Sanal dünyada küresel eşitsizlik

Dünya, özellikle 1980'lerden bu yana birçok açıdan önemli bir değişimin içine girdi. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin (ICT) kullanımıyla belli birey, toplum ve ülkelerin iletişimlerinin artması yönünden devrim niteliği taşıyan söz konusu süreç -en azından henüz- öngörüldüğü ya da hedeflendiği gibi küresel boyuta ulaşamamıştır.

Yayınlanma: 07.09.2008 - 07:49
Abone Ol google-news

Sadece teknolojiye erişim olanakları arasındaki uçurum bile küreselleşmenin dört başı mamur bir süreç olmadığını ortaya koyuyor. İnternet kullanıcısı küçük bir azınlık, değişen dünyaya uyum sağlayarak hızla gelişirken, internet kullanıcısı ol(a)mayan çoğunluk ise değişime ayak uyduramayarak giderek dünyadan dışlanıyor. Zira iletişimin temel unsurunu oluşturan modern teknolojilerin kullanımı hem bireyler hem de devletler için değişen dünyaya uyum sağlamanın tek yolu olarak artık lüks olmaktan çıktı.

En etkili iletişim ve bilgi paylaşım yöntemi olarak insanları hem içinde yaşadıkları ülkeye hem de dünyaya en hızlı yoldan ulaştıran internet, e-ticaret sayesinde de, temel iletişim/bilgi paylaşım kanalı olmanın ötesine geçerek uluslararası ticarette de önemli bir yer edindi.

Ancak, bu teknolojinin belli bir grup için doğal hayatın bir parçası olarak görülmesine karşın, internet kullanıcıları dünya nüfusunun sadece yüzde 20'sini oluşturuyor. Küreselleşme de sadece bu yüzde 20'lik azınlık üzerinden tanımlandığı için gelişmiş ile geri kalmış, zengin ile fakir, kent ile kırsal arasındaki farkın giderek keskinleştiği bir dünya düzeni ortaya çıkıyor.

Böylesine bir dünya düzeninin, hiyerarşinin yeni bir şekli olduğunu söylemek abartı olmaz.

Bilgi çağı- Teknoloji çağı

'Bilgi çağı' ve 'teknoloji çağı' terimlerinin neredeyse aynı anlamda kullanımları bilgi ve teknolojinin değişen dünyada yakın bir bağ içinde olduğunu gösteriyor.

Bilginin en önemli güç olduğu küreselleşme sürecinde bilginin temel kaynağı haline gelen internetin ekonomik olarak güçlü olan tarafından güçsüz olana oranla çok daha rahat temin edildiği düşünüldüğünde internete erişimdeki adaletsizliğin güçlü ile güçsüz arasındaki farkı derinleştirerek dünyadaki eşitsizlikleri artırdığı söylenebilir. Bu durum kimi yazarları bir ülkedeki internet kullanımındaki yaygınlık ile demokrasinin düzeyi arasında bağlantı kurmaya ve hatta internetin yararlı bir bilgi teknolojisi olmanın ötesine geçerek temel bir insan hakkı olması gerekliliği üzerine yazılar yazmaya yöneltmiştir.

Küreselleşmenin ideolojisi ve dinamikleri düşünüldüğünde, dünyadaki internet kullanımı konusundaki adaletsiz durumun şaşırtıcı olmadığı görülüyor.

Küreselleşme, neo-liberal ideolojinin öngördüğü girişimcilik, özelleştirme, serbest piyasa koşullarının tüm dünyada yaygınlaşması yoluyla devleti ekonomik hayattan tamamen tasfiye etmeyi amaçlayan bir ekonomik proje olarak gelişmiş Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'nın kendi ekonomik modellerini IMF ve Dünya Bankası aracılığıyla geri kalmış ülkelere adapte etmeye yöneliktir. Ancak, bu normlar vaat edildiği üzere bu ülkelerin ekonomilerini güçlendirmekte başarısız olmakla kalmamış, devletin ekonomik hayattan aniden tasfiye edilmesiyle birçok gelişmemiş ülke ekonomisi çöküşün eşiğine gelmiştir.

Bu normların aynı zamanda kapitalizmin temelini oluşturduğu düşünüldüğünde küreselleşme adı altında olan biten ekonomik hareketlenmenin kapitalizmle yakın ilişkisi ortaya çıkıyor. Aynı şekilde, kapitalist ekonominin devamının en önemli şartlarından olan Amerikan modeli tüketim toplumunun alt yapısı 'küreselleşen' dünyada giderek yaygınlaşmasının da küreselleşmenin kültürel boyutunu oluşturduğu söylenebilir. Ne var ki dünyadaki küçük bir kesim tüketerek zenginleştikçe, ezici çoğunluk aç kalarak fakirleşiyor. Yani, kapitalist küreselleşme ileri boyutlara ulaştıkça, buna paralel olarak dünya daha adaletsiz bir yer oluyor. Elbette ki eğer dünyayı küreselleşmenin kapsama alanı dışındaki Afrika, Asya ve Güney Amerika kıtalarını da içine alan bir yer olarak tasavvur edebiliyorsak hala...

İnternetle derinleşen eşitsizlik

Ciddi ekonomik ve sosyal eşitsizliklere yol açtığı bilinen kapitalist sistemi temel alan küreselleşmenin teknoloji kullanımının dünyaya dağılımı konusunda da eşitsizliklere yol açması sürpriz değil. Dünyanın en gelişmiş ülkeleri olan Batı Avrupa ülkeleri, ABD, Kanada, Avustralya, Japonya ve Güney Kore ile Latin Amerika, Güneydoğu Asya gibi gelişmekte ve geri kalmış ülkelerin arasındaki ekonomik eşitsizliğin bu iki farklı kategorideki ülkelerin farklı internet kullanımları sebebiyle daha da arttığı gözlemleniyor.

Euromonitor istatistiklerine göre, kişi başına düşen ulusal gelir arttıkça, o ülkenin internet kullanımı da artıyor. İronik olarak, gelişmekte olan ülkelerde bilgisayar maliyeti, yüksek vergiler sebebiyle gelişmiş ülkelerdekinin çok üzerindedir. Ayrıca gelişmiş ülkelerde teknolojinin daha bilinçli ve etkili bir şekilde kullanılıyor olması da bu ülkelerle gelişmekte olan ülkeler arasındaki teknoloji kullanımındaki eşitsizliği arttırıyor.

Uluslararası bir sivil toplum kuruluşu olan www.bridges.org' ta yayımlanan bir istatistiğe göre Manhattan ya da Tokyo gibi kentlerdeki telefon hattı sayıları tüm Afrika kıtasındaki toplam telefon hattı sayısından daha fazla. Benzer şekilde, Kuzey Amerika'da yaşayan insan sayısı dünya nüfusunun 1/5'ini oluştururken dünyadaki toplam internet kullanıcılarının yüzde 60'ı burada yaşıyor. Her iki Amerikalıdan biri internet kullanıcısıyken, bu sayı Afrika'da her 250 kişide 1 kişi. Zengin ülkelerin toplam nüfusu dünya nüfusunun sadece yüzde 16'sını oluştururken, bu ülkelerdeki internete bağlı bilgisayar sayısı tüm dünyadakinin yüzde 90'ını oluşturuyor.

Diğer ülkelere kıyasla teknoloji ve internet kullanımının yoğun olduğu ülkeler de dahil olmak üzere her ülkede kendi kültürel, ekonomik ve siyasal yapısına bağlı olarak farklı kesimler arasında bilgi erişiminde eşitsizlik gözlemlenir. Örneğin, nüfusun neredeyse yarısının internet kullanıcısı olduğu Amerika'da ırka bağlı bir eşitsizlik söz konusu. Beyazların internete erişimi siyahlara oranla çok daha yüksek.

Ayrıca, genç, iyi eğitimli ve zengin olan grubun internete erişimi daha yaşlı ve ekonomik durumu daha zayıf olan gruba göre internete erişimi daha yüksek.

Dünyada teknolojinin ülkeler arasındaki eşitsiz dağılımı hem sebepleri hem de sonuçları bağlamında son derece karmaşık bir problem. Teknolojinin temin edilmesi önemli bir aşama fakat sorunun çözümünü garantilemiyor. Teknoloji kullanımında belirleyici olan faktörler arasında teknolojiyi satın alabilme gücünden, yerel çevrenin teknoloji kullanımına elverişli olmasına, teknolojiyi kullanabilme yeterliliğine sahip olmaktan, hükümetin o teknolojiye yönelik siyasi duruşuna kadar birçok neden sayılabilir. Bu sebeple yeni teknolojinin etkili bir şekilde kullanabilmesi her ülkenin kendi şartları doğrultusunda çözümler üretmesini gerektiriyor.

Anlaşılıyor ki bilginin en önemli güç olduğu günümüzde dünyanın çok büyük bir çoğunluğu bu güçten yoksun bırakılmaktadır. Dünyada yeni teknolojiyi kullanan küçük bir kesim, hem devlet anlamında hem bireysel anlamda, hızla gelişip küreselleşmenin nimetlerinden yararlanırken, dünyanın çoğunluğu teknolojiye erişemedikleri için fakirleşiyor ve dünyadan dışlanmış bir konuma itiliyor. Şanslı bir azınlık üzerinden tanımlanan küreselleşme, bahsedildiği gibi bir bilgi toplumu ya da bilgi temelli ekonomi yaratmıştır, ama bunlar hiçbir şekilde küresel değildir.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler