'Bu ülkede ancak notere dava açarsınız!'

Başbakanlık sözcüsü Akif Beki, Yeni Dünya İletişim AŞ'nin yani Kanal 7'nin Ankara temsilcisi... Almanya'da 'Deniz Feneri e.V' davasında tutuklu olarak yargılanan Mehmet Gürhan, Mehmet Akif Beki ve Türkiye'deki Deniz Feneri Genel Başkanı Engin Yılmaz'ın adları Yeni Dünya İletişim AŞ'de geçiyor... Çok kızdılar yazınca... Sonra şu ünlü fotoğraf olayı... Hani Deniz Feneri davasından tutuklu Mehmet Gürhan'la Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Almanya'daki Kanal 7 binasında çektirdikleri 'Almanya Hatırası'... Tarih 27 Nisan 2007... Yani kıyamet kopmadan bir buçuk yıl önce...

Yayınlanma: 12.03.2009 - 09:02
Abone Ol google-news

Kıyamet nasıl mı koptu? Araştırmacı-gazeteci Aykut Küçükkaya'nın Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu (Cumhuriyet Kitapları) adlı kitabını okuyun, hafızanızı tazeleyin ve belgelere, bilgilere inanamayın! Aykut Küçükkaya ile Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu'nu konuştuk.

 

-Kitabın izleğini sormak istiyorum öncelikle, günümüze uzanan olaylar zinciri nereden başlıyor?

- Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu'na kısa bir hafıza yolculuğuyla başladım. 1950'li yıllardan 1980'e kadar uzanan süreci kısaca hatırlattıktan sonra, 12 Eylül darbesinin ardından tamamıyla güçlenen yeşil sermayeyi anlattım. Tarikat-siyaset-ticaret üçlemesinin 2009 yılına nasıl geldiğini adım adım yazdım. Almanya'da bu yapılanma karşımıza Yimpaş Verwaltungs GmbH-Euro 7-Deniz Feneri e.V ve Milli Görüş olarak çıkıyor. Türkiye'de ise bu yapılanma Yimpaş-Kanal 7-Deniz Feneri ve AKP'dir. Bu zincirin halkalarını 30 yıllık süreci dikkatli bir şekilde araştırdığınızda birbirinden ayıramazsınız...

 

- Şu ünlü fotoğrafa gelelim, hani Deniz Feneri davasından tutuklu Mehmet Gürhan'la Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ın Almanya'daki Kanal 7 binasında çektirdikleri 'Almanya Hatırası'...

- O fotoğraf masum bir fotoğraf değildir. Hatıra fotoğrafı hiç değildir. Tayyip Erdoğan AKP lideridir. Ve Almanya'yı ziyarete gittiğinde Euro 7'yi de bizzat ziyaret etmiştir. Euro 7'nin Genel Müdürü Fenerci Mehmet Gürhan makamında Tayyip Erdoğan'ı kabul etmiştir. Yıl; 2002'nin sonudur. 2003 yılının başında Tayyip Erdoğan Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanıdır. Bu ziyaret Kanal 7'nin Almanya'daki ve Avrupa'daki temsilcisine destek ziyaretidir. Deniz Feneri e.V operasyonunda Mehmet Gürhan ve Firdevsi Ermiş tutuklandığında Ermiş boşu boşuna, 'Almanya'daki şirketlerin amacı Milli görüş ve AKP siyasetini desteklemekti' sözünü söylemeyecekti. Unutmadan Erdoğan, o ünlü fotoğrafın çekildiği tarihte AKP'nin lideri, Mehmet Gürhan da hem Euro 7'nin hem de Deniz Feneri e.V'nin birinci ismiydi.

 

- YİMPAŞ ile Deniz Feneri'nin göbek bağı olayı... Kitabında Deniz Feneri'nin belgelerine aslında ta YİMPAŞ kitabını yazdığın dönemde ulaştığını yazıyorsun. Anlatır mısın?

- Şimdi sıralayalım; 2000 yılında Euro 7'nin sermayesi 10 milyon Avro arttırıldı. Bu parayı Euro 7'ye Almanya'daki Yimpaş verdi. Veren isim, Yimpaş'ın Almanya'daki en önemli ismi Faik Gürler'dir. Kime verdi? Mehmet Gürhan'a. Mehmet Gürhan'a parayı kim elden teslim etti? Hüseyin Gürler. Peki Hüseyin Gürler hangi dernekte yöneticiydi? Deniz Feneri e.V'de. Peki Mehmet Gürhan Euro 7 ve Deniz Feneri'nden önce hangi şirkette yöneticilik yaptı? Tabii ki Yimpaş... Dediğim gibi yıl 2000. Almanya aradan 7 yıl geçtikten sonra Deniz Feneri e.V'ye operasyon düzenledi. İşte kitabımda o 7 yılın öyküsü var...- Bunlar gözden kaçırılmak istendi hayli süre biliyorsunuz... - Bu süreci başlangıcından günümüze ana maddeleriyle dile getirdim kitapta... RP'de Tayyip Erdoğan'ın isminin öne çıktığı günlerde RP, 27 Mart 1994 yerel seçimleri öncesinde para toplayıp bir televizyon kanalı kurmaya karar veriyor. Ve 3 Şubat 1993'te Yeni Dünya İletişim AŞ kuruluyor. Bağış(!) paralarını da Haşim Bayram patronluğundaki Kombassan topluyor... - Gerçi YİMPAŞ da yardım(!) ediyor ya... Dakika bir gol bir yani! - Sonrasında ise İstanbul Belediye Başkanlığı'nı kazanan Recep Tayyip Erdoğan hızır gibi yetişiyor ve gerisi çorap söküğü gibi geliyor... Bu söküğün ilmekleri de madde madde kitapta.Bu arada dikkat! Tayyip Erdoğan 93'te İstanbul'dan Ankara'ya Kanal 7'yi kurma hazırlığı için giderken yanında yine bu iki isim var unutmayın, Zekeriya Karaman, Zahid Akman... İlişkileri bu arada ta okul yıllarına dayanıyor üçlünün... Erdoğan-Dursun Uyar bir güzel tanışıyor satırlarda...Tüm bu süreçte Deniz Feneri doğarken, kurucu babaları çıkar omurgasındaki yerini almıştır. Kurulan kurumların veya organizasyonların isimleri değişiyor ama 'baba'lar ve ilişki ağları değişmiyor. 11 yıl önce Kanal 7'de Deniz Feneri adlı programı başlatan ve bir yıl içinde bunu yardımlaşma(!) derneğine dönüştüren Uğur Arslan'a dikkat! - Mehmet Gürhan da var tabii... Media 7 olayı...- 1998'den bu yana önce Media 7'nin, sonra da Kanal 7 INT'in yayınını sağlayan Euro 7'nin ortağı ve tam yetkili genel müdürü olan, kendi deyimiyle Avrupa'daki saf Müslümanların 'yoğun talebi üzerine' Türkiye'dekinden bir yıl sonra 27 Şubat 1999'da Deniz Feneri e.V'yi yedi arkadaşıyla birlikte kuran ve hatta Yimpaş'tan paraları teslim alan kişidir Mehmet Gürhan.

 

Yimpaş ve Deniz Feneri

 

- Erdoğan'ın birçok isimle ilişkileri neredeyse aktif politikadan öncesine dayanıyor... Hatta aktif politika hayatında henüz isim değilken hayli yardımlarını görüyor değil mi?

- Almanya'nın Deniz Feneri e.V skandalında baş failler olarak gösterdiği iki isim çok önemli. Biri Zekeriya Karaman, diğeri Zahid Akman. Biri Kanal 7'nin ve birçok şirketin sahibi. Diğeri, Karaman'ın eski temsilcisi, şimdinin RTÜK başkanı. Ve Başbakan Erdoğan'ın 1993'te Kanal 7'yi kurmak için Ankara'ya birlikte gittiği iki isim. Deniz Feneri e.V'ye akan bağış paralarıyla Almanya'da kurulan şirketlerde bu iki isim de yöneticidir. Ve Erdoğan'ın RTÜK başkanı bu göreve seçildikten sonra söz konusu bu şirketlerdeki hisselerini şu an Frankfurt'ta hapiste yatan o ünlü fotoğraftaki isme yani Mehmet Gürhan'a devretmiştir. Karaman da 2007 yılında yani operasyonun yapıldığı yıl Mehmet Gürhan'a danışmanlık ücreti olarak 9 bin Avro maaş bağlamıştır. Ve Almanya, Mehmet Gürhan'a hapis cezası verirken; asıl suçlular Türkiye'de demiştir. Bu suçlular Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanı'nın arkadaşlarıdır. Euro 7'yi, Deniz Feneri'ni destekleyen Yimpaş'ın yöneticileri boşu boşuna AKP iktidarında bakan, milletvekili, belediye başkanı olmadılar. Kitabımı okuyanlar ilişkiler zincirini yıl yıl, isim isim görecekler. Şaşıracaklar, belki de inanamayacaklar. Ancak Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu'nda yazdığım her satır gerçek...

 

- Mehmet Gürhan'ın önsözüyle başlayan tanıtım broşüründe yardım paralarının sadece Türkiye ve Pakistan'a değil, Kaşmir, Aceh, Sudan, Habeşistan, Azerbaycan, Makedonya, Kosova, Bulgaristan, Yemen, Nijerya, Mali'ye de gönderildiğinin yazıldığını belirtiyorsun. En çarpıcı örnek neydi?

- Bu ülkeler, uluslararası inanç hortumculuğunun yapıldığının bir göstergesiydi. Düşünebiliyor musunuz, saf Müslümandan para topluyorsunuz ve ona sizin adınıza işte bu ülkelerde kurban keseceğim diyorsunuz. Alman makamları derneğin kayıtlarını, alındı makbuzlarını inceliyor. Ne görüyor biliyor musunuz? Bazı ülkelerde mizansen sahneler yaratılarak kurbanların yoksul insanlara dağıtılmış gibi gösterildiğini tespit ediyor. Siz zannediyor musunuz ki Mehmet Gürhan mahkemede boşu boşuna özür diledi.

 

Gelsin paralar!

 

- Deniz Feneri e.V'ye akan paralarla kurulan şirketlerle ilgili ilk tespitler nelerdi? Ki bu şirketlerin bazılarının merkezleri ile Deniz Feneri'nin yerinin bile aynı olduğunu okuyoruz kitabında?

- Deniz Feneri e.V'ye yapılan bağışlarla 10'a yakın şirket kuruldu. Mehmet Gürhan, bu paraları borç verdim dese de o aslında Türkiye'den gelen emirleri uyguluyordu. Öyle ki, kurulan şirketlerin adresleri bir süre sonra Deniz Feneri e.V ile aynı binayı gösteriyordu. Zaten düzen çoktan kurulmuştu. Yatan para İstanbul'a gidiyor; oradan bildiğimiz isimler şirket sermayesine ortak oluyor, Almanya'da birbiri ardına bağış parasıyla yeni şirketler doğuyordu. Düşünebiliyor musunuz? Deniz Feneri'ne akan paralarla taksi şirketleri bile kuruluyordu.

 

- Sence Deniz Feneri davasının Türkiye ayağından mahkûmiyet çıkabilir mi?

- Aylardır dosya gelmiyor. Bu gelişmeler Japonya'da yaşansaydı çoktan 4-5 isim harakiri yapmıştı. Türkiye'de bırakın harakiriyi insanlar koltuklarını bırakıp istifa bile etmiyorlar. Ben Türkiye'nin şu haliyle ne Zekeriya Karaman'ı ne de Zahid Akman'ı yargılayabileceğine inanıyorum. Örülü bir duvardan bir tuğla çekmek gerekir. Erdoğan, bu tuğlayı çekemez. Çekerse zincirin halkası kopar. Bu zincir tarikat, siyaset, ticaret zinciridir. Ankara bu yüzden sus pus. Yimpaş'ın Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar, Almanya tarafından İnterpol kanalıyla arandığında Türkiye onu bu ülkeye yargılanması için verdi mi? Peki Almanya'da yer yerinden oynarken, Türkiye'deki Deniz Feneri ile ilgili tek bir inceleme yapıldı mı? Almanya'daki Euro 7'nin ruhsatı iptal edilirken, Türkiye'deki Kanal 7'nin başındaki isme bir tek soru sorulabildi mi? Bu gelişmeler karşısında bu davadan Türkiye ayağında mahkûmiyet çıkabilir mi? Bırakın Türkiye'yi, Ankara'yı yöneten iktidar Almanya'daki davayı bile etkilemeye çalışmıştır. Bu kriptolara bile yansımıştır. Yine söylüyorum, Türkiye'de Zekeriya Karaman'ı hâkim karşısına çıkaracak gücün olduğuna inanmıyorum. Şayet Karaman Türkiye'de hakim karşısına çıkar, yargılanırsa; AKP bugüne kadarki en büyük darbeyi alır.

 

- Ama Türkiye'de Deniz Feneri noteri olarak ünlenen isme dava açıldı. Karaman'a niye açılmasın?

- Soru güzel ama yanıtım yine aynı. Şimdi Deniz Feneri noterine neden dava açıldı? Mehmet Gürhan hapisteyken, onun adına Zekeriya Karaman'a (Başbakan'la 2007'de hısım oldular) vekâlet verdiği içindir. Resmi evrakta sahtecilik suçlamasıyla noter hakkında dava açıldı. Peki vekâlet hangi tarihte verildi? 21 Mayıs 2007... Eee bu vekaleti alan Zekeriya Karaman o gün ne yaptı? İstanbul'da kurulu Haliç Şirketi'nde hisse operasyonunu gerçekleştirdi. Ticaret sicili kayıtlarına göre Gürhan'ın 50 bin TL'lik hissesini Kanal 7'nin tepe yöneticilerinden İsmail Karahan'a devretti. O gün Gürhan hapisteyken, şirketin genel müdürlüğünden de istifa etti. Peki şimdi açık açık soruyorum. Tamam noter suçlu. Kardeşim sahte belgeyi eline alıp bu belgeyle işlemler yapan isme ne demeli? İşte bu yüzden notere dava açılır, notere o belgeyi hazırlattıran isme dava açılmaz. Bu da ancak Türkiye'de olur.

[email protected]

Yüzyılın Yolsuzluk Oyunu/ Aykut Küçükkaya/ Cumhuriyet Kitapları/ 174 s.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler