Sosyal bir kelebeğim

Ece Sükan, model, moda editörü, oyuncu... Üstüne bir de vintage butiği açtı. Bütün bunları yaparken eğitimini aldığı alandan, psikolojiden de yararlanıyor. Onun için bu bir dağılmışlık hali değil, aksine pek çok alanda çalışarak var olmayı seviyor. Yine de vakti geldiğinde bu koşturmacadan çıkıp dingin bir hayat yaşamanın hayalini kurmuyor da değil.

Yayınlanma: 30.08.2009 - 15:58
Abone Ol google-news

Ece Sükan’ı biraz televizyon izleyen pek çok insan tanıyor. Genç yaşına karşın bu zamana dek moda editörlüğü, modellik, oyunculuk, televizyon programcılığı gibi pek çok işi aynı anda yürütüyor. Bu onun için yeni değil, çocukluğu da böyle geçmiş Sükan’ın; bale, seslendirme, oyunculuk... Şimdi bir de vintage butiği açtı. Ece Sükan’la Nişantaşı’ndaki butiğinde buluşup bir koltuğa bunca işi sıkıştırmasını, seçimlerini konuştuk.

- Bir koltuğa pek çok karpuz sığdıran biri olarak tanıyoruz sizi. Çocukken seslendirme yapmışsınız, psikoloji okumuşsunuz, moda editörlüğü yapıyorsunuz, modellik, oyunculuk... Neden, bu kalabalık uğraş?

- Bu halimi, ben de zaman zaman sorguladım. Tek bir şeyde uzmanlaşmak, onda daha da profesyonelleşmek, başarılı olmak da bir yol. Ama seçilen yollar, insanların yapılarına göre değişir. Ben enerjik biriyim. Her şeyden besleniyorum. Görsel sanatlar, tasarım ya da sahne sanatları da buna dahil.

- Nasıl faydalarını görüyorsunuz?

- Moda editörlüğü yaparken modellik yapmak tamamlayıcı oldu. Bu, masanın her iki tarafında da oturmak gibi. Modellik yaptığım arkadaşlarımı çekimlerde kullanarak moda çekimleri yapardım, ertesi gün de defileye giderdik. Hobileri olan bir insanım ve ne şanslıyım ki onları işe dönüştürebildim. Aslında hayatımda hiçbir şeyi planlamadım, içgüdülerimi takip ediyorum. Bazı konularda cesur olabiliyorum. Eğer içgüdünü dinleyip biraz da risk alırsan işi doğru yola sokabilirsin. İnsan hayatının belli dönemlerinde yol ayrımına geliyor, ya o kısır döngünü kırıyorsun ya da devam ediyorsun.

- Siz döngünüzü nasıl kırdınız?

- Benimki aslında baştan yapılmış bir seçimdi. İstanbul’a geldikten ve üniversiteyi bitirdikten sonra modayla ilgilenmek istediğimi biliyordum.

 

Sosyal bir kelebeğim

- Neden psikoloji okudunuz?

- İstiyordum, ama ilk tercihim işletmeydi. İyi ki o olmamış.

- Psikoloji bilmeniz işinizde bir fayda sağlıyor mu?

- İnsanları analiz etmiyorum, ama bir bakış açısı kazandırıyor. Bu sıralar kaba tabiriyle kuantum, evren teorisi, çekim yasası gibi şeylere merak saldım, onları okuyorum. Davranışçı terapi yöntemi vardır psikoterapide; davranışı değiştirince, senin doğanın da değişeceğini savunur. Çok yüzeysel bir tedavi yöntemi olarak görürdüm. Uçakta okuduğum “Tanrıların Okulu” diye bir kitapta “Bir duruma verdiğiniz tepkiyi değiştirirseniz zaman içerisinde o durumun doğası değişecektir” yazıyordu. Gerçekten dinginliğe eriştiğin zaman, olgunlukla karşıladığında olayları farklı değerlendirmeye başlıyorsun. Davranışı değiştirince o durumun doğasını da değiştiriyorsun.

- Peki psikoloji okumuş biri, bir moda dergisinde moda editörlüğü yapmaya nasıl başlar?

- Gittim, moda editörü olmak istiyorum, dedim. Başta Yayın Yönetmeni Fatoş Yalın güldü, moda editörüm var, sen yine de gel, dedi. Marie Clarie dergisine her gün gidiyorum, ama ne para kazanıyorum, ne bir şey. Annemler Ankara’da olduğundan geçinmem çok zordu, ama sevdiğim için katlandım. Moda editörü Londra’ya gidince bütün işler bana kaldı. Bir anda çekim yapar oldum...

- Ya modellik?

- O da kafamda vardı, küçüklükten beri sosyal bir kelebek gibiydim, hep faaldim. Annem tiyatro sanatçısı olduğu için seslendirme yaptım, baleye gittim, TRT’de Kayahan’la program yaptım, TRT’nin folklor ekibine girdim. Yani içten içe hep bir sahne isteğim vardı.

- Anlaşılan, ne istediyseniz yapmışsınız...

- Neye inanırsan, neyi gerçekten istersen, enerjini verirsen, olur bence.

- Ancak bizim kültürümüzde istenen şeyler bellidir...

- Evet, aslında, genelde düzenli iş, eş diye gider ailelerin istekleri. Bu konuda aileme teşekkür etmem lazım, düşünsene üniversiteyi bitirmişim, tek başıma İstanbul’a geliyorum, yok modellik yapacağım, moda editörlüğü yapacağım, diyorum. Onların vizyonunun genişliği sayesinde o adımları atabildim.

- Oyunculuk nasıl gelişti?

- “24 Saat” diye bir polisiyede oynadım. Annemin oyuncu olmasından dolayı, zorluklarını, fedakârlıklarını bildiğimden hiç istemiyordum aslında oyunculuğu. Andaç Haznedaroğlu görüşmeye çağırdı. Selçuk Yöntem annemin eski arkadaşıdır, “Sen şu kadardın, senle mi oynayacağız?” diyordu. O bitti, Haziran Gecesi’nin 10-15 bölümünde konuk oyuncu olarak yer aldım. Özcan Deniz ve Meltem Cumbul, orada beni görmüş, görüşmeye çağırdılar, onlarla Aşk Yakar’da oynadık. Psikoterapinin de psikolojinin oyunculukta da çok faydasını gördüm. Tabii fotomodellik ve mankenliğin de; podyum, inanılmaz bir vücut koordinasyonu, disiplin, yön bilgisi gerektiriyor. Yine de insan kendini izlerken çok acımasız oluyor.

- Bunca işin arasında bir de butik açtınız. Vintage butiği nereden çıktı?

- Ben biraz çöpçüyümdür zaten, iş için gittiğim her yerden bir şeyler topluyordum. Vintage, Türkiye için yeni bir kültür, 2-3 yıldır yerleşti. Benim de faydam olmuştur. İnsanların kafasında ikinci el kokar, her şey üst üstedir gibi bir algı var. Ben o pis, kokan yerlere giriyorum, seçiyorum. Dünya çapında da bu butik, o kadar çok yer buldu ki; bir sürü dergi, gezi rehberinde geçiyor.

 

Huzurlu bir hayat

- Zaten sürekli eski şeyler yeniden moda oluyor...

- Mobilyalar bile öyle. 50’lerin mobilyalarını hâlâ yapıyorlar. O dönemler öyle akımlar çıkmış ki, o kadar büyük bir şey gelmiyor artık; ne müzikte, ne sinemada, ne giyimde.

- Bir seçim yapmak zorunda kalsanız, hangi işinizi seçersiniz?

- Dergiciliği.

- İçinizde kalan bir şey var mı?

- Bir sinema filminde oynamak istiyorum.

- Peki bunca koşturmacadan sonra ne yapmak istiyorsunuz?

- Aslında istediğim şeyler o kadar basit ki... Sonu yok bu koşturmacanın, labirentteki fareler gibiyiz. Kazanıyor, harcıyorsun. Artık hayattan ne istediğimi ayırt edebiliyorum. 10 sene sonra huzurlu bir hayatım olsun, sevdiğim insanla olayım... Yapabileceklerimi yapıp bir noktadan sonra doğayla bütünleşebileceğim bir yere gitmek istiyorum.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler