Üniversite kontenjanlarında arttırım siyasal bir yatırım

Yayınlanma: 06.08.2008 - 12:09
Abone Ol google-news

 Eğitim düzeyinin yükseltilmesi bir toplumun gelişimi, refah ve mutluluğu için çok önemlidir. Ancak, eğitim düzeyini yükseltirken nicelik - nitelik dengesini de gözetmek gerekir. Çok sayıda kalitesiz eğitim almış bireylerden oluşan bir toplum yerine, az sayıda kaliteli eğitim almış bireylerden oluşan bir toplum yeğlemelidir. Özellikle yükseköğretimde nitelikli eğitim çok daha önemlidir. Çünkü yükseköğretim kurumları meslek edindiren kurumlardır. Niteliksiz bir eğitimden mezun olmuş bir doktorun, mühendisin ya da bir hukukçunun topluma verebileceği zararlar her türlü takdirin üzerindedir. Ancak bu bilinçten yoksun olan AKP hükümetinin ne getirip, ne götüreceğini hesaplamadan, üniversitelere danışmadan, salt üniversite kapılarındaki birikimi eritmek adına, plansız ve programsız bir şekilde yaptığı yüzde 30'luk kontenjan arttırımı zaten istenilen düzeyde olmayan yükseköğretimdeki eğitimin niteliğini daha da düşürecektir. Çünkü üniversitelerin, fakültelerin ve bölümlerin kontenjanını belirleyecek olan temel parametreler, o alanda gereksinim duyulan eleman sayısının yanı sıra o birimin derslik sayısı, öğretim elemanı sayısı, laboratuvar ve diğer uygulama olanakları gibi parametrelerdir.

Tüm bunlar dikkate alınmadan ve hiçbir hazırlık yapılmadan bir seferde yapılan ortalama yüzde 30'luk artış; ki bazı alanlarda, örneğin ilahiyat fakültelerinde bu oran yüzde 300'dür; özellikle doktorluk, mühendislik ve benzeri diğer uygulama ağırlıklı eğitim veren birimlerde çok ciddi sıkıntılara yol açacak ve eğitimin niteliğini kesinlikle düşürecektir. Öte yandan, bugünkü kontenjanlarla her yıl yükseköğretimden mezun olan binlerce gencin yüzde 50'si eğitim gördüğü alanda, yüzde 25'i ise hiçbir alanda iş bulamazken; yapılan yeni kontenjan artışı ile dört yıl sonra en az yüzde 25 oranında artacak olan yeni diplomalı işsizler ne yapacaklar. Yeni kontenjan arttırımıyla üniversite kapılarındaki birikimi eriteceğini sanan hükümet, bu uygulamasıyla aslında üniversitelerin önündeki birikimi ön kapıdan alıp arka kapıya yığarak hem kendisini hem de gençlerimizi aldatmaktadır.

Yeni kontenjan arttırımlarının büyük ölçüde özel ve özellikle de yeni kurulan vakıf üniversitelerinde yapılmış olması ise ayrıca manidardır. Bu tutum, AKP'nin eğitimi de siyasallaştırma girişimlerinin bir uzantısı olarak değerlendirilmektedir. Tüm bu gerçeklerin bilincinde olan üniversite rektörlerinin bu plansız, programsız ve sonuçları itibarıyla yükseköğretimdeki eğitimin niteliğini büyük ölçüde düşürmesi kaçınılmaz olan yeni kontenjan arttırımına topyekûn karşı çıkmaları gerekirken; konunun YÖK Yürütme Kurulu'ndan 9'a 11 gibi çok az bir oy farkıyla geçirilmiş olması, yukarıdaki değerlendirmemizi haklı çıkarır niteliktedir.

Kuşkusuz, her yıl üniversite önünde biriken milyonlarca gencin hayallerini söndürmemek adına, üniversite kontenjanlarında her yıl makul bir artışın sağlanması gereklidir. Ancak bu, bugün yapıldığı gibi bir seferde yüzde 30'luk bir artış şeklinde değil, ilgili kurumlara da danışarak, her alandaki üniversite mezunu eleman gereksinimi, diplomalı işsizler sorunu, üniversitelerin öğretim elemanı ve fiziki altyapı gereksinimleri de dikkate alınarak daha planlı, programlı bir şekilde ve yıllara yayılarak yapılmalıdır. Örneğin bugünkü yüzde 30'luk artış, önümüzdeki altı yıla yayılarak her yıl yüzde 5'lik artışlar şeklinde yapılabilirdi.

Artık hükümet de, YÖK de bu tür popülist politikaları bırakıp ülke gerçeklerini görmeye ve bu gerçeklere uygun politikalar üretmeye çalışmalıdır.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler