Türkiye-Yunanistan ilişkileri durgun

Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, 2008 yılında Türk-Yunan ilişkilerine ''durgunluğun hakim olduğunu'' söyledi. Bakoyanni, Türkiye'nin AB sürecinde ise bir yorgunluk gözlendiğini düşündüğünü belirtti.

Yayınlanma: 29.01.2009 - 19:25
Abone Ol google-news

Parlamentonun Dış İlişkiler ve Savunma Komisyonu'na hükümetin izlediği dış politikaya ilişkin bilgi veren Yunanistan Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, konuşmasının Türkiye ile ilgili bölümünde, Atina'nın uluslararası hukuk ve kurallar temelinde Türk-Yunan ilişkilerinin iyileşmesini arzu ettiğini vurguladı.

Bakoyanni, ''Geçen yıl ikili ilişkilerimizde durgunluk hakim oldu, ancak Yunanistan'ın bunda sorumluluğu yok. Ayrıca Ege'de yoğun askeri hareketlilik yaşandı. Savunma ve Dışişleri bakanlıkları bu hareketliliğe ilişkin tüm gelişmeleri değerlendirdi ve gerekli girişimlerde bulunuldu. Biz Türkiye'nin AB sürecini desteklemeyi sürdürüyor ve stratejik tercihimizin iki ülke ilişkilerinin uluslararası hukuk ve kurallar çerçevesinde iyileşmesi olduğunu vurguluyoruz'' dedi.

Türk-Yunan ilişkilerinin hiçbir zaman ''düz bir çizgi üzerinde'' hareket etmediğini söyleyen Bakoyanni, ancak bunun Ege'de güven artırıcı önlemler alınmaması ya da iki ülkenin karşılıklı çıkarını gözeten anlaşmalar yapılmaması anlamına gelmediğini kaydetti.

Bu arada, Türkiye'nin AB sürecinde ''bir yorgunluk gözlendiğini'' de savunan Bakoyanni, ''Bu yıl Türkiye için kritik önem taşımaktadır. Çünkü aralarında Ankara Anlaşması'nın da bulunduğu birçok AB koşulunun uygulamaya alınması gerekiyor'' diye konuştu.

Kıbrıs sorununun çözümü için ise 2008 yılında BM gözetiminde yeni bir süreç başladığını hatırlatan Bakoyanni, şunları söyledi: ''Dün, karmaşık bir mesele olan mülkiyet konusu ele alındı. Biz, adanın birleşmesini ve yasa dışı işgale son verilmesini sağlayacak, iki bölgeli, iki toplumlu ve tek uluslararası kimliğe sahip bir federasyon yönündeki çözümü destekliyoruz. Çözümün ayrıca Kıbrıs (Rum) Cumhuriyeti'nin AB üyeliğini ve Birliğın ilke ve değerlerini de göz önünde tutması gereklidir. Hedefimiz, işgal gücü olmadan ve geçmişte kalmış garantörlük yaklaşımının dışında, iki toplumun bir arada yaşayarak AB nimetlerinden yararlanmalarıdır.''

Komisyondaki muhalefet partilerine mensup üyelerin hükümetin izlediği Türkiye politikasını hedef alan ve hükümeti bu alanda pasif olmakla suçlayan eleştirilerini de yanıtlayan Bakoyanni, ''Dış politika karmaşık ve zor bir iş olduğu için büyük dikkat gerektiriyor. Türkiye'nin gri bölgeler, İmia (Kardak) gibi konulardaki talepleri biliniyor. Türkiye'nin AB sürecini destekliyor muyuz? Evet, çünkü bu ülkemizin çıkarınadır. Biz Türkiye'nin AB ile özel ilişkisine karşı çıkıyoruz ve AB'nin tüm şartlarının yerine getirilmesi halinde yolun sonunda tam üyelik olması gerektiğini söylüyoruz. Tüm AB metinlerinde Atina'nın özel ilgi alanı dahilinde olan Fener Rum Patrikhanesi, Heybeliada Ruhban Okulu ve azınlık hakları gibi konular bulunuyor'' dedi.

Muhalefetin eleştirilerinin yersiz olduğunu söyleyen Bakoyanni. sözlerini şöyle sürdürdü:
''Beni, Kostas İliakis'in (Ege'de 2006 yılında Türk F-16'sıyla çarpışarak düşen Yunan savaş uçağının pilotu) ölümünden hemen sonra İstanbul'a gittiğim için eleştirdiniz. İstanbul'a gerginliğin giderilmesi için Ege'de güven artırıcı önlem imzası için gittim. Önlemler her zaman ilerleme demektir. İstikşafi görüşmeler şimdiye kadar sonuç vermedi, ama bu yönde bir öneriniz varsa buyurun getirin. Ayrıca Aya İstrati (Bozbaba) adasının NATO tatbikatları bölgesi içine alınması yönündeki çabamız sonuç verdi ve bu konudaki tezlerimiz NATO tezi haline geldi. Çünkü güçlü argümanlarımız vardı ve ikna ettik.''

Bakoyanni, öte yandan son bir yıl içinde Arnavutluk, Libya ve Mısır ile Yunanistan'ın etrafındaki sularda ekonomik çıkar bölgelerinin belirlenmesini konu alan görüşmeler yapıldığını açıkladı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler