TEPAV: Azerbaycan'la ilişkiler bozulmasın

Türkiye Uluslararası Politika Araştırmaları Enstitüsü (TEPAV) Direktörü Prof. Dr. Mustafa Aydın "Günün birinde Ankara'dan edilen telefona Bakü'de cevap verecek birisi bulunamazsa, bu gerçekten çok yazık olur" dedi.

Yayınlanma: 03.09.2009 - 11:34
Abone Ol google-news

Türkiye Uluslararası Politika Araştırmaları Enstitüsü (TEPAV) Direktörlerinden Prof. Dr. Mustafa Aydın'ın hazırladığı "Azerbaycan, Türkiye-Ermenistan Anlaşmasının Neresinde?" başlıklı politika notu yayımlandı. Notta, Türkiye ile Ermenistan'ın diplomatik ilişki tesisi ve iki ülke ilişkilerini geliştirme konularında vardıkları anlaşmayı ve bundan sonra izleyecekleri takvimi iki protokolle dünya kamuoyuna duyurduğu hatırlatılarak, "Her iki ülkede de kamuoyuna mal olarak 'milli' meselelere dönüşen ilişkilerin garip yapısı, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nca açıklanan protokollerin uygulamaya sokulması yönteminde de kendisini gösteriyor" denildi.

Notta ayrıca şunlar belirtildi: "Protokolleri hazırlayan hükümetlerin, üzerinde anlaştıkları metinlere gelecek tepkilerden fazlasıyla tedirgin oldukları açıkça görülüyor. O kadar ki, önceki gün parafe edilen metinlerin imzalanması için taraflara 6 haftalık kendi içlerinde istişare zamanı tanınıyor. Açıkça söylenmeyen, bu süre sonunda her iki hükümet de kendi kamuoyularının çoğunluğunu ikna edebilecek gibi görünüyorsa, protokollerin resmen imzalanacağı ve ardından da iki ülke parlamentolarından geçirileceği. Normalde iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında imzalanıp, ardından da parlamentolardan fazlaca dikkat çekmeden hızla geçirilen Diplomatik İlişkilerin Tesisi'ne ilişkin protokoller, ilgili ülkeler Türkiye ile Ermenistan olunca, bu tür garip bir yöntemin izlenmesine neden olabiliyor."

Değerlendirmede, "Protokol metinleri ABD'de Barack Obama'nın Başkan olması ile Rusya'nın Gürcistan'a yönelik Ağustos 2008 operasyonundan sonra ortaya çıkan yeni Kafkaslar jeopolitiği nedeniyle sıkışan Türkiye ile Ermenistan'ın ortak bir noktaya geldiklerini gösteriyor" ifadelerine yer verilerek, Türkiye'nin ilişkilerin geliştirilmesi için uzun süredir dile getirdiği hususlardan iki ülke arasındaki sınırın tanınması, uluslararası alanda Türkiye karşıtı politikalardan vazgeçilmesi ve ortak tarih komisyonu kurulması karşılığında Ermenistan'la diplomatik ilişkilerin tesisi ile iki ülke arasındaki Alican sınır kapısının açılmasını kabul ettiği kaydedildi.

Azerbaycan'la ilişkiler

Açıklanan metinlerde hiç dile getirilmeyen hususun, daha birkaç ay öncesinde benzer bir sürecin başladığı haberleri kamuoyuna yansıdığında Türkiye'nin ciddi bir gerilim yaşadığı Azerbaycan'ın "bu ilişkinin neresine oturduğu" olduğuna dikkat çekilen TEPAV notuna şöyle devam edildi: "Yıllardır aralıklarla devam eden görüşmeler, ABD'de 'soykırım' yasa tasarısını onaylama sözü veren Obama'nın iktidara gelmesi, Ağustos 2008'de Rusya'nın Gürcistan üzerindeki güç gösterisi ve ardından Türkiye'nin bölgeye yönelik hamleleriyle gelinen nokta buydu. Ta ki, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Bakü'ye gidip, 13 Mayısta Azerbaycan parlamentosunda yaptığı konuşmada Ermenistan'la sınır kapısının açılması ve ilişkilerin geliştirilmesini doğrudan Karabağ sorununun çözümüne bağlayana kadar... Böylece Türkiye kendini, bir taraftan hiç niyet etmediği bir denklemle çözümünde etkin olmadığı/olamayacağı bir soruna bağladı, diğer taraftan 'Sonlandırılmayacak idiyse neden Ermenistan'la mutabakat için bunca gayret sarf edildi?; ve bu arada da 'Azerbaycan neden küstürüldü?' sorularının cevapsızlığına mahkum etti. Önceki gün imzalanan protokollerden sonra Kafkasya'daki dengeler ve sorulması gereken sorular yeniden değişti. Artık herhalde 'Başbakan Erdoğan Bakü'de konuşurken Azerbaycan'ı mı oyalıyordu?' yoksa 'Azerbaycan ile Türkiye arasında çerçevesini henüz bilmediğimiz bir anlayış birlikteliği mi var?' sorularını sormalıyız. Aksi takdirde, Azerbaycan'da tespit ettiğimiz sertlik, bu protokollerden sonra rahatlıkla 'tek millet-iki devlet' söyleminin sonunu getirebilir."

Türkiye'nin Ermenistan ile ilişkilerinde ulusal çıkarlarını gözetmesinin doğal olduğunun, ancak Ermenistan konusunda Azerbaycan'a yeterince anlatılmadan atılacak adımların, bu ülkeyle ilişkileri kopma noktasına kadar gereceği ifade edilen notta, Azerbaycan'la ilişkiler konusunda Türkiye'nin artık dostluğun getirdiği rahatlık ve ataletten uyanıp, harekete geçmesi gerektiği bildirildi.

Notta şöyle denildi: "İki ülke arasında doğası gereği zaten var olan temellere yapılacak biraz yatırım, söylemlere az daha dikkat, sivil toplumun aktif şekilde devreye sokulması, karşı tarafın hassasiyetlerini biraz anlamak ve hamaseti aşıp ortak stratejik çıkarlar üzerinden konuşmak önemli. Bunlar Türkiye'yi Bakü'de eski konumuna hemen getirmese bile, ilişkilerin kopmasını önleyecek ve önemli bir başlangıç olacaktır. Her ne kadar Türkiye Ermenistan'la ilişkilerini yola sokarak, Karabağ sorununun çözümünde daha fazla söz sahibi olabileceği bir noktaya doğru ilerliyorsa da, Azerbaycan'ın meseleye bu açıdan yaklaştığını düşünmek fazlasıyla iyimserlik olur. Umut edelim de, Ermenistan'la ilişkiler yola sokulurken Azerbaycan kaybedilmesin. Aksi takdirde, günün birinde Ankara'dan edilen telefona Bakü'de cevap verecek birisi bulunamazsa, bu gerçekten çok yazık olur."


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler