Baykal gündemi değerlendirdi

CHP lideri Baykal, parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Deniz Feneri yolsuzluğunu gündemine taşıyan Baykal, 'Ortada Sayın Başbakan'ın da bir parçasını oluşturduğu önemli bir tartışma var.' diyerek konuşmasında Başbakan'a yüklendi. Deniz Baykal, Erdoğan'ı "Başbakan'a şantaj yapmak yakışır mı?" sözleriyle uyardı.

Yayınlanma: 08.09.2008 - 13:29
Abone Ol google-news

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, değerlendirmelerine Hakkari'de terör örgütü mensuplarıyla çıkan çatışmada asker ve korucuların şehit olmasından duyduğu üzüntüyü dile getirerek başladı. Baykal, ''Allah rahmet eylesin, milletimizin üzüntüsünü, acısını yürekten paylaşıyorum'' dedi.

''Ortada Sayın Başbakan'ın da bir parçasını oluşturduğu önemli bir tartışma var'' diyen Baykal, bu tartışmada, olayın özü, gerçek niteliği, sorunun kaynağının kaybolmak üzere olduğunu söyledi. Yapılan tartışmaların, ortaya atılan iddiaların, tozun dumanın arkasından gerçeğin yakalanmasına yardımcı olmak için bu toplantıyı düzenlediğini ifade eden Baykal, şöyle devam etti: ''Bir süreden beri sanki Sayın Başbakan ile bir medya patronu arasında bir tartışma, bir kişisel sürtüşme yaşanıyormuş gibi bir görüntü verilmek isteniyor. Karşı karşıya bulunduğumuz olayın niteliği kesinlikle böyle değildir. Karşı karşıya bulunduğumuz olayın 2 niteliği vardır. Birisi, Deniz Feneri yolsuzluğu olayıdır, öbürü de basın özgürlüğü konusudur.

Deniz Feneri yolsuzluğu, son dönemde yapılan araştırmalar sonucunda Alman yargı organları marifetiyle ortaya konulmuştur. Deniz Feneri, insani amaçlarla kurulduğunu iddia eden bir kuruluştur. Türkiye'de de paralel bir örgüt vardır. Bu örgüt, insanlardan yardım toplamaktadır ve topladığı yardımları insani amaçlarla kullanacağını ifade etmektedir.''

Deniz Feneri yolsuzluğu

Paraların özellikle Almanya'daki Müslüman Türk toplumundan toplandığını belirten Baykal, insanların yardımseverlik duyguları, vatan hasreti içinde, dini dayanışma duygularını değerlendirerek, bu yardımları gerçekleştirdiklerini anlattı. Alman savcılığının incelemeleri sonucunda, ''Türkiye'ye gönderilen paraların Türkiye'deki iktidara yakın bir yayın kuruluşunun, televizyonun ihtiyaçlarına yönelik harcandığının'' belirlendiğini söyleyen Baykal, sözlerine şunları ekledi:

''Türkiye'de tanınan, bilinen önemli kişilerin bu kaynak aktarma sürecinde sorumluluk üstlendiği iddia edilmektedir. Olay her yönüyle önemli, ciddi, büyük bir olaydır. İnsanların dini duyguları, dayanışma duyguları, insani yardım anlayışları istismar edilerek para toplanacak, o paralar bu amaçlardan tamamen kopuk bir biçimde siyasi hedeflere yönelik Türkiye'de kullanılacak. Bu çok önemli bir tablodur.

Şimdi açık bir sistemli aldatmaca vardır. Bu, dünyanın her yerinde büyük suçtur. Fevkalade tehlikeli bir uygulamadır. Bunun gerçekleştiğini biz nereden öğreniyoruz? Almanya'dan öğreniyoruz. Söz konusu kişiler Türktür, para Türkiye'ye aktarılmıştır, Türkiye'de kullanılmıştır. Türkiye'yi ilgilendiren boyutu olduğu çok açıktır. Türkiye'de pek çok önemli kişinin adının geçtiği bir yolsuzluk söz konusudur. Ama Türkiye'de adli mekanizma, hukuk, savcılıklar, soruşturmalar ne yazık ki etkin bir şekilde işlememiştir ve ne yazık ki Almanya çerçevesinde bu konu aydınlatılabilmiştir.''


Alman savcılığının iddianameyi yeminli tercümanlar aracılığıyla Türkçe'ye çevirdiğini ve metnin ellerinde olduğunu ifade eden Baykal, ''Olayla ilgili deniliyor ki, 'milli görüş ve AKP'nin siyasetine sıkı sıkıya bağlıymışlar, soruşturma süresince soruşturmalara defalarca siyasi etki yapılmaya, bilhassa Türk hükümeti tarafından devam etmekte olan tutukluluğa mani olunmaya çalışılmıştır'. Bunu kim söylüyor? Bunu söyleyen Alman savcı'' diye konuştu.

Tsunami yardımları

Baykal, 2 Şubat 2005 tarihli bir belgede, ''herhangi yazılı bir meblağ olmamasına rağmen Mehmet Gürhan'ın, Firdevs Ermiş'ten parayı Türkiye Başbakanı'na Doğu Asya'daki Tusunami'den zarar görmüş yardıma muhtaçlara dağıtılması için vermek üzere aldığını tasdik ettiğini, sanık Ermiş'in 7 kez ifadesi alınırken bunun doğruluğunun tasdik edildiğinin'' de Alman savcılığının hazırladığı iddianamede yer aldığını kaydetti.
Deniz Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Bu, dünyanın her yerinde büyük bir bomba haberdir. Bunun görmezlikten gelinmesi hiçbir demokratik, basın özgürlüğü olan hukuk devletinde mümkün değildir. Eğer böyle bir olay varsa bu ne kadar gerçeği yansıtır, yansıtmaz, doğrudur değildir tartışması yapılırsa yapılsın, Alman savcılığının resmi iddianamesinde Türkiye Başbakanı'na tutuklu iki sanık, 'Evet ben Başbakan'a vermek üzere bu parayı aldım', 'Evet ben Başbakan'a versin diye bu parayı verdim' diyorsa, savcı da bunu iddianamesine almışsa, Türkiye'de bu daima bir haberdir.Basın özgürlüğü olan bir ülkede bunun örtbas edilmesi, bastırılması söz konusu olabilir mi?"

Basın özgürlüğü

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ''Neyin yazılacağına neyin yazılmayacağına Başbakan mı karar verecek? Başbakan'ın işine gelenler yazılacak, işine gelmeyenler yazılmayacak... Böyle demokrasi, böyle hukuk devleti, böyle basın özgürlüğü olur mu? Yani öyle bir hava yaratılıyor ki korkuyorum giderek bu, Türk medyasında bir otosansür uygulamasına yol açacak. 'Aman Başbakan'ı kızdırmayalım, aman başbakanı üzmeyelim' diye haber tercihleri ona göre şekillenecek. Çok vahim bir manzara, böyle bir şey olamaz Türkiye hiç bir zaman bu hale gelmemişti.'' dedi.

"Başbakan'a şantaj yapmak yakışır mı?"

Baykal, iddialar karşısında sessiz kalınmasının beklenmemesi gerektiğini belirterek, ''Türkiye geri zekalı mı? Bu olaylar böyle yaşanacak, konuşulmayacak, ürkeceğiz, korkacağız sesimizi çıkarmayacağız ve yıldıracaklar, susturacaklar, korkutacaklar. Başbakan şimdi bunu deniyor'' diye konuştu.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşmalarında Doğan Grubu sahibi Aydın Doğan'a 1 hafta süre verdiğini ifade eden Baykal, Doğan'dan bu süre içinde arzu ettiği yayıncılık noktasına gelmesini beklediğini ileri sürdü. Baykal, ''Bunun adı hukukta şantajdır. TCK Madde 107... Bir yıldan üç yıla kadar hapis. Başbakan'a şantaj yapmak yakışır mı? Bir hafta süre veriyor ve 'yayıncılığını toparla' diyor. 'Beni rahatsız edecek şeyler yapma' diyor'' dedi.
Başbakan Erdoğan'ın ''basını yıldırma, tutsak alma eğilimi'' içinde olduğunu iddia eden Baykal, ancak bu boyutu saklayarak kişisel çatışma havası yaratılmaya çalışıldığını ifade etti.

"TBMM gündemine taşıyacağız"

Baykal, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı. Bir soru üzerine yeni yasama yılının başlamasının ardından Deniz Feneri Derneği konusundaki iddiaları TBMM gündemine taşıyacaklarını bildirdi.

Baykal, RTÜK Başkanı Zahid Akman'ın adının da iddialara konu olduğunun hatırlatılması üzerine, ''RTÜK Başkanı hakkında soruşturma iznine yönelik yasal düzenlemenin zamanlamasına'' dikkati çekti.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler