''2008 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'' Çetin Altan'a

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki; Türkiye artık ne Çetin Altan'ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkum eden bir Türkiye'dir, ne de Nazım Hikmet'i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye'dir. O alıngan, o vehimler üreten Türkiye, artık yerini özgüvene bırakmıştır'' dedi.

Yayınlanma: 02.02.2009 - 08:05
Abone Ol google-news

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından gazeteci yazar Çetin Altan'a değer görülen ''2008 Yılı Kültür Sanat Büyük Ödülü''nü Aya İrini'de düzenlenen törenle verdi.

Ödül töreninde konuşan Erdoğan, bu ödülün Türkiye semasında renkli bir gökkuşağı olan değerli yazar, romancı, siyasetçi, gazeteci Çetin Altan'a verilmiş olmasından memnuniyet duyduğunu ifade etti. Erdoğan, Türkiye'nin demokrasi tarihine denk bir düşünce serüveni izleyen, düşünceleri için bedel ödeyen, üslup ustası Çetin Altan'ı Türkiye adına, demokrasi ve özgür düşünce adına sevgi ve şükranla selamladığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, ilk eseri ''Üçüncü Mevki''yi 1946'da yayınlayan ve o günden bugüne aralıksız düşünce üreten, 62 yıl boyunca kesintisiz eser veren Çetin Altan'ın daha nice eserler vermesi temennisinde bulundu.

Bu büyük ödülün 1979 yılından beri verildiğini hatırlatan Erdoğan, ülkede bilim, sanat, edebiyat, düşünce ve estetik adına taş üstüne taş koyan büyük düşünce ve gönül sahiplerini minnetle, şükranla yad etmenin boyunlarının borcu olduğunu söyledi. Başbakan Erdoğan, yakın tarihte düşünce serüveninin meşakkatli bir yolculuk olduğunu ifade ederek, ''Farklılıkların kabulü kolay olmamış, kemikleşen ön yargılar, tahammülsüz anlayışlar düşünceyi ağır şekilde cezalandırmış, bedelini ise bütün Türkiye ödemek zorunda kalmıştır'' dedi.

Bu zorlu yolculukta direnç gösteren, ülkesinden umudunu kesmeyen, bedel ödemek pahasına düşünce sevdasından vazgeçmeyen, otoriter anlayışlara boyun eğmek yerine, eğip bükmeden gerçeği söyleyen aydınların, bilgelerin ve yazarların öncülüğünün büyük önem taşıdığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hiç kuşkusuz onlardan biri Çetin Altan'dır. Geriye doğru baktığımızda içimizi burkan acıların çoğu kez üretilmiş vehimlere ve korkulara dayanması bugün bile aşabilmekte güçlük çektiğimiz birçok soruna kaynaklık etmektedir. Kuşkusuz herkes Çetin Altan gibi yaşadıklarından, maruz bırakıldığı zorluklardan güleryüzlü bir felsefe çıkaramamış, kırgınlıklar, küskünlükler, açık uçlu yaralar, yeni toplumsal sorunlara yol açmıştır.''

Özeleştiri imkanı

Ödül törenlerinin birer teşekkür, takdir ve vefa numunesi olma özelliklerinin yanı sıra aynı zamanda öz eleştiri imkanı sunduğunu belirten Erdoğan, yazar Çetin Altan ve daha birçok düşünce adamının yaşam öyküsünün de kişisel değil, bir anlamda Türkiye'nin öyküsü olarak da görülebileceğini vurguladı.

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: ''Bütün gelgitlerin, med cezirlerin, fırtınaların olduğu, tıpkı Türkiye gibi zor yol alan bir serüven. Bu serüvende hem güleryüzlü hem yakıcı bir eleştiri var, mizah var, akıl var, birikim var. Her kalemi ele alışında tazelenen umut ve heyecan var. Bu birikimin, bu sonsuz entelektüel tecessüsün sonucu olarak bugün elimizde roman, tiyatro, deneme, tarih incelemesi, politik analiz, gezi kitabı, hatıra ve mizah türlerinde yayınlanmış, dünya dillerine çevrilmiş 40 tane eser var. Eleştirel akıl olmadan, eleştiriye tahammül olmadan yol alamayız. Söz olmadan, yazı ve fikir olmadan uygarlık iddiamızı gerçekleştiremeyiz. Farklı düşünmek asla birbirimizi anlamaya en azından anlama çabasına mani olmamalıdır. Demokrasinin temeli, tahammül duygusudur. Eleştirel aklın, farklılıklar arasında diyaloğun geçerli olmasıdır. Her türlü düşünceye saygı duyulmasıdır. Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki Türkiye artık ne Çetin Altan'ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkum eden bir Türkiye'dir, ne de Nazım Hikmet'i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan Türkiye'dir. O alıngan, o vehimler üreten Türkiye, artık yerini öz güvene bırakmıştır.''

Erdoğan, bugün Türkiye'nin ideal noktaya ulaştığının belki söylenemeyeceğini, ancak düne göre çok daha iyi bir noktada bulunduğunu ve çok daha iyiye doğru ilerlemek için güçlü bir irade ve kararlılığa sahip olunduğunu söyledi.

Başbakan Erdoğan, ''Türkiye, Çetin Altan'ın ısrarla vurguladığı gibi enseyi karartmamış, umut kapılarını kapatmamış içine kapanmaktan kurtularak dünyaya açılmıştır'' diye konuştu.


Belgesel gösterildi

Klasik müzik konseriyle başlayan törende Çetin Altan'ın hayatına ilişkin Nebil Özgentürk'ün hazırladığı belgesel gösterildi.

Törende konuşan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, düşünce ve yazım yaşamına büyük hizmetler vermiş Çetin Altan'a teşekkürlerini sunmak için bir araya geldiklerini söyledi. Bakanlığının, Türkiye'nin kültür ve sanat yaşamına büyük hizmetleri geçmiş yurttaşlara küçük bir teşekkür için düzenlediği bu ödüllerin otuz yıllık hikayesi bulunduğunu belirten Günay, daha önce bu ödüllerin Yaşar Nabi Nayır, Sezai Karakoç ve Prof. Metin Sözen gibi isimlere verildiğini hatırlattı.

Günay, Altan'a bu ödülü vermenin bir çok gerekçesinin bulunabileceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: ''Elli yılı aşkın süredir yazının her alanında büyük eserler vermiş Çetin Altan'ın sadece köşe yazıları, sadece oyunları, sadece romanları, bu ödülü almak için yeterlidir. Ama benim oyum şahsen bir başka nedenden. Sayın Altan'ın yazım yaşamı, aşağı yukarı Türkiye'nin demokrasi yaşamıyla eş ve bu ülkede demokrasi hangi iniş çıkışları yaşamışsa, hangi sıkıntıları ve sancıları yaşamışsa, sayın Çetin Altan bütün bunların bedellerini ödemiş. Bütün yaşamında bir anlamda demokrasiyle yaşamı özdeşleşmiş ve bütün o iniş çıkış dönemlerinde bütün kara dönemlerinde o devirlerin egemenlerine itibar etmemiştir. Hep halkın iradesini, hep halkın özgürlüğünü, hep halkın eşitliğini, emeği, bilgiyi, bilimi savunmuştur. Demokrasiyi savunmuştur.''

Bakan Günay, şunları kaydetti: ''Kırk yıl önce parlamentoda çoğunluğu oluşturan iktidarın başbakanının parmak işaretiyle sayın Çetin Altan neredeyse linç edileyazmış. Bugün parlamentoda sadece çoğunluğu oluşturan değil milletin yüreğinde ve parlamenter çoğunluğu oluşturan bir iktidarın Başbakanının elinden Çetin Altan bir teşekkür belgesi alıyor bu Türk demokrasisinin güzel bir gelişimi, büyük bir mesafe Türk demokrasisinin çoğulculuğun, çok sesliliğin, çok kültürlülüğün bir ahenk içinde, bir ebru bir nakış güzelliği içinde, büyük bedelleri vererek bugüne gelmesinde, emeği geçen herkese minnetlerimi sunuyorum. Sevgili Çetin Altan'ı ve onun gibi bedel ödeyen herkesi bütün kalbimle selamlıyorum.''
 

Çetin Altan'ın konuşması

Törende konuşan Çetin Altan da 1943 yılında, 9. sınıftayken adını ilk defa basılı gördüğünü, ve ''Bir kalem ve bir kağıtla bilinmez bir okyanustan sonra'' bugün Aya İrini de olduğunu söyledi.

Çağdaşlığın basamaklarının sanatın, kalemin ve bilimin merdivenleriyle kurulduğunu ve insanlığın ortak bir yazgısı bulunduğunu anlatan Altan, Dostoyevski'lerin, Rembrandt'ların, Beethoven'ların bulunduğu yerlere küçük bir karanfil takabilmenin, mutluluğunu yaşamak için kendi zihninin lezzetini tattığını kaydetti.

Bu ödülün kendisine verilmesine çok şaşırdığını da ifade eden Altan, ''O kadar çok şaşırdım ki bu büyük ödül lafını duyduğum zaman, bir muazzam sürpriz düştü üstüme. Herkes biraz kuşkuyla bakar yazı adamlarına, şaşırdım kaldım. Gönül ister ki, elli yıl sonra bu ödüle benim adım için 'büyük yanılgı olmuş' denmesin. Zaman gösterir bunu da'' diye konuştu.

Sözlerini ''Çakıl Taşları'' adlı şiirle noktalayan Altan'ın konuşmasını, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Bakan Ertuğrul Günay sahnede ayakta dinledi. Törende daha sonra Başbakan Erdoğan ve Kültür ve Turizm Bakanı Günay birlikte, Altan'a ödülünü takdim etti.
Törenin ardından kokteyl düzenlendi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler