'Modernlik?' sergisi açıldı

İstanbul Modern’in yeni sergisi 'Modernlik?' Fransa ve Türkiye’den Manzaralar, modernleşmenin günümüz sanatına olan etkilerini araştırıyor. Comité Colbert’in sponsorluğunu üstlendiği, bugün açılan 16 Mayıs’a dek sürecek sergi, sanatçıların modernleşmeyle hesaplaşmalarını ve modernlik olgusunu ele alıyor.

Yayınlanma: 15.01.2013 - 21:11
Abone Ol google-news

Çelenk Bafra ve Levent Çalıkoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği sergi, 11 sanatçının 17 eserine yer veriyor.

Görsel sanatların bir yandan eleştirdiği öte yandan sayısız araştırma alanı açan bir kaynak olarak gördüğü modern hayatın dinamiklerine odaklanan sergide Nevin Aladağ, Fikret Atay, Kader Attia, Ayşe Erkmen, Cyprien Gaillard, Thomas Hirschhorn, Pierre Huyghe, Chris Marker, Sarkis, Hale Tenger ve Nasan Tur yer alıyor.

Dünya, sosyo-ekonomik yapıların dönüştüğü, teknoloji ve sosyal medya kullanımının iç içe geçerek karmaşık ilişkiler oluşturduğu bir dönemden geçiyor. Modernlik? sergisi ise, modernliğin geride bıraktığı tortuların hayatımıza nasıl sızdığını ortaya çıkarmaya çalışıyor. Türkiye’nin modernleşme sürecindeki rol modellerinden olan Fransa’dan ve Türkiye’den sanatçılara yer veren sergi, modernliğin farklı biçimlerde sürekli karşımıza çıkan kalıntılarının bugünü ve geleceği nasıl dönüştürebileceğini tartışmaya açıyor.

Fransa ve Türkiye’den sanatçılara yer veren sergi, yirmi birinci yüzyılda modernliğin algılanışını sorgulayan çalışmalardan oluşuyor. Sergi, sanatçıların modernliğe yaklaşımlarının değerlendirilmesi için fırsat yaratırken, estetik anlayışı, toplumsal okumalar ve ütopyalara dair yeni önerilerin belirlenmesini sağlıyor.

Açılış öncesi gerçekleşen basın toplantısında İstanbul Modern’in yedi yıl önce Fransa ile başlattığı kültürel işbirliğini yeni projelerle geliştirerek sürdürdüğünü belirten İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, “Modernlik? Fransa ve Türkiye’den Manzaralar sergisi köklü  geçmişe sahip olan Türkiye ve Fransa  kültürlerinin, tarih boyunca etkileşim içinde ortaklıklarını besleyerek, günümüze taşımayı amaçlıyor” dedi.
Sergide Fransa ve Türkiye’den 11 sanatçı yer alıyor

Kişisel deneyimleri ve büyüdüğü ortamın da etkisiyle göçmenlik, çok kültürlülük ve kültür çatışmaları hakkında düşünen Nevin Aladağ, yerleştirme, video, fotoğraf ve performansla ortaya koyduğu çalışmalarında kentsel gerçeklik ve modern kent yaşamını ele alır. Yoğun bir gözlemin ürünü olan yapıtları belgesel unsurlar barındırmakla birlikte şiirseldir.
 
Fikret Atay, belgesel estetiğine yakın, yalın, doğrudan ve doğal bir üslup ve incelikli bir kurgu tekniğine sahiptir. Görsel ve işitsel simge, kod ve imgeler kullanarak aidiyet ve kimlik kavramlarının tarihsel ve coğrafi bağlamlarını irdeler. Sosyokültürel meseleler etrafındaki zaman ve mekanın temsili üzerine düşünür ve modernleşme etkisiyle dönüşen geleneksel yaşama bakar.
 
Günlük gerçeklerin farkındalığını belli bir siyasi bilince dönüştüren Kader Attia, tüketim toplumunun fantazmagorik öğelerini parçalara ayırır, beklenmedik benzetmelerle, anlamın ortaya çıkmasını sağlayarak, “günümüz dünyasının referans noktası eksikliğini ve uyurgezer gibi ilerlemesini” aşar.
 
Yapıtlarında mekanı temel bir unsur olarak ele alarak mekana özgü enstalasyonlar yaratan Ayşe Erkmen’in çalışmaları çeşitli mekan ve bağlamlardan yola çıkar, çoğunlukla fiziksel anlamda yer değiştirmeleri ya da yerinden çıkarmaları algısal ve epistemolojik kaymalar sağlamak için kullanır.
 
Cyprien Gaillard, inşa ve yıkımı birbirini tamamlayan eylemler olarak gösteren tarihselliğe büyük önem verir. Konut binalarını yıkılmadan hemen önce veya görkemli bir şekilde yıkılırken fotoğraflar.  

Thomas Hirschhorn, heykelleriyle çağdaş sanatın biçimsel akımlarıyla oynayarak seyirciyle mesafesiz bir karşılaşma yaratır ve yakın bir diyalog kurar, Dünyadaki konumunu ifade etmeyi, reklam seraplarıyla birlikte sunularak etkisi daha da şiddetli kılınan bilgi parçalarını bantlarla birleştirmeyi, dünyayı yeniden anlamlandıran büyük düşünür ve sanatçılara anıtlar dikmeyi tercih eder.
 
Gerçek ve kurgunun arasındaki yakın ve belirsiz ilişkiliyi sorgulayan eserleriyle Pierre Huyghe, ortak belleği ve zaman ile ilişkimizi sorgulayarak yeni kutlama şekilleri icat eder.  Çalışmaları, film ya da enstalasyon biçimini almadan önce performatif yanlarıyla ön plana çıkar. Görsel önerilerinin merkezinde kurguyu gerçekliğin alan-zamanına oturttuğu durumlar yer alır.
 
İlk kullanıcılarından biri olduğu bilgisayarın gelişiyle tam bir dönüşüm için giren teknolojik ortamda imgeye dair meseleleri inceleyen fotoğrafçı, yazar ve sinemacı Chris Marker, görselleri derleyerek birbirlerine anlamlı biçimde bağlayıp herkesin anlayabileceği bir dil oluşturur. Öte yandan da görselleri, belleği ve zamanı geri çağırabilen bir “küresel köy” modelinin ortaya çıkmasını sağlar.
 
Bellek ve anı gibi kavramlara odaklanan Sarkis, çoklu düşünsel katmanlarla oluşturduğu yapıtlarında sanatsal pratiğin kültürel ve tarihsel belleğiyle kişisel deneyimlerinden yola çıkar. Çalışmalarında yoğun anlamlarla yüklü sembolik öğelere yer verir ve bunları sıklıkla kavramsal sanat, tiyatro, sinema, mimarlık ve müzik tarihinden referanslarla bağdaştırır.
 
Yapıtlarında uygarlığın, ilerlemenin ve modernleşmenin evrensel boyutta yarattığı yıkım ve sıkıntıları işleyen Hale Tenger, kimlik, kültür ve aidiyet kavramlarına bağlı olarak göç, sınırlar ve ayrımcılık gibi meseleleri inceler. Videolarında ve alışılmışın dışında malzemelere yer verdiği enstalasyonlarında siyasal tarihe ve insan psikolojisine dair referanslar kullanır.  
Bireyin kent ve toplumla ilişkisini ele alan çalışmalarıyla tanınan Nasan Tur, çalışmalarını video, enstalasyon, fotoğraf, performans ve kamusal alana müdahale gibi farklı araçlarla ortaya koyar ve izleyicinin de rol alabileceği alanlar yaratmaya önem verir.  
Modernlik kavramının farklı yönlerden tartışıldığı sergi katalogu

Serginin katalogunda, İstanbul Modern Küratörü ve sergi küratörlerinden Çelenk Bafra, İstanbul Modern Şef Küratörü ve sergi küratörlerinden Levent Çalıkoğlu, Prof. Dr. Nilüfer Göle, Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman ve Centre Pompidou küratörlerinden Emma Lavigne’in yazıları bulunuyor. Sergiye Paralel Etkinlikler

Modernlik? Fransa ve Türkiye’den Manzaralar sergisi boyunca İstanbul Modern’de  sergiye paralel eğitim programları, film gösterimleri gibi çeşitli etkinlikler düzenlenecek.
İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü, sergiye paralel olarak olarak Eğitim  Sponsoru  Garanti Bankası’nın katkılarıyla, çocuklar, gençler ve aileler için Modern Zaman Atölyeleri başlıklı  özel bir program tasarladı. İstanbul Modern Sinema, belgeselden kurmacaya, fotoğraftan videoya, şiirden tasarıma sanatın birçok farklı dalında verdiği eserleriyle tanınan sergi sanatçılarından Fransız sinemacı Chris Marker’ı 13 filmiyle anıyor. 7- 17 Şubat tarihleri arasında gerçekleşecek Heykeller de Ölür isimli program, Temmuz 2012’de aramızdan ayrılan, kendi deyimiyle ‘bilinmeyen filmlerin ünlü yönetmeni’ Chris Marker’ın 60 yılı aşkın sanat hayatı boyunca türlere sığmayan, hareketli imgeyle fotoğrafın, metinle görselin arasındaki ilişkiyi araştıran, kendine özgü sinema anlatımıyla oluşturduğu filmografisinden bir kesit sunuyor.

İstanbul Modern Kütüphane’de, sergi sanatçılarının katalogları ve sanatlarına yönelik yayınlar yayınlar yer alıyor. İstanbul Modern Mağaza’da, serginin kapsamlı kataloğunun yanı sıra sergi sanatçılarının çalışmalarından esinlenen çeşitli tasarım ürünleri bulunuyor.
Modern Zaman Atölyeleri İstanbul Modern Eğitim ve Sosyal Projeler Bölümü, Modernlik? Fransa ve Türkiye’den Manzaralar sergisine paralel olarak, Eğitim Sponsoru Garanti Bankası’nın katkılarıyla çocuklar, gençler ve aileler için özel bir eğitim programı tasarladı. Modern Zaman Atölyeleri adını taşıyan programda çocuklar, gençler ve aileler müzenin uzmanları ile sergideki yapıtları inceliyor, izlenimlerinden yola çıkarak sanat çalışmaları yapıyorlar. Programda 4-5 ve 6-7 yaş grubu için Sihirli Ayna, 8-10 yaş grubu için Sandık İçi Atölyesi, 11-13 yaş grubu için Bayrak Tasarım Atölyesi adlı etkinlikler düzenleniyor. Ayrıca aileleriyle birlikte 3-5 yaş grubu Benim Tombik Kürem, 6-10 yaş grubu ise Gündüz Başka Gece Başka adlı etkinliklere katılıyor.
 

“Heykeller de Ölür” Chris Marker Filmleri

İstanbul Modern Sinema, 7-17 Şubat tarihleri arasında belgeselden kurmacaya, fotoğraftan videoya, şiirden tasarıma sanatın birçok farklı dalında yaptığı çalışmalarla tanınan Fransız sinemacı Chris Marker’ı 13 filmiyle anıyor. Heykeller de Ölür isimli program, Temmuz 2012’de aramızdan ayrılan, kendi deyimiyle ‘bilinmeyen filmlerin ünlü yönetmeni’ Chris Marker’ın 60 yılı aşkın sanat hayatı boyunca türlere sığmayan, hareketli imgeyle fotoğrafın, metinle görselin arasındaki ilişkiyi araştıran, kendine özgü sinema anlatımıyla oluşturduğu filmografisinden bir kesit sunuyor. Chris Marker, ünlü yönetmeni “21. yüzyıl insanın prototipi” olarak anan arkadaşı ve ortağı Alain Resnais, Akira Kurosawa ve Costa Gavras gibi sinemanın büyük isimleri ile işbirlikleri yaptı. Heykeller de Ölür programı kapsamında gösterilecek filmler arasında yer alan, Helsinki Olimpiyatları’nın bir belgeseli niteliğinde olan Olimpiya 52, yönetmenin ilk filmi. Marker’ın siyah-beyaz fotoğraflardan kurguladığı radikal bir bilim kurgu olan Dalgakıran, Terry Gilliam’ın 1995 yılında Oscar adayı olan 12 Maymun filmine ilham vermişti. Güneşsiz, Afrika’dan Japonya’ya uzanırken hafıza ile zaman ilişkisini sorgulayan bir seyahat filmi. Marker’ın 1960 ve 70’lerdeki yeni sol hareketinin yükseliş ve inişini incelediği Havanın Dibi Kırmızıdır, yönetmenin kendi ifadesiyle “üçüncü dünya savaşından” sahnelerden oluşuyor. Sanatçının, Alain Resnais ile birlikte çektiği ve Afrika heykelleri üzerinden sömürgecilik üzerine bir tür kompozisyon filmi olan Heykeller de Ölür ise programa ismini veriyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler