Gözde sarı noktaya dikkat

Toplumda çok iyi bilinmemesine rağmen ülkemizde de sık görülen Sarı Nokta hastalığı, gelişmiş ülkelerde 50 yaş üzerindeki kişilerde en önemli körlük nedeni olarak gösteriliyor. 55-75 yaş arasındaki nüfusun yaklaşık %1’inde, 75 yaş üzeri nüfusunsa %10’dan fazlasında bu hastalığa rastlanıyor. Yaşam süresi ile birlikte, bu hastalığa yakalanan hasta sayısının da artması bekleniyor. Son yıllarda ilaç araştırmacılarının gittikçe artan bir şekilde fonlarını kanser araştırmalarına ayırmaları ve yeni tedavi yöntemleri bulmaları, körlük yapan birçok göz hastalıklarının tedavisinde de önemli adımlar atılmasına vesile oldu.

Yayınlanma: 01.05.2009 - 13:09
Abone Ol google-news

Bilindiği gibi kanser, tümör adı verilen başkalaşmış hücrelerin hızlı ve aşırı büyüyerek yayılması sonucu organların işleyişini bozan bir hastalıktır. Bu tümör hücrelerinin hızlı ve aşırı büyüyebilmesi için iyi beslenebilmesi yani kanlanabilmesi, dolayısıyla da miktarı sürekli artan bir damar ağına sahip olması gerekmektedir.

Eğer bu damarlanma artışı önlenirse, beslenemeyen tümörün daha da büyüyemeyeceği ve yayılamayacağı düşünülerek bu yönde çalışmalar başlatılmış. Vücutta yeni damar gelişimini sağlayan, VEGF (vaso-endotelyal büyüme faktörü) denilen maddenin engellenmesi halinde, yeni damarların gelişemediği, hatta gelişmekte olanlarında gerilediği görülmüş.

Bunun üzerine Genentech isimli bir amerikan firması, Anti-VEGF denilen ve yeni damar oluşumuna yol açan bu maddeyi engelleyici etkiye sahip bir ilaç geliştirdi; “metastatik kalınbağırsak kanseri” hastalarında kullanmak üzere piyasaya sunulan ilaç, ülkemiz de dahil dünyanın dört bir yanında ihtiyacı olan hastalarda başarıyla kullanılıyor.

Bu ilacın yeni damar gelişimini engellediği görülünce gözler bu kez yeni damar gelişimiyle ilişkili başka hastalıklara çevrildi. Bunlar arasında en dikkat çekeni halk arasında “Sarı Nokta hastalığı” olarak ta bilinen “Yaşa Bağlı Maküla Dejeneresansı–YBMD” isimli hastalık oldu.

 

Önce görüntüde yamulmalar

Gözün içindeki, görme hücrelerinin bulunduğu retina tabakasının her yeri aynı hassaslıkta değildir, görmemizin en önemli kısmı olan merkezi görmeyi yani baktığımız şeyi görmemizi sağlayan, “maküla/sarı nokta” bölgesidir. Bu bölgede, altından gelişen yeni damarların ve onlardan sızan serumun kabarıklık yapması, kanamalar ve fibrotik değişimler, önce görüntüde yamulmalar yaparken zamanla gözümüzün önünde büyüklüğü gittikçe artan bir siyah lekeye dönüşüyor. İşte bu hastalığa YBMD - Sarı nokta hastalığı diyoruz.

Bu hastalık, gelişmiş ülkelerde 50 yaş üzerindeki en önemli körlük nedeni. Yapılan çalışmalarda 55-75 yaş arasındaki nüfusun yaklaşık %1’inde, 75 yaş üzeri nüfusunsa %10’dan fazlasında bu hastalığa rastlanıyor. Türkiye de dahil birçok ülkede ortalama yaşam süresi arttığı için, bu hastalığa yakalanan hasta sayısının gelecekte daha da artması bekleniyor.

Hastalığın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, genetik, dengesiz beslenme ve sigara, hipertansiyon, yüksek kolesterol başta olmak üzere kalp-damar hastalıkları için geçerli olan risk faktörlerinin büyük çoğunluğu bu hastalık için de geçerli. Muayene, göz anjiografisi ve OCT gibi tetkiklerle hastalığın tanısı kesin olarak konabiliyor ve hastalığın gelişimi ile tedavinin etkinliği de net bir şekilde takibedilebiliyor.

Tedavi edilmeyen hastalarda görme keskinliği hızla yasal körlük sınırı kabul edilen 1/10’un altına iniyor ve kaybın büyük kısmı hastaların %90’ında, hastalığın ilk yılında gerçekleşiyor. Bir gözü tutulan hastaların neredeyse yarısının ikinci gözü de 3-5 yıl içinde tutuluyor. İnsanların görme yetilerinin azalması, işlerinden ya da hobilerinden uzaklaşmalarına, sosyal ilişkilerinin ve kendi işlerini tek başına görebilirliklerinin azalmasına ve hatta depresyon ya da iyi görememe sonucu düşme nedeniyle kırıklar, yatalak kalma gibi sağlık sorunlarına yol açabilmekte.

YBMD’nin hızla ilerleyen yaş tipi (%15-20) ve çok yavaş ilerleyen, görmeyi daha az tehdit eden kuru tipi (%80-85) mevcut ancak kuru tipin daima yaş tipe dönme riski bulunuyor.

 

İlaçların başarısı

Bevacizumabı (Avastin®/Altuzan®) geliştiren Genentech firması bulduğu bu molekül üzerinde değişiklikler yaparak onu göz için uygun hale getirip “Ranibizumab (Lucentis®)” isimli ilacı yaratırken, Eyetech isimli bir başka Amerikan firması da yine aynı hastalık için “Pegaptanib (Macugen®)” isimli ilacı geliştirdi ve Genentech Novartis, Eyetech te Pfizer ilaç firmalarıyla geliştirdikleri bu ilaçları, Türkiye de dahil tüm dünyada piyasaya sundular.

Yalnız bu arada ilaç sektöründe pek görülmeyen ilginç bir olay meydana geldi ve Genetech’in Bevacizumabın modifiye edilerek göz için uygun Ranibizumabın geliştirilmesi projesinde çalışan uzmanlardan biri, göz için geliştirilen ilaçlar daha piyasaya verilmeden, metastatik kalın bağırsak kanseri ilacı olarak satılan Bevacizumabı hiç modifiye etmeden, sadece dozunu göz için ayarlayarak kendi YBMD’li hastalarının gözlerinde kullanmaya başladı ve şaşırtıcı şekilde çok iyi sonuçlar aldığını bildirince bu ilaç birdenbire dünya çapında yaygın bir şekilde kullanılır hale geldi.

Lazer gibi daha önceki tedavi yöntemleriyle ancak görmenin korunması ve daha da bozulmasının önlenmesi amaçlanırken, gözün içine enjekte edilen bu yeni tip ilaçlarla ilk kez hastaların önemli bir kısmında ciddi görme artışları sağlandı. Henüz göz için geliştirilen ilaçlar piyasaya verilmeden Bevacizumab (Avastin®/Altuzan®)’ı hastalarının gözlerinde kullanan doktorların önemli bir kısmı, Bevacizumab’ın hastalara maliyetinin yeni ilaçlara göre ciddi bir şekilde daha ucuz olması nedeniyle, diğer ilaçlar piyasaya çıktıktan sonra da hastalarına kullanmaya devam ediyorlar.

 

Çok amaçlı ilaç

Böylece göz için geliştirilmemiş, gözde ne kadar işe yaradığı bilimsel çalışmalarla gösterilmemiş, sadece tıp kongrelerinde ve yayınlarında doktorların kendi tecrübelerine dayanarak çok faydalı olduğunu anlattıkları, ne gibi yan etkilere yol açabileceği bilimsel çalışmalarla açıklığa kavuşturulmamış bir ilaç dünya çapında kullanılır durumda. Bir ilacın resmi onay aldığı bir hastalık dışında kullanımı her ülkede, kendi kanunlarına bağlı olarak, değerlendiriliyor.

Ülkemizde de belirli sınırlamalar olmakla birlikte, tam olarak yasak olmaması, özellikle Lucentis® ve Macugen®in ücretlerinin SGK tarafından ancak “katılım payıyla” ve sadece eğitim/üniversite hastanelerinde uygulandığı taktirde ödenmesi, en az üç kez (bir yılda ortalama sekiz kez) uygulanması önerilen bu tedavinin hastalara maliyetinin çok yüksek olmasına ve ciddi fiyat avantajı nedeniyle hala birçok doktorun hastalarına Bevacizumab (Avastin®/Altuzan®)ı kullanmasına neden oluyor.

Bu ilaç grubunun gözde sadece YBMD-Sarı nokta hastalığı değil, Diabetik Retinopati (şeker hastalığının gözü tutması), retina ven tıkanıklıkları (göz damarlarında tıkanıklıklar) gibi hastalıklarda özellikle yeni damar gelişimine bağlı görülen ve körlüğe kadar gidebilen durumlarda kullanılabileceği ve hastalarda ciddi görme artışları sağlanabileceği devam eden araştırmaların ön sonuçlarıyla görülmüş durumda. Yeni endikasyonların da eklenmesiyle, ülkemizde körlük tehlikesiyle yaşayan birçok hasta, rahat bir nefes alabilecek; tabii katılım payını ödeyebilirse…

 

Dr. İnanç Güngör, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Göz Hastalıkları Bölümü


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler