Vitrindekiler

Kısa kısa özetlerle vitrinde öne çıkanlar...

Yayınlanma: 17.01.2013 - 08:49
Abone Ol google-news

Anlatırsam Belki Geçer/ Fügen Kıvılcımer/ Hayal Yayınları/ 96 s.

Fügen Kıvilcımer içinden geçtiğimiz sürece iyi bir gözlem ve irdelemeyle yaklaşıyor. Bu anlatı ölküler içinde titiz bir bir çalışmanın ayrıntıları gözleniyor şiirsel bir dili ve söylemi elden bırakmadan. Öyküleri okursanız belki hafifler ağrılarınız, sızılarınız, sancılarınız, acılarınız ve gözyaşlarınız.
 

Refik Bey... Refik Fersan ve Hatıraları/ Murat Bardakçı/ Pan Yayıncılık/ 166 s.

Refik Fersan'ın hatıraları, iki devrin romanı bir bakıma; Osmanlı'nın son yıllarıyla Cumhuriyetin ilk yıllarının... Okuyucu, hatıralarda sadece geçmişin parlak musiki yaşamını değil, can çekişen bir imparatorluğun aristokrat sınıfında yaşanan çizgiyi koruma mücadelesini ve genç cumhuriyetin ilk sancılarını bulacak. Murat Bardakçı bu kitabında, Türk müziğinde 18. yüzyılın son çeyreğinde başlayan modernleşme hareketlerini ve Refik Fersan'ın yaşamıyla musikisini ele alıyor. Bunu de Fersan'ın hatıratının tam metni izliyor.

Sır'ın Ardı/ Zeki Karaaslan/ Kanguru Yayınları/ 64 s.

Zeki Karaaslan Çukurova'da doğdu, okudu, emekli oldu; orada yaşıyor. Sır'ın Ardı'nda 52 şiir yer alıyor. İlk kitabından bu yana pastoral, yer yer mistik öğelere de uzanan bir şiirin izin sürüyor. Kutsal kitapların şiirsel dilinden de yararlandığını duyuran bir eğilimi var. Deneme ve eleştiri alanında da kitapları bulunan Karaaslan'ın yaygın ve yerel birçok dergide şiirleri yayımlanıyor. Kitaba adını veren şiirde şöyle diyor: '' Dokunurum yalanın ateşine, kurusun,/Huyumu Nesimi'den ödünç almışım''

A, Aşkın da İlk Harfidir/Süreyya Filiz/ HayaL Yayınları/ 96 s.

İlk kitabı 'Şiirimin Resmi' 2001 yılında yayımlanan Süreyya Filiz, ikinci kitabında 61 şiirini bir araya getirmiş. Adana'da yaşayan Filiz, kentteki devingen edebiyat ortamının çalışkan şairlerinden. 2008'den bu yana 'Karayazı Edebiyat' dergisini çıkarıyor. Süreyya Filiz, Çukurova coğrafyasını, şiirini besleyen kaynaklardan belki de en önemlisi olarak görüyor.

Sinema Estetiğine Giriş/ Ömer Saydam Uysal/ İkinci Adam Yayınları/ 220 s.

Bir sanat yapıtı, sezgi ile de kavranabilir ve ondan böylece zevk alınabilir. Anca bu tam bir zevk ve kavrama olabilir mi? Acaba olabildiğince tam bir estetik yaşantı nasıl gerçekleşebilir? Elimizdeki kitap bu sorunun yanıtını vermeye çalışıyor ve şöyle diyor: Bu yaşantı sanatın dilini bilmekle olanaklıdır. Bu da yetmez, estekik olaya katılan tüm aktörler bilimsel olarak ele alınmalıdır. Nedir bu aktörler: Yapıt, sanatçı, izleyici ve onun psikolojisi ve yargısı.

Dünyaya Neden Batı Hükmediyor (Şimdilik)/ Ian Morris/ Çeviren: Gül Çağalı Güven/ Alfa Yayınları / 827 s.

Tarih Batının hakimiyetiyle bir sona ulaşamamıştır. Gelişme paradoksu geri kalmışlığın avantajları hâlâ işlemektedir: Toplumsal gelişme dürtüsünü harekete geçiren yenilikçilik ile onu yıkıma uğratan güçler arasındaki yarış hâlâ devam ediyor. Aslına bakılırsa bu yarışın her zamankinden daha fazla kızışmış olduğunu öne sürüyor yazar. Yeni gelişme ve yıkım türleri yalnızca coğrafyayı değil biyoloji ve sosyolojiyi de dönüşüme uğratma vaadinde ya da tehdidinde bulunuyor. Çağımızın büyük sorusu, Batı'nın hükmetmeye devam edip etmeyeceğidir. Ian Morris bir bütün olarak insanlığın, felaketin bizi sonsuza dek yıkmasından önce, büsbütün yeni bir tür varoluşa doğru yeni yeni bir atılım yapıp yapmayacağını sorguluyor.

Fransız Devriminden İkinci Enternasyonale/ Murray Bookchin/ Çeviren: Devrim Keskin/ Dipnot Yay./ 378 s.

Yirminci yüzyılın aykırı düşünürlerinden biri olan Murral Bookchin'in, devrimci geleneğin zayıflaması, devrimler çağının eski ve yeni kuşakların bilincinden/belleğinden silinmeye yüz tutması karşısında duyduğu derin kaygı sonucu kaleme aldığı bu dört ciltlik eser, o büyük devrimlerin özneleri olan halkların/kitlelerin/'taban' oluşumlarının kuramsal ve örgütsel yapılarına ışık tutmakta, her bir devrimin arka planındaki toplumsal, ekonomik, kültürel ve politik gelişmelere odaklanmakta. Serinin bu ikinci cildinde genelde modern tarihin, özeldeyse Fransız tarihinin bir anlamda en fırtınalı halk ayaklanmaları olan 1830 Devrimi, 1848 Devrimi ve 1871 Paris Komünü ele alınıyor.

Pier Paolo Pasolini/ Selahattin Yıldırım/ Agora Kitaplığı/ 236 s.

Selahattin Yıldırım'ın hazırladığı 'Pier Paolo Pasolini' kitabı, ünlü yönetmenin doğumundan ölümüne, şairliğinden romancılığına, sinema yönetmenliğinden tiyatroculuğuna, eleştirmenliğinden futbolculuğuna kadar bütün hayatını ve düşüncelerini toparlayan, muazzam ilgileri olan Pasolini'nin hayat ufkunu okura eksiksiz biçimde yansıtan, doyurucu bir çalışma.

Tüm Hastalıkların Şahı: Kanserin Biyografisi/ Siddhartha Mukherjee/ Çeviren: Zeynep Arık Tozar/ Domingo Yayınları / 538 s.

Siddhartha Mukherjee, yıllar örce Oliver Sacks'ın 'Karısını Şapka Sanan Adam' ile başardığı gibi, çoğumuzun 'bilmeyi seveceğimizi bile bilmediğimiz' bir alanda, kanser alanında etkisinden kolay kolay çokamayacağımız bir metinle çıkıyor karşımıza. Kitabın arka kapağındaki alıntıda özetlendiği gibi, büyük bir yazarın elinden çıkmış mükemmel bir kitap 'Tüm Hastalıkların Şahı ' Kanserin Biyografisi.'

Kaygılı Yıllar/ Salahi R. Sonyel/ Remzi Kitabevi/ 478 s.

Gizli Belgelerle Kurtuluş Savaşı'nın Perde Arkası (1918-1923) Osmanlı topraklarında üstünlük, etki ve çıkar sağlamak için yarışan ve çatışan yayılmacı devletler, Büyük Savaş'tan yenik çıkan İstanbul Hükümeti'ne Mondros Bırakışması'nı dayatmışlardı. Amaç Anadolu'nun işgali ve Türklerin geldikleri bölgeye, Orta Asya'ya sürülmesiydi. Sevr Antlaşması'yla ise can çekişen Osmanlı Devleti'ne son darbenin vurulması planlanmıştı. Ancak Türk ulusal güçleri, korkunç bir tehdit oluşturan bu oldubittiye karşı halkı coşturarak direnişi başlatacaktı. Anadolu'da yaşanan bu kaygılı yılları, gizli İngiliz belgelerine dayanarak ele alan Salahi Sonyel'in yeni araştırması, yakın tarihimize ışık tutuyor.

Türk Evini Hayal Etmek/ Carel Bertram/ Çeviren: Mehmet Ratip/ İletişim Yayınları/ 392 s.

Türk Evi dendiğinde herkesin aklına gelen, hemen tarif edilebilen görsel bir imge vardır. Sokağa doğru uzanan çıkıntılı üst katlarıyla ahşap iskeletli evlerdir bunlar. Carel Bertram, edebiyata, kanonik anlatılara, bazen karikatürlere ve hatıralara yoğunlaşarak Türk Evi imgesini tartışıyor. Hafıza temsil olmaksızın varolamaz ön kabulüyle Türk evi imgesi nasıl üretilmiş, nasıl yaşayabilmiş, hangi anlamlaraa geleceğe kalabilmiş sorusunu irdeliyor.

Hasta Öyküler/ Gökçe Parlakyıldız/ Varlık Yayınları/ 72 s. 2012 Yaşar Nabi Nayır Öykü Ödülü'ne değer görülen Gökçe Parlakyıldız mektup, günlük, röportaj gibi çok çeşitli biçimlerde kaleme aldığı öykülerinde dünyanın adaletsizliğine ruhsal arızalarıyla isyan eden mağdurların hayatlarını anlatıyor. Farklı yörelerin dil zenginliğini taşıyan Hasta Öyküler umutsuz, karamsar, saplantılı bireylerin etrafında tanrıyı, kaderi, varoluşu sorgularken, okuru da bu amansız sorgulamanın tanığı olmaya çağırıyor.

Düşmanla Oynamak/ John Carlin/ Çeviren: Elif Ersavcı/ Ayrıntı Yayınları/ 236 s.

İnsanlığın lideri Nelson Mandela'yı 27 yıllık hapis hayatında ayakta tutan hayal, Martin Luther King'inkiyle aynıydı: Gün gelip, ülkesindeki insanların ten rengiyle değil, diğer kişilik özellikleriyle değerlendirilmesi. İşte bu kitap, hayatı bu hayalin peşinde sürekli mücadeleyle geçen Mandela'yı merkez alıyor. Güney Afrika'da, Mandela'nın henüz hapishanedeyken hükümetle temas kurduğu 1985 yılından başlayıp, bunu izleyen on yıllık zaman diliminde, iktidarın beyazların yönetiminden çoğunluk siyahların yönetimine barışçıl bir şekilde geçişini anlatıyor.

Kahrolsun Sömürgecilik/ Ho Chi Minh/ Çeviren: Murat Sabri Şaşzade/ Doruk Yayımcılık/ 304 s.

Ho Chi Minh Vietminhin kurucusu ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti'nin başkanı Ho Chi Minh, Japonları ve Fransız sömürgecileri yenerek Vietnam Savaşı ve bu savaşı izleyen yıllar boyunca ABD'nin ve uluslararası emperyalist-kapitalist sistemin nefret ettiği bir karakter haline geldi. Küreselleşme karşıtı eylemci Walden Bello, Ho Chi Minh'in neden hâlâ dünyanın her yerindeki anti-emperyalistler tarafından okunması gerektiğini gösteriyor.

Bir Otoanaliz İçin Taslak/ Pierre Bourdieu/ Çeviren: Murat Erşen/ Bağlam Yayınları/ 142 s.

Pierre Bourdieu, Bir Otoanaliz İçin Taslak kitabı için şöyle diyor: 'Vakti zamanında hem ne kadar yapmacık hem de ne kadar aldatıcı olduğunu yeterince söylediğim otobiyografi türüne kendimi kaptırmak niyetinde değilim. Sadece, bir oto-sosyoanaliz için bazı öğeleri bir araya getirmeyi ve açıklamayı denemek istiyorum. Olağan yanlış anlaşılma korkusunun çok ötesine giden çekincelerimi saklamıyorum. Gerçekten de özellikle sosyal sahada kat ettiğim güzergâhın bağladığı sosyal dünyaların fiili bağdaşmazlığı sebebiyle, bizzat kendim sosyolojinin araçlarıyla buna ulaşmaktan emin olmadığım için okuyucunun da, bana göre uygun olan bakışı anımsatmaya varacağım tecrübelere dayanabileceğinin güvencesini veremeyeceğim duygusunu taşıyorum.'

Barbarlıktan Uygarlığa Politika ve Devrim/ Okan Gökay Emgengil/ Berfin Yayınları/ 450 s.

Okan Gökay Emgengil bu kitabına, uygarlıklar kavramıyla girerek Doğu/Batı çelişkisinin çarpıcı bir sorgulamasını yapıyor. İnsanlığın barbarlık-uygarlık aşamasından tekrar barbarlığa geçiş sürecini anlatıyor. Emgengil okuyucuyu, Politikanın kendisi, kurumları, kaynakları, ayrılmaz parçası demokrasi, siyasal ideolojiler, devrimler ve stratejik rekabet merkezleri arasında, çarpıcı bir yolculuğa çıkarıyor. Politika konusunda, Eski Yunan'dan günümüze kadar bize anlatılan birçok kavramın gerçekleri yansıtmadığını düşünen yazar, fena halde kandırıldığımıza inanıyor.

Ölüme Götüren Yazılar/ Yayıma Hazırlayan: Nuri Kayış/ Tanyeri Kitap/ 272 s.

Türkiye'de bir 'derin güç' olgusu var. İktidarı zorla ele geçirmek isteyenler, hangi cephede olduğuna bakmaksızın tanınmış gazeteci, yazar ve aydınları da ölüm listelerine yazıyorlar. Bir gazeteciyi, bir yazarı, bir aydını öldürerek onun seslendirdiği düşünceleri yok etmek mümkün değildir. Ölüme götüren yazılarda işlenen sorunların, farklı boyutlarda da olsa günümüzde hâlâ tartışılıyor olması hayret verici. Bu yazılar aslında perde arkasındaki katilleri de ele veriyor. Düşünceleri nedeniyle öldürülen gazetecileri genç kuşakların daha yakından tanımasına imkân sağlaması ve ülkemizde düşünce ve ifade özgürlüğünün gelişmesine katkıda bulunması ölçüsünde kitap amacına ulaşmış olacaktır. RTÜK eski Başkanı Gazeteci-Yazar Nuri Kayış'ın yorumuyla hazırlanan bu kitap, düşünceleri nedeniyle yaşamlarını yitirenlere bir saygı duruşu.

Siyah Sardunyalar/ Nilgün Şimşek/ Yitik Ülke Yayınları/ 350 s.

Son paralel, son nokta! Ne fark eder? Sözden dönmenin yükü her yerde aynı Şafak! Kötü biten bir kahramanlık oyunu, sıfırı tüketmiş anneler, babalar, telef olmuş çocuklar, çiçek bahçesinde uyuyan bir güzel, masal kahramanlarının derdine düştüğü rüyalarda' Rüyaları gerçek olsa' Gerçek bir zehir' Ne demişti? ''Dürüstlük ve sevgi ne kadar yalnız kelimeler...'Nilgün Şimşek hikâye kitabından sonra, şimdi de Siyah Sardunyalar adlı romanla çıkıyor karşımıza.

Şehir Meydanında Fıçı Yuvarlamak/ Enis Batur/ Kırmızı Yayınları/ 390 s.

Sinop'un Diogenes'i, birçoklarının gözünde Sokrates'in çılgın versiyonu, fıçısını şehir meydanında yuvarlama nedeni sorulduğunda, amansız ironisini göreve çağırmıştı: 'Herkes bir şeyler yapıyor, fıçımı ondandır yuvarlıyorum'. Bir uyanık duruş, bir tetikte kalış ve bekleyiş cümlesi. Zor zamanlardan geçiyoruz diyemeyiz, daha zor zamanlar biliyoruz, daha da zorlularını tanımamız işten değil. Yazı insanı, çekildiği kovukta uykusuzluğunu ağırlayadursun, dışarı çıktığında elinden tek gelenin fıçısını yuvarlamak olacağını anlamakta gecikmez. Çıkar yolu, önüne dikilen Dünya'yı ve Hayat'ı aralamak, kalın perdenin arkasında bekleyen loş kesitlere gözünü dikmek, seçebildiklerini imbikten geçirmektir. Enis Batur Şehir Meydanında Fıçı Yuvarlamak'la edebiyatseverlerin yeniden karşısında.

Devrimin Kızları/ Carolyn Cooke/ Çeviren: Gizem Şakar/ Ayrıntı Yayınları/ 86 s.

1968. Cape Wilde kasabasındaki prestijli ama maddi sıkıntılar içindeki bir erkekler okuluna, müdürünün bütün itirazlarına rağmen kayıt esnasında yapılan bir hata nedeniyle ilk kez bir kız öğrenci kabul edilir: Carol Faust on beş yaşında, siyah, parlak, dik başlı bir kızdır. Peki, erkekler okulunda ilk kız olmak nasıl bir şeydir? Carolyn Cooke, genç kızların ve kadınların yaşamları, babası olmayan kızların yaşadığı dipsiz çaresizlik, radikal bir toplumsal değişimin zirvesindeki seçkin bir New England kasabasındaki paternalist iktidarın yarattığı erozyon hakkında son derece zeki ve duygulara hitap eden bir roman yazmış. Devrimin Kızları, tarihin önemli anlarını simgeleyen karakterlerle kurulmuş başarılı olay örgüsüyle dramatik bir toplumsal roman. Romanın tek bir cümlesinin bile havada asılı kalmasına izin vermeyen Cooke gerçeği kurguyla öyle iyi harmanlamış ki her bir satırı okura bir tür meydan okuma hissi veriyor; kadınların özgürleşmesinin şafağını, cinsel devrimde seslerini duyurabilmek için verdikleri haklı mücadelelerini hatırlatıyor.

Gökyüzü Sineması/ Onur Caymaz/ İletişim Yay./ 240 s.

'Çarşıdan geçerken her yerde yalnız olduğunu düşündün. Her yerde. Işıkların gözlerini artık ne kadar ağrıttığını, o kırık gözlüğü yaptırman gerektiğini; dişlerin sapsarı, dişçiye gitmenin şart olduğunu; kendini yenilemeye mecbur olduğunu, tıraş kolonyasına ihtiyaç duyduğunu; nefes alıp verişlerini kontrol etmen, konuşurken boğuluyormuş gibi davranmaman, heyecandan tıkanmaman, soğuk havada ağzından çıkan dumanların arasında kaybolmaman, birine inanman, bir uysallığa sığınman, yanağın okşanışında ellerin kaydığına, dudağın öpüldüğünde daha da güzel olacağına, başkası tarafından okşanmış saçın, aynı bedendeki eller tarafından taranmışı hakir göreceğine' Eşyanın fikrine inanman gerekir. Aşk inanmaktır. Söylemiştim.' Onur Caymaz, Gökyüzü Sineması'ndaki iki uzun öyküsünde birbirine değen, çarpışan hayatları ve hayattan vazgeçmemek için direnen insanları anlatıyor.

Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü/ Arif Tekin/ Berfin Yayınları/ 334 s.

Arif Tekin, 'Bilinmeyen Yönleriyle Hz. Muhammed'in Ölümü' isimli bu çalışmasında Kuran'daki bazı ayetleri, İslam literatüründeki güvenilen hadisleri, yerine göre müsnedleri, tabakat ve siyer kitaplarını, tefsir, sebeb-i nüzul denilen ayetlerin sebep-sonuç ilişkilerini kanıt olarak kullanarak, Hz. Muhammed'in en yakın çevresi tarafından iktidar hırsı yüzünden, nasıl bir cinayete kurban gittiğini çarpıcı ve bilimsel bir şekilde anlatıyor. Yazar, kutsal dinleri ve kaynaklarını, medeni ve ilmi çerçevede ele alıp değerlendirirken rasgele saldıran boş saldırıları kesinlikle onaylamıyor. Arif Tekin bu çalışmasını 'tabulara karşı mücadele veren, kurtuluş yolunu geçmişte ve insan ötesinde değil; insanoğlunun kendisinde arayan, evrensel barış için çaba harcayan ve bu yolda çözüm üreten, fedakârlık gösteren tüm duyarlı insanlara' ithaf ediyor.

Spinoza'yı Anlamak/ Hadi Rizk/ Çeviren: Işık Ergüden/ İletişim Yayınları/ 284 s.

On yedinci yüzyıl felsefesinin önde gelen düşünürlerinden Spinoza, dönemin Hıristiyan Avrupa'sında Yahudilerin yaşadığı sıkıntılara karşıt Altın Yüzyıl'ını yaşayan Amsterdam'daki refah ve özgürlük ortamında sonradan cemaatten dışlanmasına sebep olacak fikirlerini dile getirmeye başlar. Düşüncelerini Descartes okumalarıyla geliştirip onlara cevaben yazdığı metinlerle kendi konumunu belirler, batıl inançlar ve yanılsamaları saf dışı bırakan bir sistem oluşturur. Spinoza'yı Anlamak, sonsuzun yapıları ve deneyimin gerilimi gibi konuları ele alırken, gerçeğin tamlığı, tözün nedenselliği gibi Spinoza etiğinin temel kavramlarını açıklıyor. Bu kavramlardan faydalanarak birey, doğa yasası, toplumsal sözleşme, politik iktidar, ortak hak, rasyonel arzu gibi evrensel kavramları tartışıyor. Hadi Rizk'in bu çalışması, Spinoza'nın Ethica, Tractatus Theologico Politicus ve Tractatus Politicus gibi eserlerinin temelini oluşturan kavramları sistematik bir yapı çerçevesinde irdeleyerek, Spinoza'yı anlamak isteyenlere bir başlangıç kaynağı oluşturuyor.

Müzikte Alımlama/ Özkan Manav, Mehmet Nemutlu/ Pan Yayıncılık/ 295 s.

'Müzikte Alımlama', dinleme edimini etkin bir zeminde tanımlamaya, okura, müzik temelli bir bakış açısı sunmaya gayret eden bir kitap. İki bölümden oluşan kitabın ilk bölümü dinleyici odaklı bir alımlama çerçevesi kurmayı deniyor. İkinci bölüm ise, müzik alımlaması için kurulan bu çerçeveyi, Bach, Beethoven, Chopin, Brahms, Debussy, Şostakoviç, Schönberg, Webern, Usmanbaş ve Xenakiz gibi dünün ve bugünün usta bestecilerinin yapıtları arasından seçilmiş on iki müzik örneği üzerinde deneyerek, okura bir 'birlikte dinleme' önerisi sunuyor. Kitabın bir de bu örnekleri elinizin altına sesli olarak getiren bir CD'si var.

Büyük Türk/ Henk Boom/ Çeviren: Lon Mutlu Briet, Gül Özlen/ Kitap Yayınevi/ 330 s.

Ona Avrupa'da 'Büyük Türk' denirdi. Türkiye tarihine ise Kanuni Sultan Süleyman olarak geçti. Avrupa onu 'Muhteşem Süleyman' olarak da tanıdı. 1520-1566 arasındaki kırk altı yıllık padişahlık döneminde Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları Tuna nehrinden, Fırat nehrine, Kırım'dan Mısır'a kadar genişlemişti. Bu döneme Osmanlı'nın Altın Çağı deniyordu. Osmanlı tehdidi Avrupa'da Osmanlı'nın ötekileştirilmesine, olumsuz bir 'Türk' imgesi kurulmasına yol açtı. Henk Boom, Kanuni'nin izini sürerek farklı sonuçlara vardı. O dönemde Osmanlı medeniyeti hakkında bilinenler asgari düzeydeydi. Zengin kültürü görmezden gelinirken ona atfedilen 'barbarlık' imgesi ise Hıristiyan propagandasının bir ürünüydü. Henk Boom, Rodos, Budapeşte, Viyana, Saraybosna, İstanbul ve Amasya'da birçok tarihçi ile görüştü. Büyük Türk'ün zengin mirasının bulunduğu yerleri ziyaret etti ve sorular sordu.

Ana Babalık: Kuram ve Araştırma/ Yayına Hazırlayan: Melike Sayıl, Bilge Yağmurlu/ Koç Üniversitesi Yayınları/ 428 s.

Ana babalık, evrensel ve yerel nitelikler gösteren, çocuklar üzerindeki kimi etkileri öyle hemen

gözlenemeyen ve kolaylıkla anlaşılamayan, çok yönlü ve karmaşık bir olgudur. Araştırmacılar, ana babanın çocuğun gelişimi ve sosyalleşmesindeki rolünü anlama çabalarını uzun yıllardır, gayretle sürdürmektedirler. Bu kitap, ana babalık konusundaki ulusal ve uluslararası çalışmaları, kuram ve güncel araştırma bulgularını kapsamlı şekilde ele almaktadır. Ana Babalık: Kuram ve Araştırma kitabı, yirmi iki araştırmacının katkı yaptığı on dört bölümden oluşmaktadır. Her bir bölüm, ana babalığa dair farklı bir konuyu inceleyerek o alandaki çeşitli bakış açılarını vermekte, yeni araştırma sorularına zemin oluşturacak tartışma ve analizler içermektedir. Kitap, başta psikoloji olmak üzere, sosyal bilim ve eğitim alanlarında çalışanlar ve ana babalık konusuna ilgi duyanlar için değerli bir kaynak niteliğinde.

Kar İzleri Örttü/ Yayına Hazırlayan: İlknur Özdemir/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 296 s.

Lapa lapa yağan kar, yaklaşan yılbaşının telaşı ve bir cinayet ya da birkaç cinayet. Bu kitabı elinize aldığınızda karşılaşacağınız üç öğe bunlar. Bu üç öğe etrafında örülmüş tam yirmi öykü, yirmi farklı hikâye. Kimi uzun kimi kısa ama birbirine hiç benzemeyen bu öykülerin her biri sizi yazarının hayal gücüyle dokunmuş alışılmadık dünyalara, farklı olaylara, tuhaf insanlara götürecek. Kâh bir otobüste bir suça tanık olacaksınız kâh aşk yüzünden işlenen bir cinayete; kâh sevdiğinizi öldüreceksiniz kâh bir romanın içinde cinayet işleyip katil olacaksınız ya da çocuk katiller göreceksiniz. Fantastik dünyalara götüreni de var, çamlar altında romantik bir ortama da, başka ülkelere de. Ama hepsinde kar yağıyor, hepsinde cinayet işleniyor, ister istemez. Eski bir yüzyılda geçeni de var, rüyalarda işleneni de bu cinayetlerin. Yağan karın romantikliğine ya da donduran soğuğa kanın kırmızısı karışıyor hep. Yirmi yazarımızın kimi ilk kez bu türde bir öykü yazdı, ricamız üzerine; hatta ilk kez öykü yazdı, roman dışında.

Film Dilinde Mahrem/ Serazer Pekerman/ Metis Yayınları/ 260 s.

İspanya, İran, Danimarka ve Türkiye'nin, Almodóvar, Kiarostami, Lars von Trier, Zeki Demirkubuz, Nuri Bilge Ceylan gibi öne çıkan yaratıcı-yönetmenleri tarafından üretilmiş kadın merkezli filmlerin ortak özellikleri üzerine yetkin bir inceleme. Pekerman hikâyelerin merkezinde yer alan kadınlara odaklanıyor ve bu karakterlerin film mekânıyla kurduğu bağlara, Deleuze ve Guattari'nin geliştirdiği şizoanaliz perspektifinden, 'kadın-oluş' ve 'azınlıksal' kavramlarının imkânlarından yararlanarak bakıyor.

Bilme İstenci Üzerine Dersler/ Michel Foucault/Çeviren:Kerem Eksen/ İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları/304 s.

Michel Foucault, delilik, cinsellik, suç gibi konuları işlediği kitaplarında, genellikle doğal ve tarihdışı bir kategori olarak ele alınan insanın, aksine, tarihsel olarak inşa edilmiş olduğunu göstermeyi amaçlıyordu. Bilme İstenci Üzerine Derslerde Foucault, bu inşa sürecinin Antik Yunandaki temellerine, bilgi ve hakikat sorununa yöneliyor. Aristotelesten günümüze Batı düşüncesinin tartışılmaz önkabullerinden biri, insanın doğası gereği bilgiyi arzuladığıdır. Buna göre, insandaki bu doğal arzu ve beraberindeki yetiler sayesinde, bilgi anlayışımızın merkezinde yer alan mevcut doğru-yanlış sistemi oluşmuş, bilgiyle hakikat arasında özsel bir ilişki tesis edilmiştir. Michel Foucault, bu ilk derslerde, bu önkabulleri geniş çaplı bir sorgulamaya tabi tutuyor ve bilgiye yönelik arzumuzun hiç de doğal, evrensel ve tarihdışı olmadığını ispat etmeye girişiyor.

Kapitalizmin Kara Kitabı/ Çeviren: Kerem Kurtgözü/ Evrensel Basım Yayın/ 424 s.

Kapitalist ekonomi ve politikanın yönetim mekanizmalarında bulunanların yanı sıra tekelci sermayenin denetimindeki yazılı, görsel ve işitsel medyanın köşe başını tutan aydın ve gazeteciler de, sosyalizmin yenilgisinden aldıkları güvenle, kapitalizmin olabilecek en müreffeh, en özgürlükçü toplum olduğunu bir şarkı nakaratı gibi tekrarlıyorlar. Yaşananları ve yaşanmakta olanları gözlerden saklamaya çalışırken, kapitalizmi yere göğe sığdıramıyorlar. Fransız yayınevi Le Temps Des Cerises'in girişimiyle bir araya gelen seçkin, ilerici Fransız aydınları, gözalıcı bir parlaklık altına gizlenmek istenen kapitalizmin ortaya çıkışından bugüne, icraatlarının en genel hatlarıyla bir dökümünü çıkarmaya giriştiler. Ortaya Kapitalizmin Kara Kitabı adını fazlasıyla hak eden kara, iğrenç bir tablo çıktı. Bu hacimli kitap, kapitalizmin, ortaya çıkışından bugüne kadarki kötülük ve şuç tarihinin küçük bir bilançosu.

Osmanlı Sosyalist Fırkası ve İştirakçi Hilmi/ Hamit Erdem/ Sel Yayıncılık/ 334 s.

Osmanlı'nın son dönemi ile Cumhuriyet'in hemen öncesinde kurulan ilk sosyalist partiler, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve ardından aynı çevrenin kurduğu Türkiye Sosyalist Fırkası'dır. Söz konusu partiler, 1910 - 1922 yılları arasında İstanbul'da faaliyet göstermiş; dönemin bütün ideolojik ve siyasi rüzgârlarından etkilenmiş, hem İttihatçı diktatörlüğüne direnmiş hem de işgal ordularının denetimindeki İstanbul'da sosyalizmin 'Osmanlı amele sınıfıyla' buluşmasına öncülük etmiş özgürlükçü hareketlerdir. Bu araştırma, Osmanlı Sosyalist Fırkası ve Türkiye Sosyalist Fırkası'nın var olduğu tarihsel dönem içinde; hareketin yöneticilerini, faaliyetlerini, yayın organlarını, programlarını, diğer partilerle ilişkilerini o günün belgelerine başvurarak ele almaktadır. Her iki partinin 'Reisi' sıfatıyla başkanlığını yürüten 'İştirakçi' veya 'Sosyalist' lakaplı Hüseyin Hilmi Bey'in Türkiye 'sol' hareketindeki yeri; 'kişiliği, mücadelesi ve meçhul bir şekilde öldürülmesi' bu tarih içinde yanıtı aranan bir başka sorudur.

Umut Yolu/ Stéphane Hessel, Edgar Morin/ Çeviren: İsmail Yerguz/ Say Yayınları/ 86 s.

Stéphane Hessel 95 yaşında Fransız yazar, filozof ve diplomat. Türkiye'de, yaklaşık 30 dile çevrilen, Fransada satışı 2 milyonu aşan Öfkelenin adlı kitabıyla tanınıyor. Edgar Morin ise 91 yaşında Fransız yazar, filozof ve sosyolog. Her ikisi de Direniş savaşçısı olan yazarlar ülkerinde izlenen kör siyasetin bilincine vararak, insanları ölümcül miskinliklerinden uyandıracak olan, evrensel nitelikte bir uygarlık siyasetinin, bir yurttaş hareketinin mümkün ve gerekli olduğunu ileri sürüyor ve umudun yolunu açıyorlar. Yeşil enerjileri, dayanışmacı ekonomiyi, megapollerin insanileşmesini, eğitimi, kültürü hedef alan düzenlemeleri önceleyen; endüstriyel tarımı, nükleer enerjileri, parazit aracıları, savaş sanayisini, savurganlık ekonomisini dışlayan; finans kapital ejderhasına, etnik-dinsel çatışmalara, biyosferin bozulmasına karşı çıkan bu yeni siyaset, liberter, sosyalist, komünist ve çevreci kaynaklardan besleniyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler