Edebiyat parçalayan nutuklar/1

DP'li vekilin Meclis'teki konuşmasından: Bu uğursuz kızıl kuduz Türk milletini ısırmak için hırlarken...

Yayınlanma: 25.12.2012 - 12:16
Abone Ol google-news

1929-1938 yılları arasında sık sık cezaevine giren Nâzım Hikmet, 1938 yılında askeri öğrencileri isyana teşvik ettiği savıyla açılan Donanma davaları nedeniyle 28 yıl 4 ay hapse mahkûm edilmiştir. 17 Ocak 1938’den beri tutukludur. İstanbul, Ankara, Çankırı ve Bursa’da “Dört Hapishaneden” şiirler yazmaktadır. 29 Ocak 1947’de CHP Giresun Milletvekili Ahmet Ulus, “Son günlerde kendini daha fazla gösteren komünist tahrikleri üzerinde, İstanbul’da sıkıyönetim komutanlığı tarafından yapılan tahkikatın durumu ve sonuçları” hakkında açıklama istediğinde İçişleri Bakanı Şükrü Sökmensüer, “Türkiye’de komünizan faaliyetin 1919-1925, 1925-1928, 1928 ila 1935, 1935 ila 1945 ve 1945’ten bugüne kadar olmak üzere beş safhada açıklanabileceğini” vurgulayarak uzun uzun bu “safha”ları anlatır. Sökmensüer, 1. safhada TKP’nin kuruluşunu anlatırken, 2. ve 3. ve 4. safhalarda Nâzım Hikmet’in adını anar:

“İkinci safhada komünist faaliyeti gizli cereyan etmiştir. Şefik Hüsnü ve Nâzım Hikmet başta olmak üzere 38 komonist İstanbul’da tevkif edilerek İstiklal Mahkemesi’ne verilmiş, bunlardan Şefik Hüsnü mahkemece 15 yıl hapse mahkûm edildiğinden Avrupa’ya kaçmıştır. (...) 1928’de İstanbul’da 45 kişilik bir komünist şebekesi yakalanmış ve 1935 senesine kadar İzmir’de, Ankara’da, Trabzon’da, Adana ve Samsun’da muhtelif zamanlarda komünist yuvaları tespit edilmiştir. Bu devirde şiir ve edebiyat gerekse ilim sahasındaki faaliyet örtülü olmuştur. Nâzım Hikmet’in şiirleri şöhret kazanmış, Mark’sın, Engels’in ve diğer Marksistlerin eserleri tercüme edilerek aydınların mütalaasına sunulmuştur. (...) Dördüncü safhada 1938 ve 1939’a kadar Deniz Harb Okulları öğrencileri ile Yavuz harb gemisi mürettebatı arasına hulul teşebbüsleri meydana çıkarılmıştır. (...) Başta Nâzım Hikmet olmak üzere birtakım şairler ve romancılar sanat kisvesi altında komünist fikir ve inançlarını yaymağa başlamışlardır ki, bu neşriyat genç ve heyecanlı dimağlarda az çok müessir olmuştur.”

Sökmensüer, “Son söz adaletindir” diye sözlerini tamamlar.

‘Hepsini asalım!’

1950 yılında Adnan Menderes başbakandır. 13 Temmuz 1950’de Meclis’te af yasası görüşmeleri sırasında temel tartışmalardan biri Nâzım Hikmet’in af kapsamına girmesinin engellenmesidir. Nâzım Hikmet 12 yıldır cezaevindedir. DP Tokat milletvekili Ahmet Gürkan, Nâzım Hikmet’in de kapsama girmesi olasılığının altını çizer:

“...Askeri Ceza Kanunu’nun işte 94. maddesi... Memlekette ismi, sözüm ona sanatı senelerdir bizi işgal eden Nâzım Hikmet, işte bu madde ile mahkûm olmuştur. Arkadaşlar, mesele Nâzım Hikmet meselesi değildir. Mesele Türk milletinin varlığı davasıdır.”


Ahmet Gürkan, Meclis Başkanvekili tarafından “madde üzerinde konuşmaya” çağrılınca daha da celallenir:

“Arkadaşlar, komünizmden bahsetmiyorum, Moskofizmden bahsediyorum, madde üzerinde konuşuyorum. Evet bu uğursuz kızıl kuduz Türk milletini ısırmak için hırlarken, onun ağzından sızan salyaları yalıyanları elbette tecziye edeceğiz.”

 

Affedersek milliyetçi gençleri kırarız

14 Temmuz 1950 günü de tartışmalar sürer. DP’li Remzi Oğuz Arık “Nâzım Hikmet’i hapsettik kurtulduk. Ya o maskeli komünistleri ne yapacağız” diye sorar. DP’li Şevket Mocan “komünistin siyasi mahkûm değil, vatan haini olduğunu” ifade ederken, tüm komünistlerden kurtulmak için toptancı bir öneri getirir: “Hükümet bu af kanunuyla bir satırlık ‘Komünist haini vatandır. Cezası idamdır’ diye sarih ve esasen vaat ettiğimiz bir kanunla buraya gelmeli idi.” Ulaştırma Bakanı Tevfik İleri “Nâzım Hikmet’in komünistliğinden şüphe etmek gaflet etmek olur” der ve şöyle devam eder:

‘Nâzım Hikmet kahraman bir komünisttir’

“Nâzım Hikmet daha dün hapishanede, benim kalbimin bir yarısı Yunanistan’da her sabah kurşuna diziliyor, o bir yarısı Çin’de kurşuna diziliyor, dedi. Tahmin ederim ki, kalbinin geri kalan bir parçası da Kore’de kurşuna diziliyor. Bir kerre Nâzım Hikmet mutlak surette komünisttir, kendisi dahi inkâr etmemiştir, cesur bir komünisttir, kahraman bir komünisttir, ama komünisttir. Nâzım Hikmet komünistlikten mahkûm edilmiş değildir. Biz komünistleri affetsek dahi Nâzım Hikmet işi halledilmez. Nâzım Hikmet Türk ordusuna ve Türk bahriyesine kundak sokmak suçundan mahkûm edilmiştir.

(...) Dahası var, Nâzım Hikmet kupkuru bir Nâzım Hikmet değildir. Avrupa’da, Amerika’da ve dünyanın neresinde bir komünist teşekkül varsa orası Nâzım Hikmet için bayrak açmıştır, Türk hükümetinden Nâzım’ı alacağım, diyor. Biz saf ve temiz kalplerimizle acıyarak bu adamı dışarı çıkardığımız gün bütün komünist cihan Nâzım Hikmet’i ellerinden aldık diye övünecektir. Bu memlekette ve bu memlekete bağlı tertemiz yüz binlerce milliyetçi Türk genci, gözünü dört açmış aman Nâzım Hikmet’i affetmeyin diye yalvarmıyor mu? Bunu affettiğimiz gün bu gençlerin kalblerini kıracağız. İstirham ediyorum, bu davayı hıyaneti vataniye davası olarak ele alalım.”


Nâzım Hikmet’i kapsam dışında bırakmayı amaçlayan önerge kabul edildi. Ancak, DP’liler Nâzım Hikmet’i kapsam dışında tutmaya çalışsalar da sonuç alamadılar. Nâzım Hikmet komünistlikle değil, Askeri Ceza Kanunu’na göre “askeri isyana teşvik”le suçlanıyordu. Ayrıca genel indirimle ilgili maddede yapılan değişiklik de Nâzım Hikmet’e yaradı. 12 yıl 7 ay hapis yatan Nazım Hikmet, DP’nin çıkardığı af kanunuyla özgürlüğüne kavuştu...  


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler