Mustafa Kemal'le Çağın Önüne Geçtik!

Yayınlanma: 30.08.2008 - 06:53
Abone Ol google-news

“30 Ağustos” zaferi yolun son büyük noktasıdır. “Geldiği gibi giden” emperyalizm bu örnek ve önder başarıyla üç anakarada art arda çekilmeler yaşadı. Biz de egemenliğimizi Lozan’la ve ardından Montrö ile uluslararası kütüklere geçirttik. Bugünkü Birleşmiş Milletler’in babası Milletler Cemiyeti’ne kurucu üyelerin oybirliği kararıyla çağrıldık"

19 Mayıs, 23 Nisan, 30 Ağustos ve 29 Ekim gibi günler ulusumuzun ve egemenliğimizin anıtlarıdır. Bu ülkeyi Çanakkale şehitlerinden, Yemen çöllerinde arkadan vurulanlardan, doğup büyüdükleri Balkan, Kırım ve Kafkas kentlerini bir daha göremeyip canlarını kurtarmak için güvenli Anadolu köşelerine sığınanlardan, Afyonda şaha kalkıp İzmire girenlerden devraldık.

Biz bu şanlı geçmişten sonra doğan mutlu kuşaklarız. Ama önceki kuşaklarla onun bulunmaz önderinin benzersiz başarılarının hep bilincindeydik.

Bu başarıları 1918’lerin ağır günlerine en geçerli yanıtları bulmamıza borçluyuz. Vatan saraylarının kapı eşiğinde bitenler dizüstü çöküp baş eğmiş, ülkenin geleceği Mondros Adasının önünde ufak bir gemiye girecek denli ufalmıştı. Payitaht-ı Saltanat-ı Seniyye-i Osmaniyeya da Makam-ı Muallâ-yı Hilâfet-i İslâmiyye gibi kandırmaca tamlamalarla anılan başkent İstanbul ve benzeri topraklarımız savaşı kazanan devletlerin askeri işgali altındaydı.

Sözde seçkinlerin çoğu kendi çıkarlarının tutsağıydılar. Halife Sultan ulusun kendi askeri başkente girecekken, yükte hafif, pahada ağır bavullarıyla bir İngiliz zırhlısına sığınmış, kapağı önce Taç Kolonisi Maltaya atmıştı.

Yunan ordusu İzmire ayak bastığında, kimileri işgalcilere güven vermekten söz ediyorlardı. Saray damadı sadrazam, ben Allahtan sonra İngilizlere güvenirim! sözünü yinelemekteydi, ama işgal komutanını makamında ziyaretten dönerken, arabası işgalcinin trafik kuralını çiğneyince soluğu karakolda almaktan kurtulamadı.

Onların da, yabancıların da çıkarları Mustafa Kemalin ve onun gibilerin eylemlerine engel olmaktı.

O denli ki, İzmirden yayılan Yunan ordusunu Kemalistleri yıkacak güç olarak görüyorlardı. Oysa, Mustafa Kemal çürük Osmanlı yapısını geride bırakarak Samsunda geleceğe ayak bastı.

Vatan batmamıştı, batan bir dönemdi yalnızca. 30 Ağustos zaferi yolun son büyük noktasıdır. Geldiği gibi giden emperyalizm bu örnek ve önder başarıyla üç anakarada art arda çekilmeler yaşadı. Biz de egemenliğimizi Lozanla ve ardından Montrö ile uluslararası kütüklere geçirttik.

Bugünkü Birleşmiş Milletlerin babası Milletler Cemiyetine kurucu üyelerin oybirliği kararıyla çağrıldık.

Savaşta, barışta, diplomaside ve devrimcilikte benzersiz Atatürkü Nobel Barış Ödülüne aday gösteren de Yunan Başbakanı Venizelostan başkası değildi. Çok daha önemlisi, Asya ve Afrika onun adını alan çocuklarla doldu, hem dePaşasıyla birlikte.

Böylesine bir geçmişi bizden alabilecek içte ve dışta hiçbir güç yoktur.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler