Muhalefete sıfır tolerans

Emek Sineması'nın yıkımını protesto eyleminde gözaltına alınan sinema yazarı Berke Göl, bu olayın çok büyük bir şeyin simgesi, bir mücadenin aşaması olduğunu söyledi.

Yayınlanma: 09.04.2013 - 07:53
Abone Ol google-news

Emek Sineması’nın yıkım projesini protesto etmek amacıyla önceki gün İstiklal Caddesi’nde toplanan gruba, polisin tazyikli su ve biber gazıyla müdahale etmesinin ardından gözaltına alınan SİYAD üyesi sinema yazarı ve İstanbul Film Festivali FIPRESCI jüri üyesi Berke Göl ile Özgür İpek, Mehmet Ferit Aka ve Hazar Berk Büyüktunca gece 23.00’te serbest bırakıldı. Savcı, dün Çağlayan Adliyesi’ne ifade vermek için gelen 4 kişinin ifadesini almadı. Soruşturmaya devam edileceği bildirildi.

Sadri Alışık Sokak’ta boğazı sıkılarak gözaltına alınan Göl şöyle konuştu, “Basın mensubu olduğumu söyledim ama dikkate almadılar. Sağlık kontrolünden sonra 3 saat gözaltında tutulduk. Savcılıktan gelen haberle bugün (dün) ifade vermek üzere bizi gece 23.00’te bıraktılar. Ünlü bir oyuncu veya tanıdık bir yüz gördüklerinde ona vurmuyorlar da ‘Bunu alırız, şunu alırız’, ‘Öğrenci tipinde kim varsa’ diyerek alıyorlar insanları. Bu da kafalarındaki ayrımı gösteriyor. Emek için sesimizi yükseltiyoruz ama, bu çok daha büyük bir şeyin simgesi. Bu bir mücadelenin aşaması. Sadece bu olayda değil her gün her yerde Hopa’da Ankara’da, üniversitelerde gördüğümüz olayların bir parçası. Muhalefete karşı sıfır tolerans var artık. Uluslararası kamuoyunun biraz daha dikkatinin çekilmesi ve barışçıl bir şekilde protestoların yapılması gerekiyor. FIPRESCI ve SİYAD’ın desteği de önemli.”

Bir sinema filminde reji asistanı olarak görev yapan, astım hastası Aka, Emek’in sokağında dövülerek gözaltına alındığını ve araca götürüldüğünü ifade etti: “Tekme atıp, bileklerimi burktular ve kelepçelediler. O sırada astım krizine girdim ve hastaneye gitmek istedim. Araç çok havasız olduğu için dışarıda beklemek istedim, ancak bu talebimi geri çevirdiler. Taksim İlkyardım Hastanesi’nde beni solunum cihazına soktular, ondan sonra düzelebildim.”

Polis tarafından burnu ve yüzünden darp edilen arkeoloji öğrencisi Büyüktunca ise olaylar biterken İstiklal Caddesi’nin ara sokaklarında gözaltına alındığını belirtti. “Etrafımı sararak üstüme koştular. Çevik kuvvet otobüsüne tekme tokat bindirildim. Bindirildikten sonra da bir polis daha yüzüme yumruk attı. Taksim İlkyardım’da ise hakkım olmasına rağmen doktorla bire bir konuşmama izin verilmedi. Polis memuru dışarı çıkmadı.”

Aralarında yönetmenler Seren Yüce, Emin Alper, oyuncu Derya Durmaz, TMMOB Mimarlar Odası’ndan Mücella Yapıcı, sinema yazarları ve SİYAD üyelerinin de bulunduğu topluluk Çağlayan Adliyesi’nde toplanarak bir basın açıklaması yaptı. SİYAD adına açıklamayı derneğin basın sözcüsü Senem Aytaç yaptı. Kültür Bakanı’nın istifaya çağrıldığı açıklamada, “‘İleri demokrasiye’ geçtiği iddia edilen Türkiye, sinemaseverlerine ve sinema sanatçılarına polis terörü uygulayan ilk ülke olarak tarihe geçmiştir. Yaratılan bu utanç tablosu karşısında Kültür Bakanı Ömer Çelik derhal istifa etmeli, saldırı emrini veren sorumlular hakkında işlem yapılmalıdır” denildi.

Oyuncular adına açıklama yapan Seren Yüce ise şunları söyledi: “Sanatçısını sahip çıkmak bir yana onları böyle bir şiddetle karşılayan Emniyet görevlilerini ve olayda sorumlu olanları kınıyoruz.”

Mücella Yapıcı ise “Bugün sinemasını savunan sanatçısına, yabancı konuklarına gazla, suyla hatta yumrukla saldıran iktidar neyi korumaktadır. Kimin mülkiyeti kimden korunmaktadır” dedi.

 

Sokak aralarında tekme tokat

*Yönetmen Erden Kıral, Emek Sineması’nın sokağına girilmesi için uzun bir süre polislerle pazarlık yaptı. Polis, önce 5 kişiyi sokağa almayı kabul etti. Polisin bu önerisi kabul edilmedi. Polis eylemcileri sokağa almama gerekçesi olarak inşaat iskelelerinin düşme tehlikesini gösterdi.

* Arbede nedeniyle ara sokaklara kaçan eylemciler polis tarafından tekme tokat dövüldü.

* Gaz bombasına maruz kalan eylemcilerden bir kısmı hastaneye kaldırıldı. Bazı eylemcilere hastanede kortizon iğnesi yapıldı.

* Kelepçelenerek gözaltına alınan eylemciler için Beyoğlu karakolu kapısında bir grup toplandı ve arkadaşlarının serbest bırakılmasını talep etti.

* Eylemciler, polis müdahalesi sonrası, gecenin ilerleyen saatlerinde Mis Sokak’ta buluşup bir kınama açıklaması yaptı.

* Polis, eylemciler dağıldıktan sonra bile uzun bir süre alandan ayrılmadı.

* Eylemciler dağıldıktan sonra bazı vatandaşlar arbede nedeniyle yerde ıslanmış, yırtılmış dövizleri topladı. Polis yerden dövizleri kaldıran vatandaşları bölgeden ayrılmaları için uyardı.

* Ünlü bir kafe, gaz bombasına maruz kalan eylemcilere su satmayı reddetti.

* Hacker grubu RedHack, gaz bombası sonrası eylemcilere su satmaması nedeniyle kafenin internet sitesini çökertti.

* Yeni Şafak gazetesi eylem haberinde polis şiddeti bilgisini vermedi. Gazete, haberi “Bir grup sinemasever Emek Sineması için yürüdü” şeklinde verdi.

* Aralarında Yılmaz Erdoğan, Sunay Akın, Mahsun Kırmızıgül, Vedat Özdemiroğlu’nun da bulunduğu pek çok sanatçı Twitter hesabında polisin eylemcilere sert müdahalesini kınadı.

* Sinema yazarları tarafından eyleme katılması için açık çağrıda bulunulan Yılmaz Erdoğan’ın eyleme katılmaması, sadece Twitter hesabından yaşananları kınaması, sosyal medyada da eleştirildi.

* Eylemden önce Emek Sineması tabelası polis yetkilileri tarafından kaldırı*dı, sinemanın kapısı ve çeşitli girişleri kapatıldı.

* Eylem, sosyal medyada da çok konuşuldu.

 

Sinema yazarı Atilla Dorsay: Emek yoksa ben de yokum

Bir fikir uğruna köşe yazarlığından vazgeçerek örnek oldum. Hiçbir konuma, pozisyona yapışmamak lazım. Vefasız bir sevgiliden ayrılabiliyorsak bundan da ayrılabiliriz. Emek için kendi çapımda eylemler yapacağımı söylemiştim. Köşe yazarlığını bırakmak birincisi oldu. İkincisi de kitap hazırlamak olacak. “İstanbul Nereye?” ve “Beyoğlu Nereye?” adlı iki kitap hazırlayacağım. Beyoğlu kitabında alt başlık “Emek yoksa ben de yokum” olabilir. Bu kitapta Emek Sineması’na yer vereceğim. Dünkü eylemde gaz bombası yedim. Bir mağazaya sığındık. Acı bir olaydı. Şehrin ana caddesinde, amacı bir sinema salonunu korumak olan bir girişim böyle şiddetle karşılanmamalıydı. Haksız, zalim ve çağdışı bir uygulamaydı.

 

Sinema yazarı Sevin Okyay: Bu emri kim verdi?

Emek Sineması eylemi gayet barışçıl bir eylemdi. Ama bu müdahalede bulanan polisin bize ne gözle baktığını gerçekten bilemiyorum. Bize karşı içten içe duyulan bir nefrete bağlıyorum. Orada yerli yabancı yönetmenler, sinema oyuncuları, yazarları ve sinemaseverler vardı. Bizim Emek’e, polisin ve diğer yetkililerin yaptığından daha kötüsünü yapmamız mümkün değil. Emek’i koruyamadıkları kesin zaten. Polisin tazyikli suyu nedeniyle yaralananlar, biber gazı yutanlar oldu. Polisin müdahalesinden herkes etkilendi. Bu emri kimin verdiğini cidden merak eriyorum. Çünkü emir vermeden yapılamaz. Böylesine uluslararası bir kültür sanat olayında gerçekten böyle bir şey beklemiyordum.

 

Yönetmen Erden Kıral: Bunun adı vandalizm

Emek Sineması’nın herhangi bir sinema salonu olmaktan öte, simgesel bir önemi vardır, biz dün bunu vurguladık. Bu salon bizden sonraki kuşağın sinema yapmaya karar verdiği bir mekândır. Biz Emek’i geri istediğimizi anlatmak için yürüdük, ancak polis bize saldırarak çok büyük bir ayıp, büyük bir suç işledi, orantısız güç uygulayarak hukuksuzluk yaptı. Aslında Emek, SGK’nin malı, bir başka değişle kamu malı. Bu salon yıkılmayacak denildi, fakat bu doğru değil. Duygusuz bir şey yapılıyor yukarıda, bunun adı vandalizmdir. Ancak biz, İstanbul’un güzelliklerini ve kültürel mirasını korumak zorundayız.

 

Yönetmen Costa-Gavras: Bellek siliniyor

Barışçıl bir toplantı sonrasında çıkan ve tam olarak neyin tetiklediği bilinmeyen şiddet olayları, bize bu toplantının asıl sebebini unutturmamalı. Önemli bir sinema, bir kültür merkezi, tahrip edilmemelidir. Bu sanki geçmiş belleğimizden bir parçayı silmek ve gelecek için önemli bir mekânı ortadan kaldırmak gibidir. Bu da politik, sosyal ve sanatsal bir hata olur. Bulunduğu yerin gerektirdiği tüm saygı ile, Başbakan’a, İstanbul’un kültürel bütünlüğünün garantörüne seslenmek istiyorum. Ondan bu salonu kurtarmasını ve ticaretin kültürden üstün gelmemesi için harekete geçmesini rica ediyorum.

 

‘Dehşetle öğrendik!’

FIPRESCI (Uluslararası Film Eleştirmenleri Federasyonu) Saygın meslektaşımız film eleştirmeni ve İstanbul Film Festivali’nin FIPRESCI jüri üyesi Berke Göl’ün, tarihi Emek Sineması’nın ortadan kaldırılmasını protesto eden bir gösteri sırasında gözaltına alındığını dehşet içinde öğrendik... Bu barışçıl protesto sırasında gaz bombasına maruz kalanlar arasında Türkiye film endüstrisinin aktörleri ve yönetmenlerinin dışında Costa-Gavras, Mike Newell, Marco Bechis de vardı.. Türk sinemacıları ve sinema eleştirmenleri, Emek Sineması’nı yok etmekle ve konseptini değiştirmekle kalmayan, aynı zamanda Türk sinema tarihinin büyük bir bölümüne adını veren Yeşilçam Sokağı’nı ortadan kaldıran bu projeye karşı çıkıyorlar.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon