Çevre kirliliği Çin'in geleceğini tehdit ediyor

Dünyanın en hızlı kalkının ülkesi Çin'de büyüme hızına paralel olarak son yıllarda tehlike boyutlarına ulaşan çevre ve hava kirliliği sorunu, devasa nüfusu ve ülkenin geleceğini tehdit ediyor.

Yayınlanma: 13.06.2013 - 13:20
Abone Ol google-news

Çevre kirliliği son yıllarda Çin'de ülkede gündemi meşgul eden konuların başında geliyor. Pekin yönetimi her ne kadar durumun farkında olsa ve kirlilikle mücadele için adımlar atsa da, özellikle başkentin hava kirliliği ve zararlı partikül oranındaki artış yaz aylarına rağmen yüksek seviyelerde seyrediyor.

Uzmanlar, hızlı büyüme sırasında çevre standartlarına dikkat edilmediğini ancak bu konuda gerekli sorumluluğun alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Şanghay Sosyal Bilimler Akademisi Ekonomi Araştırmaları Bölüm Başkanı Prof.Dr. Zuo Şüecin, yaptığı açıklamada, Çin'in 30 yıl önce başlattığı ekonomik kalkınmasının lokomotifinin, ucuz iş gücü ve çok düşük düzeydeki çevre koruma standartları olduğunu vurgu yapıyor. Zu, bu modelin sürdürülebilir olmadığı görüşünde.

"Artık nehirlerimiz temiz akmıyor"

Ülke genelinde hava kirliliğinin özellikle son birkaç yıldır ciddi boyutlara ulaştığına değinen Zuo, "Doğa ve çevre ciddi oranda kirlendi ve hatta nehirlerimiz artık temiz akmıyor" diyor. Prof. Zuo, yeni nesillere temiz çevre bırakmak adına sorumluluk almaları gerektiğini vurguluyor.

Bu arada, kirlilikte büyük etkisi olan, yüksek emisyon üreten ve havadaki PM 2,5 oranını artıran bir milyon civarındaki aracın Pekin, Tiencin şehirleri ve Hıbey eyaletinde yasaklanması ya da trafikten men edilmesi gündemde. Zira ülkede birçok araç uluslararası standartları üzerinde zararlı partikül üretiyor. Başkentin havasında ortalama PM 2,5 partikül oranının metreküpte 180 mikrogram olduğu belirtiliyor.

Hastalıklar artıyor

Özellikle büyük şehirlerdeki hava kirliliğinin "tehlikeli" seviyelere çıkması, salgın hastalıklardan, kardiyo vasküler rahatsızlık ve kansere kadar birçok hastalıkta, ayrıca bulaşıcı olmayan ve kronik rahatsızlıklarda artışa sebep oluyor.

Uzmanlar, SARS ya da son dönemde gündemde olan kuş gribinin yeni türü H7N9'un kamuoyunun dikkatini daha fazla çektiğini ancak Çin'e en büyük tehlikenin giderek artan bulaşıcı olmayan kronik hastalıklardan geldiğini söylüyor. Söz konusu artış eğiliminde çevre sorunları ve hava kirliliğine işaret ediliyor.

Dünyada havası en kirli 20 şehirden 16'sı, dünyanın fabrikası olarak bilinen ve sanayi üretimi ile dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline gelen Çin'de bulunuyor. Resmi verilere göre Çin'de 20 milyonu aşkın astım hastası yaşıyor ve dünyada astımdan ölenlerin sayısında yine bu ülke başı çekiyor. Sokaktaki Çinliler hava kirliliğinin yoğunlaştığı dönemlerde maske taksa ya da mümkün olduğu kadar dışarıya çıkmaktan kaçınsa da, görüşleri sorulduğunda genelde kanıksamış ifadelerle "yapacak bir şey yok" diyorlar.

Pek çok kimse de kapalı mekanlarda bireysel önlemler almaya çalışıyor ve hava temizleme cihazı kullanımı yaygınlaşıyor.

Yabancıların ikilemi: "Gitmeli miyiz, kalmalı mıyız?"

Pekin, Şanghay, Tiencin ve Guangcou gibi büyük kentlerde yaşayan bazı yabancılar şehirlerin gelişmişliği, yüksek maaşlar ve sosyal yaşamdaki hareketliliğe rağmen sağlıklı yaşamdan vazgeçemiyor. Dev yabancı şirketlerin bulunduğu kentlerde firma çalışanlarının işten ayrılma nedenlerinden biri de mutlak surette hava kirliliği oluyor.

Çin'deki Avrupa Birliği Ticaret Odası'nın Genel Sekreteri Adam Dunnett da, Avrupa şirketlerinin alanlarında uzman yabancı çalışan bulma sorunuyla karşı karşıya olduğunun altını çiziyor. Dunnett, "Sebep ne maaş, ne rekabet ne de kariyer" derken, yaptıkları araştırmaya göre, Oda'ya üye ülke şirketlerin çalışanlarının ve ailelerinin en büyük endişesinin hava kirliliği olduğunu belirtiyor.

"Yabancı çalışanlar ayrılırken kaçınılmaz olarak nedenlerden birinin bu duruma katkısı olan hava kirliliği olduğunu duyuyorum" diyen Dunnett, sorunun Pekin'le sınırlı olmadığının altını çiziyor.

Dunnett, kendilerine bağlı yerel şubeleri ve üyelerle de bu anlamda temasta olduklarını kaydediyor ve ticaret odası olarak enerjinin en iyi şekilde kullanımı, yüksek kaliteli yakıt tercihi ve ulaşımda araç sayısının asgari seviyelerde olması gibi birçok konuya dikkati çektiklerini anlatıyor.

Pekin başta olmak üzere büyük şehirlerde hava kirliliğinin artmasıyla ülkede özellikle beyaz yakalı birçok yabancı çalışan, "Gitmeli miyiz, kalmalı mıyız" ikilemini yaşıyor.

Kirliliğe göre planlanan hayatlar

Akıllı telefonlarda bulunan hava kirliliği göstergelerini esas alarak ev dışındaki programını belirleyen birçok yabancı, önce sosyal ağlar ve uygulamalar vasıtasıyla havada ölçülebilen zararlı partikül oranına bakıyor, günlük planını yapıyor. Bu anlamda Pekin Belediyesi ve Pekin'deki ABD Büyükelçiliği günlük düzenli olarak havada PM 2,5 oranını gösteren verileri yayımlıyor.

Pekin'deki bir yabancı, senelerdir bu kentte yaşadığını belirterek, "Tabii ki kirlilik nedeniyle yabancılar için toplu bir göç olduğu söylenemez. Ancak kirlilikle yaşamaya alışıyoruz. Hayatımızı, kirliliğin gün içindeki yoğunluğuna göre programlıyoruz" ifadelerini kullanıyor.

Şanghay'daki bir lojistik şirketinde çalışan Güney Koreli Inji Sim, kentte yaşamaya başladığından bu yana özellikle suların kirli olmasından dolayı rahatsız olduğunu dile getiriyor. "Ülkemde akşamları dışarı çıkarak kısa yürüyüşler yapardım ancak Şanghay'da hava kirliliği nedeniyle yapamıyorum" ifadesini kullanıyor.

Beş yıldan beri Şanghay'da çalışan Fransız Frederic Brun ise 2010 Şanghay Expo'su sırasında kent ve çevresindeki fabrikaların geçici olarak kapatılması nedeniyle hava kirliğinin ortadan kalktığını ancak sonrasında tekrar başladığını belirtiyor.

Toprak da kirleniyor

Çin'de çevre kirliliği sadece bir alanla sınırlanmıyor ve kirlilik konusunda tüm alanlara dikkat çekiliyor. Ülkede mart ayında açıklanan bir raporda Çin'in 72 büyük nehrinin kirlendiği ve 46 bin ton civarında aralarında çinko, bakır, kurşun ve kadmiyumun da olduğu ağır metale rastlandığı belirtiliyor.

Tarım ürünlerinde de birçok kimyasal ve ağır metal kirliliğinin bulunduğu belirtilirken, bunun kaynağı henüz net olarak tespit edilemiyor ancak sudaki ağır metal kirliliğinin etkili olabileceği ifade ediliyor.

BM uzmanları toprak kirliliği ve buna bağlı gıda güvenliği sorunlarının hızlı büyüyen ülkelerde kaçınılmaz olduğunu savunuyor. Uzmanlar, Çin'in bu anlamda eşşiz olduğunu, zira dünyada gelişmiş ülkelerin aynı tecrübeyi yaşadığını ancak Çin'in farklı olarak yüksek büyüme baskısı altında olduğunu kaydediyor.

 


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler