Prof. Hirsch'in anısına

Yayınlanma: 30.03.2013 - 08:06
Abone Ol google-news

Ekim 1932 - Nisan 1952 yılları arasında, evvela İstanbul ve daha sonra da Ankara Hukuk Fakültesi’nde, Ticaret Hukuku, Fikri Haklar, Hukuk Sosyolojisi ve Felsefesi, Pratik Hukukta Metot dersleri okutan aziz hocamız E. Hirsch’i 29 Mart 1985 günü, Almanya’nın Hessen Eyaleti (Kögsfeld-Scwarld) kasabasındaki kendi evinde, yakalandığı “amansız hastalık” ve bu hastalıkla ilgili geçirdiği ameliyat sonucu 83 yaşında kaybettik, ruhu şad olsun!..

Ben, aziz hocamızın “Ankara Hukuk Fakültesi’nde” hocalık yaptığı (1944-1945) yıllarında ondan feyz almak mutluluğuna kavuşmuş binlerce öğrencisinden biriyim. Ancak, aziz hocamızın 1982 yılında Almanya’da yayımladığı “Hatıralarım” adlı kitapta da belirttiği gibi, kendisi ile öğrenicilik günlerinde başlayan ve ölümünden bir hafta öncesine kadar devam eden bir “dostluk” ilişkimiz ve muntazaman süregelen bir “mektuplaşmamız” olmuştur.

Aziz hocamız E. Hirsch’in 29 Mart 1985 günü vefat ettiği acı haberini bildiren, “aile taziye mektubunu” aldıktan sonra 3-4 gün, Ankara Hukuk Fakültesi Dekanlığı ile yanına asistan olarak alıp kendilerine akademik unvanlar verdiği iki asistanından -şahısları adına- gazetelerden birinde “taziye” ilanı vermelerini bekledim. İstanbul Hukuk Fakültesi Dekanlığı bu husustaki “vefa ve minnet” görevini hemen yerine getirdi. Ben ise sayın hocamızın “beğenisini kazanmış” bir talebesi idim, başka bir ilişkimiz yoktu. Hayatının en verimli yıllarını seve seve verdiği Ankara Hukuk Fakültesi Dekanlığı ile iki asistanının bu “derin suskunlukları” karşısında, ben, bilmecburiye, o zamanlar Türkiye’de şimdiki gibi TRT’den başka hiçbir özel televizyon kanalı olmadığı için, TRT’nin Ankara Kavaklıdere’deki -şu anda C. Başsavcılığı’nın çalıştığı- binaya bizzat giderek, “Haber Dairesi” yetkilileri ile görüşüp, hocamızın Türkiye’ye yaptığı çok büyük hizmetleri de açıklayarak -velev ki biraz güçlükle de olsa- yanımda götürdüğüm hocamızın bana imzalı fotoğrafını da vererek, hem öğleüzeri radyo haberlerinde ve hem de televizyonun akşam haberlerinde “resim görüntülü” olarak, bu çok acı haberi, bütün Türkiye’ye duyurmayı sağladım.

Aziz hocam E. Hirsch, 1982 yılında, çocukluk, öğrencilik, hocalık ve hâkimlikte geçen Almanya’daki hayatı ile Atatürk Türkiyesi’ndeki hocalık hayatını bir kitap halinde yayımlamış ve bu arada Münih’teki yayıncı aracılığı ile o kitaptan bir tane de bana lütfetmişti. Kitabın akıcı üslubu ve Atatürk Türkiyesi’ni değerlendirmesinin, biz Türkler tarafından, mutlaka bilinmesi gerektiği şahsi kanısına vararak -kitabın, hiç olmazsa Türkiye ile ilgili kısmı da olsa- Türkçeye çevrilmesi için bazı girişimlerde bulundum. Milliyet gazetesinin o zamanki Ankara Temsilcisi merhum Sayın Orhan Tokatlı’dan aldığım “olumlu cevap” üzerine, bendeki kitabı ve hocamdan istediğim “basım iznini” rahmetli Tokatlı’ya gönderdim. Aradan kısa bir süre geçtikten sonra Milliyet gazetesinin 10 Kasım 1982 tarihli nüshasında, Sezer Duru imzası altında, “Hirsch Kimdir?..” başlıklı çok güzel bir tanıtma yazısından sonra, tam bir hafta ve tam sayfa halinde hocamızın Türkiye’de geçen hocalık hayatı yayımlandı ve bu yayın onun talebeleri arasında çok büyük bir yankı uyandırdı. Yayın bittikten sonra bir haftalık Milliyet gazetesini -tam gazete olarak- “tomar” halinde kendisine gönderdim. Hocam bu yayından dolayı çok memnun kaldı, hem “çevirici” Sezer Duru hanıma ve hem de bana teşekkür mektubu gönderdi.

 

Türk Ticaret Kanunu’nu hazırladı

Büyük Atatürk’ün emri ile Milli Eğitim Bakanı Dr. Mustafa Necati ve Hikmet Bayur’un zamanında Türkiye’ye davet edilen 45-50 kadar Musevi asıllı bu Alman profesörler sayesinde başta Hukuk, İktisat, Tıp, Ezacılık, Edebiyat, Ziraat, Dişçilik... fakülteleri birer Batı üniversitesi seviyesine yükselmişlerdir. Şu anda Türkiye’de uygulanan “Gelir Vergisi Kanunu”nu İktisat Fakültesi hocası Ord. Prof. Dr. Neumark hazırlamış bulunmaktadır.

Diğer taraftan merhum hocamız E. Hirsch, İstanbul Hukuk Fakültesi’nde Ticaret Hukuku hocalığı yaptığı yıllarda, şu anda bile uygulanmakta olan 5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu”nu tek başına hazırladığı gibi, ayrıca da aynı kanunu açıklayan “Fikrî Sây” adlı iki cilt kitap da yazmış bulunmaktadır. Bence, sayın hocamızın Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ne yaptığı en büyük iyilik, bir kuruş “telif ücreti” almadan, “tek başına”, 6763 sayılı eski “Türk Ticaret Kanunu”nu hazırlamış olmasıdır.

İş Bankası Genel Müdürlüğü tarafından “finanse” edilen ve Ankara Hukuk Fakültesi’ne bağlı, “Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü”nün yayımladığı dergide çıkan iki makalemi, rahmetli hocam -benim haberim olmadan- Türkçeden Almancaya tercüme ederek, makalelerin ayrı basılarını bana göndermiş ve bu suretle de beni hayatım boyunca asla unutamacağım bir şekilde “onurlandırmıştı.” Söz konusu makalelerden birisi, Türk sanat müziğinin unutulmaz sanatkârı Sadettin Kaynak’a ait “Menekşelendi Sular, Mecnunu Leyla, Batarken Akşam Güneşi, Çile Bülbülüm Çile, Yanık Ömer” adlı şarkı bestelerini, bedeli karşılığında, noter senedi ile ölümsüz sanatçı Safiye Ayla Targan’a “devir ve temlik” ettiği halde, davalı TRT Genel Müdürlüğü’nün gerek radyoda ve gerekse televizyonda, dava dışı ses sanatçılarına okutması suretiyle “telif hakkına vaki müdahalenin önlenmesi”ne ilişkin idi. Ben o tarihte Yargıtay Ticaret Dairesi Başkanı idim ve dava Safiye Ayla hanım lehine sonuçlandı. Hocamın Almanca olarak tercüme ettiği diğer makalem ise Başbakan ve diğer bakanları kamu görevlisi sayan -benim ise uzunca bir muhalefet şerhi yazdığım- Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 14 Eylül 1983 gün ve E. 1980/1714, K. 1983/803 sayılı karar “analizi” ile ilgili idi.

*İsmail Doğanay Yargıtay Ticaret Dairesi Onursal Başkanı


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler