'Türkiye'de Nanotıp'

Gazi Üniversitesi Nanotıp Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Gürer G. Budak, Türkiye'nin nanoteknoloji çağına hazırlıklı girdiğini ve bu teknolojiyi üreten ve kullanan bir ülke konumunda olduğunu söyledi. Budak, Türkiye'de nanotıpla ilişkili büyük altyapı projelerinin, DPT ve TÜBİTAK tarafından desteklendiğini belirtti.

Yayınlanma: 08.09.2008 - 07:57
Abone Ol google-news

Amerikan Nanotıp Akademisinin (AANM) dördüncü yıllık toplantısı çerçevesinde Washington'da bulunan Gazi Üniversitesi Nanotıp Araştırma Merkezi Direktörü Dr. Gürer G. Budak, toplantının ardından kuruluş kararı alınan Uluslararası Nanotıp Akademisi'nin (IANM) kurucu üyesi oldu.

Toplantıya ve Türkiye'deki nanotıp çalışmalarına ilişkin sorularını yanıtlayan Dr. Budak, Türkiye'nin nanotıp teknolojisiyle ilgili gelişmeleri erken dönemde yakaladığını, bunun da ülke için çok önemli bir avantaj olacağını belirtti.

Nanoteknolojinin gelişmiş ülkelerde yeni bir sanayi devrimi olarak değerlendirildiğini söyleyen Dr. Budak, "Geçmişte bilgi ve Ar-Ge'ye dayalı önemli sanayi devrimlerine hazırlıksız yakalanan Türkiye'nin, nanoteknoloji ve nanotıp konusunda çok iyi bir zamanlamayla yatırım planlaması yaptığını" bildirdi. Dr. Budak, "Türkiye nanoteknoloji çağına hazırlıklı giriyor" diye konuştu.

Dr. Budak, NATO çerçevesinde kurulan ve nanotıp-nanobiyoteknoloji konularında savunma projeleri üretecek olan "Araştırma ve Teknoloji Organizasyonu"nda (NATO-RTO) Türkiye temsilcisi olarak görev yaptığını, ayrıca Avrupa Nanotıp Teknoloji Platformu resmi üyesi olduğunu belirtti. Budak, nanotıpla ilişkili bu uluslararası organizasyonlar aracılığıyla değişik ülkelerle bilimsel işbirliği kurabildiklerini, bu sayede dünyadaki nanotıp çalışmalarını yakından takip edebildiklerini ve diğer ülkelerle ortak projeler üretme fırsatı yakaladıklarını anlattı.

Nanotıbbın sağlayacağı yenilikler

Dr. Budak, nanotıbbın sağlayacağı yenilikleri anlatırken de nanometrenin ölçü birimi olarak metrenin milyarda biri olduğunu, bir nanometreye yaklaşık dört ya da beş tane atomun sığdırılabildiğini kaydetti. "İnorganik ya da yarı sentetik maddeye, atom seviyesinde şekil verilerek doğada var olmayan yeni malzemelerin üretilebildiğini ve bu malzemelerin organik moleküllerle etkileşime geçirilebildiğini" belirten Dr. Budak, nanoteknolojinin tıbbi bilimlere uygulanması sayesinde başta kanser araştırmaları olmak üzere tıbbı görüntüleme sistemleri, rejeneratif tıp ve güdümlü ilaç dağılım sistemleri konularında önemli yeniliklerin ortaya çıkacağını anlattı.
Hiçbir bilim dalının nanotıp konusunda tek başına bir çalışmayı yürütemeyeceğinin de altını çizen Dr. Budak, "Bu konuda insan sağlığına faydalı bir ürün geliştirebilmek için mutlaka farklı disiplinlerin bir araya geldiği bir ekip çalışması organize edilmelidir" diye konuştu.

Nanotıbbın kullanım alanları hakkında da bilgi veren Budak, nanometrik boyutta duyargalar taşıyan çiplerin doku içerisine yerleştirilmesi sonucu yüzlerce kimyasal parametrenin aynı anda algılanabileceğini belirterek, güdümlü ilaç dağılımı yapabilen nanopartiküller ve nanotüpler sayesinde, tedavi etkinliğinin hastalığa ve organa özgü biçimde artacağını ve sistemik yan etkilerin azalacağını ifade etti.

Nanotıp sayesinde, yakın gelecekte hastalıkların tek bir hücre düzeyindeyken saptanabileceğini de kaydeden Dr. Budak, 15-20 yıl içinde tıbbi tüm uygulamaları değiştirebilecek devrim niteliğinde birtakım yeniliklerin ortaya çıkacağını ve bu sayede toplumun hem koruyucu hem de tedavi edici sağlık hizmetleriyle ilgili beklentilerinin karşılanmasında büyük adımlar atılacağını ifade etti. Budak, bu çerçevede, "15-20 yıl içerisinde sağlık alanında nanoteknoloji kullanılarak üretilmiş binlerce ürünle karşılaşacağız" diye konuştu.

"Alışılmış 'Beyin göçü' kavramı tersine çevriliyor"

Yürütücüsü olduğu proje çerçevesinde, Türkiye'de bu alanda çalışan önemli merkezlerin ve bilim adamlarının bir araya geldiğini, böylece nanotıp konusunda ulusal bir platformun temellerinin de atıldığını belirten Dr. Budak, halen yurt dışındaki üniversite ve merkezlerde görev yapan Türk bilim adamlarının projeye bizzat katılmaları sayesinde, şimdiye kadar alışılmış "beyin göçü" kavramının da tersine çevrildiğini söyledi.

IANM kuruluş toplantısında da "Türkiye'de Nanotıp" başlıklı konuşma yaparak katılımcıları Türkiye'deki nanotıp araştırmaları hakkında bilgilendiren Dr. Budak, Türkiye'de nanotıpla ilişkili büyük altyapı projelerinin, DPT ve TÜBİTAK tarafından desteklendiğini belirtti. Dr. Budak ayrıca, nanotıp konusunda çalışma yapan üniversite, KOBİ ve araştırma merkezleri arasında başlatılan işbirliği hakkında bilgi verdi.

Dr. Budak, bu bilimsel işbirliğinin ilk örneği olarak, Gazi Üniversitesi Nanotıp Araştırma Merkezi ve Tıp Fakültesinin ev sahipliğini yapacağı 1. Uluslararası Nanotıp Sempozyumu'nun AANM başkanı Dr. Cheming Wei'nin de katılımıyla 11 Eylül Perşembe günü Ankara'da düzenleneceğini sözlerine ekledi.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler