Türkiye yalnızca 'sınırlı ilerleme' gerçekleştirdi

Avrupa Birliği Güvenlik Etütleri Enstitüsü sitesinde "AB Seçimleri ve Türkiye" başlıklı bir makale yayımlandı. Makalede uzlaşma sinyallerinin şu anda seyrek görüldüğü belirtilirken, komisyon için hazırlanan bir 'iç' rapora göre, geçen yıl Türkiye yalnızca 'sınırlı ilerleme' gerçekleştirdi.

Yayınlanma: 21.06.2009 - 06:47
Abone Ol google-news

Avrupa Parlamentosu'ndaki en önemli seçim malzemesinin Türkiye olduğu, AB Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü'nün internet sitesinde yer alan bir makaleyle ortaya konuldu.

Makalede, "Sönük Avrupa seçimlerinde heyecanı yükseltmenin en iyi yolu nedir? Yanıt: Türkiye" denilirken, Avrupalıların Türkiye'ye "fırsat" değil "korku" penceresinden baktıkları belirtildi.

Der Spiegel dergisinin İstanbul temsilcisi Daniel Steinvorth Avrupa Birliği Güvenlik Çalışmaları Enstitüsü internet sitesine "AB Seçimleri ve Türkiye" başlıklı bir makale yazdı. Steinvorth kendi görüşlerini aktardığı makalesinde "Sönük Avrupa seçimlerinde heyecanı yükseltmenin en iyi yolu nedir? Yanıt: Türkiye" ifadesini kullandı ve "Son haftalarda Ankara'nın AB'ye olanaklı(sız) girişinden daha baskın bir tartışma olmadı" dedi.

Türkiye'nin AB'ye girmesine sadece sağ politikacıların değil sokaktaki insanın da karşı çıktığını belirten Veinvorth şöyle devam etti:
"AB vatandaşlarının üçte biri Türkiye'nin üye olmasını istiyor. Türkiye'nin AB'ye girişini çoğunluk olarak kabul edenler 27 AB ülkesinden sadece dördünde, Romanya, Bulgaristan, Portekiz ve İsveç'te bulunuyor. Almanya'da bunu sadece yüzde 17.1 onaylarken Avusturya'da rakam yüzde 5.6 düzeyinde bulunuyor. Türkiye'nin AB'yle entegrasyonunun siyasi vizyonu bir süredir Avrupalıların çoğunluğunun uzun süredir hararetle tartıştığı bir konu olmanın dışında kaldı. Avrupalıların Türkiye düşüncesi fırsat duygusuyla değil korkularla karakterize olmuştu: Göçmen korkusu, hayat tarzları üzerinde tehditlere ilişkin korkular ve İslam'dan duyulan korku.
Bu tip şeyler tüm seçim kampanyalarına verilen '
hediyelerdir'. Türkiye için AB'ye tam üyelik, çok uzak bir gelecek için önerilmiş durumdadır."

 

"Türkiye'nin yaptıklarından bazıları kabuş edilemez"

Makalede Türkiye'nin on yıldır aday ülke statüsünden yararlandığı, Brüksel ile müzakereleri son dört yıldır sürdürdüğü belirtilirken, "Uzlaşma sinyalleri şu anda seyrek. Komisyon için hazırlanan bir 'iç' rapora göre, geçen yıl Türkiye yalnızca 'sınırlı ilerleme' gerçekleştirdi. Rapor aynı zamanda Ankara'nın kararlarından bazılarının kesinlikle kabul edilemez olduğunu belirtti. Eleştiriler ifade özgürlüğü, insan hakları ve hukukun üstünlüğü alanlarında reform adımlarının ağır atılmasına yönelik yapılmıştı. Fakat Ankara'nın Kıbrıs'ı bir AB üyesi olarak tanımayı reddetmesi ve Ankara ile Brüksel arasındaki anlaşmaların tüm yeni AB üyelerini kapsaması ortamı bozmuştu. Şayet Almanya ve Fransa gibi büyük AB ülkeleri kendi yollarında giderse Türkiye'nin zahmetli üyeliği çok geç değil ama yakın zamanda 'ebedi uykusuna yatabilir' ve 'imtiyazlı ortaklık' denilen teselli mükafatıyla yer değiştirebilir" denildi.

 

ERdoğan, Hüsnü Mübarek'ten daha başarılı oldu

Türkiye'nin AB'ye katılımına daha sert karşı çıkıldıkça, Türkiye'nin İslam ve Arap dünyasıyla Kafkaslar ve Orta Asya'da daha fazla yoğun ilişkilere yönelmesi, bunun da Avrupa açısından sonuçları bulunması olasılıklarının sonuçta Türkiye'yi Avrupa için daha değerli kıldığı yorumu yapılan makalede, "Gazze savaşında, Erdoğan'ın Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek gibi bazı eski Yakın Doğu 'veteranlarından' (tecrübeli kişiler) daha fazla şey başardığı söylenmişti" denildi.

Temel sorunun AB'yle arası bozulup müzakereler koptuğu taktirde Tükiye'yle ilişkilerin nasıl iyi tutulacağı olduğu belirtilen makalede şu görüşler savunuldu:
"Bir başka soru da Avrupa ve Türkiye'nin şu anda birbirinden ne kadar uzakta olduğudur. Yeni bir ankete göre Türkler arasında AB'nin popülerliği yeniden arttı ve yüzde 57'ye ulaştı. Bir yıl önce bu oran yüzde 30 düzeyindeydi. Fakat aynı zamanda ankete katılanların çoğunluğu Birliğin gerçek amacının ülkeyi bölmek ve nihai amacının ise Hristiyanlığı yaymak olduğunu düşünüyor. Buna en azından şizofrenik denilebilir, fakat Avrupalılar ve Türkler arasındaki ilişkinin zor psikolojisini ortaya koyuyor."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler