Arınç'ın Fener'den haberi yokmuş

Kabine revizyonunun ardından başbakan yardımcılığına getirilen Bülent Arınç katıldığı televizyon programında Deniz Feneri'nden Ergenekon davasına, telefon dinlemelerinden Anayasa değişikliğine kadar pek çok konuda çarpıcı açıklamalar yaptı.

Yayınlanma: 07.05.2009 - 12:00
Abone Ol google-news

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Deniz Feneri konusunun ilk gündeme geldiği zaman fikirlerini söylediğini belirterek, "Ben Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'ni yakından tanırım. Tüm yardım faaliyetlerinde yer aldım. Yaptıkları çalışmaların kuruşu kuruşuna hesap verdiğini düşünüyorum. Almanya'dakinden haberim yok " dedi.

Kabineye, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak katılan Bülent Arınç, NTV'de katıldığı bir televizyon programında önemli açıklamalarda bulundu. Mardin'deki katliama değinen Arınç, söz konusu saldırının "vahşi bir hayvanın" bile yapamayacağı bir olay olduğunu söyledi. Arınç, "Üzülüyorum. Ben dün Lübnan'daydım. Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Süleyman bana bu olayı sordu. Nasıl cevap vereceğimi düşündüm. Yurt dışında da insanlık dışı bir olay olarak görülüyor. Çok farklı yönleri vardır. Diyanet İşleri Başkanımızın sözlerini önemsiyorum. Meclis'te bir araştırma komisyonu kurulabilir" dedi.
 

"Korucular ellerindeki silah gücünü başka amaçlara kullanıyor"

Koruculuk sistemiyle ilgili AKP'nin iktidara gelmesinden sonra çalışmalar yapıldığını ifade eden Arınç, "Bu sistem 1980'li yıllarda kuruldu; sayısı artarak devam etti. Koruculara sosyal imkanlar ve haklar verildi. Terörle mücadele için faydalı olacak diye düşünülen bir sistemdi. Geçici derken, neredeyse kalıcı oldu. Süreç içinde tasfiye edilmesi düşünülmüştür. Olmadı. OHAL sürecinde çok şey konuşuldu. Köy koruculuk sistemine taşıdıkları silah ve maaş itibarıyla bakıldığında; nasıl devlet içinde görev yaparken kişisel başka eylemler yapan bir takım kuruluşlardan bahsediyorsak, onlar da ellerindeki silah gücünü başka amaçlarla kullanmaya başlamışlardır" dedi.
 

"Mevcut korucular tavsiye edilecek"

Arınç, emekli olan korucuların yerlerine yeni personel alınmayacağını belirterek, "Mevcut korucuların tasfiye edilmeleri konusunda devletin bir düşüncesi var" dedi. Terörle mücadelenin sadece koruculukla yapılmadığına işaret eden Arınç, "Teröre karşı aynı bölgenin insanını kullanmak faydalı olur diye düşünülmüştü. Bugün bunu tekrar gözden geçirmeliyiz" dedi.

 

"Kabinede 'Saadet Parti'nin yükselişi' yorumu insafsızlık"

Kabine revizyonunda Saadet Partisi'nin yükselişinin payı olduğu ve yeni hükümetin Milli Görüş'e yakın isimlerden oluştuğu yönündeki yorumlara da değinen Arınç, kabineye kendisinin de katılmasıyla bu tür yorumların zenginleştiğini ifade etti. Arınç, "Yorumları okuyorum ve saygı duyuyorum. Bazen senaryolar oluyor, fanteziler oluyor, çok isabetli yorumlar da oluyor. Bunların hiçbirine önyargılı yaklaşmıyorum. Benim MSP, RP, FP çizgisinden gelmem doğru. Ama AK Parti'de kurucu olarak görev aldım, bugün için çizgim muhafazakar demokrat çizgidir. Milli Görüş çizgisinden utanmıyorum, sıkılmıyorum. Bu benim siyasi hayatımın parçasıdır. Geçmişten bu yana eksiklerim, fazlalarım, yanlışlarım oldu; hepsini dikkate aldım ve dönüşüme uğradım. Milli Görüş çizgisinden ben varım, Sayın Erdoğan var ve Sayın Nihat Ergün var. Bu kadar bakan arasında 3 kişi. Bu yorum yanlış, haksız, insafsız yorumdur" diye konuştu.

Arınç, kendisine "abi" denmesinin ise sadece yakın ilişki nedeniyle olduğunu belirterek, "Parti grubunda da, kabinede de bana ağabeylik görevi verilmedi. Ağabey olarak görülmek normal, Yakın ilişkide olduğumuz insanlar var. Ama böyle bir görev yok. Bu resmi bir görev de değil" dedi.

 


"MGK'da nasıl konuşulacağını çok iyi bilirim"

Tutuklanan komutanlarla ilgili "İyi ki bunlarla savaşa gitmemişiz" sözlerinin hatırlatılması üzerine Arınç, TSK'ya yönelik olarak, "Eksiklik varsa iki taraftan da vardır. Ben kendi açımdan eksiklik ya da hatam varsa düzeltirim. Ben meseleye kurumsal olarak bakarım. Benim sözlerim kişilere ve yanlış davranışlara yöneliktir" dedi. Genelkurmay Sözcüsü'nden "Bizim demokrasi karşıtlarıyla hiçbir organik bağımız yoktur. Biz sivil iradenin gücüne inanıyoruz" demesini beklediğini kaydeden Arınç şöyle konuştu:

"Sayın Başbuğ bunu son konuşmalarında söyledi. Benim sözümün karşılığı budur. Benim TSK'ya, orduya hiçbir karşıtlığım olmadı. Her kurumda yanlış yapanlar olur. Yanlış yapanları eleştiririm. Demokrasiye bağlılık konusunda, herkesin kendi görevini yerine getirmesi konusunda tedbirler alınmasını isterim. Bu konuda yorum yapanlar hayali senaryolar uyduruyorlar. Bizi birbirimize karşıt gösteriyorlar. Ben devleti tanıyorum. Böyle asil bir kuruma benim karşı olmam söz konusu değil. MGK'ya elbette katılacağım. Bu anayasa gereğidir. MGK tavsiye noktasındadır. Eskiden böyle değildi. Medeni ilişkiler içinde, görev sahamız içinde kararlar alınır. Burada alınan kararlar hükümete bildirilecek, uygulanıp uygulanmayacağına hükümet karar verecek. MGK'da nasıl konuşulacağını da çok iyi bilirim."
 

Deniz Feneri davası

Deniz Feneri davasına yönelik olarak davanın ilk çıktığı zaman fikirlerimi söylediğini anımsatan Arınç, "Ben Türkiye'deki Deniz Feneri Derneği'ni yakından tanırım. Tüm yardım faaliyetlerinde yer aldım. Yaptıkları çalışmaların kuruşu kuruşuna hesap verdiğini düşünüyorum. Almanya'dakinden haberim yok. Ben de avukatlık yaptım. Dosya alışverişi bazen yan odadan bile yavaş gerçekleşebilir. Türkiye'deki işleyiş maalesef böyle; gelişinde gecikme olabilir. Ben sayın Şahin'in en az benim kadar yolsuzluklara düşman olduğunu biliyorum. Kardeşi olsa adaletin önüne çıkarır" dedi.
 

"Ergenekon isminden rahatsızım"

Genelkurmay Başkanı'nın Ergenekon soruşturmasına ilişkin hassasiyetinin çok önemli olduğunu vurgulayan Arınç, "masumiyet karinesi"nin evrensel bir hukuk prensibi olduğunu ifade etti. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun gibi 'yargıda devam eden bir konu hakkında talimat verilemeyeceği' de hukuk prensibidir. 'Yargının etkilenme' konusu da Türk Ceza Kanunu'nda var. Ben de dahil olmak üzere pek çok insanın hem bunları söyleyip hem de aykırı şeyler yaptığımızı söylemek mümkün. Ama birileri bir şeyler yapıyor ki bu ilkeler çiğneniyor Ergenekon ismi de tartışma konusuydu. Bu ismin kullanılmasından ben de rahatsızım ama örgüt kendine bu ismi veriyor. Başta siyasetçiler duyarlı davranmalı. Ben bu konunun tamamen bağımsız ve tarafsız yargıya bırakılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Yargı bu konuda yeterince hızlı mı? Ben bir gecikme olduğunu düşünmüyorum"
 

"CHP ve MHP Anayasa değişikliğine önyargılı yaklaşmasın"

Anayasa değişikliklerine CHP ve MHP'nin soğuk baktığı yorumlarına da değinen Arınç, 1982 Anayasası'nın 60-70 maddesinin değişmesiyle daha sivil bir hale dönüşmesinin "olmazsa olmaz" olduğunu kaydetti. Arınç, "Anayasa değişikliği toplumsal mutabakatla olmalı. Teklif yazılı hale geldikten sonra tartışmaya, uzlaşmaya açık olunmalı. Teklifimiz için 'Bizim fikrimiz bu, siz ne düşünüyorsunuz?' diyeceğiz. Ön yargılı yaklaşmasınlar istiyoruz" dedi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler