Antonio Najarro'dan gecenin dansı...

Antonio Najarro ve kendi ismini verdiği dans topluluğu, "Tango Flamenco" ve "Flamenco Oriental" gösterileri ile dünyayı geziyor. Najarro'nun son projesi ise "Jazzing Flamenco" Bu deneysel çalışma, soul, blues ve cazı flamenkoyla buluşturmayı amaçlıyor. Najarro'ya göre bu, geceyi anlatmayı denemenin de bir yolu.

Yayınlanma: 07.06.2009 - 07:50
Abone Ol google-news

Flamenko dansçısı ve koreografı Antonio Najarro için kareografi kadar müzikler ve kostümler de önemli. O yüzden kostümlerini kendi hazırlıyor. Elbette flamenkonun rengi onun için de kırmızı. Genç yaşına rağmen dünyayı gezen bir dans topluluğuna sahip olmasının büyük bir şans olduğuna inanıyor. Bu yüzden de çalışmayı ve hayal etmeyi hiç bırakmıyor.

- “Jazzing Flamenco” farklı estetik disiplinleri bir araya getiren yeni bir proje. Bu projedeki derdiniz neydi?

- Benim istediğim daha önceki iki farklı prodüksiyonun, “Tango Flamenco” ve “Flamenko Oriental”in dışına çıkmak ve yeni bir fikirle, yeni bir buluşla ortaya çıkabilmekti. Bu projede ise geceyi anlatıyorum. Flamenko, caz ve soul müzikle gecenin gösterişinin, görkeminin hissedildiği bir proje yapmak istedim. Bir anlamda da daha önceki “Tango Flamenco” projesinde flamenkoyla bir araya getirdiğim Arjantin tangosunu, ya da “Flamenco Oriental”deki oryantal öğeleri tamamen geride bırakarak yepyeni bir imajla, topluluğumuzun her farklı tarzda dans edebildiğini gösterebilmek istedim.

 

Koreografi ve kostüm

- Caz ve flamenkoyu bir araya getirmek hem riskli hem de heyecan verici. Kan uyumunu nasıl yakaladınız?


- Füzyon yaparken bu türlere hâkimseniz bunu dengeleyebiliyorsunuz. Dansçılarımın da klasik bale eğitimini, cazla, soul müziği ve flamenkoyla dengeleyebildiklerini, 23 Haziran’da 13. Magusa Kültür ve Sanat Festivali’nde Salamis Antik Tiyatro’da bizi izleyenler kendi gözleriyle görebilecekler. Elbette bu uyumu yakalarken müzikler çok önemli bir görev üstleniyor. Uzun zamandır birlikte çalıştığımız bestecimiz Fernando Egozcue de yine bu projede bahsettiğimiz bu dengeyi olağanüstü bir kıvraklıkla ve müthiş müziklerle yakaladı.

- Sahnedeki kostümlerde sizin imzanız var. Koreografi ve kostüm bütünlüğünü sağlamak da iyi bir performans için önemli olsa gerek. Hangi renkler ve hangi tarz sizi daha iyi ifade ediyor?


- Koreografiyi hayal ederken müzik ve kostümler çok önemli. Zaten müzikler ve kostümler hazırsa, tüm provaları kostümlerle yapmayı tercih ediyorum. Bu projede kostümlerin sadece dansçılar için düşünülmüş gibi olmasını istedim. İzleyenlerin seyrettikleri geceye yakınlık duymalarını arzuluyordum. Bir yandan da sahnede özel bir çekicilik ve dansçıların dans edebilmesi için uygun tasarımlar olması gerekiyordu. Sanırım bunu yakalayabildim. Kadın dansçıların flamenko duygusunu dans ederlerken çok iyi verebildiğine inandığım kırmızı elbiseler de, sahnede flamenko ritimleriyle beraber çok yoğun bir coşku yarattı.

- Klasik bale, modern dans, caz... Hepsi sizde var. Ama her İspanyol illa ki flamenko yapmak zorunda mı?


- Ben İspanya’nın güneyinden geliyorum. Yaşadığım sokaklardan flamenko taşarken, şimdi geldiğim noktanın çok doğal geliştiğini düşünüyorum. Sekiz yaşında konservatuvara yazıldım, henüz 15 yaşındayken mezun bile olmuştum. Şimdi, 30’uma bile gelmeden kendi dans topluluğumu kurabildiğim için çok şanslı hissediyorum.

- Dansta durduğunuz noktayı nasıl yorumluyorsunuz?

- Daha önce Montreal Caz Festivali’nde Tango Flamenco ile sahneye çıkan ilk dans topluluğuyduk. Şimdi Pasion Turca bizi Montreal Caz Festivali’nde bir kez daha temsil ediyor. Tango Flamenco ile tam 14 gece kapalı gişe sahnedeydik. 30 Haziran-11 Temmuz tarihleri arasında bu kez Nouveau Monde sahnesinde, yine Montreal Caz Festivali’nde olacağız. Tüm bunlar bana heyecan veriyor. 8 Mayıs’ta, Madrid’de yepyeni ve çok büyük bir konser salonu olan Caja Magica’nın (Sihirli Kutu) açılışı için yapılan dans gösterisinin koreografisini ben hazırladım. Dans gösterisinin ardından Lenny Kravitz bir konser vermişti. Demek istediğim İspanyol dansının sadece “Ole Ole”den ibaret olmadığını göstermenin peşindeyim.

- Geleneksel danslar artık popüler kültür içinde fazlaca kullanılıyor. Onların tanıtımına katkıda bulunuyor, bu gerçek. Ama popülerlik onları tüketiyor mu?


- Hayır, tükettiğini düşünmüyorum. Eğer işinizi iyi yapıyorsanız takdir görüyorsunuz ve ödüllendiriliyorsunuz. Yoksa bir dans topluluğu olarak ikinci kez Montreal Caz Festivali’ne gidiyor olmazdık. Eğer inancınız, iradeniz ve eğitiminiz varsa, bilerek yeni işler deniyorsanız, bunda bir sorun yok. Popüler olmak daha çok kişiye ulaşmanızı sağlıyorsa bence sorun yok. Zira meydan okumak için bazı yolları geçmeniz şart.

- Önünüzü görebiliyor musunuz, yeni neler var?


- Henüz “Jazzing Flamenco”yu, gecenin dansını daha çok kişiyle paylaşmak istiyorum. Daha önce “Flamenco Oriental” fikri, Pasion Turca’nın sahibi Sinan Nergis’ten çıkmıştı. Türkiye’ye “Tango Flamenco” ile geldiğimizde, tıpkı Arjantin Tango ile Flamenko’yu buluşturduğumuz gibi, “Böyle bir füzyonu neden oryantal öğelerle yapmıyoruz?” demişti ve “Flamenco Oriental” projesi doğmuştu. Demek istediğim her an her şey olabilir. Bekleyip göreceğiz.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler