'Erdoğan'a hakaret' davası düştü

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Aydın mitingi sırasında hakaret ettiği gerekçesiyle, yargılanan 13 yaşındaki çocuğun davasının düştüğü bildirildi.

Yayınlanma: 08.09.2009 - 07:45
Abone Ol google-news

AKP'nin 9 Mart'ta düzenlediği Aydın mitingi sonrasında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a hakaret ettiği öne sürülen 13 yaşındaki M.S.Ö'nün yargılandığı davada mahkemenin, ''ceza verilmesine yer olmadığı'' yönündeki kararının ardından M.S.Ö'nün avukatı Kemal Aytaç, ''Böyle bir davanın açılmış olması talihsizlik'' dedi.

Aydın Çocuk Mahkemesi'nde görülen davaya, hakkında 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası istenen ve tutuksuz yargılanan M.S.Ö. ve kendisini savunmak için çeşitli illerden gelen 22 avukat katıldı.

Mahkemenin aldığı gizlilik kararı nedeniyle duruşmaya başka kimse alınmadı.
Duruşma tutanağına göre, avukatlar, RTÜK'ten, olay gününe ilişkin haber kayıtların istenmesini, ayrıca çocuğun Başbakan'a hitaben ''Allah belanızı versin'' değil ''Allah cezanızı verecek'' dediğini, bunun da hakaret niteliği taşımadığını belirterek, çocuğun beraatını talep etti.
 

"Erdoğan şikayetçi olmadığı için suçun yasal unsuru gerçekleşmedi"

Duruşmada söz alan avukatlardan Kemal Aytaç da, olay günü Recep Tayyip Erdoğan'ın ''Başbakan'' değil ''AK Parti Genel Başkanı'' sıfatının bulunduğunu, bu nedenle suç unsurunun oluşmadığını, ayrıca çocuğun yaşı ve olayın oluş şekli dikkate alınarak, davanın bitirilmesini istedi.

Aytaç, davanın sosyal açıdan herhangi bir yararı olmadığını belirterek, şöyle dedi:
''Bununla birlikte hakaret bu olayda TCK'nin 125/1 maddesi kapsamında kalmaktadır. Bu da şikayete bağlı bir suçtur. AK Parti Genel Başkanı Erdoğan'ın bu konuda bir şikayeti olmamakla birlikte, herhangi bir şekilde soruşturma aşamasında ifadesi alınmamıştır. Bu sebeplerle şikayetin varlığına ilişkin suçun yasal unsuru gerçekleşmemiştir. Buna bağlı olarak da öncelikle mahkemenizce savunma alınmaksızın şikayet yokluğundan dolayı davanın düşürülmesine karar verilmesini talep ediyoruz.''

Mahkeme heyeti, yargılama sonunda sanığın üzerine atılan suçtan ''Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur'' hükmünü içeren TCK'nin 32/1 maddesi uyarınca ''ceza verilmesine yer olmadığına'' karar verdi.


Avukattan açıklama

Mahkemede M.S.Ö'nün avukatlığını yapan Kemal Aytaç, adliye önünde bekleyen gazetecilere yaptığı açıklamada, mahkemenin, cezaya yer olmadığına kara verdiğini ve davanın ortadan kalktığını belirterek şöyle konuştu:
''Sonuçta dava ortadan kalktı. Bu ülkede hukuk, yargı bağımsızlığının ne derece etkilendiğini, yürütmenin, iktidar sahiplerinin, emniyet, savcılık ve yargı görevlilerinin ne derece etkilediğinin açık bir kanıtıdır bu dava. Böyle bir davanın açılmış olması talihsizliktir. Niye buraya kadar gelmiştir, bunun gözaltı, yakalama, soruşturma aşamalarında bu görülememiş midir?

13 yaşındaki çocuğun yargılanması dünyada eşi benzeri olmayan bir şeydi, komediydi, dramdı. Bir bakıma bugün buna son verildi. Hak adına, hukuk adına iyi oldu. Bu davanın sürmesinin çocuk hakları adına çocuğa zarar olacaktı. Bu ülkeyi yönetenler, iktidar sahipleri görev yapan insanlar ağır eleştirilere beddualara dilek ve temennilere hazır olacaklardır. Bunlar suç değil. Hoş karşılanmayabilir, doğru bulunmayabilir ama bunlar suç değil.''
 

CHP'li vekil davayı izleyemedi

CHP İzmir Milletvekili ve TBMM İnsan Hakları İzleme Komitesi Üyesi Ahmet Ersin de gazetecilere yaptığı açıklamada, ''Türkiye'yi üzen, demokrasi hakkında olumsuz görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olabilecek, demokrasi kalitesini erozyona uğratma riski yüksek olan'' davayı izlemek üzere geldiğini ancak mahkemenin ''gizlilik kararı'' nedeniyle duruşmaya vekaleti olan avukatlar dışında kimsenin girmesine izin verilmediğini belirtti.

Bunu anlayışla karşıladığını, gizlik kararının yasal zorunluluk olduğunu dile getiren Ersin, şöyle konuştu:
''Türkiye için olumsuz izlenimlerin doğmasına neden olabilecek demokrasimizin ne kadar kısıtlı olduğunu ve demokratik hoşgörü ve anlayışın olmadığını gösteren bu davayı herkesin izlemesi Türkiye için herhalde iyi olmazdı. Türkiye bir demokratik ülke ise demokrasi sağlam ayaklar üzerinde duruyorsa, bu davaların olmaması lazım. Bir ilköğretim öğrencisi çocuğu mahkeme salonlarına taşıyan anlayışın demokrasi ile bağlantısı olmaz.''


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler