Toprağında nefes bulan opera

Işıközlü'nün Yaşar Kemal'in romanından uyarladığı 'Ağrı Dağı Efsanesi Operası' kendi mekânında hayat buldu.

Yayınlanma: 30.09.2009 - 08:28
Abone Ol google-news

“Doğubayazıt’ın Ahmet’i, Memo’su çok” diyor opera sanatçısı Hakan Aysev, Doğubayazıt’taki İshak Paşa Sarayı’nda sahneledikleri ‘Ağrı Dağı Efsanesi Operası’ için. Çünkü o da biliyor ki Çetin Işıközlü’nün Yaşar Kemal’in ‘Ağrı Dağı Efsanesi’ romanından operaya uyarladığı eser, en çok kendi topraklarında can buluyor, nefes alıyor. Memo karakterini canlandıran Aysev, “Bu büyük hikâyeyi 1999’da yine burada sahnelediğimizde de heyecanlıydık, şimdi de öyleyiz” diyor, “Hava soğuk olsa da notalar ısıtacak içimizi”.

Operanın 4. Ağrı Dağı Efsanesi Festivali’nin kapanış gecesinde, 10 yıl aradan sonra yine İshak Paşa Sarayı’nda sahnelenmesine bir vesile de ‘27 Eylül Dünya Turizm Günü’ sebebiyle Ağrı kentine dikkat çekmek. Anadolu Turizm İşletmecileri Derneği (ATİD) tarafından Ağrı Valiliği’nin katkıları ile Doğubayazıt’ta sahnelenen eser, bilindiği gibi Ağrı Dağı ve İshak Paşa Sarayı’nda geçen, törelerin baskısı altında yaşanan Ahmet’le Gülbahar’ın aşk öyküsü.

Işıközlü’nün 1972’de bestelediği eser, bestelendiğinden bu yana hep aynı amacı taşımış: “Nasıl ki Verdi’nin Aida’sı Mısır Piramitleri’nin yakınında, ‘Turandot’ Çin’de Yasak Şehir’de ya da Mozart’ın ‘Saraydan Kız Kaçırma’sı Topkapı Sarayı’nda gelenekselleşmis bir şekilde çalınıyorsa, bu opera da İshak Paşa Sarayı’yla anılmalı ve simgeleşmeli” diyor. 37 yıl önce yazdığı eseri uyarlarken en romantik ve çarpıcı bölümlerini ilhamla ele aldığını söylemesi de gösteriyor ki, bu eser en çok Ağrılıların. “Buradaki insanların elinde bir tek Ağrı Dağı var. Eserin verdiği sosyal mesajla buraya umut getirmek istedim” diyor.

Yağmurun altında sarayın loş avlularında seslerini açmaya çalışanlardan biri de Ahmet’i canlandıran Serdar Öztoprak. “Çetin Işıközlü gibi bir bestecimiz var ve o bu toprakların en önemli yazarlarından birinin eserine burada hayat veriyor. Mağarada Verdi operası söylemişliğim de var ama bu bambaşka” diyor. Gürcistan Devlet Senfoni Orkestrası’nın eşliğinde Ankara ve İstanbul Devlet Operası sanatçılarının seslendirdiği eserin bir başka sürprizi ise Gülbahar’a hayat veren Polonyalı soprano Ewa Czermak’dı. Finalde gözyaşlarını tutamayan Czermak’ın coşkusu sözlerine de yansıyordu: “Güzel bir kadın ruhunu, ilk kez geldiğim Doğubayazıt’ta bu sıcak atmosferde canlandırdığım için çok mutluyum.”

Belli ki önümüzdeki yıl için de tüm zorluklara rağmen Doğubayazıt’ta olmayı isteyen bir ekip var. Onların en azından yakın gelecekteki müjdesi operanın orijinal mekânda kaydedilecek bir filme ve CD’ye dönüşecek olması. Sarayın yağmura rağmen kapalı avlularından birine sığınarak sahnelenen eseri, her yıl, yıldızlar altında izleyebilmek umuduyla…


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler