Su Akar, Güneş Yakar, Türk Bakar...

Yayınlanma: 26.08.2008 - 07:28
Abone Ol google-news

Gezdiğimiz Avrupa ülkeleri içinde bizi en çok etkileyenlerden biri Hollanda oldu. Amsterdam ve çevresini gezerken yolun bir yanı okyanus ile aynı seviyede iken kara tarafı asfaltın dört-altı metre altındaydı ve bu seviye farkı onlarca kilometre böylece sürüp gidiyordu. Bu ülkenin insanları denizin karayı istilasına karşı koyarak setler inşa etmişler... Bir başka gözlemimiz daha oldu... Uçağımız meydana yaklaşırken gördüğümüz kadarıyla ülkenin geniş bir bölümü rüzgâr jeneratörleriyle kaplıydı. Kısaca söylemek gerekirse bu ülkenin insanları doğaya yenik düşmemişler; onu kendi denetimleri altına almışlar.

Yurtiçi gezilerimizde de kimi gözlemlerimiz oldu. Antalyada denize döküldüğü yerdeki Düden Şelalesini, Doğu Karadenizde dağlardan gelip gürül gürül akıp denize dökülen dereleri, çayları gördük. Ülkemizin güneş enerjisi açısından ne kadar şanslı olduğunu herkes biliyor.

Bugünlerde evde banyo yapmak da epey pahalandı. Zira doğalgazın fiyatı çok yükseldi. Bir tarafta doğanın bahşettiği su, rüzgâr ve güneş enerjisi varken ulusça doğalgazın faturasını nasıl ödeyeceğimizi düşünüyoruz...

Üzülerek düşünmemek elde değil. Ülkemizin insanları neden ataletten bir türlü kurtulup doğadan faydalanma yoluna gitmez?.. Neden iyiliklerin yanında kötülükleri de kaderciliğin edilgenliğinde, tevekkülile karşılar ve kılını kıpırdatmaz?

Hükümetlerimiz neden yeni yönetmelikler çıkarıp en azından sınai tesisler, büyük binalar için çatıların güneş enerjisi toplayıcıları ile kaplanmasını, yağmur sularının yeniden kullanımı için modern sarnıçlar inşasını zorunlu kılmaz yahut teşvik etmez? Her yıl bütçesinin önemli bir kısmını petrol ithalatına ayıran ülkemizde neredeyse bedava diyebileceğimiz kaynaklardan faydalanmamak niye?..

Türkiyenin bir kültür transformasyonuna, doğal enerji kullanımı seferberliğine olan ihtiyacı çok açık


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler