Allah adına yemin kalkıyor

Tanığın yapacağı yeminin şekli değiştiriliyor. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun değişmesinin ardından tanıklar, ''Allah'ım ve namusum üzerine yemin ediyorum'' yerine, ''Sorulacak sorulara doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyorum'' diyecek.

Yayınlanma: 07.02.2009 - 07:47
Abone Ol google-news

TBMM Adalet Komisyonu'nda, 458 maddelik Hukuk Muhakemeleri Kanunu Tasarısı'nın, bugün 51 maddesi görüşüldü.

Bu maddelerden 45'i kabul edilirken, 6'sı daha sonraki toplantılara bırakıldı.

Bugün kabul edilen maddelere göre, tanık duruşmaya davetiye ile çağrılacak. Ancak, davetiye gönderilmeden taraflarca hazır bulundurulan tanık da dinlenebilecek. Tanığa davetiye, gerektiğinde telefon, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilecek.
 

Mazeretsiz gelmeyen tanık zorla getirtilecek

Mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık, zorla getirtilecek ve gelmemesinin neden olduğu giderleri ödemeye ve 500 TL'ye kadar disiplin para cezasına hükmolunacak.

Tanık olarak çağrılan kişi, tanıklık yapmaktan çekinebilecek.

Tasarıyla, koruyucu aile ve çocukları ile koruma altına alınan çocuk arasında, evlatlık bağına benzer sıkı kişisel ilişkilerin varlığı kabul edilerek, bu kişilere tanıklıktan çekinme hakkı tanınacak.

Sır nedeniyle tanığın tanıklıktan çekilebilmesine olanak da tanıyan tasarıya göre, kanuni bir sebep göstermeden tanıklıktan çekinip yemin etmeyen veya göstermiş olduğu sebep mahkemece kabul edilmemesine rağmen tanıklık yapmaktan çekinenlere, 500 TL'den 5 bin TL'ye kadar para cezası verilecek. Bu yüzden ortaya çıkan giderler de tanığa yüklenecek.

Mahkeme, kendisine sorulan sorulara cevap vermeyen veya yemin etmemekte direnen tanığa, 15 günü geçmemek üzere disiplin hapsi verecek.

Tanığa, dinlenmeden önce, gerçeği söylemesinin önemi, gerçeği söylememesi halinde, yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı, doğruyu söyleyeceği konusunda yemin edeceği, gerekirse diğer tanıklarla yüzleştirileceği anlatılacak.
 

Tanığın yapacağı yemin

Tasarıyla, tanığın yapacağı yeminin şekli de düzenleniyor.

Buna göre, tanık yemin ederken, hakim de dahil olmak üzere salonda bulunan herkes ayağa kalkacak.

Hakim, tanığa, ''Tanık sıfatıyla sorulacak sorulara vereceğiniz cevapların gerçeğe aykırı olmayacağına ve bilginizden hiç bir şey saklamayacağınıza, namusunuz ve kutsal saydığınız bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyor musunuz?'' diye soracak.

Mevcut düzenlemeye göre, ''Allahım ve namusum üzerine yemin ediyorum'' diyen tanık da ''Sorulacak sorulara, hiç bir şey saklamadan doğru cevap vereceğime namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerler üzerine yemin ediyorum'' şeklinde yemin edecek.

Tanık, bildiğini sözlü olarak açıklayacak ve sözü kesilmeden dinlenecek.

Hakim, tanığın, yalan söylediğini ya da menfaat sağladığını tespit ederse, bu durumu cumhuriyet savcılığına bildirecek.

Tanığa, her yıl Adalet Bakanlığı'nca hazırlanan tarifeye göre, kaybettiği zamanla orantılı ücret verilecek. Tanık, seyahat etmek zorunda kalmışsa yol giderleri ile tanıklığa çağrıldığı yerdeki konaklama ve beslenme giderleri de karşılanacak.
 

Bilirkişiye başvurma

''Bilirkişi'' uygulamasını yeniden düzenleyen tasarıya göre, mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine veya kendiliğinden, bilirkişi görüşüne başvurulmasına karar verebilecek. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda ise bilirkişiye başvurulamayacak.

Bilirkişiler, yargı çevresinde yer aldığı bölge adliye mahkemesi adli yargı adalet komisyonları tarafından, her yıl düzenlenecek listelerde yer alan kişiler arasından görevlendirilecek. Listelerde, bilgisine başvurulacak uzmanlık dalında bilirkişinin bulunmaması halinde, diğer bölge adliye mahkemelerinde oluşturulmuş listelerden, burada da yoksa liste dışından bilirkişi görevlendirilebilecek.
 

Bilirkişinin yemin etmesi

Bilirkişilik görevinin kapsamının yapıldığı tasarıda, bunların nasıl yemin edeceği de belirtiliyor.

Listelere kaydedilmiş kişiler arasından görevlendirilen bilirkişilere, il adli yargı adalet komisyonu huzurunda, ''Bilirkişilik görevimi sadakat ve özenle, bilim ve fenne uygun olarak, tarafsız ve objektif bir biçimde yerine getireceğime, namusum, şerefim ve kutsal saydığım bütün inanç ve değerlerim üzerine yemin ederim'' şeklindeki sözler, tekrarlattırılarak yemin ettirilecek.

Hakimler hakkındaki yasaklılık ve ret sebepleriyle ilgili kurallar, bilirkişiler bakımından da uygulanacak. Ancak, bilirkişinin, aynı dava veya işte daha önceden tanık olarak dinlenmiş bulunması, bir ret sebebi sayılamayacak.
 

Bilirkişinin görev süresi 3 ayı geçmeyecek

Bilirkişi raporunun hazırlanması için verilecek süre 3 ayı geçemeyecek. Bilirkişinin talebi üzerine, kendisini görevlendiren mahkeme, gerekçesini göstererek, süreyi 3 ayı geçmemek üzere uzatabilecek.

Belirlenen süre içinde raporunu vermeyen bilirkişi görevden alınıp, yerine bir başka kimse, bilirkişi olarak görevlendirilebilecek.

Bilgisine başvurulan bilirkişi, kendisine verilen görevin, uzmanlık alanına girmediğini, inceleme konusu maddi olayların açıklığa kavuşturulması ve tespiti için, uzman kimliği bulunan başka bir bilirkişi ile işbirliğine ihtiyaç duyduğunu veya görevi kabulden kaçınmasını haklı kılacak mazereti, hemen görevlendirmeyi yapan mahkemeye bildirecek.
 

Bilirkişinin sır saklaması

Bilirkişi, görevini yerine getirirken, öğrendiği sırları saklamak, kendisi ve başkaları yararına kullanmaktan kaçınmakla yükümlü tutulacak.

Taraflar, kendilerine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde bilirkişi raporuna itiraz edebilecek.

Bilirkişiye, sarf ettiği emek ve mesaiyle orantılı bir ücret ile inceleme, ulaşım, konaklama ve diğer giderleri ödenecek. Bilirkişiler, kamu görevlisi sayılacak.

Keşfi de düzenleyene tasarıya göre, hakim, uyuşmazlık konusu hakkında, bizzat duyu organları ile bulunduğu yerde ya da mahkemede keşif yapacak, gerektiğinde de bilirkişiden yardım alabilecek.
 

Soybağının tespiti için zorla test yapılması

Komisyonda, tasarının hakimlere, ''soybağının tespiti için zorla test yapılmasına karar verme'' imkanı tanıyan maddesi de görüşüldü.

Madde üzerinde konuşan eski Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanı Hakkı Dinç, babalığın ispatının, bir ceza yargılamasına benzediğini ifade ederek, ''Bu durum tarafların isteğine bırakılamaz. O kişinin sağlığını ve geleceğini etkilemiyorsa, zorla kan veya tıbbi örnekler alınabilir'' dedi.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi üyesi Ömer Uğur Gençcan da bu konunun yeniden incelenip değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Gençcan, ''Yarın birileri, Cumhurbaşkanı ve Başbakan için 'babamdır' derse, o zaman zorla örnek alınması gerekecek. Ben yıllardır soybağı hukuku ile ilgileniyorum. Kiminle yattığını, kimden gebe kaldığını bilmeyen kadınlar var. Kan veya tıbbi örnek alınmasının zorunlu tutulması çok ciddi sorunlara yol açabilir'' dedi.

Müzakerelerden sonra, Komisyon Başkanı Ahmet İyimaya, konunun yeniden ele alınıp tartışılması gerektiğini ifade ederek, maddenin askıya alındığını bildirdi.

Komisyon, 3 haftalık çalışmasının ardından, 31 maddesini daha sonra görüşmek üzere atladığı tasarının 298. maddesine geldi.
 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler