Erdoğan'a 25 sayfalık soru

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu Sözcüsü ve AKP Çankırı Milletvekili İdris Şahin, komisyonun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yazılı olarak yönelteceği soruları yarın sunacağını söyledi.

Yayınlanma: 19.11.2012 - 11:00
Abone Ol google-news

Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu, 10 başlık ve 25 sayfadan oluşan soruları yarın Başbakan Erdoğan'a gönderecek.

Şahin, CHP'den henüz soruların ulaşmadığını belirtirken, "Başbakan'ın dinlenmesini isteyen onlar. CHP'den gelsin, gelmezse de göndereceğiz" dedi. Şahin, Başbakan'a soruların elden götürüleceğini ifade etti.

Öneriler komisyona iletildi

Öte yandan Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun bazı üyeleri, komisyon raporunun ''öneriler'' kısmında yer almasını istedikleri hususları Komisyon Başkanlığı'na iletti. AKP İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık, hukuk sisteminde, eğitim ve sosyal alanda yapılması gereken değişiklikleri şöyle özetledi:
''Hukukumuzda darbeye zemin hazırlama gerekçesi olarak sunulabilecek yasal düzenlemelerin tespiti. Bu düzenlemelerin değiştirilmesi. MGK'nın hükümete gerektiğinde sadece askeri konularda danışmanlık hizmeti veren bir yapıya kavuşturulması. Darbe teşebbüslerini engelleyici yeni hukuki düzenlemeler ve müeyyideler ihdası. TSK'nın anayasa ve yasalardaki konumunun demokratik bir hukuk devletine yakışır şekilde yeniden belirlenmesi.''
Kıyıklık, eğitimle ilgili olarak da şu önerilerde bulundu:
''Askeri okullardaki müfredatın demokratik hukuk devleti teamüllerine uygun ve bilimsel veriler ışığında yeniden belirlenmesi ve gerektiğinde askeri liselerin kaldırılması. Eğitim sistemimizde ilk okuldan itibaren özellikle Tarih, Sosyal Bilimler ve Inkılap Tarihi derslerinde demokrasiye müdahale eden tüm girişim ve darbeler müfredata dahil edilmeli ve bu eylemlerin insanlık suçu olduğu üzerinde durulmalı.''
Kıyıklık, televizyon programları ile ''kamu spotları'' şeklinde darbelerin ifşa edilmesini önerdi. EMASYA Protokolü ya da değişik kamu kurumlarında bulunan fişlemelerle ilgili tutanakların ve bilgi notlarının bulunması ve imha edilmesi önerisinde bulunan Kıyıklık, askeri ve adli alandaki önerilerini ise şöyle sıraladı:
''Profesyonel askerliği geçiş için çalışmalara başlanması. Jandarmanın Kır Polisi olarak örgütlenmesi, tamamen İçişleri Bakanlığı'na bağlanması. İç güvenliğin her halükarda valilerin denetim ve gözetiminde sağlanması. Askeri yargı sisteminin tümüyle kaldırılması. Askeri mahkemelerin disiplin mahkemelerine dönüştürülerek görev alanlarının sadece basit nitelikte belirli ve kışla içerisinde cereyan eden askeri suçlarla sınırlandırılması. Dinlenilen kişilerden ya da elde edilen bilgi ve verilerden konusu suç teşkil eden unsurların bulunması halinde Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulması.''

Bal: ''Hedef model ABD ve Batı Avrupa modelleridir''

AKP Kütahya Milletvekili İdris Bal, hedef modelin ABD ve Batı Avrupa modelleri olduğunu öne sürerek, ''Bu modellere göre devlette reform yapılmalı, kurumlar, ilişkiler gözden geçirilmeli, Meclis'in, yasamanın, yürütmenin, ordunun, istihbaratın, polisin, medyanın rolü, yetkisi, sorumluluğu neyse, benzeri bir yapı bizde de oluşturulmalıdır. Bu nedenle, hastalığın tedavisi için ilk ve acil olarak yapılması gerekenlerden birisi de yeni ve sivil bir Anayasa hazırlanmasıdır. Darbecilerin yaptığı anayasaların izlerini silecek, özgürlük alanlarını genişletecek, muasır medeniyetlerin sahip oldukları evsafta bir Anayasa yapılması için çok yönlü çalışmalar yapmak gerekmektedir'' dedi.

''Orduda terfi sistemi değiştirilmeli''

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin faaliyetlerinin şeffaf olması gerektiğine işaret eden Bal, şunları kaydetti:
''TSK'nın ve diğer kurumların tüm faaliyetleri şeffaf olmalı, başta Sayıştay olmak üzere yargı, siyaset ve medya denetimine açık olmalıdır. Siyasi iktidarlar cesur olmalı, reformlar yapmalıdır. Devletin diğer kurumlarıyla beraber, özellikle TSK, gelişmiş ülkelerdeki çağdaşları model alınarak görev, sorumluluk, statü bağlamında tekrar dizayn edilmelidir. Cuntacılar tarafından istismar edilen ordunun, dış güvenlik dışındaki görevleri yeni düzenlemelerle ortadan kaldırılmalı ve ordu asli vazifesi olan sadece dış güvenliğe yoğunlaşmalıdır.
Son zamanlardaki iddiaların odağında olan Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisini verimlilik, şeffaflık, hesap verebilirlik, demokrasiye bağlılık gibi farklı açılardan öz eleştiriye tabi tutmalıdır. TSK;ya asli vazifesi dışında yükler yükleyen İç Hizmetler Kanunu 35. madde gibi ihtilal dönemi hukuk kuralları ortadan kaldırılmalıdır.
Darbe iddiaları ciddiye alınmalı ve ordu içi denetim çok iyi yapılmalıdır. MİT'in geçmişten gelen askeri kökeni değiştirilmeli ve sivil bir yapıya kavuşturulmalıdır. Halihazırdaki MİT mensupları da belirli bir denetimden geçirilmeli, illegal yapılanmalarla, darbecilerle organik bağı olanlar tasfiye edilmelidir. Ordu içerisinde, teamül haline gelmiş mevcut terfi sistemi değiştirilmelidir. Verimlilik esasına ve seçilmiş yöneticilerin tercihlerine dayalı bir terfi sistemi oluşturulmalıdır.''

''Darbeciler ölmüş olsa bile geçmişin hesabı sorulmalı''

Bal, geçmişte yapılan darbelerin yargıya taşınması gerektiğine işaret ederek, ''Darbeciler ölmüş de olsa, verilecek cezalar sembolik de olsa mutlaka geçmişin hesabı sorulmalıdır. Kimse, yaptığının yanına kar kalacağını düşünememelidir. Er geç adaletin hesap soracağını bilmelidir'' dedi.
TSK personelini yetiştiren eğitim kurumlarında verilen derslerin gözden geçirilmesi gerektiğini de belirten Bal, şu önerilerde bulundu:
''Hem askeri, hem de sivil okullarda müfredatlar yeniden gözden geçirilmeli, belirlenmeli ve insan haklarına, demokrasiye, çoğulculuğa vurgu yapacak şekilde ders programları oluşturulmalıdır. Askerlerin Milli Eğitim okullarında, Milli Güvenlik dersi anlatmaları, okullarda müfettiş, istihbarat elemanı gibi davranmaları, öğrencilere askeri disiplin içerisinde telkinlerde bulunmaları kesinlikle engellenmelidir. 19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim gibi Milli Bayram törenlerinde askeri düzen içerisinde gösteriler yapmak yerine, çocukların ve gençlerin maddi-manevi gelişimine katkıda bulunacak oyun, eğlence, kültürel ve sportif faaliyetler gibi etkinliklerle bayramlarını kutlamaları sağlanmalıdır.
Demokrasi ve insan hakları vurgusu ilkokuldan itibaren başlamalıdır. Filmlerle, tiyatrolarla, kısacası yazılı ve görsel medyayla darbecilerin darbelerini meşrulaştırabilmek için, darbe öncesi hazırlıkları, toplumdaki çatışmaları körüklemeleri, darbe sonrası gerçekleştirdikleri haksızlıklar, zulümler deşifre edilmeli ve her seviyedeki halkımız bilgilendirilmelidir. Son yıllardaki darbe girişimlerinin sonuçsuz kalması ve deşifre olmasının arkasında çok sesli medya yapısı önemli rol oynamıştır. Bu bağlamda medyada oluşacak tekellerin önüne geçilmeli, özgür medya desteklenmeli ve teşvik edilmelidir.
Serbest piyasa içinde çeşitli faaliyetleri olan ve büyük karlar elde eden OYAK'ın durumu incelenerek, var olan imtiyazları kaldırılmalı ve denetime açık hale getirilmelidir. Cadde ve sokaklara, okullara, parklara, kışlalara verilen darbecilerin isimleri kaldırılmalı, yerlerine demokrasinin ülkemizde yerleşmesi için çalışan insanların isimleri verilmelidir.
Darbe dönemlerinin ürünü olan Milli Güvenlik Kurulu'nun gerekliliği yeniden ele alınmalı ve lağvedilmelidir. Vatanseverlik sadece askerliğe indirgenmemelidir. Her Türk asker doğar anlayışını terk etmemiz gereklidir. Milli Savunma Bakanlığı'nın yapısı ve işleyişi daha güçlü hale getirilmeli ve TSK'nın Başbakanlık yerine Milli Savunma Bakanlığı'na bağlı olarak çalışması sağlanmalıdır.''

Şeker: ''Askeri harcamaların sivil denetimi sağlanmalı''

CHP Gaziantep Milletvekili Mehmet Şeker de askeri harcamaların sivil denetimi ve askeri ihalelerin şeffaflaştırılmasının atılacak önemli bir adım olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
''28 Şubat sürecinin fişleme çalışmalarının illerde, bakanlıklarda tamamen yok edilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Bu fişler yok edilmediği sürece 28 Şubat da asla sonlanmayacaktır.
Darbelerle ilgili yürütülen soruşturmalarda 'hatırlılar, gönüllüler' şeklinde bir ayrım yapılmasına son verilmeli, sorumluluğu bulunan herkes aynı derecede hesap verebilmelidir. Darbe dönemlerine ait tüm yasa, karar ve yönetmelikler yok hükmünde sayılmalıdır.''

''NATO üyeliğinden çıkma düşünülmelidir''

Şeker, askeri darbelerin dış desteklerine dikkati çekerek, raporda şunların yazılmasını istedi:
''ABD'nin Türkiye'deki darbeleri, etkisi altındaki NATO vasıtasıyla daha da detaylı bir söylemle NATO'nun ülkemizdeki illegal örgütlenmeleri vasıtasıyla gerçekleştirdiğinden hareketle, bu örgütlerin mutlaka dağıtılması ve üyelerinin cezalandırılması gerekmektedir. NATO şemsiyesi altında bu gerçekleştirilemiyorsa, tam bağımsız ve demokratik bir Türkiye için NATO üyeliğinden çıkma seçeneği de düşünülmelidir.
Faili meçhul cinayetleri araştırma komisyonu kurulmalıdır. Bu komisyon aracılığıyla Türkiye geçmişiyle yüzleşmelidir. 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde idam edilenlerin TBMM tarafından iade-i itibarlarının yapılması için gerekli adımlar atılmalıdır. Darbe dönemlerinde ekonomik, siyasi, sosyal ve ailevi olarak zarar görenlerin tespiti ile ilgili bir Meclis araştırma Komisyonu kurulması gereklidir.''

Yeniçeri: ''35. madde kaldırılmalı''

MHP Ankara milletvekili Özcan Yeniçeri, darbeyi kurumsallaştıran yapıların kaldırılması gerektiğini belirterek, MGK'nın bunlar arasında olduğunu kaydetti. Yeniçeri, Siyasi Partiler Yasası, askeri Okulların müfredatlarının gözden geçirilmesi, TSK İç Hizmet Yönetmeliğinin 35. Maddesi'nin kaldırılması ve Genel Kurmay Başkanlığı'nın Milli Savunma Bakanlığına bağlanması gibi önerilerini getirdi.

Özdağ: ''Darbe müzeleri kurulsun''

AKP Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ da TBMM kampüsü içerisine darbelere karşı ve milli iradeye atıf yapan bir ''özgürlük ve demokrasi anıtı'' dikilmesini önerdi. Özdağ, Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük şehirlere tüm askeri darbeleri anlatan ''darbe müzeleri'' açılmasını da istedi.
Özdağ, önerilerini şöyle sıraladı:
''12 Eylül 1980'e kadar işlediği öne sürülen siyasi suçları ile ilgili yeniden yargılanma hakkı verilmelidir. Ülkemizde binlerce insan teröre kurban gitmiştir ve darbe dönemlerinde bu olayların gerçek failleri değil çoğu zaman masum insanlar cezalandırılmış. Onun için bir iade-i itibar değil yeniden yargılanma hakkı daha makul görülmelidir. Bu yargılama sonucunda beraat edenlerin maddi ve manevi tüm zararları tazmin edilmelidir.

Darbelerin sorumlularının tümünün yargılanması sağlanmalıdır. Hayatta olmayanlar da gıyaplarında yargılanmalı ve gerekli hüküm verilmelidir. TSK;dan re'sen emekli edilenlerin yeniden yargılanma talepleri kabul edilmeli ve bunun sonucunda geriye dönük borçlanmalarına imkan sağlanmalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri'nden çıkarılmasına ilişkin kesinleşmiş yargı kararları olmadan, idari işlemlerle TSK'dan ilişiği kesilen askeri öğrencilerin ödedikleri tazminatları geri ödenmelidir.

''Darbe dönemi yasaları revize edilmeli''

TBMM'de, darbe dönemlerinin ekonomik ilişkilerini, darbecilerin mal varlıklarını ortaya çıkaracak bir araştırma komisyonu kurulmalıdır. 28 Şubat döneminde mağdur edilen öğrencilerin, kamu görevlilerinin, kurum ve kuruluşların bütün hakları iade edilmelidir. 28 Şubat döneminin yargı kararları bir şekilde gözden geçirilmelidir ve bu mağdurlara yeniden yargılanma hakkı tanınmalıdır. Darbe dönemi yasaları revize edilmelidir.
27 Mayıs'tan 28 Şubat'a kadar bütün darbelerin ve muhtıraların sorumlularının isimlerinin verildiği sokakların, caddelerin, okulların, kamu kurum ve kuruluşlarının, statların ve spor salonlarının isimleri behemehal değiştirilmelidir.''

 

CHP ve MHP'li üyeleri de sorulmasını istedikleri soruları komisyona iletti

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu'nun CHP ve MHP'li üyeleri, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sorulmasını istedikleri soruları komisyona ilettiler.
CHP, Başbakan Erdoğan'a 10 soru yöneltti. CHP'nin yönelttiği sorular arasında özetle şunlar bulunuyor:
- Dolmabahçe görüşmesinden sonra TSK mensuplarına yönelik operasyonlar yapıldı. Bu görüşmelerde neler konuşuldu?
- 2003-2004 yılında gerek MİT gerekse diğer devlet kurumlarının aracılığı ile askerlerin darbe teşebbüsü içinde olduğuna dair bilgi sahibi olmanıza rağmen neden bu teşebbüse karşı bir hareket içinde olmadınız? O gün sizi bu darbe veya muhtıra teşebbüsüne karşı koymak için bir girişimde bulunmanızı engelleyen korkular nelerdi?
- 28 Şubat sonrası AKP'nin ortaya çıkışı ve 27 Nisan e-muhtıra sonrası yükselişi arasında birçok bağlantı yapılıyor. Siz böyle bir bağlantı olduğunu düşünüyor musunuz? AKP, 28 Şubat sürecinin bir ürünü mü?
- 12 Eylül Askeri darbesinin Kenan Evrenin yargılanmasıyla gerçekten aydınlatılacağını ve sorumlularının cezalarını alacağına inanıyor musunuz?
- 28 Şubat yargılamaları sürecinde onlarca asker, subay yargılanmak üzere cezaevlerine koyuldu, aynı hassasiyeti binlerce kişinin, ailenin mağdur olduğu 12 Eylül askeri darbesinin yargılanması sürecinde gösterilmemesi hakkında ne düşünüyorsunuz?''

 

MHP'nin soruları

MHP Ankara Milletvekili Özcan ise Başbakan Erdoğan'a yöneltilecek soruları ana başlıkta topladı. Yeniçeri'nin komisyona sunduğu sorular arasında şunlar bulunuyor:
-27 Nisan elektronik tehdidini nasıl anlamlandırıyorsunuz? 27 Nisan eğer bunu muhtıra ya da tehdit olarak algıladıysanız, bunu verenler hakkında hangi işlemleri yaptınız?
- Dolmabahçe görüşmesiyle, 27 Nisan bildirisinin arasında bir ilişki var mıdır? Dolmabahçe'de Yaşar Büyükanıt ile ne konuşuldu? Ne müzakere edildi? Dolmabahçe de bir mutabakat söz konusu olmuş mudur?
- 2002 yılından sonra hükümetinize karşı sayısız darbe planı yapıldığı iddia edilmiştir. Hükümet karar alırken ya da karar verirken bu planların etkisi olmuş mudur?
Bu arada, BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, BDP'nin Başbakan Erdoğan'a yönelteceği soruları yarın komisyona teslim edeceklerini bildirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler