12. dalgaya tepki yağıyor

Ergenekon'da bugün gerçekleşen 12. dalgaya tepkiler gecikmedi. Başkent Üniversitesi Rektörü ve Kanal B'nin sahibi Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın da gözaltına alınması üzerine kanal ziyaretçi akınına uğruyor. Ayrıca Başkent Üniversitesi Rektörlüğü önünde toplanan öğrenciler ve okul çalışanları protesto gösterisi düzenledi.

Yayınlanma: 13.04.2009 - 08:14
Abone Ol google-news

Ergenekon operasyonunda 12'nci dalga Ankara, İstanbul, Diyarbakır, Samsun, Şanlıurfa, Bursa, Trabzon, Antalya, Mersin, Van, İzmir ve Adana'da devam ediyor. Gerçekleşen dalgaya ise tepkiler dinmiyor. CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, soruşturma için ''Bu ülkenin aydınlarına karşı yapılan bir operasyon sözkonusu. Bu konuda bütün duyarlılığımız devam ediyor'' dedi.

Başkent Üniversitesi Rektörlüğü önünde toplanan öğrenci ve üniversite çalışanları ise aramalar sırasında protesto gösterisinde bulundu.

 


CHP

"Türkiye'deki demokrasi ile faşizmi nasıl tanımlayacağız"

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Suha Okay, TBMM'de gazetecilerin soruları üzerine, Ergenekon soruşturmasındaki son gözaltıları değerlendirdi.

Türkiye'de birilerinin, ''Benim sıram niye gelmiyor?'' diye eziklik hissetmeye başlayacağını ifade eden Okay, Cumhuriyet'in değerlerini savunan, Atatürkçü kişilerin bir şekilde gözaltına alındığını belirtti. Okay, ''Çok hazin, vahim bir tablo. Türkiye'de bir tiyatro sahneleniyor'' diye konuştu.

''Ergenekon soruşturmasının, siyasi iktidarın siparişi ve şantaj aracı olduğunu'' belirten Okay, soruşturmanın yöntemini de eleştirdi.

Okay, hakim ve savcıların telefonlarının dinlenildiği yönündeki iddiaları anımsatarak, Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin'in bu konuda sessiz kalmasına tepki gösterdi.

Yargı üzerinde ''siyasi tahakkümün, telekomünikasyon yoluyla'' kurulduğu iddiasında bulunan Okay, Türkiye'de yargıç güvencesi ve hakim teminatı kalmadığını söyledi.

Okay, ''Türkiye'de hukuk devleti, siyasal iktidar eliyle çökertilmiştir. Buna göz yuman AKP, hukuk devletine aykırı eylemlerin odağı haline gelmiştir. Anayasa'nın 68 ve 69. maddelerine göre, buna neden olan partilerin kapatılması hüküm altına alınmıştır'' diye konuştu.

Siyasi iktidarın, medya, sendikalar, sivil toplum örgütleri üzerinde baskı kurduğunu da ileri süren Okay, ''Türkiye'deki demokrasi ise faşizmi nasıl tanımlayacağız?'' diye sordu.

 

Kılıçdaroğlu: Bu ülkenin aydınlarına yapılan bir operasyon

CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM'de gazetecilerin, Ergenekon soruşturması kapsamında Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu ve eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay'ın da aralarında bulunduğu 18 kişinin gözaltına alınmasına ilişkin sorularını yanıtladı.

Başkent Üniversitesi'ne gideceklerini ve açıklama yapılacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bu ülkenin aydınlarına karşı yapılan bir operasyon sözkonusu. Bu konuda bütün duyarlılığımız devam ediyor'' diye konuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş de Ergenekon soruşturması kapsamında Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın gözaltına alınmasıyla ilgili, ''Yine bilim adamları gözaltına alınıyor. Haklarında yalan-doğru bir takım iddialarla bilim adamları sindirilmektedir'' dedi.

Ateş, Ergenekon soruşturması kapsamında Kanal B Televizyonu'nu ziyaret etti. Kanal B Televizyonu Genel Müdürü Nahit Duru ile görüşen Ateş, daha sonra basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. ''Bunlar terör örgütü değildir. Türkiye'de bir terör vardır, bu terör de Adalet ve Kalkınma Partisi terörüdür'' ifadesini kullanan Ateş, şunları söyledi:
''Bu terör de iktidar terörüdür. Bu, 29 Mart seçimlerinin rövanşıdır. Seçimlerde halkı sindiremeyenler, şimdi Türkiye'nin bilim adamlarını, demokratik düşünce kuruluşlarını sindirmeye çalışıyorlar. AKP, bugüne kadar gerginlikten beslendi, Türkiye'yi kamplara bölerek, Türkiye'yi kutuplaştırarak kendisini ayakta tuttu. Bu aramalara Türkiye kamuoyunun topyekun tepki göstermesini bekliyoruz. Bugünlerin geçeceğine inanıyoruz. Yine bilim adamları gözaltına alınıyor. Haklarında yalan-doğru bir takım iddialarla bilim adamları sindirilmektedir"

CHP İzmir Milletvekili Bülent Baratalı, Ergenekon soruşturmasının 12. dalgası kapsamında, Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ve diğer bazı öğretim üyelerinin gözaltına alınmasına tepki gösterdi.

Baratalı yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de çok tehlikeli bir senaryonun adım adım uygulandığını ve hukuk adına buna seyirci kalındığını vurgulayarak "Bunun altından ne AKP ne de savcılar kalkabilir" dedi.

Baratalı, ülkenin çok ciddi bir rejim bunalımıyla karşı karşıya olduğunu ifade ederek, parlamenter demokrasinin de tehdit altında olduğu görüşünü savundu.
Baratalı, eski bir istihbaratçı olan Bülent Orakoğlu'nun, "soruşturmanın parlamento ayağının olduğu" yönündeki açıklamalarını, "parlamenter demokrasiye sıkılmış bir kurşun" sözleriyle dile getirdi.

Baratalı şöyle dedi: "Sistemli ve programlı bir şekilde yürütülen operasyonun 12. dalgasında gerek gözaltına alınanların kimliği ve kişiliği, gerekse ilgi alanları ve uğraşları toplumda var olan endişe ve kaygıları daha da arttırmış büyük bir infiale yol açmıştır.

Ülke hızla büyük bir kutuplaşma ve çatışma ortamına sokulmak istenmektedir. Ayrıca yapılan açıklama ve yorumlarla parlamento da hedef gösterilmektedir. Böylece TSK, Yargı, Basın, Üniversite, Sendika ve Sivil Toplum örgütlerinden sonra rejimin en önemli ayağı olan parlamento da sindirilmek ve baskı altına alınmak istenmektedir. Bunu şiddetle kınıyor, yaşananların tahammül sınırlarını aşmaya başladığı ve tehlikeli bir maceraya sürüklenmekte olduğumuzu kamuoyunun dikkatine sunuyorum."

CHP'li Gürsel Tekin de bugün yaşamının önemli bir kısmını sadece eğitime adamış bir insanın böyle bir müdahaleye tabi tutulmasını doğru bulmadığını ifade etti. Bu arada, Saylan'ın evinini bulunduğu sokağa büyük bir Türk bayrağı asılırken, sokak trafiğe kapatıldı.

 

"Bundan sonraki adres herhalde Anıtkabir olacak"

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, Ergenekon soruşturması kapsamında 12'nci dalga gözaltılarına sert tepki gösterdi. Arıtman, "Ergenekon safsatası tamamen Atatürkçü, laik, çağdaş, vatansever insanları, cumhuriyet mitingleri düzenleyicilerini ve AKP muhaliflerini cezalandırma aracına dönüşmüştür" dedi. Arıtman, Ergenekon'un "Laik-demokratik cumhuriyetin rövanşını alma amacı" güden siyasi bir dava olduğunu belirterek "Bundan sonraki dalganın adresi herhalde Anıtkabir olacaktır" dedi.

CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, ''Yargıyı alabildiğine, olabildiğine siyasallaştırarak bir sivil darbe yapmak isteyenler, Türk halkının demokrasi bilinci içinde boğulup gideceklerdir'' dedi.

Anadol, beraberindeki diğer grup başkanvekilleri Kemal Kılıçdaroğlu ve Hakkı Süha Okay ile birlikte, Ergenekon soruşturması çerçevesinde aramaların sürdüğü Kanal B televizyonunu ziyaret etti.

Kemal Anadol, televizyon önünde yaptığı açıklamada, Osmanlı döneminde kullanılan hukuk kitabı mecellede yer alan ''Mücrim sayısı çoğalınca suç ortadan kalkar'' ifadesini anımsattı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerine sahip çıkmaktan başka bir şey düşünmeyen, akılcı bir bilim adamı olmaya çalışan, bu konuda ödün vermeyen ne kadar bilim adamı varsa, tümünün Ergenekon'un içine dahil edilmesinin hatalı olduğunu belirten Anadol, ''Böyle yaparsanız bunun altında siz kalırsınız. Biz, bilimadamı düşmanı bu zihniyeti zaten yakından tanıyoruz. Van'da da Rektör Yücel Aşkın'a dava açmışlardı. Bu davanın görüldüğü Van Adliyesi 5 katlıydı. Birinci katında ve son katında olmak üzere iki duruşma salonu vardı. Yeni kalp ameliyatı olmuş Rektör Aşkın'ı merdivenlerde ölsün diye her duruşmada 5. kata kadar çıkarttılar. Soruyorum şimdi o savcılar nerede? Yücel Aşkın burada'' diye konuştu.
 

MHP

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, Ergenekon soruşturmasının 12. dalgası kapsamında, son gözaltıları değerlendirirken, AKP iktidarını suçladı. Şandır, " Ne hikmetse Hükümet ne zaman sıkışırsa, gündemi değiştirmek isterse, Ümraniye soruşturması kapsamında bir dalga başlamaktadır. Toplumun aklıyla, huzurluyla dalga geçer oldular" dedi.

Şandır, son gelişmeleri endişe izlediklerini belirterek, MHP'nin yargı bağımsızlığına ve sürecine saygı duyduğunu ancak, bu dalgalanmaların Türk milletinin kafasını karıştırdığını söyledi.

Ergenekon soruşturması kapsamında göz altına alınan Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın bir eylem içerisinde olacağına ihtimal vermediğini söyleyen Şandır, "Sanki millet ve halkla dalga geçiliyor. Sayın Haberal'ın ve Kanal B'nin hukuk, demokrasi ve Cumhuriyet, laik demokrat karşıtı bir eylem içerisinde olacağını kabul etmiyorum. Haberal başarılı bir insandır. Millete hizmet etmiştir. Başarının ödüllendirilmesi yerine bu tür gelişime endişe vericidir" dedi.

Gündemde çok ciddi meseleler olduğuna dikkat çeken Şandır, Hükümeti gündemi değiştirmekle suçladı. Şandır şöyle dedi:
"Ne hikmetse Hükümet ne zaman sıkışırsa, gündemi değiştirmek isterse, Ümraniye soruşturması kapsamında bir dalga başlamaktadır. Toplumun aklıyla huzurluyla dalga geçer oldular. Öncelikle gündem Azerbaycan. Fırtınalar yaratan ve Türkiye için tarihi bir hata olacak olan Ermene Sınır Kapısı'nın açılması var gündemde. AKP Hükümeti'nin, kapalı kapılar arkasında kayıt altına alınmayan verdiği sözler ve attığı adımlar tartışılırken, yargının bu soruşturmada yeni bir dalga başlatmasını onaylamasını, tesadüf sıradan ve masum kabul etmek mümkün değildir."
 

Gelişmeleri endişe ile izlediklerini kaydeden Şandır, "Bu yol yargı kurumuna, Türkiye Cumhuriyeti Devletine, Türk Milletine bir fayda getirmez. Onun için bu sürecin bir an önce bitirilmesini beklemekteyiz" diye konuştu.

 

SHP

SHP Genel Başkanı Uğur Cilasun, Ergenekon operasyonlarının, ''giderek Atatürkçü ve Cumhuriyetçi güçleri ezmeye ve tehdit altında tutmaya yönelik karşı devrim harekatına dönüştüğünü'' ileri sürdü.

Cilasun, yaptığı yazılı açıklamada, ''SHP'nin, gayrimeşru yollardan iktidarı hedefleyen ve bunu gerçekleştirmek için her türlü örgütlenmeyi sağlamaya çalışan bir yapının ortaya çıkartılmasının, laik, demokratik ve Cumhuriyetçi devlet geleneğinin devamı açısından yaşamsal gördüğünü'' belirtti.

Türkiye'de son 1-2 yıldır, sabahları uyanıldığında değişik dalga uzunluklarında, numaralandırılmış operasyonlarla karşılaşıldığını anlatan Cilasun, şu görüşleri savundu:
''Ancak giderek bu operasyonlar, iktidardaki partinin söz konusu yapılanmanın araştırılması gerekçesinin arkasına saklanarak ve bir kısım yargıyı da yönlendirerek Atatürkçü ve Cumhuriyetçi güçleri ezmeye ve tehdit altında tutmaya yönelik bir karşı devrim harekatına dönüşmektedir. Bu operasyonların hukuk dışı uygulamaları, iddianamelerin ilgisiz suçlamalar içermesi, yargı sürecinin gecikmesi kamuoyunda haklı endişeler doğurmaktadır''

 

 

Hukukçular da tepkili

Yargıtay Onursal Başsavcısı Vural Savaş, son baskın ve gözaltıların "faşizm ötesi" bir tabloyu yansıttığını belirterek, "Çünkü faşist düzende faşist yasalar vardır. Çıkar bunları uygularlar. Oysa şimdi Anayasa ve yasalar ihlal ediliyor" dedi.

Savaş, Kanal B'ye, son baskın ve gözaltılarla ilgili açıklamalarda bulundu. Polisin Ergenekon olayına konu olan soruşturmalarda sorgulama yapmasının yasalara aykırı olduğunu, bu sorguyu savcıların yapması gerektiğini savunan Savaş, "Tüm kırmızı çizgilerimizi ihlal edecek, devlet güvenliğini tehlikeye sokacak pek çok uygulama yapılma durumunda. Türkiye bütünlüğüne sahip çıkacak kim varsa sindirilmek isteniyor. Korkunç bir durumla karşı karşıyayız, vatandaşlar artık 'yargıya güveniyoruz' gibi şeylerle kendilerini aldatmasınlar. Kanunlara aykırı delillere sorgu yapanlar hakim savcı değil mi? Bu soruşturmayı ancak savcı yapabilir, polislerin yetkisi yok, yetki gaspı var. Mağdur olanların tazminat davaları açabilirler. Polisin kanunsuz şekilde bir saat bile sorgulama yetkisi yok. Fakat savcıların artık bu işte polislerin oyuncağı olduğu anlaşılıyor, çünkü kendileri bilmiyorlar mı ki, polislerin yetkisi yok" diye konuştu.

Son kitabında Ergenekon sürecinde yaşanan kanunsuzlukları ele aldığını kaydeden Vural Savaş, "Faşizm ötesi bir durumla karşı karşıyayız. Faşist düzenlerde de faşist yasalar çıkar bunu uygularlar, şimdi yasalar, Anayasa ihlal ediliyor, hem Anayasamıza hem yasamıza aykırı" dedi.

Dış güdümlü operasyonların geçmişte "bizim çocuklara" yaptırıldığını iddia eden Vural Savaş, "Dış güdümlü operasyonlar, şimdi adliyeye sızmış örgütlerle yapılıyor. Kanuna aykırı deliller hiçbir zaman kullanılamaz şeklindeki Anayasal hüküm hiçe sayılmıştır" şeklinde konuştu.

Vural Savaş, AKP'nin inişe geçtiğinin anlaşıldığını, şimdi Türkiye'yi yönetenlerin milletvekilliği dokunulmazlıkları kalktıktan sonra Yüce Divan riskiyle karşı karşıya olduklarını belirterek, "Bu böyle devam ederse Türkiye Cumhuriyeti elden gider, bütün özgürlüklerimizi yitiririz. Beni en çok üzen bütün bu kanunsuzlukların Türkiye Cumhuriyeti'nin bir korku imparatorluğu haline getirilmesinin birtakım savcı ve hakimler eliyle yapılmasıdır" dedi.

Savaş, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Adalet Bakanı'nın yaşananlarda sorumluluğu bulunduğunu, Anayasa Mahkemesi'nin de laikliğe aykırı faaliyetleri ortaya çıkan partiye para cezası vermekle yetinerek dolaylı sorumluluğu paylaştığını iddia etti.

 

Eğitimcilerin Ergenekon tepkisi

Eski Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayhan Alkış ise açıklamasında, ''Bu ülkenin çıkarlarını savunmak, bu ülkenin gençlerini geleceğe hazırlamak bir suçsa o zaman benim evim de aransın. Ben de tutuklanayım istiyorum. Bu bir karşı koyuş, meydan okuyuş değil. Ama eğer suçluysak, hepimiz suçluyuz. Bu ülkenin geleceğine hizmet eden herkes suçludur. O halde hepimiz aranalım. Hepimiz tutuklanalım. Nasıl olsa sıra hepimize gelecek'' dedi.

 

ODTÜ Senatosu: Rektörlerin gözaltına alınmasından endişe duyuyoruz

ODTÜ Senatosu, Ergenekon soruşturması çevresinde, rektörlerin, akademisyenlerin ve kimi sivil toplum öncülerinin göz altına alınmasından derin kaygı duyduğunu açıkladı.

ODTÜ Senatosu'nun yaptığı toplantıdan sonra yayınlanan bildiride şöyle denildi:
"Rektörlerin akademisyenlerin ve kimi sivil toplum öncülerinin gözaltına alınmasıyla sonuçlanan son gelişmeler Üniversitemizin her kesiminde giderek derinleşen kaygı ve artan rahatsızlığa yol açmaktadır.
Hukukun üstünlüğüne bağımsız yargı organlarımızın kararlarına ve uygulamalarına duyduğumuz güven ve saygıyı yinelemek isteriz. Ancak hukukun siyasallaşmasının sakıncaları konusunda ülkemizin saygın hukukçularının dile getirdiği görüş ve endişeleri paylaşmadan edemiyoruz. Kaldı ki geciken adaletin adalet olmadığı kamuoyunca iyi bilinmektedir.
Demokrasinin en vazgeçilmez unsurları arasında yer alan evrensel hukuk kurallarına uymanın gerekliliğini, süregelen bazı uygulamaların gelişmiş demokrasilerde kolaylıkla insan hakları ihlallerini olarak algılanabileceğini özellikle belirtmek isteriz. Söz konusu demokrasilerde en son ne zaman bir üniversite rektörünün gözaltına alındığını sormadan edemiyoruz. Kamuoyunu rektörlerin bu şekilde gözaltına alınmasının veya tutuklanmasının demokrasimiz açısından ne anlama geldiğini düşünmeye davet ediyoruz.
Atatürk ilke ve devrimlerinin laik cumhuriyet ve demokrasinin takipçisi ODTÜ'lüler olarak gelişmeleri dikkatle izlemekte olduğumuzu ve bu konuda gerekli duyarlılığı göstermeye devam edeceğimizi kamuoyuna duyururuz."

 

DİSK: Ergenekon 'un gerçek boyutları açıklansın

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Ergenekon soruşturmasında son dalga ile soruşturmaların hukuki boyutunu aşıp, siyasi iktidarın bir intikam duygusu ile hareket ettiği izlenimi güçlendirdiğini söyleyerek, "Oysa bütün bu endişe ve şüphelerden toplumu arındırmanın yolu, Ergenekon davasının ve operasyonunun gerçek boyutlarının halktan gizlenmemesi" dedi.

DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi Ergenekon soruşturması kapsamında bugün yapılan operasyonlara yöneylik açıklamada bulundu. Çelebi; iki yıla yakın bir süredir ülkenin siyasi gündemini etkileyen ve devlet içinde "yeni bir iktidar savaşı" veya "kanatların tasfiyesi" gibi "gözüken" Ergenekon operasyonunun 12. dalga olarak adlandırılan yeni gözaltılarla birlikte gündemi tekrar "işgal" etmeye başladığını söyledi.

Gözaltına alınsın veya alınmasın, Türkan Saylan gibi bazı "bilim insanı" ve "çağdaş bir Türkiye'den yana aydınların", "AKP muhaliflerinin" operasyon kapsamına alınmaları ve kamuoyu karşısında peşinen suçlanmalarının insanların kafasında "AKP kendi muhaliflerini mi tasfiye ediyor?" sorusunu doğurduğunu söyleyen Çelebi, "Dolayısıyla soruşturmalar hukuki boyutunu aşıp siyasi bir sürece çevrilmekte ve siyasi iktidarın bir intikam duygusu ve kinle hareket ettiği izlenimi güçlenmektedir" dedi.

 

"Soruşturmanın gerçekleri gizlenmesin"

Soruşturmada kamuoyunun sadece "seyirci" durumuna düşürüldüğünü ve arka planının tam olarak açıklanmadığına işaret eden Çelebi, iktidar olmanın bir aracı olarak "yargının yönlendirildiği" şüphesinin hukuk ve adalet sistemine olan inancı derinden yaraladığının altını çizdi. Oluşturulan güvensizlik ve korkuyla nedeniyle ancak totaliter sistemlere özgü yeni bir iktidar biçiminin inşa edileceği endişesinin arttığını ifade eden Çelebi, şöyle konuştu:
"Oysa bütün bu endişe ve şüphelerden toplumu arındırmanın yolu, Ergenekon davasının ve operasyonunun gerçek boyutlarının halktan gizlenmemesi, demokrasi dışı arayışlara giren ve suç işleyenlerin bütün delilleriyle ortaya çıkarılması, siyasal değil hukuksal bir mücadele yürütülmesinden geçmektedir. Şeriata ve darbeciliğe karşı olduğunu her fırsatta dile getiren ve yapılan tüm darbelerin ve girişimlerinin bedellerini ağır ödeyen DİSK, ülkemizi karanlığa hapsedecek her türden siyasi yönelimlerle mücadele de etmektedir."

 

AKP özlediği düzeni tahsis etmeye çalışıyor

Çelebi, DİSK olarak darbeciliğe karşı "bir demokrasi mücadelesi verdiklerini" söyleyenleri 12 Eylül ve Susurluk ile "hesaplaşmaya" davet ettiğini belirterek, siyasi cinayetlerin gerçek sorumlularını açığa çıkarıp yargılamaya davet ettiğini vurguladı. Çelebi, "Kendi özledikleri düzeni tesis etmek için hukuksal süreçleri dahi siyasallaştırmaktan çekinmeyen iktidar, demokratik haklarını kullanan aydınlarla siyasal hesaplaşmalara girmek ve onları 'cezalandırmak' yerine, temel hak ve özgürlükler önündeki engelleri kaldırmakla, ekonomik kriz karşısında sosyal patlamalara doğru ilerleyen ülkemizde halktan yana önlemler almakla uğraşmalıdır" diye konuştu.


Doktorlar hocasına sahip çıkıyor

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy, TTB Merkez Konseyi delegesi olan Türkan Saylan'ın, demokrasi karşıtı herhangi bir hareketin içinde olamayacağını söyledi.

Prof. Dr. Gürsoy, TKB Merkez Konseyi'nde düzenlediği basın toplantısında, Saylan'ın Ergenekon soruşturması süreci içinde olduğunu ve bu kapsamda evinin arandığını belirtti.

TTB olarak Saylan'ın, demokrasi yandaşı bir kimliğe sahip olduğunu taahhüt edebileceğini ifade eden Gürsoy, ''Türkan Saylan demokrasi karşıtı herhangi bir hareketin içinde olamaz'' dedi.

Türkiye'de hukuki sistem ne gerekiyorsa, onun yapılabileceğini belirten Gürsoy, Saylan'ın sayısız demokratik örgütlenme birimleriyle çalışan, iyi hekimlik özelliklerine sahip, yoksul kız öğrencilerinin eğitimi için olağanüstü çaba harcayan, cüzzam hastalığına karşı mücadelenin öncülerinden bir kişi olduğunu söyledi.

''TTB ve yüz binlerce temsilcileri olarak Saylan bizim kutsalımızdır'' diyen Gençay Gürsoy, Saylan'ın ilerlemiş bir kanser rahatsızlığı olduğunu ve bu durumunu rencide edecek, travma yaşatacak bir oluşumla karşılaşmamasını istediklerini belirtti. Gürsoy, Türkan Saylan'a yapılacak en ufak bir rencide edici davranışın, kendilerini rahatsız edeceğini sözlerine ekledi.

 

Öğrencilerden sert tepki

Başkent Üniversitesi Rektörlüğü önünde toplanan öğrenci ve üniversite çalışanları, aramalar sırasında protesto gösterisinde bulundu.

''Türkiye laiktir laik kalacak'', ''Mustafa Kemal'in askerleriyiz'', ''Haberal'a uzanan eller kırılsın'', ''Genciz, Türküz, Atatürkçüyüz'' şeklinde slogan atan öğrenci ve çalışanlar, Türk bayrağı açtı, 10. Yıl Marşı ile İstiklal Marşı'nı okudu.

 

ADD'den tepki

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Başkan Yardımcısı Sina Akşin, ''ADD'nin dün olduğu gibi bugün de saldırıların hedefinde olduğunu'' belirterek, ''20 yıldır tek değişen, saldırının yöntemi olmuştur'' dedi.

Akşin, Yönetim Kurulu üyeleriyle birlikte ADD Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.
Ergenekon Soruşturması'nda yeni bir aşamaya gelindiğini belirten Akşin, ''Öyle görünüyor ki Atatürk düşmanları, Atatürk'ün kökünü kazıyana dek bu işi sürdürmek niyetindeler. Atatürk'ün kurduğu bu cumhuriyette bugün Atatürkçü olmak tehlikeli bir hale dönüşmüştür'' görüşünü dile getirdi.

 

"Ülkede sindirme politikası izleniyor"

Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Hakan Dedeoğlu, ADD Genel Başkanvekili ve Uludağ Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran'ın gözaltına alınması ile ilgili olarak, ''ülkede bir sindirme politikası izlendiğini'' ifade etti.


Yalova

Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınması, üniversitenin Yalova'da bulunan Elmalık Diyaliz Merkezi çalışanlarınca protesto edildi.

Diyaliz merkezinin cepheleri ve merkeze bağlı ambulanslar Türk bayraklarıyla süslenirken, kararı protesto eden çalışanlardan 16'sı Prof. Dr. Haberal'a destek vermek için İstanbul'a hareket etti.

Merkez Müdürü İnci Haberal, İstanbul'a hareketlerinden önce gazetecilere yaptığı açıklamada, merkezle ilgili herhangi bir arama ve soruşturmanın söz konusu olmadığını, Başkent Üniversitesi'ne bağlı tüm kurumlar gibi kendilerinin de hizmete devam edeceğini söyledi.

 

"AKP'nin gündem değiştirmeye zaman kazanmaya yönelik çalışması"

DTP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, Ergenekon soruşturması kapsamında bugün yaşanan 12'nci dalga gözaltılarını "AKP'nin gündem değiştirmeye dönük, zaman kazanmaya yönelik bir çalışması" olarak değerlendirdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler