgüt değil ama buradan bir örgüt çıkar. Savcı Zekeriya Öz, Tuncay Güney, Sami Demirkıran, Mehmet Zekeriya Öztürk ve Osmanım. Bunlar bir örgüt. Bunlar arasındaki bağ son derece açık. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül'e kadar bu örgüt gider. Bu örgüt de yargılanacak" dedi.

Yayınlanma: 27.01.2009 - 08:18
Abone Ol google-news

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce görülen davanın 43. oturumunda tutuklu sanık İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, 15 Ocak perşembe günü başladığı savunmasını tamamladı. Tuncay Güney ile İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Şuçlar Şubesi'nde yapılan mülakatın, iddianamede kendisinin ve İşçi Partisi'nin suçlanmasında temel kanıt durumunda olduğunu söyleyen Perinçek "Şimdi zaman değişti. Savcılar mülakat yapıyor, gazeteciler iddianame yazıyor. Tuncay Güney, kesinlikle Aydınlık Dergisi, Ulusal Kanal ve İşçi Partisi'ne sızmış, istihbarat örgütleri adına görev yapmış değildir" dedi. Tuncay Güney'in kendisine iki sahte PKK mektubu düzenleyerek cezaevine atılmasına neden olan itirafçı grubunun başında olduğunu iddia eden Perinçek, "Sahte mektubu düzenleyen PKK itirafçısı Sami Demirkıran'a bunu itiraf ettirttik. Güney'e itiraf ettiremedik ama düşman olduğunu biliyoruz. Tuncay Güney 'Ergenekon üyesi değilim' diyor. Bir insan üyesi bile olmadığı bir örgütte çekirdekten merkeze kimler olduğunu bilecek konumda nasıl olsun? Ben Tuncay Güney ile hiçbir şekilde görüşmedim" dedi.

 

Kürtler de anlamış

Kuzey Irak'a bir grup işadamının gezisine ilişkin rapor yazan İP'li yönetecilerden Bayram Yurtçiçek'in gezide bulunan Güney'den rahatsızlığını dile getirdiğini anlatan Perinçek "Yurtçiçek Güney için 'geveze hafif ve kendini ele veren' ifadelerini kullanıyor. Kürt yöneticiler de Tuncay Güney'in ne olduğunu anlamışlar ve yüzüne vurmuşlar" diye konuştu.

 

Mısırlı bakan

Mısırlı bir bakanın Türkiye Newsweek dergisine verdiği demeçte "Tuncay Güney 3 sahte adla MOSSAD ile ilişkiye girmiştir" şeklinde tespitlerde bulunduğunu, Batılı büyükelçilerin de yüzde 99.5 MOSSAD ajanı olduğunu söylediğini anlatan Perinçek şöyle devam etti: "Tuncay Güney'in Mehmet Eylür ile ilişkisi vardı. Eymür'ün Hiram Abas ile birlikte MİT içindeki CIA-MOSSAD kliğinin en önde gelen adamlarından olduğun dünya alem biliyor. Tuncay Güney'i Eymür'ün yolladığı görülüyor."

Güney'in polis ve asker istisbaratı ile ilişkili olduğunu öne süren Perinçek, kendisinin Abdullah Öcalan ile röportajının fotoğraflarını Güney'in Cilvegözü kapısında polisin yakalamış gibi yaptığını, bu işi Hanefi Avcı'nın organize ettiğini ve Fethullahçı gazetelere servis ettiğini anlattı. Perinçek, Tuncay Güney'de üzerinde kendi fotoğrafları bulunan başka adlara düzenlenmiş kimlikler, sahte belgeler bulunduğunu, sürekli yasadışı faaliyet içinde bulunduğunun açık olduğunu belirtti. Nevzat Yılmaz adlı çok güvendikleri bir İşçi Partili'nin Güney'in mahallesinde oturduğunu, eskiden arkadaş olduklarını anlatan Perinçek "Mahalleden yakın arkadaşı olduğu için yanlış teşhis etmesi mümkün değil. 2007 sonundan ocak, şubat mart 2008'e kadar Güney'i mahallede görmüş. Güney, güvenceler altında, bu operayonda kullanmak için eller üzerinde sanık bile yapılmadan himaye ediliyor" diye konuştu. Güney'in mülakatına katılan Organize Şube Müdür yardımcısı Ahmet İhtiyaroğlu'nun "Baştan sona kurgulamıştı" yorumunu anımsatan Perinçek, "Ahmet İhtiyaroğlu'na, Adil Serdar Saçan'a güvenmeyeceksiniz de Tuncay Güneye mi güveneceksiniz?" dedi.

 

3 bölüm makaslandı

Polis müdürü Ahmet İhtiyaroğlu'nun, Güney'in mülakattaki rahatlığına karşın Fethullah Gülen sorularında terlediğini anlattığını belirten Perinçek, dosyaya konulan mülakat kasetinde Ethem Sancak, Fethullah Gülen ve Muhsin Yazıcıoğlu'na ilişkin bölümlerin makaslandığını söyledi. MİT'in 26 Kasım 2008'de yaptığı açıklamaya dikkat çeken Perinçek, "MİT yazısından 'şüpheli faaliyetlerde bulunuyor' deniliyor. Bu ifadeler yabancı servislerin kullandığı insanlar için kullanılır. MİT'in 2001-2002 yılında yaptığı 2003 yılında Genelkurmay'a ve başbakanlığa gönderdiği şema bugün 'kepazelik' denilen Güney'in ifadelerine itibar edilmiş. O zaman MİT, Tuncay Güney'i operasyonda kullanmış" dedi.

 

Zekeriya Öztürk kimin adamı?

Davanın tutuklu sanıklarından emekli yüzbaşı Zekeriya Öztürk'ün bir kurum tarafından Ulusal Kanal'a gönderildiğini, üç ay sonra da kovulduğunu söyleyen Perinçek, "Benim danışmanım olması söz konusu olamaz. Vasfı yetmez. Kendisinin bilgisayarından çıkan belge de bizi doğruluyor. Öztürk, bu belgede 'hocam' dediği bir kişiye 'ABD elçiliği ile ilişkilerim Türk ajanlığı şeklinde değildir' diyor. İşte Eymür'ün adamları. Tuncay Güney ve Zekeriya Öztürk. Bunlar savcıların da şahitleri. Eymür kiminle çalışsa ABD bağlantılı" diye konuştu.

 

Gezmiş ve Çayan'a uyarı

AA'dan alınan habere göre, ''Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan'ın kendisinin liderliğinde eylemler yaptığını, bu eylemlerin halk tarafından desteklendiğini ve kabul gördüğünü'' anlatan Perinçek, 1968-1971 yıllarında yaşananların farklı olduğunu, 1971'deki yaşanan banka soyma gibi eylemlerle 1968 yılında yaşananların örtülmeye çalışıldığını savundu.

Perinçek, 1971 yılında yaşananların tecrübesizlikten kaynaklandığını, bireysel maceralara atılanlar olduğunu, bu konuda kendisinin Deniz Gezmiş ve Mahir Çayan'ı uyardığını söyledi.

MİT ve Emniyet Genel Müdürlüğü'nün de 12 Haziran 2007 tarihinden önce ''Ergenekon terör örgütü'' olarak kendilerinde bir bilgi bulunmadığını bildirdiklerini söyleyen Perinçek, bu durumun Adil Serdar Saçan'ın üzerine yıkılmaya çalışıldığını, oysa Saçan'ın soruşturmanın derinleştirilmesi için çaba harcadığını kaydetti.

 

"ABD istedi diye bu örgüt kurulmaz"

Perinçek, ''Bu deliller ışığında kimse bu örgütü kuramaz. Burada bir örgüt yok. Böyle bir örgüt yok. ABD istedi diye bu örgüt kurulamaz. Her şeyden önce ortak bir ideoloji yok'' diye konuştu.

İlhan Selçuk, Kemal Alemdaroğlu ve kendisinin ''örgüt lideri gösterilmesinin hiçbir kanıtı olmayan saçma sapan iddialar'' olduğunu söyleyen Perinçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Buradaki tek örgüt İşçi Partisi'nin örgütüdür. Ben bu insanları örgütlenmedikleri için hep eleştirdim. Tarih bu insanları yargılayacaksa, örgüt kurmadılar diye yargılayacak. 'Bu hayasız akını durdurmak için örgüt kurmadılar, hapislere düştüler' diye yazacak. Hep söyledim bu işler bireysel olmaz, örgütlenmeden olmaz.''

Doğu Perinçek, dosyadaki belgelerden, bir kısım isimlerin kapatıldığı şemadaki bazı kişileri tahmin ettiklerini anlatarak, ''CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da soruşturmaya karıştırılmaya çalışıldığını'' öne sürdü.

Perinçek, ''Ortada bir örgüt vardır. Zekeriya Öz, Tuncay Güney, Sami Demirkıran, Mehmet Zekeriya Öztürk ve Osman Yıldırım bir örgüttür. Zekeriya Öztürk altına altığı imzayla iddianamede Türk milletine, TSK'ya ve İP'e karşı tertip örgütlemiştir. Bu örgütü yargılayacak bir makam çıkarsa yargılanacaktır. Bir gün mutlaka yargılanacaktır'' diye konuştu.

''Örgüt İP gibi olur'' diyen Perinçek, davada İP üyesi sanıklar arasında herhangi bir tartışma ya da anlaşmazlık yaşanmadığına dikkati çekerek, bunun aynı parti örgütünün içinde bulunmaktan kaynaklandığını oysa diğer sanıkların aralarında sorunlar olduğunu söyledi.

İP'in Türkiye'nin en dürüst, en vatansever partisi olduğunu ve ileri dönemde Türkiye'nin birinci partisi olacağını savunan Perinçek, ''Burada Türkiye'nin çözümü hapse atılmaktadır. Siz tahliyemizi geciktirerek Türkiye'nin çözümünü hapiste tutuyorsunuz'' dedi.


Başsavcı sahip çıkmadı 

Tertipçilerin bu davaya Ergenekon adını vermelerinin kasıtlı olduğunu söyleyen Perinçek “Bir toplumun kolektif bir çalışma ile bir çıkmazdan kurtulmasının destanıdır. Kahramana demircinin adı yoktur. Kahramanı toplumdur” diye konuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in 25 Temmuz 2008'de iddianameyi açıkladığı basın toplantısındaki ifadelerini yorumlayarak “Başsavcı  bu soruşturmaya sahip çıkmadı” dedi.

Kendisinin gözaltına alınma talebinin Başsavcı'nın önüne üç kez getirildiğini ve ret ettiğini öne süren Perinçek, dördüncüsünde gözaltına alındığını söyledi.  Tuncay Güney'in beyanları, Danıştay saldırısı hükümlüsü Atatürk'e alçakça hakaret eden savcının Osmanım dediği Osman Yıldırım'ın ifadelerinin en önemli delil sayılmasının iddianamenin seviyesini gösterdiğini anlatan Perinçek, 2500 sayfalık iddianamenin en çok 250 sayfa olabileceğini söyledi.  “İddianame toplumu terörize etmek amaçlıdır” diyen Perinçek “Psikolojik terör amaçlı yazılmıştır. Öyle bir korku yaratılmıştır ki koca koca komutanları bile korkutmuştur. Koca Koca komutanlar Yüksek Askeri Şura'nın atadığı general Veli Küçük'ü 'tanımıyorum, bilmiyorum' diyebilmişlerdir. Koca komutanlar bir şemanın altında kalmışlardır. Türk ordusu Kurtuluş Savaşını yapmıştır ama çamura karşı savaşmayı bilmiyor.”

 

F Savcıları

F Savcıları denildiğinde savcıların suç duyurusunda bulunduğunu anlatan Perinçek “Savcılar, nerede Fethullah denilmişse oraya yöneliyorlar. Emniyet ve savcılıkta nerede Fetullah nerede Ramazan Akyürek varsa hep bunlar soruldu. Size ne Ramazan Akyürek’ten. Koruma müfrezesi misiniz? Bakın haklı çıktık” dedi.

 

‘Fethullahçıların kökünü kazıyacağız’

Emniyet Genel Müdür Vekili Necati Altıntaş'ın, isim isim Fethullahçı polisleri tespit edip devlet kurumlarına verdiği listeyi kendilerinin de aldığını söyleyen Perinçek şöyle devam etti: “Niçin mi araştırıyoruz.. Fethullahçıların kökünü kazımak için. İddianamede Fethullahçılıktan 'dini görüş'  olarak söz ediliyor. Çok yanlış...Dini görüş değil tarikattır, cemaattir. Tarikatlar ise Anayasamıza göre yasaklanmıştır. Devrim Kanunlarına göre suçtur. Bunlar soruşturmanın Fethullah hoca adına yürütüldüğünü göstermektedir.”

 

Danıştay suikastı

Danıştay suikastının Haçlı İrticanın eylemi olduğunu söylemelerinin dezenformasyon suçu sayıldığını belirten Perinçek Alparslan Arslan'ın bunu tek başına yaptığı sözlerini inanmadığını söyledi. Perinçek “Bu saldırı cumhuriyet binasını yapılmıştır. Başbakan 'Hangi saikle yapılırsa yapılsın' diyor. Bu kavramı kullanmaları dahi  saldırganlarla aynı cepheden olduklarını ortaya koyuyor” diye konuştu.

İddianamede  AKP’nin kapatılmasını savunmanın suç sayıldığına dikkat çeken Perinçek suç sayıyor. Evet kapatılması gerekir! Bunu istemekte haklı olduğumuz Anayasa Mahkemesi kararı ile ortaya çıkmıştır. İddianame AKP’yi de savunmakla görevlidir.”

 

Tavşanoğlu röportajı

“Türkiye'de gladyo vardır” diyen Perinçek şöyle devam ett: “Gladyo 2002'de erken seçimle Türkiye'de darbe gerçekleştirdi. Tertibin ikinci ayağı 2006 yılında.2006 yılında gelen bir bilgi notu, dava dosyasında bulunuyor. Emniyet’in üst düzeyinden gelen bir bilgi bu. İşçi Partisi’ne karşı bir tertip yapılacağı 2006 yılında bize bildirilmişti. Aynen gerçekleşti.”

Cumhuriyet Gazetesi'nde 16 Şubat 1997'de  yayımlanan Leyla Tavşaoğlu'na verdiği röportajldan alıntılar yapan Perinçek, “Tayyip Erdoğan’ın Başbakan Abdullah Gül’ün Dışişleri Bakanı olacağını söyledim. Ortada seçim yoktu” diye konuştu. .

Aydınlık Dergisine 1996'da “Abramowitz Tayyip’i Erbakan’ın yerine hazırlıyor” kapak yaptıklarını anımsatan Perinçek “Tayyip Erdoğan, Gülbettin Hikmetyarın dizinin dibinden Türkiye'nin tepesini getirildi. CIA'nın Afganistan'daki uyuşturucu baronu Hikmetyar'dır. İşte gladyo budur. Erdoğan, gladyo marifetiyle bütün Avrupa ülkelerinde gezdi” diye konuştu.

 

Çuval olayı

İşçi Partisi'nin çabalarıyla Türkiye'nin işgali demek olacak olan 1 Mart tezkeresinin reddedildiğini anlatan Perinçek, Abdullah Gül'ün, ABD Dışişleri Bakanı Colin Powell ile 9 maddelik 2 sayfa gizli anlaşma yaptığını ifade etti. Bu anlaşma maddelerinin sırayla uygulamaya konulduğunu söyleyen Perinçek “Bu Gladyo hukukuna göre, 4 Haziran 2003 günü Süleymaniye’de Türk subayının kafasına çuval geçirilmiştir. Olayı duyunca ABD’den toplantıyı terk edip Türkiye’ye dönen Hurşit Tolon şimdi zindanda”

Perinçek Abdullah Gül'ün 1969'da solculara karşı mücade eden 40'lı çete denilen örgütlerle Kanlı Pazar'ı tertipleyenlerle aynı odaktan geldiğini iddia ederek Gül'ün her askeri darbeden sonra kurulan hükümetlerde bulunduğunu anlattı.  Perinçek, Abdullah Gül'ün eski bir fotoğrafını heyete göstererek “Alnının kakül ile örten erkeklerden korkarım, alnında bir şey mi var” diye konuştu.


Ergenekon dalgalarında boğulacaklar

12 Eylül darbesini çocuklarının gladyo darbesiyle Türkiye'nin başına getirildiğini söyleyen Perinçek şöyle devam etti:   “Sıvas'ta Madımak'ı yakan da gladyodur. Aydınlık Dergisi başyazarı Aziz Nesin Ağabey aradı 'Doğu bizi yakıyorlar' dedi. Erdal İnönü'yü aradık 'telaş etmeyin' dedi. Hemen ardından Başbağlar'da 34 köylü yakıldı. Sıvas dinci darbenin dönüm noktasıdır, Kemalist devrim kırılmıştır. Arkasından Atatürk ekonomisi yıkıldı, toplum bölündü. Ergenekon dalgalarında boğulacaklar. Amerikancı gladyonun iktidarı getirdiği bu grup Ergenekon dalgalarında boğulacak.”


Sevsinler demokrasinizi

Bu davanın İşçi Partisi'ni kapatma davası haline getirildiğini belirten Perinçek, her seçimden önce 1990'da, 1998'de cezaevine atıldığına, 29 Mart seçimlerini de içerde karşıladığına dikkat çekti. Perinçek “Gladyonun bir numarası Abdullah Gül'e iki numarası Tayyip Erdoğan'na sesleniyorum.'Sevsinler sizin demokrasinizi'. Seçimlerden önce İP Genel Başkanını, Genel Sekreterini, yöneticilerini hapishanelere atınız. Böyle demokrasinizi sevsinler” diye konuştu.

Savunmasının son bölümünde “Amerika bizi hedef aldığına göre demek ki İP'ten korkuyorlar” diyen Perinçek “Bırakın seçimlere katılalım. Size bütün samimiyetimle gerçekleri anlattım. Dürüst ve doğru olmaktan hiç kaybetmedim. Bu dava aydınlanmıştır. Her şey ortaya çıkmıştır” şeklinde devam etti.

 

Perinçek'in tiradı

Perinçek savunmasını etkileyici bir konuşma ile tamamladı. Mahkeme heyetine hitaben  “Eninde sonunda doğru karar vereceğinize inanıyorum. Sanıklar da hakimler hakkında hüküm verirler. Biz de sorduk, 'nasıl hakimler' diye. Siz alınları ak hakimlersiniz. Biz sizi aklıyoruz” dedi.

Mahkeme heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün ilk duruşmada “Hep birlikte hakikatı ortaya çıkaralım” çağrısı yaptığını anımsatan Perinçek şöyle devam etti: “Savcılara da güvenmek istiyorum. Bu ülkenin evlatlarıdır. İddianameye uydurmalar yazdılar, haksızlık yaptılar ama olsun bu hakikatı arama çabasına destek olsunlar. Kendim için hiçbir şey istemiyorum. Türkiye'nin yanında olsunlar. Hapishande yatmaktan sıkılmam, hatta memnun olurum. Nohut var, fasulye var, bulgur var, bazen de hoşaf bile var. Bırakın bizi, Türkiye buradan çıksın. İşçi Partililer, buradaki herkes fedakar insanlar. Buradaki herkes Türkiye için gerekli. Türk adaletine, cesaretinize güveniyorum.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler