''Hiçbir hükümet bu kadar borç yapmadı''

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye'nin tarihinde hiçbir hükümetin, mevcut hükümet kadar borç yapmadığını söyledi. Gediz Ovası'nda üzüm, tütün üreten çiftçilerin sıkıntı yaşadığını dile getiren Deniz Baykal, hükümetin çiftçileri desteklememesi nedeniyle verimli alanlarda üretim yapılamadığını ifade etti. Baykal, Türkiye'de çiftçinin desteklenmediğini belirtti.

Yayınlanma: 19.03.2009 - 16:12
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, partisince Manisa Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, bölgenin verimli arazilerinde artık tarım yapılamadığını, Manisalı çiftçilerin zor durumda olduğunu kaydetti. Gediz Ovası'nda üzüm, tütün üreten çiftçilerin sıkıntı yaşadığını belirten Deniz Baykal, hükümetin çiftçileri desteklememesi nedeniyle verimli alanlarda üretim yapılamadığını söyledi.

Baykal, ''Hükümet istifa'' şeklinde slogan atılması üzerine, şöyle dedi: ''Size de görev düşüyor. 'Sen bırak Manisa'yı, Manisa'nın ovasını, Gediz Ovası'nı bırak' diyorsunuz. Çalışkan Manisalı çiftçi 'Hakkımı verecek hükümet bul' diyorsunuz, öyle mi? O hükümeti birlikte bulacağız, birlikte yapacağız bu işi. Gerçekler daha iyi ortaya çıktı, bunu anlatmaya çalışıyordum, dikkat çekiyorum. Üzüm ne kadar ediyor, 1,30... Masraflar arttı mı? İlaç fiyatları arttı mı? üzümcünün hali bu... Peki ya zeytin kaça gidiyor, zeytincini hali ne? Masrafları azaldı mı? Nasıl döndürüyorsunuz? Tütün ne oldu? Kota kalktı mı? Şimdi Amerikan firmasına sözleşmeli çiftçilik ile tütün mü yetiştiriyorsunuz? İyi bir tablomu bu? Memleketin kalkınmasına yardımcı olacak politika mı? Bu politika arkasında ne yatıyor? Arkasında tarıma sırt dönme politikası yatıyor. Tarımı ayak bağı, engel sayan, çiftçiliği küçük gören, 'çiftçilik ile bir yere varılmaz' diyen anlayış yatıyor.''


''Pamuk üretimi durdu''

Baykal, dünyanın en zengin ülkelerinin bile tarımı kalkındırmak için destek verdiğini, ancak Türkiye'de çiftçinin desteklenmediğini belirtti. Gümrüklerin yabancı ülkelerin tarım ürünlerine açıldığını, pamuk üretiminin yok olma noktasına geldiğini söyleyen Deniz Baykal, şöyle devam etti: ''Gediz Ovası'nda pamuk vardı, ne oldu? Şimdi Yunanistan'dan pamuk ithal ediyoruz. Yunanistan pamuğu bilmezdi. Pamuk deyince akla Çukurova, Ege gelirdi. Şimdi Çukurova, Ege pamuk ekemez, kazanamaz hale geldi. Pamuk tarlaları bozuldu. Şimdi Yunanistan kendi topraklarında çiftçiliğe, pamukçuluğa başladı, ürettiği pamuğu Türkiye'ye satıyor. Yunan çiftçi zenginleşiyor, Yunan ekonomisi güçleniyor. Pamuğunu ekemeyen Anadolu'da çiftçi perişan oluyor, pamuğunu ithal eden Türkiye ekonomisi zarar görüyor. Tarımı ithalat kapılarını açarak içeride ezdirmek, köylüyü, çiftçiyi ezdirmek doğru politika sayılır mı? Hangi millet kendi çiftçisini ezdiriyor? Türkiye'de pancar ekim alanları ortadan kaldırıldı. Ne geldi, mısır ekimi geldi. Türkiye'nin en verimli alanları mısır ekimine açıldı, Gediz Ovası açıldı. Bunun arkasında ne yatıyor? Bunun arkasında Türkiye'nin şeker politikasının yanlışlığı yatıyor.''

CHP Lideri Baykal, Türkiye'nin 7 yıldır yanlış politikalarla yönetildiğini, tarıma değer vermeden kalkınmanın mümkün olamayacağını ifade etti. Tarımdan sonra ülkede sanayi ve ticaretin ayakta olması, bunların üzerinde de sağlam bir bankacılık düzeni kurulması gerektiğini anlatan Baykal, Türkiye'de yabancı bankaların çiftçilere kredi verdiğini, borcunu ödeyemeyen çiftçilerin topraklarını kaybettiğini dile getirdi. Deniz Baykal, ''Bugünkü manzara bu değil mi? Bu yanlış politika Türkiye'yi çıkmaza sürüklemiştir. Bunun mutlaka değiştirilmesi gerekir'' ifadelerini kullandı.

 


''280 milyar dolar borç''


Ülkede emeklilerin de zor günler yaşadığını ve kahveye dahi çıkamaz duruma geldiğini savunan Baykal, hükümetin borç politikası ile ayakta kalmaya çalıştığını, Türkiye'de hiçbir hükümetin bu kadar borçlanmadığını söyledi. Baykal, şöyle devam etti: ''Türkiye'de gelmiş geçmiş hiçbir hükümet, bu hükümet kadar borç yapmamıştır. Türkiye'nin 80 küsur yıllık tarihi boyunca Atatürk'ten İnönü'ye kadar, Celal Bayar'dan Menderes'e, Demirel'e, Turgut Özal, Erbakan hükümetlerine kadar gelmiş geçmiş bütün hükümetlerin ortak dış borcu, Türkiye'yi soktuğu borç miktarı 220 milyar dolar. Bir de düşünün Türkiye'de ne yapıldı. Askeri yoktu, iğnesi yok, şekeri yok. Şeker, dokuma fabrikaları, Karabük, Ereğli, İskenderun Demir Çelik, barajlar, santraller, Keban, Atatürk Barajı hepsi yapıldı değil mi? Toplam borç 220 milyar dolar, 2002 yılına kadar. Türkiye inşa edildi, Allah razı olsun. Bunlar geldi 7 yıl iktidarda kaldılar. 80 yılda hükümetlerin aldığı borçtan fazlasını 280 milyar dolarlık bir ek borcu 220'nin üzerine koydular. Oldu mu borç 500 milyar dolar. 220 ile nelerin yapıldığı söyledik. 280 ile hangi fabrikalar açıldı, demir çelik, sanayi kuruldu, gençlere iş ekmek sağlayacak yeni tesis kuruldu? Hangi altyapı, hangi büyük santral kuruldu? 280 milyar dolar borç yaptın, kimin borcu? Milletin borcu, sizin borcunuz. Yarın inşallah oyunuzu verecek, bunları iktidardan uzaklaştıracaksınız. Onların yaptığı bu borcu, bu milletin namuslu, dürüst, vatansever insanları ödeyecekler. Bunlar 280 milyar doları harcadılar, borç yaptılar ama ayrıca elde avuçta ne varsa onları da sattılar. Tesisler, işletmeler ucuz, pahalı demeden satıldı. O paralar da harcandı.''

 

Müflis tüccar benzetmesi

Deniz Baykal, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek, ''Müflis tüccarlar nasıl eski defterleri karıştırıp oradan birşey çıkar mı diye bakarlar ya, bizimki de o hale düşmüş. Almış eline koca CHP defterini onun içinden açık arıyor'' dedi. Baykal, Türkiye'deki en önemli sorunlardan birinin işsizlik olduğunu ifade ederek, yatırımın önemine işaret etti.
''Her yıl 1 milyon evladımız geliyor, onlara işyeri açacağız, ekmek kapısı açacağız'' diyen Baykal, bunun yatırımla mümkün olduğunu, yatırım yapılmadan Türkiye'nin kalkınamayacağını söyledi. Baykal, ''Gösterişe harcama yaparak, onun bunun gözünü boyayarak ranttı, faizdi, bankaydı diye oyalanarak bir yere varamayız. Tesis kuracağız, toprağa sahip çıkacağız'' diye konuştu. Hükümetin, üretimi bırakıp ithalata döndüğünü savunan, ''bolluk ve bol paranın arkasında borç olduğu'' görüşünü dile getiren Baykal şöyle devam etti: ''Bunun arkasında hazır yemek var, mirasyedilik var, Cumhuriyet döneminin eserlerini satmak var. Oradan elde ettiği kazançla gününü gün etmek var. Ne oldu, 7 yıl içinde 4 yıl idare ettik, 5. yıl işler sıkışmaya başladı. 6. yıl durum aydınlığa kavuşmaya başladı. 7. yıl, (ne oluyoruz) diyoruz, değil mi? Şimdi gerçekleri görüyoruz değil mi?''
 

İşsizlik

Türkiye'de sanayideki 10 tezgahtan 4'ünün durduğunu, yapılan yatırımların yarıya yakın kısmında üretim yapılmadığını söyleyen CHP lideri, Manisa'da son dönemde 5 bin kişinin işine son verildiğini bildirdi. Baykal, ''2008 yılı kasım sonu itibariyle 1 milyon insan daha işini kaybetti. Türkiye'deki resmi rakamlara göre, kasım sonu itibariyle işsiz sayısı 5 milyon sınırına dayandı. Gerçek rakam bunun çok daha üzerinde. İşsiz kalmak, bir insanın yaşayabileceği en büyük felakettir. İşsiz bir insanın evinde, ailesinde dahi huzuru yoktur. Allah kimseyi işini kaybetmiş duruma düşürmesin'' dedi.
 

Kredi kartları

Konuşmasında kredi kartı borcu konusuna da değinen Baykal, 2008 yılı sonunda 600 bin kişinin borcunu çeviremez duruma geldiğini, yalnızca ocak ayında 182 bin kişinin borcunu ödeyemediğini hatırlatarak, ''Bunu bütün bir yıla getirecek olursak 1.5 milyona doğru gidiyor borcunu ödeyemeyecek durumda olanlar. Bu önemli bir sorun. Hemen buna tedbir almak lazım'' diye konuştu. Baykal, bu durumun suç patlamasına neden olacağını belirterek, bunun nedeninin yanlış ekonomi politikaları olduğunu kaydetti.
CHP lideri, şöyle devam etti: ''Başbakan diyor ki 'Bu kredi kartı borcu olanlar dürüst insanlar değildir'. Başbakan'a göre işler kolay. Kredi kartı borcunu ödeyememiş adam, dürüst değilmiş. Başbakan'a sormak lazım, 'Sayın Başbakan sen hiç işsiz kaldın mı? Sen hiç akşam eve ekmek götürememenin ne demek olduğunu yaşadın mı, biliyor musun? Çocuğuna 2 lira okuldan istenen temizlik parasını verememenin nasıl bir acı olduğunu hiç yaşadın mı, biliyor musun? İşinden atıldığı için lisedeki çocuğunu okuldan almak zorunda kalan babanın acısını sen yüreğinde hissedebiliyor musun?' Tabii senin umurunda değil, senin çocuklarını ABD'de eşin dostun okutuveriyor.''
 

Deniz Feneri

Bunlardan sözederken Başbakan'ın kendisine sinirlendiğini, yanıt vereceğine kendisine hakaret etmeye başladığını dile getiren Baykal, Deniz Feneri olayından da sözetti.
Deniz Feneri olayıyla yolsuzluğun çağ atladığını belirten Baykal, ''Taş devrinden tunç devrine geçer gibi yolsuzluk nitelik değiştirmiştir'' dedi. Baykal, bir türlü Almanya'dan gelmeyen Deniz Feneri dosyasının bir arkadaşı tarafından alınıp getirildiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''Kamuya yararlı dernek, Mehmetçik Vakfı'na verilmeyen vergi muafiyeti, bir türlü gelmeyen dosya. Şimdi dosya geldi. 'Hadi ne yapıyorsunuz' diyoruz. 'Tercüme yapıyoruz' diyor. Şimdi de dosyayı tercüme ediyorlarmış. Şuna desene 'İçimden geçmiyor, geçmiyor bunları yargılamak. Bunlar bize destek veriyorlar, televizyonları var. Bunlar benim yakınlarım' desene, desene.''

Deniz Feneri'nin tek örnek olmadığını, Telekom ve TÜPRAŞ'ta da aynı manzaralar olduğunu söyleyen Baykal, ''Hırsızlığın da yolsuzluğun da bir raconu vardır. Arkadaşlar, insanların en temiz duyguları üzerinden, dini inancı üzerinden, imanı üzerinden, Allah'ın kitabı üzerinden, hayır yapmak için ayırdığın parayla yolsuzluk yapılabilir mi? Buna hangi vicdan evet der? Aldırdığı yok.''


Ekmek karnesi

Erdoğan'ın 80 yıl öncesine gittiğini hatırlatan Baykal, şöyle devam etti: ''Efendim, 80 yıl önce nüfus cüzdanlarına (ekmek karnesi verilmiş) diye damga basılıyormuş İsmet Paşa zamanında, bize onu anlatıyor. Sen daha ananın karnına düşmemiştin, bu vatan nasıl kurtuldu biliyor musun? Türkiye o güç günleri nasıl aştı biliyor musun sen? 2. Dünya Savaşı'nda, bir tek vatandaşının bile burnunu kanatmadan, ustaca dünyayı idare ederek, o İsmet Paşa Türkiye'yi nasıl kurtardı biliyor musun? İsmet Paşa 80 yıl önce ekmek karnesi dağıtmış, Recep Tayyip Erdoğan bugün Deniz Baykal'dan bunun hesabını soruyor. Sor, o hesabı vermezsem namerdim. İsmet Paşa o güç günlerde, dünyanın yokluk günlerinde, adaletle, elindeki bütün imkanları kardeşçe kullanarak Türkiye'yi kurtardı. Şimdi sen dünyanın bu refah döneminde, zenginlik döneminde, bir gel bakalım halk pazarlarından akşamları emekli, yoksul insanlar atılmış domatesleri, biberleri, patlıcanları nasıl topluyorlar, nasıl bayat ekmeği ucuza alacağım diye insanlar oradan oraya koşuyorlar. Gel de bir gör, bir sor bakalım. Bu dönemin, bu haline bak ve ondan sonra İsmet Paşa'ya dil uzatmaya kalk. Müflis tüccarlar nasıl eski defterleri karıştırıp oradan birşey çıkar mı diye bakarlar ya, bizim ki de o hale düşmüş, almış eline koca CHP defterini onun içinden açık arıyor. O, Türkiye'nin şeref defteri, dürüstlük, vatanseverlik defteridir.''

Deniz Baykal, halkın Erdoğan'a tepkilerini dile getirmeye başladıklarını ifade ederek, şöyle devam etti: ''Şimdi onlar sıkıntıda, huzursuz. Gidişatı gördüler, rahatları yerinde değil. Farketmeye başladılar ki abbas yolcudur. Demokrasi böyledir. Millet seni getirir, sonra senin millete tepeden bakmaya başladığını gördüğü anda, 'Ha gel buraya' der, indirir aşağıya. Bu sesler niye çıkıyor bunu anla. Bunun altında ne yatıyor düşün. Şikayetler başlayınca milleti tehdit ederek susturacağını mı zannediyorsun? Bu gidiş iyi değil. Bu kızgınlığın, sinirin, saldırganlığın altında ne yatıyor dersin? Ben de derim ki Abbas yolcudur, yolcu. Korkunun ecele faydası yok. Bunu inşallah hep beraber anlatacağız.''

Yerel seçimler öncesi nüfus cüzdanlarında kimlik numarası olmayan insanları, bu sorunu halletmeleri konusunda da uyaran Baykal, ''29 Mart sabahı erkenden kalkın. Ve bilhassa ananızı da yanınıza alarak cümbür cemaat sandığa gidin. Demokrasiye sahip çıkın, demokrasiye sahip çıkmamanın, bunlara bir ders vermek demek olduğunu unutmayın'' dedi.

Baykal, daha sonra partisinin belediye başkan adaylarının tanıttı.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler