"Nereye gitti bu para?"

CHP lideri Deniz Baykal, Uşak'ta yurttaşlara seslendi. Baykal, AKP döneminde tarihinin en yüksek borçlanmanın olduğunu söyledi ve "nereye gitti bu para, Uşak'a ne geldi? Bir fabrika bir iş yeri var mı, nereye gitti bu para?" şeklinde hükümeti eleştirdi.

Yayınlanma: 18.03.2009 - 14:59
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisinin Uşak İstasyon Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, Uşak'ın kendileri için çok derin anlamları olduğunu ve bir kez dana böylesi büyük bir buluşmayla burada bulunmaktan mutluluk duyduğunu söyledi.

Uşak'ın milli mücadelenin en önemli cephelerinden biri olduğunu ve Uşaklıların tıpkı Milli Mücadele döneminde olduğu gibi her zaman vatanına sahip çıkacağına inandığını ifade eden Baykal, bugünün, aynı zamanda 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 94. yıl dönümü olması nedeniyle de ayrı bir önem taşıdığını söyledi.

Baykal, Çanakkale Deniz Savaşı'nın bilinen, sıradan bir askeri başarı olmanın çok ötesinde anlamlar taşıdığını, Çanakkale'de denizde verilen bu mücadelenin sadece boğazları, İstanbul'u kurtarmakla kalmadığını belirterek, şunları kaydetti: ''Çanakkale'de o deniz zaferini kazanarak, Türk Milleti İstanbul'u kurtarmıştır. Dünyanın en büyük sömürgeci ülkelerine 1. Dünya Savaşı'nın tek mağlubiyetini yaşatmıştır. 1. Dünya Savaşı'nın en önemli zaferi Çanakkale'de gerçekleştirilmiştir ve müttefik ülkeler dünyada yeni bir durumun ortaya çıktığını, dengenin ortaya çıktığını, istedikleri gibi artık her yere gidemeyeceklerini, kendilerine birinin çıkıp 'dur' diyebileceğini, acı şekilde yaşayarak öğrenmişlerdir''

Bu zaferle Hindistan'a Pakistan'a kadar uzanan sömürge ülkelerinin de artık Avrupa'ya teslim olmak zorunda olmadıklarını anladıklarını söyleyen Baykal, ''Çanakkale Savaşı dünyanın siyasi haritasını değiştirmiştir, dünyanın gidişatını değiştirmiştir. Böylesine büyük bir zaferi gerçekleştiren bir milletin çocukları olmak hepimiz için en büyük ve en haklı iftihar kaynağıdır'' diye konuştu.
 

"Bizim ihtiyacımız fabrikaların yanına yeni fabrikaların açılması"

Mitingde daha sonra ekonomik konulara ağırlık veren CHP Genel Başkanı Baykal, katılımcılara ''Nasılsınız, iyi misiniz? Haliniz, durumunuz nicedir? Uşak kalkınıyor mu?'' diye sordu.

Uşak'ın geçmişte tekstil ve deri alanında iddialı bir kent olduğunu, ancak bugün izlenen ekonomik politikalarla Uşak'ın bu gücünü yitirdiğini, tekstilde 20 bin olan çalışan sayısının 2 bine, sayıları yüzlerle ifade edilen deri işletmelerinin 15-20'ye düştüğünü belirten Baykal, şöyle devam etti: ''Bu iyi bir gidiş mi? Bu Türkiye'nin kalkınmasına yardımcı olan, halkın refahına yardımcı olan bir gidiş mi? Fabrikalar kapanmış. Bizim ihtiyacımız fabrikaların yanına yeni fabrikaların açılması, yani 3 fabrika olarak aldıysa burada 6 fabrika yapacak. 6 fabrika yapacak ki Türkiye daha çok üretim yapsın, gençlerimiz daha çok çalışma imkanı bulsun. Türkiye'de zenginlik tabana yayılsın, Türkiye dış dünyaya daha çok ihracat yapsın. Türkiye'de dövizle borç almaya kalkmanın bir çıkış yolu olmadığı açık değil mi? Türkiye'de bu tekstil sanayisini batıran, deri sanayisini batıran bu politika. İyi mi bu politika? Neyle gidiyor, ithalatı neyle yapıyoruz, dövizle. Dövizi nasıl buluyoruz, borçla. Bu politika artık tıkanmıştır. Geldiğimiz noktada Uşak ekonomik yanlışların, en ağır bedelini ödeyen kentlerimizin arasındadır''
 

"Hiçbir hükümetin harcamadığı kadar parayı AKP harcadı"

Baykal, Türkiye'nin bu dönemde olağanüstü bir kaynak kullanmasına rağmen gelişmediğini, sadece borç batağına süreklendiğini kaydetti.

Hükümetin iş başına geldiğinde, kendinden önceki cumhuriyet hükümetlerinin ortak toplam borcunun sadece 220 milyar dolar olduğuna işaret eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bunlar iş başına geldiğinde, Türkiye'nin ortak borcu 220 milyar dolardı. Yani 80 küsur yılık cumhuriyet döneminin gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin, Atatürk, İnönü döneminden başlayın, Celal Bayar, Menderes, Süleyman Demirel döneminden Turgut Özal dönemine kadar 2002 yılına kadar bütün hükümetlerin ortak borcu 220 milyar dolardır. Yani Türkiye'de ne yapıldıysa Keban'ından Atatürk Barajı'na, petro kimya tesislerine, rafinerilere kadar ne varsa, Türkiye'de büyük tesis, ekonomik, işletme, hepsi yapıldı bütün hükümetler tarafından, büyük işler yapıldı. Sonuç 220 milyar dolar borç.''

Türkiye'nin yönetimini 220 milyar dolarla devralan AKP Hükümeti'nin 7 yılda 80 yıldaki borcun üzerinde, 280 milyar dolar ek borç yaptığını ifade eden Baykal, şöyle dedi:
''Toplam borç 500'e çıkarıldı. Peki bu paralar nereye gitti? 280 milyar dolar. Geçmiş hükümetlerin hiçbirinin harcamadığı para kadar 7 yılda harcıyorsun. Ayrıca elde avuçta ne varsa hepsini sattılar, ucuz pahalı, yerli yabancı demeden sattılar. Hem sattılar, hem de onu yapan insanlara 'Allah razı olsun, siz bunları yaptınız, bak şimdi biz bunları satıp bundan yararlanıyoruz. Allah razı olsun, teşekkür ederiz' demeyi bile akıl etmediler. Tam tersine o dönemleri, başta İsmet Paşa olmak üzere en ağır ifadelerle suçlamaktan geri kalmadılar? 300 milyar doların üzerinde para harcadı bunlar. Nereye gitti bu para, Uşak'a ne geldi? Bir fabrika bir iş yeri var mı, nereye gitti bu para?''

 

''Aradan 2 hafta geçti, bizim önerdiğimiz politikayı uyguluyor''

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendi önerdikleri tedbirleri uygulamaya başladığını belirterek, ''Aradan 2 hafta geçti, şimdi bizim önerdiğimiz politikayı uygulamaya başlıyor. Biz ona demiştik ki otomotivden ve beyaz eşya üretiminden vergileri indirin. '6 ay için indirin' dedik, onlar 3 ay için uygulamaya koydular. İnşallah onu da uzatacaklar'' dedi.

Deniz Baykal, partisinin Uşak İstasyon Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, ülke borç içindeyken vatandaşın da durumunun farklı olmadığını, borcu borçla çevirmek zorunda bırakılan insanların giderek bunu sürdürmekte zorlandığını, borcunu ödeyemeyen kişi sayısın her geçen gün arttığını söyledi. Türkiye'de 2007 yılında borcunu ödeyemediği için takipte olan kişi sasının 200 bin iken bu sayının geçen yılın sonunda 600 bine çıktığını, bu yıl ise sadece ocak ayı için 138 bin kişi olduğunu belirten Baykal, bu şekilde takipte olan kişi sayısının yıl sonunda 1,5 milyona çıkma tehlikesi bulunduğunu söyledi.

Baykal, bu duruma mutlaka bir çare bulunması gerektiğini, bunun için hükümete daha eylül ayında tedbir alınması için çağrıda bulunduklarını ancak dinletemediklerini söyledi.
Alınması gereken tedbirleri son olarak, Başbakan Erdoğan'ın ''meydan okuması sonucu'' 2 hafta önce tek tek saydıklarında bu politikalara ''ağızlarını da bozarak karşı çıkıldığını'' ifade eden Baykal, şöyle devam etti: ''Aradan 2 hafta geçti, şimdi bizim önerdiğimiz politikayı uygulamaya başlıyor. Biz ona demiştik ki otomotivden ve beyaz eşya üretiminden vergileri indirin.' 6 ay için indirin' dedik, onlar 3 ay için uygulamaya koydular. İnşallah onu da uzatacaklar. Yani bu işin sadece bir tanesi. Halbuki başka önerilerimiz de var. Mesela diyoruz ki çalışan insanın üzerinden yüzde 50'ye yakın vergi, stopaj, prim alınıyor. Çok fazladır, dünyadaki en yüksek oran. Yani şu sıra bir insanı çalıştırmak, iş vermek, ekonomiye yapılabilecek en büyük hizmet. Şimdi bunu yapan insana diyor ki maliye, 'Madem sen yanında işçi çalıştırıyorsun, buna verdiğin paranın yarısı kadar bana da vereceksin.' Biz de diyoruz ki kardeşim 'Maliye çekil aradan.' Bırak vatandaş imkanı var, işçi çalıştırıyor, çalıştırıversin. Makul bir şekilde indir o yükünü, bak dünyada hiç kimse senin kadar almıyor.''


''Teşkikatlı yolsuzluk''

CHP lideri Baykal, Türkiye'nin bu dönem için en önemli gündem maddelerinden birinin de yolsuzluklar olduğunu ifade etti. Türkiye'nin yıllardır yolsuzluklara tanık olduğunu ancak bu dönemde yolsuzlukların da boyut değiştirerek, teşkilatlı, organize hale geldiğini öne süren Baykal, ''Yolsuzlukta Türkiye çağ atladı çağ. Eskiden yolsuzluk bireysel bir olaydı. Şimdi bir araya geliyorlar, 40 kişi, 50 kişi bir teşkilat, bir tezgah, bir şirket, dernek kuruyorlar. Muhasebecisi var, başkanı var, yatırım uzmanı var, halkla ilişkiler uzmanı var. Bir teşkilat. Her tepeden çıkıyorlar'' diye konuştu.

''Yurt dışındaki vatandaşların dini duygularını da sömürerek gerçekleştirilen böylesi bir yolsuzluğun Almanya hükümeti tarafından ortaya çıkarıldığını'' belirten Deniz Baykal, Almanya'nın yolsuzluğun asıl ele başlarının Türkiye'de olduğunu söylemesine hükümetin duyarsız kaldığını ifade etti.

Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Aylar geçti Türkiye'den kimsenin kılı kıpırdamıyor. Onun üzerine dedik ki 'Niye bu konuyu incelemiyorsunuz?' Bize dediler ki 'Almanya'ya yazı yazdık, dosya göndersinler o dosya gelsin bakarız.' Biz de onlara 'Almanya'dan ne dosya bekliyorsun? Almanya kendi polisiyle, savcısıyla, mahkemesiyle gereğini yapmış. O suçu işleyenler bizim vatandaşlarımız, bu sahtekarlar bizim vatandaşlarımız, dolandırılan vatandaşlar bizim vatandaşlarımız, kurulan şirketler bizim şirketler, parayı taşıyan bizim vatandaşımız, kurulan televizyon kanalı bizim kanalımız, onlar mahkum etti, sen ne dosyası bekliyorsun, senin kanunun, jandarman, emniyetin, polisin, savcın, hukukun, vicdanın yok mu?' dedik.''

''Dosyayı kaplumbağanın sırtına koysan 6 ayda gelir'' diyen Baykal, şunları söyledi:
''Baktık bunların getireceği yok. Bir arkadaşımdan rica ettim 'Git Almanya'ya şu dosyayı al getir' diye. Gitti Almanya'dan aldı getirdi. Meydanlarda gösterdim, dedim ki 'Dosya dosya diyordun al sana dosya.' Şimdi Recep Tayyip Erdoğan buna cevap veriyor. Diyor ki 'Kırtasiyelerde kırmızı dosya çok.' Rahat adam, geniş adam, umrunda değil. Kırmızı kaplı dosya çokmuş. Sen dosyanın rengini bırak da içindeki belgelere gel. Bu olay ortaya çıktığında Başbakan'a sordum ' Tanıyor musun bunları?' 'Ik mık'. Sonradan anlaşıldı ki çocukları bacanakmış.''

Tüm bu yolsuzlukların hükümetin himayesinde yapıldığını iddia eden Baykal, şöyle konuştu: ''Hükümet bunlara ne diyor? 'Siz kamuya yararlısınız' diyor. Bütün devlet teşkilatının kapıları açılıyor, ondan sonra bunlara bir de vergi muafiyeti veriliyor. 'Senin topladığın paradan, kazancından hiç vergi vermeye gerek yok.' Niye? 'Çünkü sen hayırlı iş yapıyorsun.' Bunlara vergi muafiyeti veriyor ama bu vatan için gözünü budaktan sakınmayan, canını veren, mayına basıp kolunu, bacağını kaybeden şehitlere, gazilere, onların ailesine yardım etmek için kurulmuş Mehmetçik Vakfına o vergi muafiyetini tanımıyor. Onlara yapılan bağışlardan vergi alıyor. Bu ne anlayıştır.''

Türkiye böyle bir tabloyla karşı karşıyayken Başbakan Erdoğan'ın bu iddialara cevap vereceğine ve işsizlikle uğraşacağına meydanlarda tek derdinin kendisi olduğunu belirten Baykal, ''Başbakan gece yatağa Deniz Baykal ile giriyor, sabahleyin yataktan Deniz Baykal ile kalkıyor. Başka derdi yok, varsa yoksa Deniz Baykal'' dedi. Deniz Baykal, Başbakan Erdoğan'a bu iddiaları ve ülkenin sorunlarını televizyon kanalında tartışma önerisini yineleyerek, bu tartışmayı yönetmek üzere Uğur Dündar, Ali Kırca ve Mehmet Ali Birand'ın dışında, Başbakan istediği takdirde, Mehmet Ali Erbil yönetiminde bile yapabileceklerini söyledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler