Baykal'dan 'ahbap-çavuş' çıkışı

CHP lideri Deniz Baykal, ''Şimdi bir maç vesilesiyle Türkiye, Ermenistan ile yeni bir ilişki düzeni içine girme maksadındadır. Azerbaycan'a zarar verecek her hareketten hükümetin uzak durmasını isterim'' dedi. Baykal, dış politikanın ''ahbap-çavuş'' ilişkileriyle yürümeyeceğini ifade etti.

Yayınlanma: 31.08.2008 - 10:42
Abone Ol google-news

CHP lideri Deniz Baykal, CHP Parti Meclisi toplantısı öncesinde gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin, ''Cumhurbaşkanı Gül'ün Ermenistan'a yapmayı planladığı ziyaret kamuoyunda tartışılıyor. Sayın Başbakan ziyarete Dışişleri Bakanı'nın da katılacağını söylemişti. Siz de maçı izlemek için Ermenistan'a gidecek misiniz, bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine Baykal, şöyle konuştu:

''Şimdi bir maç vesilesiyle Türkiye, Ermenistan ile yeni bir ilişki düzeni içine girme maksadındadır. Bugüne kadar bizim Ermenistan'a karşı izlediğimiz politika niçin öyle şekillenmişti? Yani niçin Ermenistan ile ilişkilerimizde bizim belli bir dikkat, mesafe ve talep içerisinde durmamız zorunlu sayılmıştı? Ermenistan ile neden Azerbaycan ile kurduğumuz ilişkiyi kurmamıştık, neydi bunun gerekçeleri? Gördüğümüz üç temel gerekçe var. Bir; Ermenistan, Türkiye'nin daha ulusal sınırlarını tanımış değildir. Türkiye'nin toprak bütünlüğü Ermenistan tarafından kabul edilmiş değildir. İki; Türkiye'ye karşı soykırım iddiasını Ermenistan bütün olanaklarıyla desteklemektedir, takip etmektedir. Üç; Ermenistan, Azerbaycan topraklarını, Yukarı Karabağ'ı işgal etmiştir, bu işgal fiilen devam etmektedir. Azerbaycan toprağı, Ermenistan tarafından işgal edilmiştir. Biz de bu tablo karşısında demekteyiz ki Ermenistan'a, 'Seninle komşuluk ilişkilerimizi geliştirmek isteriz ama bir bekleyişimiz var; Türkiye'nin ulusal sınırlarını tanıdığını beyan edeceksin, soykırım iddiasından vazgeçeceksin, Yukarı Karabağ'daki işgaline son vereceksin, onu bir an önce ortadan kaldıracak müzakerelere gireceksin.' Bu üç talebe de Ermenistan 'hayır' demiştir ve demektedir. Bu defa Türkiye'ye dostlarımız, müttefiklerimiz, büyük ülkeler, 'Sen büyüksün, aldırma; Sen Yukarı Karabağ işgalini görmemezlikten gel, soykırım iddialarını duymazlıktan gel, sen yürü cumhurbaşkanı düzeyinde -daha ortada dışişleri bakanı düzeyinde bir gezi yok, başbakan düzeyinde bir gezi yok, doğru dürüst karşılıklı diplomatik bir ilişki yok- tepeden inme bütün bu pozisyonu ortadan kaldıracak hamle yap. Sen Erivan'a git, birlikte maç izleyin, oturun konuşun' diyor.''

Baykal, dış politikanın böyle ''ahbap-çavuş'' ilişkileriyle gitmeyeceğini ifade ederek, Kafkasya'nın, Türkiye ve dünya için olağanüstü önemli bir yer olduğunu, Türkiye'nin; Kafkasya'nın, Orta Doğu'nun, Balkanların ve Ege'nin içerisinde bulunduğu bu güç coğrafyada kendisine dost olan komşusu Azerbaycan'ın bulunduğunu belirtti.

Azerbaycan ile ilişkilerin çok üst düzeyde seyrettiğini anımsatan Baykal, son zamanlarda Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı (BTC) ile Azerbaycan'ın petrol zenginliklerinin Türkiye üzerinden dünyaya taşınır hale geldiğini söyledi. Bu durumun Türkiye'nin dünyadaki konumunu çok olumlu etkilediğini ifade eden Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Bunun gerisi de gelecektir. Hazar'daki büyük petrol kaynakları önümüzdeki dönemde, Hazar paylaşılınca, Azerbaycan tarafından çok büyük ölçüde kullanılır hale gelecektir. Azerbaycan, Türkiye için ekonomik, güvenlik, siyaset, kültür... Her açıdan olağanüstü önemlidir. Bu nedenle bizim burada, ayaküstü sırtımızı birileri sıvazladı diye, 'Yürüyün' dedi diye böyle temaslara yönelmemiz çok iyi düşünülmesi gereken, ciddi sorunlar yaratabilecek, bölgedeki güveni sarsabilecek bir konu niteliğindedir. O nedenle bir doğal maç ziyareti olarak görmek mümkün değildir. Bana 'Erivan'a maça gider misiniz' diyorsunuz, Bakü'ye maça gitmeyi tercih ederim.''

Baykal, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un, laiklik ve cemaatlere yönelik uyarı niteliği taşıyan sözlerinin toplumda büyük ilgi uyandırdığını, bazı çevrelerin ise bundan rahatsız olduğunu söyledi. AKP iktidarının anayasal değişiklikleri konusunda Meclis’te kurulması beklenen "uzlaşı komisyonunun" içinde yer almayacakları mesajını bir kez daha yineleyen Baykal, "Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesinden 10'u AKP’nin laikliğe karşı fiillerin odak noktası haline dönüştüğünü tespit etmiştir" dedi.

Bir gazetecinin, ''Haşim Kılıç, dün yapılan törenlere katılmadı. Siz de katılmadınız. Haşim Kılıç, 'protokolde kendisine hak etmediği bir yer verildiği için gitmediğini' açıkladı. Sizin katılmama nedeniniz de buna benzer bir neden mi?'' sorusu üzerine Baykal, ''Hayır. Ben 30 Ağustos kutlamalarında askeri geçit töreni haricinde diğer bölümlerine katılıyorum. Yıllardan beri bunu böyle götürüyorum. Bu yıl da aynı uygulama içindeydi. Bu yılın kendine özgü şartlarıyla hiçbir ilgisi yoktur'' dedi.

''Haşim Kılıç, normalde protokol sırasında Başbakan'dan hemen sonra gelir, Anayasa Mahkemesi Başkanı olarak. Fakat kendisine ikinci sıradan yer veriliyor. Bu yüksek yargıya karşı, yürütmenin bir tavrı olarak algılanabilir mi sizce?'' sorusuna Baykal, şu yanıtı verdi: 

''Bu konuda bilinçli, sistemli bir tavır sergilendiği kanısında değilim. Nitekim, Sayın Haşim Kılıç'ın uyarısı üzerine Genelkurmay Başkanlığı Genel Sekreterliği gerekli incelemeyi yapmış ve düzeltmenin gerçekleştirileceğini kendisine bildirmiş. Böyle yanlışlıklar olur. Bunlara özel siyasal anlam kazandırmaya gerek yok. Öyle olmadığı da zaten yaşanan olayla ortaya çıktı. Bir kriz konusu değil bu. Yeni bir kriz konusu yaratmaya çalışmayalım lütfen.''

Baykal, bir başka gazetecinin, ''Ulusal Program çerçevesinde bazı anayasal değişikliklerin içerisinde olduğu bir program hazırlandı. Sayın Bahçeli destek verdi. Bir uzlaşma komisyonu kurulacak. Siz destek verecek misiniz?'' sorusuna, Anayasa Mahkemesi'nin AKP'ye karşı açılan kapatma davasında verdiği kararın bir kriz yarattığını ileri sürdü.
Baykal, ''Söz konusu parti iktidar partisi. Anayasa Mahkemesi böyle demiş, Anayasa böyle. Biraz önce çözümü söyledim. Bazı çevreler diyorlar ki 'hayır değildir'. Nedir peki? Anayasa'yı değiştirelim. Bazı çevreler de diyor ki 'Anayasa Mahkemesini değiştirelim. Bir daha böyle bir karar alamayacak bir Anayasa Mahkemesi yapalım. Bunlar da çözüm ama bunlar bizim meşgul olduğumuz çözümler değil. Biz Anayasa'nın temel felsefesine yönelik bir değişiklik ihtiyacı içerisinde değiliz. Anayasa'yı uyduralım AKP'ye, hayır. AKP'yi Anayasa'ya uyduralım. Türkiye'yi AKP'ye uyduralım'. Hayır. Türkiye herkesten büyüktür. Siyasi partiler, iktidarlar bugün vardır, yarın yoktur. Kalıcı olan Türk milletidir, Türkiye'nin Anayasası'nın temel özüdür'' diye konuştu.
Baykal, ''Türkiye'nin sorununun hiçbir şekilde AKP'nin tercihlerine yardımcı olacak bir anayasa değişikliği yapmak olmadığını'' söyledi.
 
Dişli olayı

Baykal, AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli hakkındaki rüşvet iddialarına Erdoğan’ın duyarsız kaldığının belirterek, "Bu ciddi bir krizdir. Bu belgeler karşısında savcılar niye harekete geçmedi. Başbakan ve AKP niye duyarsız kalıyor?" diye konuştu.
 

Keçiören'deki saldırı

Keçiören'de bir büfeciyi zabıtaların dövmesiyle ilgili bir soruya Baykal, ''Gerçekler ortada, çok açık. Kimse kimseyi aldatmaya kalkmasın. Sistematik bir politika uygulanıyor. Sindirme, caydırma politikası uygulanıyor ve bu politika da bize hiç yakışmayan yöntemlerle uygulanıyor. Bunu besleyen zihniyet ne ilçe başkanının, ne belediye başkanının, ne de anakent belediye başkanının anlayışıdır. Başbakan'ın anlayışıdır. Başbakan başından beri belli bir politika içerisindedir ve bu politika sürdürülmektedir'' yanıtını verdi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler