Doğu Perinçek'in çapraz sorgusu yapıldı

İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, savcıların gazetemiz imtiyaz sahibi ve başyazarı İlhan Selçuk ile ilişkisine ilişkin ısrarlı soruları üzerine "İlhan Selçuk Türk devrimci, Atatürkçü geleneğini içinde son 50 yılın en değerli yazarlarından biridir. Az konuşmuşuz, konuşma düzeyinde kalmak bizim en büyük hatamız" diye konuştu.

Yayınlanma: 29.01.2009 - 10:33
Abone Ol google-news

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Cezaevi'nde görülen Ergenekon davasının 44. oturumunda Doğu Perinçek'in çapraz sorgusu yapıldı. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, Perinçek'e İlhan Selçuk ile örgütsel ilişkisi olup olmadığını ve Selçuk ile görüşmelerini sordu. Perinçek İlhan Selçuk'a hitaben yazdığı mektupların ve diğer bütün belgelerin doğru olduğunu söyleyerek "Türk devrimci aydınları, Atatürkçüler olarak tabi ki görüşeceğiz. İki buçuk Fethullahçıdan mı korkacağız? Az konuşmuşuz. Konuşma düzeyinde bırakmamız büyük hatamız. Atatürk'ün büyük nutkunun sonunda verdiği görevi yerine getirmeme konuşma düzeyinde kalmamız bizim büyük hatamız. İlhan Selçuk Türk devrimci, Atatürkçü geleneğini içinde son 50 yılın en değerli yazarlarından birdir. Onunla dost olmaktan onur duyuyorum" diye konuştu. Perinçek, Yargıtay Başsavcısı'nın açtığı kapatma davasıyla ilgili bir yazı yazdığı ve bu yazının yayınlaması için İlhan Selçuk ile görüştüğü iddiasına ilişkin "Mektuplar doğru. 'AKP yasadışıdır' demişim doğru. Yalnızca ben demiyorum Anayasa Mahkemesi'nin 'AKP, Cumhuriyet'i yıkıcı faaliyetlerin odağıdır' kararı var. Bugün de yasa dışıdır. Bu karara karşın kapatmama Türk hukukunun büyük bir yanılgısıdır, hukuk faciasıdır. Anayasa Mahkemesi kararıyla yasadışıdır kararı verildi, AKP hükümettte bırakıldı. Ben AKP'nin yasadışı olduğunu mahkemeden bir ay önce söyledim, demek ki ben yasa dışı olduğunu herkesten önce görmüşüm" dedi.

 

"Selçuk ile operasyonu görüştüm"

Perinçek, İlhan Selçuk ile Ergenekon operasyonuna ilişkin görüşüp görüşmediği sorusunu ise şöyle yanıtladı: "Bu operasyonun Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ve Atatürk'ü hedef aldığını anlatmaya çalıştım. İlhan Selçuk başlangıçta bunu göremedi. Şamil Tayyar'ın, Bülent Orakoğlu'nun, Zihni Çakır'ın kitaplarını anlattım. Bütün ordu komutanları hakkında yalan üretiliyor. Kıvrıkoğlu, Çetindoğan, Karadayı hepsi hakkında yalanlar uyduruluyor. Belli ki TSK'ye karşı bir tertip kurulmuş. Mafyaya, çetelere karşı operasyon görüntüsü veriliyor. İlhan Selçuk'a uzun uzun anlattım. İlk başlarda anlamadı. Arşivlere bakılırsa görülür, çetelere karşı başlatıldığını düşünüyordu. Sonunda iş şemalara dayandı. Zaten tertip böyle görüntü vermek istiyordu."

Savcı Pekgüzel'in Perinçek'in "Cumhuriyet'in tirajı nasıl 100 bine çıkarılır" şeklindeki ifadesini sorması üzerine "Cumhuriyet'in tirajının 100 bine çıkmasını tabii ki isterim. 200 bine, 300 bine çıksın, başarısı Türkiye'nin başarısıdır" dedi.

 

Cumhuriyet televizyonu projesi

Perinçek, Ulusal Kanal ve Cumhuriyet televizyonu kurulması konusundaki soruları üzerine şunları anlattı: "Ulusal Kanal 1994'te kuruldu. İlhan Selçuk ile Cumhuriyet'i, Atatürk'ü, laikliği savumanda düşünce beraberliğimiz var. İlhan Selçuk ve Gürbüz Çapan
ile Ferit İlsever'in Cumhuriyet televizyonunun kurulması için görüşmeler oldu. Çırağan'daki toplantı ile ilişkisi yok. Arada 5-6 yıl fark var. Ulusal Kanal'ın lisansı, onlar da parasıyla ortak televizyon kurmak istiyorlardı. Armada Otel'de toplantı yapıldı 150 milyon dolarlık bir proje getirmişler. Ferit İlsever ise 10 milyon dolarlık bir proje anlattı. Onların projesi olmadı. Kardeşliğimiz devam ediyor."

Seçim döneminde bir partinin genel başkanı olarak yalnızca Cumhuriyet basın ayrımı yapmadığını, Zaman ve Yeni Şafak gazetelerine de gittiğini anlattı.

 

Veli Küçük ile ilişkisi...

Veli Küçük' ü bir Kıbrıs mitinginde gördüğünü, TBMM'de yasalaşan Birleşmiş Milletler İkiz Sözleşmeleri'ne ilişkin hazırladığı rapor üzerine Küçük'ün kendisini telefondan aradığını anlatan Perinçek "Yakın ilişkide değildim ama general Veli Küçük ile iyi dost olmak isterdim. Ben öyle 'tanımıyorum' falan diyecek değilim" dedi. Pekgüzel'in 30 kişilik Eşgüdüm Komitesi kurulduğu ve bir telefon görüşmesinde "İlhan Selçuk da gelsin" şeklindeki sözlerini anımsatması üzerine "Türkiye'nin mafya tarikat sürecine karşı Atatürkçü düşünceleri olanlar toplanmışlar" dedi.

 

Gülaltay'ın suikast hazırlığı

Ergenekon davası sanığı Semih Tufan Gülaltay'ın kendisine suikast düzenleyeceği yönünde bir bilginin kendisine yazılı olarak geldiğini belirten Perinçek şöyle devam etti:
"Belgede söz edilen işadamı Alparslan Ertuğ, Mehmet Eymür'ün adamdır. Ertuğ 'Doğu Perinçek'e suikast için Semih Tufan Gülaltay 3 tabanca temin etti' diyor. İnanmadım, bana bir suikast hazırlığı içerisinde olduklarını ve bunu da Semih Tufan Gülaltay'ın üzerine yıkacaklarını anladım. Hemen Gülaltay'ı arayıp bilgiyi aktardım. Gülaltay da 'Alparslan Ertuğ uydurmuştur' dedi. Bu bilgiyi yayınlayıp oyunlarını bozduk."

 

Öncü Gençlik-Ülkücü işbirliği

Savcının kamuoyuna "kızılelma koalisyonu" diye yansıyan Öncü Gençlik-Ülkücü harekete işbirliğine ilişkin kendisinin ve Veli Küçük'ün talimatları olup olmadığı sorusu üzerine Perinçek şunları söyledi:

"Levent Temiz değerli bir gençtir. Ülkücü solcu çatışmasına karşı tavır almıştır. Vatan için, Atatürk için çalışmak isteyen gençleri bir araya getirmişlerdi. Sol düşmanlığına, adam vurmaya karşı tavır olarak büyük iş yapmıştır. Biz 1970'lerden beri 'şebekesi olan herkes okullara girsin' dedik. Bu yüzden bize 'Maocu bozkurtlar' dediler. Ben İP Genel Başkanıyım bu konuda emrim oldu. Öncü Gençlik Teşkilatı'na talimat verdim. Atatürk'ün, Türk bayrağının altında birleştiler. Bu konuda katkısı varsa Veli Küçük'ü kutluyorum. Savcı Mehmet Ali Pekgüzel 'şu kavgaya son verelim' dese onu da alkışlarız."

Pekgüzel'in Perinçek'in evinde bulunan ve "Özel Harp Dairesi olarak" şeklinde başlayan bir belgeye ilişkin olarak Perinçek kendisine yüzlerce bilgi ve belge geldiğini, bir kısmının bilgi kirliliği için kendilerine ulaştırıldığını bildiklerini ama arşivde tuttuklarını anlattı. Perinçek "Kimin getirdiğini hatırlamıyorum, insan unutuyor ama zaten böyle bir soruya cevap vermem. Kişiliği olan bir insan bunları ifşa ederse kimsenin güveni kalmaz" diye konuştu.

 

Savcıya teşekkür etti

Savcı Pekgüzel, Perinçek'in evinde, İP üyesi sanıklarda ve partide ele geçirilen bazı belgeleri okuyarak, "Bunlar ışığında Ergenekon Örgütü ile irtibat kurduğunuz anlaşılıyor. Bu konuyu biraz açar mısınız?" diye sordu. Sayılan belgelerin iddianamede belirtilen örgütle ilgisinin de bulunmadığını savunan Perinçek, "Bahsi geçen belgelerin hepsi bize, İP'e düşman belgeler. Bize hücum eden bütün psikolojik savaş metinlerini toplarız. Bugün hangi gazeteye arama yaparsanız, be belgeler bütün basında var. Bu belgeler bizim savunma kanıtlarımızdır. Dosyaya koydukları için sayın savcılarımıza teşekkür ederim" dedi.

 

"Alparslan Arslan'ın eylemi bireysel değil"

Danıştay saldırısından sonra basın toplantıları yaptığını, bunun Türkiye'nin başına örülmüş bir çorap olduğunu anlattığını söyleyen Perinçek, "Saldırıyı araştırdık. Güvenilir bulduğumuz bilgileri açıkladık. Açıklamalarımızı hayat doğruladı. Eski Sarıyer Savcısı Ertaç Giray hakkında, Danıştay saldırısı sonrası Muzaffer Tekin'in teslim olmasını engellediği iddiasıyla dava açıldı" dedi. İsmail Peker, Mehmet Zekeriya Öztürk ve Ertaç Giray'ın, Tekin'in teslim olmasını engellediklerini ifade eden Perinçek, şöyle devam etti: "Çünkü senaryo öyle kurulmuş. Eymür ile ilişkili adamlar bunlar. Muzaffer Tekin'i de açıklama yapmaya davet ediyorum. Saldırıyı gerçekleştiren Alpaslan Aslan'ın Bulgaristan bağlantıları saptanmış. Ben Alpaslan Aslan'ın bireysel olarak İslamcı bir eylem gerçekleştirdiğini kabul etmiyorum."

 

Çin ile ilişkileri...

Perinçek, Vatansever Kuvvetler Birliği Haraketi ve Kuvayi Milliye gibi örgütlerin başı bozuk olduğunu, parti olarak bu örgütlerle işbirliği yapmadıklarını anlattı. Perinçek, davanın sanıklarından emekli yüzbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk'ün kendisi aleyhinde verdiği ifadelerin eski MİT'çi Mehmet Eymür tarafından dikte ettirildiğini, Eymür'ün dosyadaki bilgi notuyla birebir aynı olduğunu söyledi. Perinçek, Çin ve Rusya'nın etkisinde kaldığı yönündeki iddialara karşılık "Partimiz hiçbir zaman bağımlı ilişkilere girmez. Çin Komünist Partisi ve diğer partilerle ilişkilerde başı dik olmuştur. Bugün ülke için Çin ve Rusya'dan tehdit gelirse yine en önde karşı duran İP olur. Erdoğan gider ayaklarına kapanır" dedi.

Perinçek, Ergenekon şüphelisi, Susurluk hükümlüsü İbrahim Şahin ile ilişkisini ise şöyle açıkladı: "1998 yılında öldürülmem planlandığı şeklinde ısrarlı duyumlar aldım. Fethiye'de Pırlanta otelde yapılan bir toplantıya katılanlardan bu ihbarı aldık. İbrahim Şahin'in de bu kişilerle bağlantılı olduğunu tespit ettik ve Aydınlık'ta haber olarak yer aldı. Daha sonra İbrahim Şahin benden randevu aldı. İP İstanbul İl merkezinde görüştük. Bu iddianın doğru olmadığını söyledi. Suikasti İzmir MHP İl Başkanı Musavvat Dervişoğlu'nun organize ettiğini anlattı."

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Savcı Pekgüzel Ergenekon davasında tutuklu sanık Ergun Poyraz'a Jandarma Genel Komutanlığı'ndan para ödendiğine ilişkin belgeyi ve Ergun Poyraz ile ilişkisini sordu. Perinçek, bir yazar olan Poyraz ile irtibatın suç olmadığının altını çizerek “Jandarma Genel Komutanlığı Ergun Poyraz'a para ödenmediğine ilişkin açıklama yapmıştır. Ayrıca Ankara'dak 6-7 katlı genel merkez ve İstanbul'daki 6-7 katlı il örgütü binasının her tarafında bulunanlardan sorumlu olamam. Benimle ilgili bir konu değil” dedi.


Anayasa'yı değiştirelim

Savcı Nihat Taşkın'nın sorgu sırasında “Darbeye teşebbüs suçtur.  Darbe yapanlar bizzat kendileri yaptıkları anayasal metinler ile kendilerini koruyan kurallar koyarlar. Biz hukukçular bu kuralları uygularız. Bunu bildiğiniz halde savunmanızda bizi darbeleri yargılamamakla suçluyorsunuz” diye konuştu. Bunun üzerine Perinçek “Anayasa'yı değiştirelim. 12 Eylül'ü yargılayalım diyenler iki davranmasınlar. CHP de oy verir” dedi. 
 
Savcı Nihat Taşkın, “Savunmanızda siyasi yaşamınızda istikrarlı bir çizgi izlediğinizi 'mahçup olacağım hiçbir şey yapmadım' dediniz. Kamuoyu karşısında bir kişisiniz. Açık kaynaklara göre 'önemli söylem farklılıklarınızın bulunduğu' ortak bir kanı. Usul hukukuna dahi bakmadan sorular yanıtlayacağınız söylediniz. Bu nedenle aslında sormayı düşünmediğim halde  sizin hakkınızdaki terddütleri gidermek açısından da yararlı olacağını düşündüğüm şu konuları açıklar mısınız” diyerek  uzun bir soruya giriş konuşması yaptı. Perinçek'ten PKK terör örgütü ile ilişkilerini soran Taşkın, 1991'de bir televizyon programında “Kardeşçe çözüm için federasyon, Türk milliyetçiliği Fırat'ta boğuldu” sözlerinin ve bazı dergilerde çıkan yazılarının açıklanmasını istedi. : “Hayatımda hiçbir yerde “Türkiye Kürdistanı” diye bir ifade kullanmadığının altını çizen Perinçek şöyle devam etti: “Birliği, bütünlüğü savundum. Bu yazılarımdan konuşmalarımdan yargılandım, hepsinden beraat ettim. Bir yıl kadar hatalı olarak federasyonu savunduk, daha ileride ulusal birlik için. Biraz da Atatürk'ün milli mücadele döneminde Atatürk de Kürtlere özerklik  vermek istemesinden ilham aldık. Daha sonra 1995 kongremizde özeleştiri yaptık. 'Fırat'ta boğuldu' dediğim  Atatürk millieytçiliği değil, ırkçı, bağnaz, şoven milliyetçiliktir. 1990’a kadar Kürdümüzü, hakkını hukukunu tanıyalım, şiddet uygulamayalım, dedik. Şimdi bunlar verildi ama Amerika verdi, Avrupa Birliği zoruyla vermiş durumuna düştük.”

“Adam Kürdüm diyorsa ona zorla sen Türk boyusun diye ısrar edemezsin” diyen Perinçek, “Kürt diye haksızlık yapılmıştır, doğru. 1990'a kadar Birleşme, kaynaşma için şiddet değil , birleşme ,kaynaşma hak ve hukukla çözülebilirdi. Maalesef sırf şiddete dayanıldı. Halk itildi” diye konuştu.

1990'da Irak'ın işgaliyle “ABD'nin bölücülük faaliyelerini önlemenin” birincil sıraya yükseldiğini anlatan Perinçek, “1990'dan sonra hakkı ve hukuku tanımak değil bu öne çıktı, diğer ikincil kaldı. Zaten Türkiye bunları halletmiştir. Hatta bölücülüğü, şiddete özgürlük tanınmıştır. PKK gazete çıkarmıştır. Terör örgütü gazete çıkartamaz bu yanlıştır” diye konuştu.


Pireler berber

Savcı Taşkın'a dava ile ilgisi olmamasına karşın soruları için teşekkür eden Perinçek “Ancak burada suç tarihi ne zaman başlıyor. Öyle 'Pireler berber, develer telal iken' diye yargılama olmaz. Ayrıca siyasi hata başkadır, suç başkadır” diye konuştu.


PKK kampı soruları

Savcı Nihat Taşkın “gizli tanık” ifadesine dayanarak “PKK kampında askeri törenle karşılandığı, Perinçek'e gül verdiği, 10 gün kaldığı, ziyaretçileriyle bir tek öğün yemek yiyen terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan'ın bütün öğünleri Perinçek ile birlikte yediği, bu röportajın tetör örgütünün can simiti haline geldiğine” ilişkin sorular sıraladı.

Bekaa'da iki gün kaldığını anlatan Perinçek şöyle devam etti: “1989-1990 yılında Türk devleti bu politikayı yürütebilseydi bu konu çözülürdü. Suriye, Türkiye'ye karşı Müslüman Kardeşler'in terörüne karşı misillime amacındaydı. Öcaln 'Ben Türkiye'nin birliğinden yanayım' diyordu. Hafız Esat ile görüşülseydi, Türkiye ABD güdümünde olmasaydı PKK bitirilirdi. Uyuşturucu üzerinden de büyük geliri vardı, bu da önlenirdi. Benim röportajım bütün diğer röportajlardan farklıydı ve Milli Güvenlik Kurulu bu röportajı çoğaltıp Güneydoğu'da dağıttı. Türk devletinin gerekeni yaptım.”


Fotoğraflarla iktidar

Taşkın'ın internete Doğu Perinçek adıyla girildiği anda Öcalan ile fotoğraflar ile karşılaşıldığını söylemesi üzerine Perinçek, “O fotoğraflarla iktidar olacağım” dedi. Bu sözleri bazı izleyicilerin alkışlaması üzerine Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, arkada sıralarda oturan bir izleyicinin çıkmasını istedi. Bir başka izleyici kendisinin alkışladığını ifade ederek özür diledi ve salondan çıktı.

Perinçek, Taşkın'ın “PKK'yı MİT kurdu” sözlerine açıklık getirmesini istemesi üzerine Perinçek “1980'e kadar PKK bizi vurdu. Gladyo PKK'ya Güneydoğu'da solcu, ilerici güçleri temizleme gücü verdi. Ne devlet, ne polis ne asker karşı çıkmadı. Milliyetçi Cephe hükümetleri, Türkeşler, Erbakanlar 'yan cebime koy' diyerek sessiz kaldılar” diye konuştu.


Böcek yiyen böcek

Abdullah Öcalan'ın Şafak Dergisi dağıtırken 1972 yılında tutuklandığını, Ferit İlsever ile bir süre birlikte cezaevinde yattığını, ancak diğerleri 7.5 yıl kalırken Öcalan'ın savcılarla anlaşıp serbest bırakıldığını anlattı: Perinçek “O anlaşma sonucunda böcek yiyen böcek stratejisiyle oralara gitti. Kendi bölecek canavarı kurdu. Hizbullah da aynı şekilde kurulmuştur” diye konuştu.

1987-1988 yıllarına ait askeri bir belgeye ilişkin soru üzerine Perinçek, bunun gizli olmadığının açıklandığını, yargılandığını 1998 yılında beraat ettiğini anlattı. Savcı Taşkın'ın 2000 yılında Öcalan'a avukatları aracığıyla gönderdiği mektupta “saygılı” bir ifade kullanmakla suçlaması üzerine  Perinçek kesinlikle saygılı ifade olmadığı ancak uygun

bir dil kullandığını söyledi. Perinçek “Öcalan yakalandıktan sonra Kemalist devrimden bahsetmeye başladı. O tarihlerde Amerika'nın yönetmediği bir hükümet olsaydı Öcalan 5 dakika içerisinde hizmete girerdi. Hatta Rıza Altun gibi PKK'lılar Öcalan'ın hain ilan etmişti.  Öcalan Atatürk'ten bahsedince Kürtler de sahip çıktı, yeniden lider oldu. Ama ABD'nin Irak'a girmesiyle Öcalan Avrupa'ya, Amerika'ya teslim edildi.”


Psikolojik savaş platformu


Savcı Nihat Taşkın'ın, Perinçek'in “Kıbrıs Meselesi” kitabında görüşleri olduğunu, Türk Silahlı Kuvvetleri'ni işgalci olarak gördüğünü, bugün ise Rauf Denktaş ile birlikte hareket ettiğini, hatta sanıklarda Muzaffer Tekin'in barış harekatında savaştığını anımsatma üzerine Perinçek şöyle tepki gösterdi: “1970’ler'in başında yayınlanan kitabım buraya getiriliyor. Bu aşamada burası psikolojik savaş platformuna dönmüştür. ABD’nin izin vermesiyle, yeşil ışık yakınca KKTC’yi savunacaksınız. Kırmızı ışık yakınca vazgeçeceksiniz. Biz bu politikaya karşıyız. Rauf Denktaş okumuş, bu görüşlerimi, o sineye çekiyor da size ne oluyor.”
 


Doğduğum günden

Savcı Taşkın'ın bu davanın normal bir dava olmadığının herkes tarafından söylendiğini ve suçun kesintisiz olduğunu ifade etmesi üzerine Perinçek “Örgütün kuruluş tarihi nedir iddianamenizde, siz ben doğduğum andan itibaren yargılıyorsunuz” dedi. Taşkın'ın Ergenekon örgütünün 1999 yılında edildiğini söylemesi üzerine mahkeme başkanı Şengün  bu tarihten itibaren soru sorması yönünde Taşkın'ı uyardı. Perinçek “Burada artık engizisyon yargısı başladı. Bizim beynizimin kıvrımları araştırılmaya başladı” diye konuştu. 
 
 

“TSK derin devletin dayağını yiyor”

NATO  döneminde TSK içinde gladyo yapılanmasının olduğunu kabul ettiğini söyleyen Perinçek, “12 Mart, 12 Eylül elbet bunların işi. Onları yargılayalım getirip burada” dedi. Gladyonun, gizli hükümet olduğun ifade eden Perinçek,  “1990’da TSK içinde ABD karşıtlığı gelişti. 1992’de Doğan Güreş adı lekelendiği için, Özel Harp Dairesi’nin adını değiştirdiler. Özel Kuvvetler Komutanlığı kuruldu. O tarihten itibaren NATO, özel örgütünü polise kaydırdı. Fethullahçı Gladyo’nun tertipleri yalan çıkacak, göreceğiz.O bakımdan bugün TSK içinde bir Gladyo yok! Onun için İddianame yanlıştır. TSK da olsa, devlet içinde olsa, futbol topu gibi her gün tekmelenir mi? TSK Amerika'dan korkuyor. Derin devletin her gün dayağını yiyor.”
 

Darbeciler yargılansın

Türk milletinin Cevdet Sunay'ları, Memduh Tağmaç’ları, Kenan Evren’leri affetmeyeceğini ifade eden Perinçek, “Esas yargılanacak olan onlardır. Yapılmış darbeler yargılayalım. 12 Mart’ı, 12 Eylül’ü yargılayalım” dedi. Perinçek, Aydınlık Dergisi’nde ele geçen  “Devrim Kanunları Uygulansın” başlıklı metne ilişkin şu açıklamayı yaptı:  “Dünyadaki bütün devrimlerin orduyla birleşerek olduğunu söylüyorum. O konuşmamda sola sesleniyorum. Orduyu düşman ilan etmeyelim, orduyla birleşmeden devrim olmaz diyorum. Türkiye’de devrim olacak. Bilim adamı olarak benim görüşüm bu, birkaç yıl içinde. 10 yıl sürmez, 6-7 yıla kadar bir devrim var.”


Karargah evleri diye bir şey yok


Ordu içinde Karargah Evleri diye bir oluşumun kesinlikle olmadığını belirterek, “Kesinlikle partimizin ordu içinde böyle bir çalışması olmadı. Bu gerçekçi değil, ihanet düzeyindedir. İP böyle bir alçaklığı yapmaz. Genelkurmay da Ergenekon’la ilgisinin olmadığını açıkladı. Askeri yargı birkaç ay içinde sonuçlanacak. Oradan gelecek yazıda, İşçi Partisi ile ilgisi olmadığı yazılacak” dedi. Perinçek, İP'in ordu ile Kurtuluş Savaşı dönemindeki gibi bir bütünleşmeden söz ettiğini ifade etti. İP'in önerdiği Milli Anayasa’nın da millet ordu birleşmesiyle ortaya çıkacağını dile getirdi. 

 

Devrim yakında

Türkiye’nin önünde devrim olduğunu, Atatürk’ün 1937’de bıraktığı Anayasa’yı bugüne göre düzenleyeceklerini ifade ederek, şöyle devam etti: “Türkiye’nin önünde bir devrim. Amerika da gelse, Fethullahçılar da gelse olacak. Ben ölsem de kalsam da olacak bu. Ben değil Türk milleti yapacak. Siz beni odunların üzerinde yaksanız da ben bunu söyleyeceğim.”

 

PKK'ya silah satılması...

PKK’ya silah satış ekibinin başında CIA-MOSSAD takımının olduğunu ifade eden Perinçek, 6 Aralık 1998’de Aydınlık kapağında yayınlanan haberi mahkemeye heyetine gösterdi. Haberde ABD'nin, PKK’ya silah verdiğini söylediklerini belirterek, haberde, konuyla ilgili Özer Çiller, Sedat Bucak, Mehmet Ağar'ın soruşturulduğunun yazıldığını kaydetti.


Ergenekon'u ne zaman biliyordunuz?


Ergenekon'u isim olarak 1997 yılında Erol Mütercimler'den duyduğunu ifade eden Perinçek, “Ergenekon örgütü var diye anlattı. Ben de kontrgerilla adına nasıl böyle bir isim verilir dedim. Belgesini ise  2006’da Aslı Aydıntaşbaş’tan aldım. O zaman okudum. Bu belgede Fidel Castro'ya CIA ajanı deniyor. Böyle bir örgütün bizimle alakası olabilir mi?” diye konuştu.



Sizden mi korkacağım?

Savcı Taşkın'ın sorusu üzerine Tekin ile tanışıklığını yeniden anlatan Perinçek, “Zafer tepesine ismini veren bir komutanı partimize üye yapmak istedik. Yine teklif ediyorum. Üye olsun. Danıştay olayını yaptığına en ufak ihtimal vermedim. Olaydan üç dört ay önce tanışmıştım. Samimi buldum. Bilgisayarımda tabi ki e posta kaydı olur. İlhan Selçuk'un da, Kemal Alemdaroğlu'nun da olur. Sizden mi korkacağım? Sorduklarınızın suçla ilgisi yok. Korku yaratmak istiyorsunuz. Türk aydınlarının birbirleriyle konuşmalarını engelleyemezsiniz.  Türk devrimci aydını Mustafa Kemal önderliğinde birleşecek, bu Fethullahçı mekanizmayı yerle bir edecektir. Aldınız mı cevabınızı? Türkiye'yi Fethullah Gülen'e Amerika'ya bırakmayacağız. Yazın bunu mütalaya. İrtica Türk milletini yeneceğini zannetmesin.”


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler