Ölmez'in sorgusu tamamlandı

Çapraz sorgusu yapılan tutuklu sanık Erol Ölmez, savcıya gönderdiği dilekçelerin hayal ürünü olduğunu söyledi. Örgüt üyeliği ile suçlanan sanık Abdullah Arapoğulları: ''Emniyette ve savcılıkta baskı gördüm''

Yayınlanma: 06.03.2009 - 08:26
Abone Ol google-news

Ergenekon davasında tutuklu yargılanan Kuvayi Milliye Derneği 1919'un çaycısı Erol Ölmez, Cumhuriyet Savcılarına gönderdiği ve “Nesim Malki’yi öldürdüğünü” söylediği dilekçelerinin hayal ürünü olduğunu söyledi. Örgüt üyeliği suçundan yargılanan Abdullah Arapoğulları da savunmasında, emniyette ve savcılıkta baskı gördüğünü ifade etti.
Ergekenon davasının 61. oturumunda, sanık Erol Ölmez’e Cumhuriyet Savcılığı’ndan gelen zarf  içerisindeki dilekçeler soruldu. Ölmez, “Bunlar kendi kafamdan, hayalimden ürettiğim şeyler. Gazete kupürlerinden bir buçuk ay önce yazdım. Sabah, Zaman ve Hürriyet gazetelerine gönderdim. Hiçbir anlamı olmayan şeyler. Savcı Zekeriy Öz’e de gönderdim. Bizi hayali suçlarla suçluyor ya” diye konuştu. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün’ün dilekçeleri neden gazetelere de gönderdiğini sorması üzerine Ölmez, “Reklam olsun diye” dedi. Ölmez’e, Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel, “Nesim Malki’yi öldürdüğüne” ilişkin ifadeleri olduğunu, neden yapmadığı şeyleri üstlendiğini sordu. Ölmez ise “Gizem olsun diye. Savcı Öz beni çağırsaydı ‘Hayallerle suçladınız, buyrun bunlar da benim hayalim’ diyecektim” yanıtını verdi. Ölmez, savcı Pekgüzel’in “Yaptığınız resmi makamları meşgul etmek olmuyor mu?” sözleri üzerine ise şöyle konuştu: “Siz bizi meşgul etmediniz mi? 14 ay boyuncu tutuklu kaldım. ‘Tetikçi, istihbaratçı’ yaptınız. Bizi Fethullahçı gazetelere verdiniz. Ailem darmadağın oldu. Geyik muhabbetinden beni terörist yaptınız. Devşiremediğiniz için her türlü saldırıya geçtiniz.” Savcı Pekgüzel’in “Hep hayal mi kuruyorsunuz?”  sorusuna “Siz de hayal kuruyorsunuz. Tetikçi dediniz, Çarşamba’da istihbarat topluyor dediniz Ben de karşılık olarak bunları yazdım” karşılığını veren Ölmez , savunmasını ise yüreğiyle yaptığını ifade etti. 

 

Savcı Öz ile yalnız mıydın?

Ölmez, telefon konuşmalarında kendisini “Binbaşı Erol Ejderoğlu” olarak tanıtmasının, “Operasyona çıkıyorum”, “Dağdan indik bayıra” gibi ifadelerinin hepsinin gırgır şamata olduğunu söyledi. Savcı Pekgüzel, Erol Ölmez’e “Savcı Zekeriya Öz tanıklık teklif etti” iddiasını anımsatarak,  “Cumhuriyet Savcılığı’nda ifadeniz alınırken savcı dışında zabıt katibi yok muydu?” diye sordu. Ölmez ise şunları anlattı: “Zabıt katibi vardı. Jandarmayı çıkardı. Avukat da telefonla konuşarak dışarı çıktı. İşim bitince geldi. Bir çocuk geldi, çay getirdi, savcı simit yiyordu. Savcı bey soruları sordu, katip mi sekreter mi ona söyledi, yazdı. Avukat sonra geldi okumadan imzaladı. ‘Neden yardımcı olmadın’ dedi.”


“Dernek temsilcisi olacaktım”

Tutuklu sanık Abdullah Arapoğulları, 1 yılı aşkın süredir tutuklu olduğunu, tutuklanmadan önce Avea hattı satışı yaptığını söyledi. İnternette araştırma yaparken Kuvayi Milliye 1919’u gördüğünü, derneğin Kadıköy’deki binasına hat satışı için uğradığını belirten Arapoğulları, “Burada Hüseyin Görüm ile tanıştım. Yasal bir dernek olduğu için sıcak baktım. İkinci gidişim de telefon hattı satmak içindi. Bir ay sonra Erdal İrten ile gittik. Derneğin başında albay olduğunu görünce askere yakın olduğunu düşündüm. Kahraman Şahin bana Bağcılar temsilciliği teklif etti” diye konuştu. Amacının Bağcılar’da dernek açmak olduğunu söyleyen Arapoğulları, iddianamedeki telefon görüşmelerinin abartılı olduğunu dile getirdi. 

 

“Emniyette baskı gördüm”

Ergenekon ismini soruşturma sırasında duyduğunu ifade eden Arapoğulları, şöyle konuştu: “Hüseyin Görüm ve Kahraman Şahin dışında buradaki hiç kimseyi tanımıyorum. Emniyette ve savcılıkta yönlendirmeli soru sordular. Baskı yaptılar. Emniyette ‘seni tanık koruma yasasına alırız, savcıyla konuşuruz. Erdal İrten seni sattı. Tombaladan çıktın’ dediler.”

Erdal İrten’in gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldığını, İrten’in kendisini dernek hakkında konuşturmaya çalıştığını söyleyen Arapoğulları, soruşturma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel’in talimatı üzerine Bayrampaşa Cezaevi’ne konulduğunu ifade etti. İki hafta hücrede tutulduğunu, kapısının hiç açılmadığını söyleyen Arapoğulları, “Ellerimi yüzümü hiç yıkamadım. İçerde su yoktu. Tuvaletteki suyu pet şişeye koyup içtim. Gözüm iltihap kaptı. Gözümün sağlığını geri istiyorum. Psikolojim bozuldu” dedi. 

 

Cezaevine adam yolladılar

Hücreden koğuşa geçince Mehmet Yıldırım adlı bir kişi ile tanıştığını, Yıldırım’ın kendisini Ergenekon tutuklusu olarak tanıttığını söyleyen Arapoğulları, şöyle devam etti: “Bana kimseyle konuşma bir derdin olursa bana söyle dedi. Veli Küçük’ten JİTEM'den bahsediyordu. Küçük hakkında bilgi almak istiyordu. İki hafta sonra tahliye oldu. Şimdi anlıyorum ki bu kişi Veli Küçük’ü hiç tanımamış” Suçsuz olduğunu söyleyerek tahliye talep eden Arapoğulları, tanık olmayı kabul etmediği için sanık yapıldığını öne sürdü. Gözaltına alındığında El Kaide üyesi olmakla suçlandığını zannettiğini belirten Arapoğulları, emniyette dernekle ilgili soru sorulmadığını söyledi.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde tutuklu sanık emekli yüzbaşı Muzaffer Tekin, Ergenekon soruşturması kapsamında ifadelerine başvurulan Engin Bağbars, Osman Yıldırım ve Durmuş Anuçin ile Ergenekon davasında tutuksuz yargılanan Ali Yiğit’in iddia makamı tarafından “devşirildiğini” ileri sürdü. Sanıklar Erol Ölmez, Abdullah Arapoğulları ve Vatan Bölükbaşoğlu’na da aleyhte tanıklık yapmaları konusunda baskı yapıldığını söyleyen Tekin, “Bu kirli oyuna bilerek veya bilmeyerek iştiraklerinden dolayı iddia makamı hakkında ‘görevi kötüye kullanmak’tan işlem yapılmasını arz ederim” dedi. Tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz de  savcıların yargılama sırasında yasadışı bir şekilde, süren soruşturmaya ilişkin delil topladıklarını iddia etti. Savcıların, mahkeme heyetinin arar karar vermek üzere salonu terk ettiği sırada, bazı sanıklarla iki saat sohbet ettiklerini söyleyen Kerinçsiz, “Bazı sanıklar da dilekçelerini direk iddia makamına veriyorlar. Oysaki yargılama aşamasında dilekçelerin doğrudan savcılığa gitmesi usule aykırıdır” dedi.Tutuklu sanık Zekeriya Öztürk, mahkemeye ulaşan baz istasyonu kayıtlarına göre, iddia edilen Ataşehir toplantısına katılmadığının ortaya çıktığını belirterek hakkındaki bu iddianın yok sayılmasını talep etti. Tutuklu sanıklardan Ümit Sayın da ‘zihin kontrolü yaptığı’ iddialarının doğru olmadığını, bu yöntemle insanlara cinayet işletilemeyeceğini ifade etti. İddianamenin ‘paranoid şizofren’ olduğunu savunan Sayın, ölüm döşeğinde olduğunu söylediği annesini son bir kez görmek için tahliye istedi. Davayı 9 Mart’a erteleyen mahkeme heyeti, Büyük Hukuk Birliği, Ayasofya ve Büyük Güç Birliği dernekleri ve yöneticilerine son 15 yıl içerisinde yurt dışından herhangi bir ödeme yapılıp yapılmadığının sorulmasına karar verdi. Mahkeme, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu ve faaliyet gösteren bankalara bu konuyla ilgili yazı yazacak.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler