''Proje, Türkiye'ye olan güvenin göstergesidir''

Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, NABUCCO Projesi'nin, Türkiye'nin güvenlik katsayısının yüksek olduğunun çok açık ve net göstergesi olduğunu kaydederek, ''Eğer bu ülkede huzur olmasaydı, istikrar olmasaydı, Türkiye'nin geleceğine olan güven söz konusu olmasaydı böylesine önemli bir projenin gerçekleşme imkanı da olmayacaktı'' dedi.

Yayınlanma: 14.07.2009 - 10:41
Abone Ol google-news

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlık ettiği ve yaklaşık 3 saat 20 dakika süren Bakanlar Kurulu Toplantısı sona erdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısının ardından açıklamalarda bulundu. Toplantıda, dün yapılan törenle ilgili taraflarca imzalanan NABUCCO Projesi'nin ele alındığını bildiren Çiçek, ''Bu proje bizim açımızdan Türkiye'nin başarısıdır'' dedi. NABUCCO için hükümet olarak çok çaba sarf ettiklerini belirten Çiçek, şöyle konuştu:

''Hakikaten Türkiye'nin önemini daha da artıracak, Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) ile ilişkileri bakımından da önemli katkılar sağlayacak olan bir proje. Bununla hepimiz gurur duyuyoruz. Bu proje Türkiye'nin bölgede ve AB ile ilişkilerinde vazgeçilmezliğini çok açık olarak da ortaya koymuş bulunmaktadır.

Biz Türkiye olarak kendimize güveniyoruz ve hepimiz güvenmeliyiz. Türkiye'nin bu projeleri gerçekleştirecek yeteneği, geleneği, tecrübesi ve birikimi vardır. Bu proje bunun çok açık örneğidir. Daha önce de başta petrol boru hatları, doğal gaz boru hatları gibi çok önemli projelere Türkiye imzasını atmıştır.

NABUCCO Projesi, Türkiye'nin güvenlik katsayısının yüksek olduğunun çok açık ve net göstergesidir. Eğer bu ülkede huzur olmasaydı, istikrar olmasaydı, Türkiye'nin geleceğine olan güven sözkonusu olmasaydı böylesine önemli bir projenin gerçekleşme imkanı da olmayacaktı. Bu nedenle şu ortaya çıkmıştır ki ülkemizde huzuru, istikrarı sürdürebilirsek Türkiye'nin önemi her geçen gün daha artacak, bu ve benzeri projeleri Türkiye ortaklarıyla birlikte gerçekleştirme imkanına kavuşacaktır.''
 

Yargı reformu ve yolsuzlukla mücadele stratejileri

Çiçek, Bakanlar Kurulu toplantısında AB müzakere sürecinin de ele alındığını söyledi. Reform İzleme Grubu'nun geçtiğimiz günlerde Hatay'da toplandığını ve ilgili bakanların bir araya geldiğini hatırlatan Cemil Çiçek, burada çok önemli kararlar alındığını ifade etti.

Hatay'da, yargı reformu stratejisinin bir an önce sonuçlandırılması yönünde karar alındığını anlatan Çiçek, Adalet Bakanlığı'nın ilgili kuruluşlarla da toplantı yaparak konuyu büyük ölçüde netleştirdiğini dile getirdi. Bundan sonraki bakanlar kurulu toplantısına yargı reformu stratejisi taslağının gelebileceğini, Bakanlar Kurulu'na bilgi sunulduktan sonra kamuoyuna bu konunun açıklanacağını belirten Çiçek, yolsuzlukla mücadele stratejisi taslağının da son şeklini aldığını söyledi.

Yolsuzlukla mücadele strateji belgesinin, kurumlara ve sivil toplum örgütlerine gönderildiğini kaydeden Çiçek, bu kurum görüşlerinin alınmasından sonra da AB Komisyonu ile son kez değerlendirmenin yapılacağını ve taslağın Bakanlar Kurulu'na sevk edileceğini bildirdi.

Çiçek, ''Bu strateji belgesinde yolsuzluğun tanımı, yolsuzluğun etkisi ve değerlendirilmesi, Türkiye'de yolsuzlukla mücadele, böyle bir stratejinin neden belirlendiği, bu çalışmanın neden yapıldığının ayrıntılı bir şekilde ortaya konulması, önleyici tedbirler, müeyyide getiren bir kısım tedbirler ve kamuoyu tarafından konunun yakından takip edilmesi, bilgilendirilmesi, uygulamalar, daha sonra da uygulamaya konulan bu stratejinin izlenmesi ve rapora bağlanması gibi 11, 12 başlığı içeren düzenlemeler yer almaktadır'' diye konuştu.
 

Teşvik sistemi ile ilgili kararlar

Bakanlar Kurulu'nda üçüncü olarak ekonomi alanındaki gelişmelerin ele alındığını kaydeden Bakan Çiçek, toplantıda teşvik sistemi ile ilgili kararlar alındığını ifade etti. Yeni teşvik sisteminin 3 tane ayağının olduğunu belirten Çiçek, ''Bunlar büyük proje yatırımları, bölgesel bazda desteklenecek yatırımlar ve genel teşvik sisteminden oluşmaktadır'' dedi.

Büyük proje yatırımlarının 12 başlıkta toplandığını bildiren Çiçek, bunların petro-kimya, kimya, rafineri, transit boru hatları ve taşımacılığı, otomotiv, lokomotif ve vagonla ilgili yatırımlar, liman, elektronik,ilaç, tıbbi alet, makine imalatı ve madencilik sektörüyle ilgili olduğunu dile getirdi.

Bölgesel bazda yapılacak teşviklerin bulunduğunu da belirten Çiçek, bu teşviklerin de hazırlanırken, ilgili kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin görüşüne başvurulduğunu söyledi.

Yeni teşvik sisteminde yer alan yüksek oranlı desteklerin 2010 yılı sonuna kadar başlayacak yatırımlar için geçerli olduğunun dikkate alınmasını isteyen Cemil Çiçek, yatırımcıların ve müteşebbislerin bu tarihi dikkate alarak gerekli değerlendirmeleri yapmaları gerektiğini ifade etti. Çiçek, bununla ilgili Bakanlar Kurulu kararının imzaya açıldığını kaydetti.

Dünyadaki ekonomik krize paralel olarak Türkiye'de yatırımları canlandırabilmek ve kredi sağlamada bazı kolaylıkları da getirmek bakımından TBMM tatile girmeden önce kredi garanti fonu kurulmasına ilişkin bir yasanın yürürlüğe girdiğini hatırlatan Cemil Çiçek, bununla ilgili olarak KOBİ'lere kefalet sağlayacak kredi garanti kurumlarına Hazine tarafından 1 milyar TL'ye kadar kaynak aktarma imkanı olduğu dile getirdi. Çiçek, bunun en az 10 milyar TL bir krediye kefalet sağlamasını beklediklerine söyledi. Cemil Çiçek, Bakanlar Kurulu'nda yeni fındık stratejisinin de ele alındığını da bildirdi.

 

Fındık üretiminde yeni dönem


Arz fazlası nedeniyle kamuya yük olan fındıkta, yeni strateji belgesi açıklandı. Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker tarafından açıklanan Strateji Belgesi'ne göre ruhsatlı fındık bahçesinde üretim yapan üreticiye 2010 yılı başından itibaren dekar başına yıllık 150 TL destek verilecek. Bu kapsamda 3 yıl içinde fındık üreticisine toplam 1 milyar 800 milyon TL ödeme yapılmış olacak. Ruhsatsız fındık bahçesinde üretim yapan çiftçiye ise 3 yılda toplam dekar başına 600 TL destek ödenecek.

Fındık Stratejisi'nin temel unsurlarını Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker beraberindeki dört bakanla birlikte açıkladı. Bakanlar Kurulu sonrasında yapılan basın toplantısında fındık politikasının önümüzdeki dönemde nasıl şekilleneceğine ilişkin bilgiler veren Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, 2008 yılında dünya fındık üretiminin 1 milyon 100 bin ton ve tüketimin ortalama 750-800 bin ton seviyesinde gerçekleştiğini bildirdi. Dünya fındık üretiminde Türkiye'nin yüzde 75'lik bir paya sahip olduğunu belirten Eker, "Türkiye'de 342 bin üretici, 642 bin hektar alanda üretim yapıyor. Ancak bunun 456 bin hektar olması gerekiyor. Fındık üretiminde, kendi ekolojisi dışına çıkılmış bulunuyor. Dikilmemesi gereken yerlerde fındık ekilmiş. Şu anda Türkiye 550 bin ile 800 bin ton arasında yıllık fındık üretimi yapıyor. Halbuki Türkiye'nin yıllık fındık tüketimi 100-110 bin ton arasında seyrediyor. Üretim ile tüketim arasındaki dengesizlik, bugüne kadar fındıkta müdahale alımlarıyla giderilmeye çalışılmış. Arz fazlası yükü bir şekilde kamu tarafından çekilmiş. Özellikle arz fazlası stoklar oluşmuş, bu da kamunun yükünü yıldan yıla artırmış" diye konuştu.

Ruhsatsız fındık üretimini yapanlara 3 yılda 2,6 milyar destek

Normalde fındık dikilmesi gereken 406 bin hektarlık alanda fındık diken vatandaşlara, alan bazlı ödeme yapacaklarını açıklayan Bakan Eker, "Çünkü o alanda çiftçinin yapacağı başka alternatif bir faaliyet yok. Onu orada desteklemeye devam edeceğiz. Bunun dışında, ruhsatsız alanlarda fındık dikmiş olanlara da alternatif ürüne geçmeleri için destek ödemesinde bulunacağız. Buna göre 2009 -2012 yılları arasında 3 yılda uygulanacak yeni destek modeliyle 209 bin üreticiye toplam 2.6 milyar TL destek ödemesi yapmış olacağız. Tabii Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) bundan sonra fındık alımı yapmayacaktır. Şu anda TMO'nun elinde bulunan geçmiş yıllara ait 535 bin ton ürün stoku bulunuyor. Üretici fiyatında istikrarın yakalanması ve piyasanın bozulmaması amacıyla bu stokun piyasaya sunulmasına müsaade etmeyeceğiz. Stokun büyük bir bölümünü yağ üretiminde kullanacağız" diye konuştu.

406 bin ruhsatlı alandaki 209 bin üreticiye yıllık dekar başına 150 TL desteklemeyle 3 yıl için toplam 1 milyar 800 milyon TL ödeme yapılmış olacağını kaydeden Bakan Eker bununla ilgili maliyet çalışmalarını yaptıklarını belirtti. Eker, ruhsatsız alanlarda fındık üretimi yapanlara yönelik olarak izleyecekleri stratejiyi şöyle açıkladı: "Alternatif ürün desteği ödeyeceğimiz yerlerdeki 176 bin hektar alandaki 81 bin üreticiye, 2009-2012 yılları arasında, sonbahar ve ilkbahar ekim dikim dönemleri dikkate alınarak 3 yıl için toplam dekar başına 600 TL destek verilecek. Ruhsatsız üreticiye ilk yıl hem söküm desteği, hem de alternatif ürüne geçme desteği olarak ödeme yapılacak. Birinci yıl söküm desteği vereceğiz, alternatif ürüne geçtiği anda, 150 TL, söküm desteği artı, 150 TL'de alternatif ürün desteği ödeyeceğiz. İkinci ve üçüncü yıl da devam ettiği takdirde 150 TL ödeme yapacağız. Toplamda ruhsatsız alanda fındık bahçesi sahibi olan üreticiye, 3 yıl için dekar başına 600 lira destek almış olacak Alternatif üretime yapılacak desteklerle katma değeri yüksek ürünlerin yetiştirilmesi sağlanacak. 3 yıl sonunda ruhsatsız alanlarda fındık üretimine izin verilmeyecek."
 

"Havza çalışması tamamlandı"

Türkiye tarım havzası üretime destekleme modelinde o bölgeler için öngörülen ürünlerin yetiştirilmesinin teşvik edileceğini anlatan Eker, "Bu bölgelere ilişkin havza çalışmasının tamamlandı. Havza projemizde, hangi ürünler, nerede üretilebileceği bilgisine sahibiz. Bunu vatandaşımızla paylaşacağız. Bu ürünler elma, yağlı tohumlar, kivi, yaban mersini gibi ürünler olacak. Hem getirisi yüksek ve hem de katma değeri yüksek ürünler bunlar. İnanın fındıktan daha 3-4 kat daha fazla gelir getirebilecek bu ürünler. Bu model ile bu strateji çalışmasıyla kimsenin kaybı olmayacak, kazançlı olacak" dedi.

Alternatif ürünlerin 170 bin hektar alanda yetiştirilmesi halinde ortalama 3.9 milyar TL bitkisel üretim değeri sağlanabileceğini kaydeden Eker, fındık stratejisi uygulaması sonucunda yasal alandaki üretimin korunacağını, haksız rekabetin önleneceğini belirtti. Taban arazilerinde ise katma değeri yüksek ürünlere geçiş sağlanacağını dile getiren Eker, arz ve talep dengesinin kurulacağını bildirdi. Fiyatların serbest piyasada oluşacağına değinen Eker, ''Rakip ülkelerin üretimi cazibesini bu şekilde kaybedecek. Onların stok yükünü biz çekiyoruz. Onlar daha yüksek fiyatla fındıklarını pazarlama imkanına sahip hale geliyorlar. Biz mevcut politikanın devamıyla rakiplerimize yardımcı oluyoruz. Bundan sonra Türkiye uluslararası piyasalarda ürün arzında belirleyici olacak. Sürdürülebilir destekleme modeli uygulanacak. Kamu harcamalarında etkinlik sağlanacak. Fiyatta ve ihracat gelirlerinde istikrar sağlanacak'' dedi.

Eker, yöneltilen bir soru üzerine bu sene fındık rekolte tahmin çalışmasında, dünya piyasasının talebini aşan bir fındık üretimi beklenmediğini belirtti. 500 bin ton civarında üretim beklendiğini dile getiren Eker, "Bu da dünyaya çok rahat satabildiğimiz bir miktardır. Ancak ileriki yıllarda eski politika devam ederse sıkıntı yaşanır. Örneğin geçen yıl 800 bin ton üretim oldu. 300 bin ton fazlanın bize getirdiği maddi yük 1 milyar TL oldu. Bu sene 500 bin ton üretim bekleniyor. Arz sınırlı, üreticinin herhangi bir kaybı olmayacak. Aksine biz bu sene gerçek fındık üreticisine destek vermiş olacağız. Ruhsatsız alandaki üretici de bu sene üretimini verecek. Önümüzdeki dönemde söküm yapacak. Hem söküm, hem de ürün desteğini alacak. Bu yıl ruhsatlı üretici gerekli başvuruları yapacak. İlk ödeme 2010 yılı başında yapılacak" dedi.
 

Babacan: Bakanlar Kurulu'nun onayından geçti

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan fındığın çok önemli bir ihraç ürünü olduğunu belirterek, özellikle Doğu Karadeniz başta olmak üzere bazı bölgelerde halkın temel geçim kaynaklarından bir tanesi olduğunu söyledi.  Bundan yaklaşık bir ay kadar önce Tarım Bakanlığı'nın "Fındık Stratejisi'yle" ilgili yeni bir çalışması olduğunu anımsatan Babacan, konunun önce Ekonomi Koordinasyon Kurulu'nda görüşüldüğünü, bugün Bakanlar Kurulu'nun onayını aldığını vurguladı.

2844 sayılı kanuna göre Türkiye'de fındık üretimi yapılabilen 13 il bulunuyor. Bu iller arasında Artvin, Rize, Trabzon, Sakarya, Kocaeli, Ordu, Sinop, Kastamonu, Zonguldak, Bartın, Giresun, Düzce. Mevcut düzenlemeye göre fındık üretimi yapılabilecek alanlar yüzde 6'nın üzerinde eğiminin bulunması ve deniz seviyesinden 750 metreye kadar yükseklikte olması gerekiyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon