Ergenekon'da 82. duruşma

Ergenekon davasının tutuksuz sanıklarından Mehmet Murat Yücel, dava kapsamında, spor faaliyetlerinin suç olarak gösterildiğini belirterek, ''Sporu terör örgütlerinin alt yapısının oluşturulduğu bir yer olarak göstermek insanları spordan soğutur'' dedi.

Yayınlanma: 07.05.2009 - 07:31
Abone Ol google-news

z

Ergenekon davasının 82. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi salonunda görülen davanın bugünkü duruşmasına Mete Yalazangil, Adnan Akfırat, Erol Ölmez, Murat Çağlar, Semih Tufan Gülaltay, Fikret Emek, Sedat Peker, Aydın Yüksel, Hayrettin Ertekin, Ümit Sayın ve Erkut Ersoy dışındaki 25 tutuklu sanık katıldı. Duruşmada, tutuksuz sanıklardan Mehmet Murat Yücel'in savunmasının alınmasına başlandı.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını yapan Yücel, ''terör örgütü üyeliği suçlamasını, Türk sporuna, Türk milletine hizmet etmiş, Cumhuriyetçi, Atatürkçü, milliyetçi biri olarak kendisine ağır hakaret olarak gördüğünü'' savundu.

Spor akademisi mezunu olduğunu ifade eden Yücel, boksta Türkiye şampiyonluğu bulunduğunu, hem sporcu, hem antrenör olarak Türkiye'yi uluslararası turnuvalarda temsil ettiğini, milli takımda antrenörlük yaptığını, bayan basketbol takımıyla dereceler yaptığını kaydetti.

Yücel, spor faaliyetlerinin suç olduğunu, hele hele örgüt üyesi olmak için alt yapı oluşturduğunu bilmediğini anlatarak, ''Yükseliş Kolejinde beden eğitimi şube başkanlığı ve müdür yardımcılığı yaptım. Öğrencilerimin hiç birisi terörist olamadı. Sporu terör örgütlerinin alt yapısının oluşturulduğu bir yer olarak göstermek, insanları spordan soğutur. Tüm sporcular adına bu suçlamayı reddediyorum'' dedi.


"Ankara sorumlusu" olduğu iddiası

Tutuksuz sanıklardan Kemal Şahin'in yazdığı ''MİT'in Ergenekon Yapılanması'' isimli şemada ''Ankara sorumlusu'' olarak yer aldığını ifade eden Yücel, üçgenlerden oluşan bu şemada isminin bulunması nedeniyle yargılandığını söyledi.

Şemayı, gözaltına alındığında öğrendiğini anlatan Yücel, Kemal Şahin'in de bu şemanın hayali olduğunu ve rahatsızlığı sırasında yazdığını söylediğini anımsattı.

İddianamede ''özel harekatçı'' olarak yer aldığını ancak bunun doğru olamadığını, hayatı boyunca emniyetin hiçbir biriminde görev yapmadığını ifade eden Yücel, güvenlik şirketi olduğunu, güvenlik şirketlerinin de terör örgütü için bir yer olduğunu düşünmediğini kaydetti.
Yücel, böyle bir örgütlenmenin varlığına inanmadığını belirterek, ''Örgüt üyesi değilim. Kimsenin kişisel verisini kaydetmedim. Kişisel veri kaydetmek gibi iğrenç bir suçu işlemem. İsmail Yıldız'ı 7 yıl önce bir kez 10 dakika gördüm. Güvenlik işi için yanına gittim, anlaşamadık. Ondan sonra bir daha da görmedim. Hiç tanımadığım bir adama nasıl bağlı olarak çalışayım. Beni maddi ve manevi olarak yıkan bu dava, umarım bundan sonra kimseyi yıkmaz. Hatta varsa bu komployu kuranları da yakmasın'' şeklinde konuştu.

Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorusu üzerine duruşma salonunda bulunan İsmail Yıldız'a bakan Yücel, ''7 yıl önce görmüştüm. Sima olarak benziyor ama yaşı tutmuyor sanırım'' dedi.


Tutuksuz sanık Nuhoğlu'nun savunması

Emekli ''özel harekatçı'' olduğunu belirten tutuksuz sanık Feridun Refik Nuhoğlu da savunmasında, ''özel harekat'' timlerinde terörle mücadele eğitimi aldığını, Güneydoğu Anadolu'da yıllarca terör örgütlerine karşı savaştığını ifade etti.

Nuhoğlu, ''Terör örgütleriyle savaşmış, kanı dökülmüş bir insan olarak bu şekilde karşınızda yargılanmayı hak etmiyorum. Bu beni yürekten yaralıyor. Evimde yapılan aramalarda Güneydoğu'da görev yaptığım yıllarda hatıra olarak sakladığım göz yaşartıcı bomba, kamuflaj elbisem, berem ve kasaturam bulundu. Genelde Güneydoğu'da çalışanlar bunları hatıra olarak saklar'' dedi.

 

Özgür'ün çarpraz sorgusu tamamlandı

''Ergenekon'' davasının bugünkü duruşmasında tutuksuz sanıklardan gazeteci Hayrullah Mehmet Özgür'ün savunması ve çapraz sorgusu tamamlandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada kısa bir savunma yapan Özgür, meslek hanesinde ''gazeteci'' yazan sıradan bir vatandaş olduğunu belirterek, ''AKP muhalifi olduğu için işsiz kaldığını'' söyledi. Bir vatansever olduğunu söyleyen Özgür, Cumhuriyet'i savunma mücadelesine sonuna kadar devam edeceğini kaydetti. Daha sonra geçilen çapraz sorguda, savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in, ''Ultra Türkler Geliyor'' adlı yazısındaki ''Ergenekon bunlar mıydı?'', ''Ergenekon ya da Ultra Türkler, bunlar kimdir?'' şeklindeki ifadelerinin ne anlama geldiğini sorması üzerine Özgür, Ergenekon'un, Türklerin çok önemli bir efsanesi olduğunu belirterek, ''bu yazının yazıldığı dönemde Türkiye'nin, devletin kırmızı çizgilerinin kaybolduğu umutsuzluk verici bir süreçten geçtiğini'' ifade etti. Bu yazının yaşanmış şeylerden ortaya çıkmadığını aktaran Özgür, ''O yazı, 'Postacı' filminde olduğu gibi bir umudu ortaya koymak için yazılmış bir yazıdır. O yazının üzerinden ulusalcılara, milliyetçilere bir mesaj verilmiştir. Bu yazı üzerinden üretilmiş bir iddianameyle bu dava yürüyor'' şeklinde konuştu. ''Levent Ersöz, Cem Uzan ve İsmail Yıldız'la birlikte hükümete darbe yapılmasının ele alındığı bir toplantı yapıp yapmadıklarının'' sorulması üzerine de Özgür, Cem Uzan grubuna operasyon yapıldığı dönemde bu kişilerle bir toplantı yaptıklarını, ''toplantının konusunun, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'la ilgili bir CD olduğunu'' söyledi.

 

Eruygur ile görüşme

''Şener Eruygur'la görüşüp görüşmediğinin'' sorulması üzerine de Özgür, 2004 yılındaki Yüksek Askeri Şura yaklaşırken Eruygur'un kendisini çağırttığını ve lojmanında görüştüklerini belirtti. Cem Uzan grubuna operasyon yapıldığı dönemde Süleyman Demirel'den Bülent Ecevit'e pek çok kişiyle neler olduğunu anlamak için görüşme yaptığını, ''bu operasyona en iyi açıklamayı getiren Sesar Danışmanlık Şirketi sahibi, tutuklu sanık İsmail Yıldız'la bu şekilde tanıştıklarını'' aktaran Özgür, Yıldız'ın daha sonra Star Gazetesi'nde takma isimle köşe yazısı da yazdığını ifade etti.

Savcı Pekgüzel'in, ''Özel Kuvvetler Komutanlığından bilgi ve belge aldığınız kimse var mıdır?'' sorusu üzerine de Özgür, kitap yazdığı dönemde bu iddiadaki bir kişinin kendisiyle görüşmeye geldiğini, bir şeyler anlattığını, bu anlattıklarının deşifresinin de arama sırasında çantasında bulunduğunu söyledi. Özgür, ''Bana sorarsanız, 'bu iddiaların sahibi kim?' diye, bana göre Fethullah Gülen cemaatidir. 'Adamın biri kitap yazıyor, sen de git şunları anlat' denmiş'' şeklinde konuştu. Pekgüzel'in, ''Emniyet ifadenizde Ergenekon'un çıkar çetesi olduğunu belirtmişsiniz'' demesi üzerine de Özgür, ''Bana dediler ki 'bir çete var'. Ben de dedim ki 'Bir çete varsa, çıkar çetesidir'' diye konuştu. Savcı Nihat Taşkın'ın, adı geçen CD'nin bir örneğinin kendisinde olup olmadığını sorması üzerine, bunu almayı asla düşünmediğini söyleyen Özgür, ''Ben size sorayım Sayın Savcım, böyle bir CD elinizde olsa üzerinizde kaç dakika taşıyabilirsiniz. En fazla bir kazaya kurban gider, 3. sayfa haberi olursunuz. Benim Belçika'da yaşayan kız kardeşimi ve 5 yaşındaki kızımı kaçırmakla tehdit ettiler'' şeklinde konuştu. Söz alan tutuklu Sanık İsmail Yıldız da CD'nin ele alındığı toplantıda, Cem Uzan'a, bunun hem Hükümet'i, hem Genelkurmay'ı ilgilendiren çok ciddi bir konu olduğunu, bir rapor hazırlayarak bunu ilgili kurumlara bildirmesi gerektiğini aktardığını belirterek, Uzan'ın, elinde rapor hazırlayacak bir belge olmadığını ifade etmesi üzerine de duyumlarını rapor haline getirmesini istediğini kaydetti. Levent Ersöz'ün de Uzan'a aynı şeyi söylediğini vurgulayan Yıldız, ''Jandarmada Hükümet'i yıkma çalışması yapılmadığının en büyük kanıtı bu CD'dir. Darbe yapılacak olsaydı bu kullanılırdı. Bir darbe teşebbüsü olmadığının somut göstergesidir bu CD'' diye konuştu.

Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, duruşmayı yarına erteledikten sonra kimsenin dışarı çıkmamasını rica ederek, bir açıklamada bulunacağını söyledi. Kemal Kerinçsiz'in, savunması sırasında mahkeme başkanına yeni bir araç tahsis edilmesine ilişkin beyanları olduğunu hatırlatan Şengün, tahsis edilen bir arabayla mahkemeyi yönlendirme olmadığını kaydetti. Şengün, Beşiktaş'ta bulunan 6 Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı'na, koruma altında oldukları için birer araba tahsis edildiğini belirterek, şunları söyledi: ''Bu araçlar daha ziyade şehir içinde kullanılır. Ancak bu araçların birçoğu 5-6-7 yaşlarında ve 400-500 bin kilometrededir. Şehir içindeki ihtiyaç için kullanılır. Duruşmaların başladığı Ekim ayında, kullandığımız araçla cezaevine geliş gidiş sırasında birkaç kez yolda kaldık. Bunun üzerine biz de Başsavcılığa ve İstanbul Valiliğine dilekçe yazarak araç talebinde bulunduk. Bu bahsi yapılan araç, yazımız üzerine verildi. Kafanızda bu tarz sorular oluşmasın. Biz bunları çoktan aştık. Bu mahkemede o tarz şeylere yer yok.'' Şengün, araç tanziminin de Adalet ve İçişleri bakanlıklarının koordinasyonunda yapıldığını söyledi. Başkan Şengün'e şubat ayında 2009 model bir araç tahsis edilmişti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler